BİLİM

1986 yılında Sinek (The Fly) filmini izlediğimde henüz 18 yaşımdaydım. İnsan doğası, evrim teorileri, parapsikoloji, bilimkurgu gibi kavramlar hakkında çocukluktan başlayan naif merakım, artık -ileride belki de bir ormana dönüşecek şekilde- filizlenmeye başlamıştı. David Cronenberg’in ustaca kurguladığı film, Jeff Goldblum’un etkileyici oyunculuğu ve görsel efektleri ile beni oldukça etkilemişti, ürperdiğimi hatırlıyorum.

Bilim insanları, Güneş Sistemi'nde bulunduğu öne sürülen ancak varlığı henüz kanıtlanamayan 9. gezegen hakkında bazı yeni bulgular ortaya çıkardı. İşte detaylar...

Yeterli sürede uyumadığımızda yorgun hissettiğimizi hepimiz biliyoruz. Ancak yapılan yeni bir araştırma bu yorgunluk hissinin başka sebeplerden de kaynaklanabileceğini öne sürdü. Bu araştırmaya göre yattığımız saat de oldukça önem arz ediyormuş. Peki neden? Gelin hep birlikte öğrenelim...

Uzayda bulunan sayısız gezegen ve uydu birbirinden farklı kütle değerlerine ve bu kütle değerleri nedeniyle oluşan yer çekimi kuvvetlerine sahip. Söz konusu kuvvetler sadece gezegenin kendisi için değil, üzerinde yer alan nesnelerin ağrılığı adına da oldukça önemli bir rol oynuyor. Örneğin, Ay'da bulunduğunuz bir senaryoda, Dünya'daki halinizden çok daha hafif bir forma sahip oluyorsunuz. Bu durum pek tabii ki gökyüzüne doğru sıçramalarımızı da etkiliyor. Gelin, şimdi hep beraber hangi gezegen ve uydularda ortalama bir insanın ne kadar yükseğe zıplayabileceğini inceleyelim.

Günümüzde birkaç yenilikçi firma menstrual kanının, hastalıkları tesptik etmek için oldukça önemli bir kaynak olabileceğini öne sürüyor. Bugün bizler de sürdürülen çalışmalara bakacağız...