Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Tamah-Kâr… Günah-Kâr… Bir de Ölenleri Suçlar! | Umur Talu | Habertürk
Bunca cinayetin orta yerinde, hiç utanmadan, sıkılmadan… bak, günahtan ve Allah’tan da korkmadan neden böyle konuşuyorlar? Kutuları, kasaları, sıfırları halel görmesin… İşçiler kendi ölümlerinin kusurlusu, kendi kurban oluşlarının celladı, kendi maktullüklerinin katili sayılsın diye. Çünkü tamah arsızlığı, günah korkusunun bile önüne geçmiş işte!
Şimdi de Rezidans Beyi ne dedi? “O saatte çalışma yoktu. İşçiler hazırlık için çıkmış. Sektörde olur böyle vakalar. Bedelinin ödetilmesinin takipçisi olacağız. Tedbirler alınıyor ama çalışanların aynı hassasiyeti göstermediğini biliyoruz.” Sanki bedeli başkası ödemeliymiş, sanki kendi ölümlerinin sorumlusu yine işçilermiş gibi.
Sarı Cem ile Deve Erol Darbe Yapacakmış | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
Türk hukuk tarihine nasıl harflerle yazılacağını bilemediğim (artık altın mı, olur, bakır mı) bir iddianame daha mahkeme tarafından kabul edildi. Böylece Beşiktaşlı Çarşı Grubu liderlerinin de aralarında bulunduğu 35 kişi “Hükümeti yıkmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi ile yargılanacak.
… Memleketin savcılarının hayal güçlerinin geniş olduğunu, aynı anda saçlarını kestiren gençlerin bile “gizli örgüt kurmaktan” yargılandıklarını biliyoruz. Bu da o tip örneklerden biri işte. Savcıların hayal güçleri geniş ama işin ilginci mahkeme de iddianameyi okuyup kabul etmiş!
Mesela savcıya “Silahlı örgüt diyorsun da silahlar nerede kardeşim” diye sormamış! Sormuş olsaydı, önüne uzatılan iki tane ruhsatsız tabanca yakalama tutanağına bakar ve “İki tabancayla hükümet devrilir mi” diye sormayı akıl edebilirdi mesela!
Kaza Değil Cinayet | Nazlı ılıcak | Bugün
Ali Sami Yen Stadı arazisindeki rezidans inşaatında 10 işçi öldü. Mal sahibi, kazanın sektörel bir vaka olduğunu ileri sürüyor. Halbuki işçiler iskeleden düşmüş değil. Asansör bozuk olduğu için 32’nci kattan zemine çakılıyor ve 10 işçi hayatını kaybediyor. Burada işçilerin dikkatsizliği ya da özensizliğine sığınamazsınız. Belli ki yeterli teknik kontroller yapılmamış; büyük bir ihmal söz konusu. Eğer, bu gibi durumlarda bir bakan istifa etse, mal sahibinin mukavelesi feshedilse, çok farklı bir durum ortaya çıkar. Herkes daha dikkatli davranır ama Soma faciasında gördüğümüz gibi, yapanın yanına kâr kalıyor. Soma’da aynı şirket faaliyetini sürdürüyor. Ölen işçilerin ailelerini bir nebze rahatlatacak ve ileride böyle kazaların yaşanmasını önleyecek yasa, ilgisiz başka maddeler tasarıya dahil edildiği için torbalaştı hâlâ Meclis’ten çıkamadı.
Ak Saray Yerine Ak Buğday Olmalı | Süleyman Yaşar | Taraf
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine Başbakanlık için binalar yapıldı. Sonra bu binaların Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edileceği açıklandı. Binaların maliyeti 600 milyon lira tutmuş. Şimdi ilave yapılar için 400 milyon lira ödenek çıkartılmış. Böylece toplam maliyet 1 milyar liraya ulaşıyor. Yani yarım milyar doları buluyor bina maliyeti. Cumhurbaşkanlığı uçağı da yarım milyar dolar tutuyor. Böylece ödenen vergilerin bir milyar doları rezidans ve uçağa harcanmış oldu.
Bildiğiniz gibi, bütçe yapmak, ihtiyaçları önceliklerine göre sıralamak anlama geliyor.
Peki, Türkiye’nin önceliği devlet binası yapmak mı?
Hayır. Türkiye’nin birinci önceliği büyüme hızını uzun vadede sürdürebilir ve yüksek oranlı hâle getirmek...
İstanbul Tabip Odası Torunlar'daki Faciayı Aylar Önceden Nasıl Bildi? | Ezgi Başaran | Radikal
İstanbul Tabip Odası’nın yetkilileri işçi sağlığıyla ilgili bir eylemdeydi 15 Mayıs’ta. Mecidiyeköy’deki bu inşaatın önünden geçerken fotoğrafını çekip paylaştılar. Yani asansörün denetim süresinin dolduğunu, (işçilerin bugün anlattığı gibi) sürekli bozulduğunu, sorumlusunun bir uzman değil işçilerden biri olduğunu bilmiyorlardı.
E öyleyse? Nasıl bu acı olayın yaşanacağını aylar önce tahmin etmişti İstanbul Tabip Odası?
