Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Annem Söylemişti! Bir Kadının Evlendikten Sonra Annesine Hak Verişinin Hikâyesi!
Bu yazı, annemisin.com yazarlarından Şebnem Seçkiner'e aittir.
Annem, çok farklı bir kadın, farklı bir anne. Bugüne kadar hayatımda var olan ve onun bilmediği hiçbir şey yok. Gece dışarı çıkmalardan ilk erkek arkadaşa, okul kırmalardan içilen ilk sigaraya kadar… Tüm detayları bilir. En iyisinden en kötüsüne, her şeyi tüm açıklığıyla anlattım. Anlatmaya da devam ediyorum. Bakmayın yaşım 39. Bir karar aldıktan sonra haber vermezsem gece gözüme uyku girmez. Gayet modern, gayet açık görüşlü bir kadın. Evlenmeden önce bana “Her ne olursa olsun kocanı dizi çıkmış eşofmanla karşılama” dediğinde şok yaşamıştım bu yüzden. Bir insan diğerini eşofmanı yüzünden mi beğenmeyecekti? Her şey dış görünüş müydü?
Tabii ki burnumun dikine gittim, her zaman olduğu gibi. Sonuç: Dizi çıkmış eşofman da giydim, tayt da. Ben, ne giyersem giyeyim bendim. Ne fark ederdi ki?
Bir de, açıklama yapmak isterim bunları yazmadan önce. Çok aşık evlendim. Hâlâ da aşığım diyebilirim. Fakat aşk zaman zaman geri planda kalabiliyormuş. Yaşanan onca şeyden sonra aynı yatakta uyuduğun adama “kim bu” diye bakabiliyormuşsun zaman zaman.
Dışarıdan her şey lay lay lom görünse de aynı çatı altında yaşamak kolay değil. İki farklı ailede büyüyen iki farklı insan. Yeri geldiğinde biri alttan almalı. Evde havada “ben” kelimeleri uçuyorsa, çıkış çok uzakta!
Hiç ummazdım, hiç beklemezdim ancak biz nişanlıyken öyle şeyler yüzünden kavga ettik ki… Bu aklımla dönüp geriye baktığımda “Allah korumuş” diyorum. Evet korumuş çünkü birimiz geri vitese takmasa, olmazdı bu evlilik. Olmazdı bu geride bıraktığımız 11 sene.
Senin sürekli görmek istediğin bir ailen varsa onun da var!
“Sen”, “ben” kavgası olmamalı. Ortak payda “biz”. (Evet, bu bizde oldu, şükür toparladık.)
Bir sene gösterdiğim çaba, çok seneye mal oldu. Kurtardık çünkü. Eğer bıraksaydım, geçmişte aşık olduğum adamı, çocuğumun babasını yazıyor olurdum. Oysa şimdi “bir şey yaptım ve kendimle gurur duyuyorum” diyebiliyorum. Aynı kişiye sarılarak uyuyabiliyorum. Madem sorun değişimden kaynaklanıyor, madem şartları ve bakış açısı değişen benim, düğmeye basması gereken de ben olmalıydım.
Her şeyi hareketlerinden, bakışlarından anlamasını bekleme. Net ol. Anlar. Çünkü erkekler kadınlar gibi düşünmüyor. (Artık ima etmiyor, direkt söylüyorum.)
“Her şeyi sen bilirsin” deme, kararlı ol. Erkekler karar vermekten çok, verilen karara uymaktan yana…
Doğumdan sonra seni yüzde yüz anlamasını bekleme, zaman tanı. Aynı duyguları aynı anda beslemesine imkan yok.
Kararı o veriyormuş gibi görünse de karar verenin sen olduğunu çaktırma. (Bu, mobilya alışverişinden çocuğun okul seçimine kadar aynı…)
Erkek, sorunları tek başına çözemiyor. Kötü niyetimden demiyorum. Yok öyle bir yetenek, baştan kabul etmek gerek. Ben gittim terapiye, ben çözdüm. Bu kadar “ben” dediğime bakmayın. Gurur duyduğumdan değil. Yapmalıydım. Biri tutmalıydı ipin ucundan. Kurtarmak için. Pes etmek kolay, kurtarmak lazım. E o zaman da zoru başarmak lazım.
Ona özgürlük alanı sağlarken kendini de yabana atma. Bir erkek, arkadaşlarıyla çıkmayı seviyorsa, kadın da öyle.
Tek bir kişiyle değil, koca bir aileyle evleniyorsun, bunu unutma.
Fedakarlık yaptığını düşündüğünde bunu dile getir ki görevin haline gelmesin. Sesini çıkarmadan yapmaya devam edersen, büyür büyür büyür ve sonra patlar!
Şimdi bana “sadece kadınlar mı anlıyor, kadınlar mı fedakarlık yapıyor” demeyin. Çünkü evet, sonuç belli. Bence güçlü olan taraf biziz. Farkında olsak da olmasak da istisnai durumlar dışında yönlendiren de biziz. Bu arada tabii ki her zaman geri vitese takan ben değilim! Sadece farklı bir gözle bakabiliyorum artık, onu anladım...
Baştan konuş. Evde neleri yapıp neleri yapamayacağını anlat. Beklemesin. Bekliyorsa ona göre program yapsın. Çözüm bulun. Susarak, konuşmayarak bir yere varılmıyor.
Sorunlarımız oldu. Doğumdan sonra kendimi kapattım, kocamı görmezden geldim. “Bebeğime kendim bakacağım” diyerek işi bıraktım, maddi zorluklar yaşadık. Her cümlesinde, her kelimesinde bir altyazı aradım, bana mesaj gönderiyor sandım. Oysa erkekler belli: Düzler. Açıklar. Bunu anlamam epey zamanımı aldı. Ben altyazı ararken aslında o cümleyle başka bir şey kast ettiğini çok geç fark ettim.
Şimdi anneme hak veriyorum. Çünkü bana “dizi çıkmış eşofman giyme” derken ne demek istediğini, aklından geçenleri biliyorum.
“Yıpratma ilişkiyi. Baktın ki bitiyor, çaba göster. Olmuyorsa, zaten olmaz. Ama eğer bir umut varsa, sakın pes etme. Kolay olan, ışığı gördüğün halde pes etmek!'
Bunları neden anlattım?
39 yaşında, 11 yıllık evli, 7 yıldır anne olan bir kadın olarak demek isterim ki: “Siz, siz olmaktan vazgeçmeyin. Fakat bazı şeyleri de oluruna bırakın. Dış seslere kulaklarınızı kapatırken, duyduklarınızı unutmayın. Aynı evde yaşamak harika olduğu kadar zor da. Baştan konuşun, ona göre yaşayın.”
Yorum Yazın
1 hafta oldu nişanlandım. 6 Ay sonra düğünüm var. Gerçekten anlayışla karşılamak gerekiyor bazen. Ben sevdiğim birisiyle evleniyorum. Bana söylenen sürekli ş... Devamını Gör
o zaman mutluluk peşinizi hiç bırakmasın :)
Daha önce de burda bi yere yazdığım gibi: "biz olmak için ben'den vazgeçmek gerekir. Her vazgeçiş ben'i biraz daha öldürür" Kısacası geri planda kalmaktan ... Devamını Gör
Bişey soracağım. Bunları tecrübeye dayanarak mı söylüyosun yoksa düşüncelerinden çıkarttığın sonuçtan göre mi söylüyosun
tabiki evlilik çok zor bende 11 yıllık evliyim çektiğim onca sıkıntılara rağmen eziyete rağmen yani eşimin ailesi tarafından bırakıp gitmedim sabrettim diren... Devamını Gör