Bu yaygın inanışın bu denli geniş kitlelere yayılmasının başlıca sebeplerinden birisi elbette ünlü isimlerin bu eğilimi sergilemeleri ve bu ‘plasenta yeme’ geleneğiyle alakalı medyada sıklıkla haberlerin yer alması.Plasenta yemek en temelde, yeni doğum yapmış memeli canlıların, doğumdan sonra güçsüz düşmeleri ve yavrularını bırakıp avlanmaya gidemeyecek olmaları nedeniyle doğa tarafından içgüdüsel olarak kodlanmış bir davranıştır.Keseliler ise plasentayı yememelerine rağmen doğum sıvılarını içerler.Cevap, hayır. Fakat isterseniz öncelikle, bu davranış hangi kültürlerde ve ne şekilde yer edinmiş ona bir bakalım.Bu eğilimin gösterilmesindeki temel sebep ise plasentanın içindeki büyüme faktörü ve kök hücrelerin bol olduğu ve vücutta iyileşmeyi dolayısıyla doğum hasarlarının çabuk iyileşmesini sağladığının düşünülmesi.Kortikotropin hormonu ise stresi azaltarak doğum sonrası depresyon riskini azaltıyor.Son dönemlerde internette pek çok ilginç videoya denk gelmiş olabilirsiniz zira insanlar artık durumu hiç ama hiç araştırma gereği duymadan, tavada kızartıp plasenta yiyorlar.Pek çok kültürde plasenta, kurutulup, toz haline getirildikten sonra organik kapsüllere doldurularak kapsül şeklinde yutularak tüketiliyor.Bir diğer tercih edilen yöntem ise sıvı olarak alkollü içeceklere katmak yahut esans olarak sıvı şeklinde kullanmak.Özenilen (!) ünlü insanlar ise kendi kendilerine ya da genelde plasentayı işleme konusunda eğitim ve sertifika almış kişiler vasıtasıyla plasentanın işlenmesini sağlayarak tüketirler, tavada kızartıp, makarnanın yahut pilavın içine diderek değil…Ne gerek var yani, değil mi?..
Yorum Yazın