Tabip odasındaki hekimler müneccim değildir. Ceplerindeki küreye bakıp kehanette bulunmazlar. Gözleri var, görürler. Kulakları var duyarlar.
Betonlar İşçileri Yedi | Aziz Çelik | T24
Thomas More 500 yıl önce yazdığı Ütopya’da (1516) yoksul köylülerin işledikleri kamu arazilerine koyun yetiştirmek amacıyla zengin çiftçiler ve aristokratlar tarafından el konulmasını ve köylülerin açlığa mahkum edilmelerini “koyunlar insanları yedi” diye anlatır:
“Bütün İngiltere’yi saran koyun sürüleri. Başka yerlerde o kadar tatlı, o kadar tok gözlü olan bu hayvanlar sizin memleketinizde öyle aç gözlü, öyle doymak bilmez olmuşlar ki insanları bile yiyorlar, kırları köyleri, evleri silip süpürüyorlar. Gerçekten, en ince, en değerli yünü çıkaran krallığınızın her yanında soylular, zenginler hatta pek sayın rahipler bile toprak için birbirine giriyorlar. (...) Böyle doymak bilmez cimrinin biri binlerce dönümlük yeri kuşatıveriyor. İçindeki namuslu çiftçileri evinden çıkarıyor.”
Asansör Yine Düşecek | Orhan Kemal Cengiz | Radikal
Neden düşecek biliyor musunuz?
Soma maden katliamından sonra hiç bir bakanın aklına istifa etmek gelmediği, yine aynı bakanlar asansör katliamının ardından da konuşabildikleri için...
Bu ülkede artık milletvekilinden, iş yeri sahibine, bütün muktedirler “lideri” taklit edip, aynen onun gibi, hiç bir konuda kusur kabul etmedikleri, hiç bir trajedide kendilerini sorumlu hissetmedikleri için...
Her türlü uyarıyı, ikazı, haykırışı kendi iktidarına yapılan bir saldırı olarak algılayan zihniyet ülkenin taşına toprağına sindiği; aynen Soma’dan önce mühendislerin ikazlarını, meclisteki görüşme taleplerini ellerinin tersiyle bir kenara ittikleri gibi, plazacıların da Tabip Odası'nın “burada insanlar ölecek” haykırışlarına kulakları tıkalı olduğu için...
Kâr Damarı Kan Damarı | Şükran Soner | Cumhuriyet
Aslında üretimde işçinin canının, sağlığının korunması önlemlerinin kuşkusuz parasal karşılığı olsa da işçinin haklarının verilmesinin, sağlık, can güvenliğinin kollanmasının işletmelerin verimliliğini, kârlılığını düşürdüğü doğru değildir. İşçinin örgütlü, insanca yaşam, çalışma koşullarında çalıştırılmasının verimliliği de artırdığını kanıtlayan ulusal ve uluslararası bilimsel çalışma sonuçları söz konusudur. Sorun üretimin, sanayileşmenin, kârlılığın insanca yaşam, çalışma koşullarının geçerli olduğu hukuk devleti, demokrasi, insan hakları evrensel değerlerinin sınırları içinde kabul edilip edilmemesindedir.
Türkiye’nin iş kazalarında dünyada birinci, meslek hastalıklarında çok görülmesinin tek açıklaması, işçinin canının ve sağlığının yok sayılmasıdır... ..
Can Pazarı | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
İş kazaları ülkenin üzerinde karabasan gibi dolaşıyor. Soma'da yaşanan korkunç maden kazasının üzerinden daha bir yıl geçmedi. Bir kaç gün önce İstanbul'da lüks bir inşaatta meydana gelen, kaza kelimesiyle tarif edilemeyecek olayda 10 işçi hayatını kaybetti.
Değişim, çağ atlama, ekonomik devrim, yeni Türkiye pek çok tabir ve iddia siyasi hayatta boy gösteriyor.
Ne bu iddialar insan hayatının 'ucuzluğu'na dair ürpertici tabloyu ortadan kaldırıyor, ne de bu tablo söz konusu iddiaları doğruluyor.
Haber Anadolu Ajansı'nın:
'İstihdamın iki milyona yaklaştığı inşaat sektöründe, 5 yılda meydana gelen iş kazası 35 bin 846. Bu kazalarda 1754 işçi öldü, 1940 işçi sakat kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, iş kazalarının yaklaşık yüzde 10'u yapı iş kolunda gerçekleşiyor..
Rezidans Çocuğunun İsyanına da Bakın Hele! | Ahmet Kekeç | Star
Şehrin ortasında rezidans kötüdür, ilkelliktir, vahşettir.
Hadi “amenna” diyelim.
Bu durumda “şehrin dışında rezidans şahanedir” sonucunu onaylamış oluruz ki, ben şehrin içinde ya da dışında rezidans fikrinin doğru olup olmadığı konusunda bir kanaate sahip değilim.
Bu işten anlayanlar, şehrin içinde çok katlı yapıların, “dikey yerleşmenin kaçınılmaz sonucu” olduğunu söylüyor. Bir bildikleri vardır mutlaka...
Söylemesi ayıptır, ben mahalle düzeninin ve mahremiyet alanlarının korunduğu bir yerleşmeden yanayım.