Doğaya Zarar Vermeye Devam Edersek 100 Yıl Sonra Dünya Ne Halde Olacak Merak Ediyor musunuz?
Küresel ısınmanın birtakım korkutucu etkilerini azaltmayı istiyorsak, elektrik üretimi, ulaşım, endüstriyel iş, tarım ve diğer sektörlerdeki sera gazı emisyonlarında köklü ve büyük bir azalmaya gitmeliyiz. NASA'nın Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü müdürü Gavin Schmidt, daha önce Business Insider'a yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
“Küresel ısınmayı durdurmanın hiçbir yolu yok. Yapılan her şey dünyada büyük yıkıma sebep oldu, gezegenin içine işlemiş ve değiştirilmesi imkansız durumda.'
Yani, eğer karbon salınımı yarın sıfırlanacak olsaydı bile, iklim değişikliğinin normale dönmesi yüzyıllar alabilir! Bu bağlamda bazı olasılıkları ve faktörleri sizler için IFLScience'dan derledik.
Paris iklim anlaşmasında uluslararası yetkililer, küresel ısınmanın olması gereken derecesini 1.5 santigrat olarak belirlemişti. Dünyanın ölçülen ısısı ise endüstriyel dönem öncesinden 1.26 derece daha fazlaydı.
Bu, birçok uzman tarafından açıklanana göre, geri dönüşü olmayan bir nokta. Eğer sıcaklık artışı 2 derecenin üzerine geçerse, 'Sera Dünya' senaryosu gerçekleşebilir.
Örneğin, Kutup Dairesi'ndeki sıcaklık 2016'da bir gün donma noktasının üzerine çıktı. Bu lokasyon için olağan dışı olan bu ısı seviyesi ve benzer anormallikler gelecekte çok daha sık olmaya başlayacak.
Tıpkı 2016 yılında yaşadığı rekor gibi, Grönland'da ısı giderek düşebilir ve 2050 yılına kadar yazları tamamen buzsuz hale gelebilir.
2012 yazında, Grönland Buz Plakasının yüzeyinin %97'si erimeye başladı.
Öte yandan, Antarktika'daki buz nispeten sabit kalacak ve deniz seviyesinin yükselmesinde korkulduğu kadar büyük bir rol oynamayacak.
Ancak beklenmedik buz hattı çökmeleri, araştırmacıları deniz seviyesinin yükselmesi gibi olaylar ile gafil avlayabilir.
Ortaya konulan en iyimser senaryoda bile okyanuslar 2100'e kadar 60 ile 90 cm kadar yükselmeye devam edecek.
Tüm dünyadaki deniz kıyısı hatları, emisyonlar bu şekilde sürerse 2100 yılında tanınmaz hale gelebilir.
Long Island City'de yapılması planlanan Amazon genel merkezi 2050'ye kadar sular altında kalacak.
Okyanuslar atmosferdeki karbondioksitin üçte birinden fazlasını emerek ısınır ve daha asidik hale gelirler.
Tropik bölgelerde, hemen hemen tüm mercan resif habitatları tahrip olabilir.
Emisyonlar azaltılsa bile, 2050 yılına kadar tropik bölgelerdeki aşırı sıcak günler %50 oranında artabilir.
Bazı bölgelerde ise, 'ılıman, yumuşak hava durumu' görülen günlerde de artış görülecek. Deniz kıyısına yakın olan şehirler ise, su seviyelerinin tehditini sürekli olarak hissedecek.
Hava sıcaklığındaki küçük miktarlardaki artış bile, su kaynaklarını tehdit altında bırakacak.
Doğal afetler ise ayrı bir başlık olarak ele alınabilir. Günümüzde giderek sık görülen seller, fırtınalar, orman yangınları ve sıcak hava dalgaları 2070 yılında ve sonrasında dünyayı daha da sarsacak.
Küresel ısınma, Kaliforniya gibi orman yangını riski yüksek olan bölgelerde daha ılık, kuru günlere de yol açacak.
Yani tüm bunlara bakacak olursak, insanlık bir bakıma bir uçurumun kenarında duruyor.
Prof. Schmidt'e göre çözümlerin tüm dünyayı güneş panelleri ya da rüzgar gülleri kaplamak kadar radikal olması gerekmiyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Bu durum bi benim hoşuma gidiyo herhalde.İnsanlar olarak dünya ya en çok zarar veren canlıyız dünyayı haketmiyoruz.Bakmayın bu kadar teknoloji devrimi yaptığ... Devamını Gör
Eğer insanlık iyilik evrimini geçirirse antik düşüncelerden yoksun empati sahibi insanlar sayesinde insan eski alışkanlıklarından ve dinsel-ırksal gruplaşmal... Devamını Gör
Takım elbiseli adamların bedelini yine biz ödüyoruz.
Dünyanın her türlü anasını siktik de, dünya kaynaklarını daha az harcasak ne fark edecek ki? Atmosfer kendini mi iyileştirecek? Merak ediyorum çevre adına ki... Devamını Gör