Bülent Arınç: 'Rakam Yüksek, Tartışabiliriz'
Başbakan Yardımcısı Arınç, 1 milyar 370 milyon liraya mal olan yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na ilişkin soruları yanıtladı, 'Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmamalıydı, derseniz bu tartışılabilir. Bunu tartışabiliriz. Az bir para değil” dedi.
Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın 2015 yılı bütçeleri üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Yeni Cumhurbaşkanlığı binası hakkındaki eleştiriler üzerine Arınç, 'Burası benim bildiğim kadarıyla, hükümette bulunduğum dönem içerisinde, yeni Başbakanlık binası olarak tasarlandı. Sayın Cumhurbaşkanımız seçildikten sonra Sayın Başbakan ile görüşmüşler. 'Burayı Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak düşünüyoruz, siz de burayı kullanabilirsiniz veya bu şekilde devam edebilirsiniz' denilmiş. Sayın Başbakanımız da buna rıza göstermiş' diye konuştu.
Çankaya Köşkü’ne kutsallık yüklenmemesi gerektiğini belirten Arınç, “Kutsallık dini bir hükümdür. Orası da olur burası da olur. Böyle düşünmemiz daha makuldür. Sonunda eğer Çankaya Köşkü olarak devam edecek olsaydı orası da bir köşktür ve Ankara'nın en değerli yeridir. Çankaya Köşkü'nün orasını imara açsak, bu imar sonunda orada yapılacak her şey 2,5 katrilyon eder. Ekonomik gözle bakmamak lazım” dedi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanlığı Sarayı, isterseniz Aksaray veya sizin tabirinizle başka bir şey var o söylensin. Bir defa dünyanın her yerinde cumhurbaşkanlığı makamları, sarayları prestijli yerlerdir. Bu kadar mıdır onu kastetmiyorum. Çoğu yerlerde bir eski saray kalıntısı da olabilir. Bazen parlamento binaları da böyledir. Bazılarında da bir azamet göstermesi bir debdebe göstermesi de gerekebilir. Bizim Osmanlı geleneğinde de böyledir.'
'Cumhurbaşkanlığı makamları görkemli olur'
Ömer Seyfettin'in Pembe İncili Kaftan'dan örnek veren Arınç, şunları kaydetti:
'Pembe İncili Kaftan bir güç gösterisidir. Aynı zamanda bu kabuller de Osmanlı'da bir geleneğe tabidir. Dünyanın her yerinde cumhurbaşkanlığı makamları yani çalışma ofisleri şüphesiz daha büyük olur, daha görkemli olur. Burada orman çiftliğinin çok az bir yeri vardır, daha çok Orman Genel Müdürlüğü ve oradaki bazı lojmanların bulunduğu alandan istifade edilmiştir. Onların da dökümleri var. 'Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmamalıydı' derseniz bu tartışılabilir. Bunu tartışabiliriz. Az bir para değil.'
'Olmamış şeyi konuşmanın alemi yok'
Mütevazi bir insan olduğunu ve tevazuyu sevdiğini anlatan Arınç, israfa da karşı olduğunu belirtti. Meclis Başkanlığı döneminde akan suyun bile hesabını sorduğuna dikkati çeken Arınç, resmi konutu da kullanmadığını anımsattı. Arınç, 'Bu benim şahsi düşüncemdir. Ben cumhurbaşkanı olsaydım, nasıl yapardım? Olmamış şeyi konuşmanın alemi yok burada. Rakam yüksek, bu yükseklik neden kaynaklanıyor, tartışılabilir' dedi.
Hava taşıtları havuzu
Arınç, Başbakanlık'ta oluşturulan hava taşıt havuzundaki uçak ve helikopterlere ilişkin soru üzerine, burada 34 koltuk kapasiteli 'ANA', 18 koltuk kapasiteli 'CBK' ve 'DAP', 16 kişilik 'ATA' ve 'GAP' ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'ndan havuza dahil edilen 8 kişilik uçağın bulunduğunu belirtti.
'Bu havuzdan cumhurbaşkanı da başbakan da ilgili başbakan yardımcıları, TBMM başkanımız ve bakanlar yurtiçi ve yurtdışı uçuşlarda devletin önemli hizmetlerinde kullanıyorlar' diyen Arınç, son olarak uzun menzilli bir uçağın daha geldiğini söyledi. Bazı komisyon üyelerinin bu konuya da değindiğini ifade eden Arınç, 'Cumhurbaşkanımızın kullanmaya başladığı uçak, Türk Hava Yolları'na (THY) aittir, Airbus A 330 tipi uçak. Bu THY üzerine ABD'den alınmıştır. 185 milyon dolar bedelle Başbakanlık uçak havuzuna dahil edilecektir, satın alma süreci başlatılmıştır' diye konuştu. Arınç, Emniyet Genel Müdürlüğü'nden kullanılan üç helikopterin de bulunduğunu söyledi.
