Bankaların Yeni Mağdurları Üniversite Öğrencileri
Bankaların Yeni Mağdurları Üniversite Öğrencileri
ARİFE KABİL HABERLER Pazar
Tüketici şikâyetlerinde ilk sıralardan hiç inmeyen bankalar, mağdur yelpazesine üniversite öğrencilerini de ekledi. Kampüslerde tezgâh açan bankalar, öğrencilerden hiçbir gelir beyanı ya da teminat istemeden kredi kartı pazarlıyor.
“Kartı alırım da benim bir gelirim yok ki” sözlerine karşılık, tatlı dille pazarlanan kredi kartlarında sıra borçları tahsil etmeye gelince o tatlı dil yerini mutsuz yüzlere bırakıyor. Tüketici haklarıyla ilgili derneklere ulaşan şikâyetlere göre bugün binlerce öğrencinin başı kredi kartı borcuyla dertte. Yapılan araştırmalarda Türkiye’de üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğu ‘gizli yoksulluk’ çekiyor.
Öğrencilere kredi kartı pazarlamak için üniversite kampüslerinde konuşlanan bankalar, kayıt işlemleri sırasında hiçbir teminat ya da gelir beyanı istemiyor. İlk olarak ortalama 500 lira limitle açılan kredi kartları daha sonra yine hiçbir teminata gerek kalmadan 3 bine kadar yükseltiliyor. Oysa 2006’da çıkan kredi kartı yasasına göre bin TL üzeri kredi kartlarında limit ilk yıl en fazla aylık gelirin iki katı, ikinci yıl ise dört katı kadar yükseltilebilir. Bin liranın altındaki kartların muaf tutulduğu yasa, bankaların öğrencilere kredi kartı dağıtmasının önünü açıyor. Ancak binlerce mağdurun dosyasını inceleyen tüketici dernekleri, bin TL’nin de bir öğrenci için ödenebilir bir miktar olmadığı görüşünde. Düzenlemelerdeki eksiklik ve denetimsizliğin en açık örneği ise öğrenciler için açılan hesaplar. Erzurum Atatürk Üniversitesi öğrencisi Ahmet Ç., öğrenci kartı çıkarırken üniversitenin anlaşmalı olduğu bankaya 10 lira verince kredi kartı alabildiklerini söylüyor. Geçtiğimiz yıl kredi kartını açtırmak isterken kendisine geçmişte bir kez bile sigortalı gözükmüşse 3 bin TL’ye kadar limitinin artırılabileceği söylenmiş. Nitekim SSK kaydını gösteren Ahmet, kartının limitini 3 bin liraya çıkarmış. Ancak hâlihazırda öğrenci olan ve düzenli bir geliri olmayan Ahmet, bugün ailesinden sakladığı borçları nasıl ödeyeceğini düşünüyor.
‘Daha rahat harcarım dedim, borçtan kurtulamıyorum’
Mahmut, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğrenci. Beş yıl önce Diyarbakır’dan İstanbul’a okumaya gelen Mahmut, ilk olarak okula kayıt yaptırdığı yıl bir bankadan kredi kartı alır. Ailesinin maddi durumunun iyi olmadığını söyleyen genç, “Daha rahat harcama yapmak için kredi kartı alsam iyi olacak diye düşündüm.” diyor. Düşük limitle başlayan kart, zamanla 750 TL’ye yükselir. Ancak borcunu ödeyemeyince bütçesini döndürmek için başka bir bankaya kart başvurusu yapar. O banka da hiçbir teminat istemeden üniversite öğrencisine kartı verir. Mahmut, bu şekilde tam dört bankadan kredi kartı alır ancak hiçbirinin borcunu ödeyemez. Bunun üzerine memleketteki babasına tebligat gelir. Bunca hesaplar açılırken velinin onayını almaya gerek duymayan bankalar, sıra borcu tahsil etmeye gelince baba hakkında icra takibi başlatır.
