Resmi Nikahsız İmam Nikahına Artık Ceza Yok
Anayasa Mahkemesi, imam nikâhı kıymak için önce resmi nikâh kıyma şartını kaldırdı, resmi nikâhtan önce imam nikahı kıyan çiftlere iki aydan altı aya kadar hapis cezası veren maddeyi oy çokluğuyla ile iptal etti.
Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkraların iptali için geçen yıl Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
Hürriyet'ten Oya Armutçu'nun haberine göre AYM, resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren maddeyle ilgili başvuruyu önceki gün gündemine aldı ve esastan görüştü.
Gerekçe: Birlikte yaşayana da ceza yok
AYM Genel Kurulu, hapis cezasını oyçokluğu ile iptal etti. İki fıkranın iptal kararı 4’e karşı 12 oyla verildi. İptal yönünde oy kullanan AYM üyeleri, nikâhsız birlikte yaşayanlara TCK’da herhangi bir ceza öngörülmezken, resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh kıyanlara hapis cezası öngörülmesinin Anayasa’nın 10’uncu maddesi, kanun önünde dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin herkesin eşit olduğunu ilkesine aykırı olduğunu savundular. Bu üyeler, düzenlemenin din ve vicdan özgürlüğü, özel hayatın korunması ilkelerine aykırı olduğunu da ifade ettiler.
İtiraz: ‘Dini nikah resmi nikahın alternatifi olacak’
Karşı görüşteki üyeler ise AYM’nin 1999 yılındaki tam tersi bir karar alarak, düzenlemenin iptalini reddettiğine dikkat çektiler. Bu üyeler de iptal kararı ile resmi nikâh önceliğinin kalkacağı, dini nikâhın resmi nikâhın alternatifi olacağını, kadınlar açısından hukuki ve ekonomik sorunlar yaratacağını savundular. Karşıt görüşteki bu üyelerden bazıları, kararın laiklik ilkesine ve devrim yasalarına aykırı olacağını da dile getirdiler.
1999'da reddedilmişti
Bursa Orhangazi Asliye Ceza Mahkemesi, eski TCK’nın ilgili maddesindeki düzenlemesinin iptali için 1999 yılında AYM’ye başvurmuştu. İtiraz yoluna başvuran mahkeme, TCK’nın bir dini olmayan kadın ve erkeğin aralarında nikâh akdi olmaksızın birlikteliklerini suç saymadığı halde dini inancı gereği dini merasim yapan kadın ve erkeğin eylemini suç saydığını, bunun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu gibi adalet anlayışı ile de bağdaşmadığını savundu. AYM Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığı döneminde 24 Kasım 1999 tarihinde iptal istemini, oybirliği ile reddetmişti. AYM’nin 1999/27 esas sayılı kararında düzenlemenin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı belirtilerek ret kararının gerekçesi şöyle açıklanmıştı:
'Kamu yararına'
“1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nun amacı, resmi nikâh müessesesi ile kadının sosyal konumunu güçlendirmek, aileyi, ana ve çocukları korumaktır. Dini nikâha dayalı evlenmelerin, kadın ve çocuklar yönünden doğurduğu sakıncalar gözetilerek resmî nikâh yapılmadan dini tören yapılmasının ceza yaptırımına bağlanmasının kamu düzenini ve kamu yararını sağlama amacına yönelik olduğu tartışmasızdır. Medeni Kanun’un özellikle resmi nikâh akdine ilişkin hükümlerinin gerektiği şekilde uygulanmasının Türk toplum ve aile hayatı açısından taşıdığı önem ve bu hükümlere uyulmadan dini nikâha dayalı olarak oluşturulan birlikteliklerin özellikle kadın ve çocuklar yönünden doğuracağı olumsuzluklar dikkate alınarak Anayasa’nın 174’üncü maddesiyle resmi nikâh kurumu özel olarak korumaya alınmıştır.”
'Hukuka aykırı değil'
“Anayasa’nın 41’inci maddesinde de, ailenin ve özellikle ananın ve çocukların korunması devlete bir görev olarak verilmiştir. Devletin, bu görevi de gözetildiğinde dini nikâha dayalı fiili birleşmelerin aile, toplum ve kamu düzenini bozucu sonuçlarını ortadan kaldırabilmek için resmi nikâhtan önce dini nikâh kıydırılmasının suç sayılıp cezalandırmasında, hukuk devleti ilkesine ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.”
'Dini nikaha engel yok'
“Anayasa’nın kurallarında belirtilen laiklik, inanç özgürlüğüne saygıdan kaynaklanan ve dini bu özgürlüğün enginliğine bırakan bir kavram olduğundan din düşmanlığı dinsizlik ya da din karşıtlığı olarak algılanamaz. Devletin farklı inançlardaki kişilere aynı yakınlıkta ya da uzaklıkta olması, bunlar arasında hiçbir ayırım yapmaması, laiklik ilkesinin gereğidir. Dini nikâhın, Medeni Kanun’da öngörülen evlenme akdinden önce yapılmasının yasaklanması, bu akidden sonra yapılmasını engellemediğinden laiklik ilkesine aykırı değildir.”
'Açılan davaların hepsi düşer'
1999 kararının altında üye olarak imzası bulunan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, son kararın resmi nikâhtan önce dini nikâh yaptırdıkları için haklarında dava açılan çiftler ve bu törenleri yapan din görevlerine açılan davaları düşüreceğini savundu. Bumin, “İptal kararı ile artık birçok kişi, resmi nikâh bile yaptırmayacaktır. Sadece dini nikâhla evlillikler nedeniyle toplumda çocuğun soybağı, nafaka konusunda yaşanan hukuki sorunlar da artacaktır. Bu da hem kadınların hem de çocukların aleyhine olacaktır” dedi.
'Bu karar resmi nikahın gerekliliğini ortadan kaldırmaz'
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Anayasa Mahkemesi'nin resmi nikah öncesi dini nikah yaptıranlara ceza verilmesini içeren Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili madddesini iptal etme kararını değerlendiren Bakan İslam, AYM'nin aldığı kararın resmi nikahın gerekliliğini ortadan kaldırmayacağını söyleyerek, 'Nikah akdi dediğiniz şey bir sözleşmedir ve mutlaka kayıt altına alınmalıdır. Bu karar resmi nikahın gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Çocukların gayrı resmi evlendirilmesini provoke edecek veya bununla ilgili yasal düzenlemeleri ortadan kaldıracak bir uygulama hoş görülmez' diye konuştu.
DHA'da yer alan habere göre Bakan İslam, 'Bakanlık olarak 18 yaş altı çocukların bir nikah töreniyle gayrı resmi evlendirilmelerini engellemek üzere yeni bir çalışma yapmamız gerekecek. Çocuk yaşta evliliğin yasak olduğunu aslında herkes biliyor. Evliliklerde ciddi bir düşüş de var ama mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Bu kararın bu tür evliliklere kapı açacak bir cesaretlendirmeye yol açmaması gerekiyor. Onunla ilgili yeni bir çalışma yapmamız gerektiği anlaşılıyor. Hemen oturup bunu çalışmamız gerekecek' ifadelerine yer verdi.