Arınç, muhalefet partisi milletvekillerinden bazılarının söz konusu havuzun büyüdüğüne ilişkin eleştirilerine, 'Havuzumuz büyüdü, çünkü biz hareketli bir hükümetiz. Her yere koşmak, yetişmek mecburiyetindeyiz' karşılığını verdi.
Cemevlerinin statüsü
“Cemevlerine yasal statü verilmekle cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesinin birbirinden farklı olduğunu düşünüyorum” diyen Arınç, şöyle konuştu:
“Bu konuda kafaların biraz karışık olduğunu, en azından cemevlerinin ibadethane sayılması konusunda çok küçük bir azınlığın dışında, büyük tablonun buna sıcak bakmadığını görüyorum. Alevi Bektaşilerin bulunduğu bir iftar yemeğine davet edilmiştim. Yanımda da çok maruf herkesin bildiği bir zat vardı. Lafın arasında sordum. 'Caminin karşılığı cemevi olabilecek mi? Cemevleri ibadethane olabilecek mi? Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?' Çok hoşuma giden bir şey söyledi. 'Camiler namaz mekanıdır, cemevleri niyaz mekanıdır' dedi. 'Eğer cemevleri için niyaz ve erkan meclisi diye bir ibare koysanız, bu bizim için çok güzel bir şey olurdu' dedi. Şimdi bunu söyleyen adam ile 'cemevi ibadethane olsun' diye bas bas bağırana bakıyorum, bunun söyledikleri çok daha doğru.”
Bunun dini bir konu olduğunu belirten Arınç, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın İslam dininde bu konunun yeri nasıldır diye düşüncesini söylemesinde fayda olduğunu söyledi. Arınç, “İbadethane konusuna hiç girmeyelim, 'onlar da camiler gibi veya farklı vakıflar, dernekler gibi şu hizmetlerden muaf olsunlar, birtakım imtiyazlar edinsinler', başımın gözümün üstünde. Buna ben hiçbir şey söyleyemem' dedi.
Konuyla ilgili düzenlenen çalıştayların üzerinden uzun zaman geçtiğini hatırlatan Arınç, ama sonrasında yine üstünün örtüldüğünü ifade etti. Arınç, bugünlerde yeni bir çalışmanın yapıldığını ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuya ilişkin açıklamada bulunacağını bildirdi.
Arınç, 'Alevi yurttaşlarımız cemevinde görebildiğimiz, bazen de içlerinde bulunduğumuz zamanlarda bir ibadet yaptıklarını düşünüyorlarsa farklıdır, hayır 'biz burada ibadet yapmıyoruz ama bizim usulümüz böyledir, erkanımız böyledir, şöyle başlarız, şöyle dua ederiz, şöyle bitiririz' diyorlarsa bu yerlerin gelişmesi, büyümesi, bunların desteklenmesi bence bize düşen bir görevdir. Bu bir lütuf değildir ve karşılanması gerekir' yorumunda bulundu.
Arınç, cemevlerine arsa tahsis etmenin, faal çalışan olursa bunun elektrik ve su gibi giderlerinin belediye veya devlet bütçesinden karşılanmasının çok büyük bir külfet teşkil etmeyeceğini dile getirdi.
Zorunlu din dersleri
Zorunlu din dersleri konusuna da değinen Arınç, 'Bu önemli bir konu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne birkaç defa müracaat oldu. En sonunda verilen karar Başbakanlığımız tarafından inceleniyor, bunun gereği yapılacaktır. Gereği yapılacaktır derken biz şüphesiz din dersi diye biliyoruz ama din ve ahlak öğretimi diye bir dersin okutulduğunu da bilmemiz lazım. Burada şüphesiz farklı inanç grupları da temsil edilmeli, onlar hakkında da bilgi verilmeli. Yeni anayasamız yapılacak olursa 2015 seçimlerinden sonra bunu da halletmesi gerekir. Zorunlu din dersleri konusunu tartışma konusu olmaktan bir şekilde çıkarmamız lazım' değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Arınç'ın konuşmasının ardından Başbakanlık ve bağlı kuruluşların 2015 yılı bütçeleri kabul edildi.
Kaynak: AA