Öğrencilerin anlattıklarında dikkat çeken diğer husus ise kampüsteki kredi kartı pazarlama yöntemi. Kız öğrencilere erkekler, erkek öğrencilere ise kadınlar iletişim kuruyor. Konuştuğumuz bir öğrenci, “Benimle çok samimiydi. ‘Almazsan çok üzülürüm, bana bir iyilik yapmaz mısın’ gibi sözler, gençlerin nasıl suistimal edildiğini ortaya koyuyor. Kampüste şahit olduğumuz bir konuşmada, bir öğrenciye, “Lütfen hedefimi tamamlamaya yardım edin” diye yalvaran genç kız, o kadar ısrar ediyor ki, öğrencilerden biri, “Düzenli gelirim yok. Borç yapsam ödeyemem ama yerime birini bulamazsam kendim alacağım.” diyecek noktaya geliyor.”diyor
Bin lira kredi limiti, öğrenci için çok fazla
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, “Klasik pazarlama yöntemlerini üniversitelilere uyguluyorlar. Kampüste bunu yapmak hiç ahlaki değil.” diyor. BDDK’nın bize yaptığı açıklamada, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik’in ‘Kredi kartı limitli’ başlıklı maddesindeki, “İlk defa kredi kartı sahibi olacak kişinin aylık veya yıllık ortalama gelir düzeyinin tespit edilememesi durumunda tüm kart çıkaran kuruluşlardan edinilebilecek toplam kredi kartı limiti en fazla bin Türk Lirası’dır.” ifadesi söz konusu. Ancak bankalar bu maddeye riayet etmezken, öğrencinin başka bir bankaya borcu olup olmadığına da bakmıyor. “Bin lira banka için az bir meblağ olabilir ama bu parayı ödeyemediği için bunalıma giren, ailesiyle sorun yaşayan onlarca gençle tanıştık.” diyen Çakar, hayatın başındaki gençleri borca sokarak bankaların ipoteği altında ezmenin ahlaki olmadığını savunuyor.
‘Bursumu direkt kart borcuna yatırıyorum’
Üniversiteye kaydolurken okulun kendilerine hesap açtığını söyleyen Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinden Zeynep Ç., “Bilgimiz olmadan kredi kartı hesabı açılmış ama aktifleştirilmemişti.” diyor. Bursunun yatacağı bankadan hesap açtırmak için gittiğinde kendisine kredi kartı teklif ettiklerini söylüyor Zeynep “Üst limit 750 TL idi. Her ay en azından asgarisini yatırsam da bir türlü borcu kapatamıyorum. Sanki harcadığımdan çok ödüyormuşum gibi geliyor. Çünkü önceki aylar faiziyle sürekli üzerine ekleniyor.” Aldığı burs da aynı bankaya yattığı için daha eline geçmeden kartın borcuna gittiğini söyleyen Zeynep, “Bu yüzden elimde nakit para olmayınca yine kartla harcama yapmak zorunda kalıyorum.” diyerek, bankaların bursla geçinen öğrencileri soktuğu çıkmazı ortaya koyuyor.
Tüketici Hakları Merkezi’nden Avukat Faruk Hançer, 2006’da yürürlüğe giren yasayla stant kurarak kredi kartı pazarlamasının yasaklandığını söylüyor. Ancak denetim eksikliğinden dolayı kanunun düzgün uygulanmadığını anlatan Hançer, “Kanuna göre gelir beyanı olmadan kredi kartı verilemiyor. Ek kartın dışında bir kart çıkarmak için gelir durumunun yapılması şart.” diyor. Denetim olmadan kanun çıkarmanın bir önemi olmadığına dikkat çekiyor: “Bankacılık bakış açısı insanları sisteme bir şekilde dahil etmek. Daha sonrası bir şekilde geliyor.” Bu konuda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun görevini yapmadığını düşünen Hançer, BDDK’nın denetimsizliğinden bankaların cesaret aldığını savunup, hukuksuzlukların her geçen gün arttığını ekliyor: “Bankalar ne yazık ki öğrencilerimizin iki kuruşuna göz dikti.”