onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Yurt Dışında Gezerken Görüp "Neden Buradalar?" Diyeceğiniz Anadolu'dan Göçen Arkeolojik Eserler

Yurt Dışında Gezerken Görüp "Neden Buradalar?" Diyeceğiniz Anadolu'dan Göçen Arkeolojik Eserler

Bu eşsiz eserleri görmek için geçmişte yalnızca şehirler arası bir yolculuk yeterliyken şimdi ise ne yazık ki pasaport ve vizeye ihtiyacımız var.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Eserlere geçmeden önce ufak bir bilgi ile başlayalım istedim ki durumun vahameti daha açık olsun.

Eserlere geçmeden önce ufak bir bilgi ile başlayalım istedim ki durumun vahameti daha açık olsun.

Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü hocalarının yaptıkları araştırmalarda, 19. yy.da Osmanlı Devleti'nde kazı yapan özellikle İngiliz ve Almanların aslında aradıkları şeyin 'tarih'ten ziyade petrol olduğu ortaya konur. Yani petrol bulmak için kazan emperyalistler için tarihi eserler de cabasıdır.

Ha iğneyi de kendimize batırmamız lazım tabii; zira Osmanlı pek de arkeolojiye, tarihe önem vermemiş ne yazık ki. Ve bu yüzden yabancı amatör ya da profesyonel arkeologlar tabiri caizse cirit atmışlar Anadolu'muzda. Neyse ki fotoğrafta da gördüğünüz güzel insan arkeolog ressam Osman Hamdi Bey varmış da bu yağmanın önüne geçebilmişiz.

1. Bergama'dan götürülen Zeus Sunağı, şu an Berlin'de sergilenmekte...

1. Bergama'dan götürülen Zeus Sunağı, şu an Berlin'de sergilenmekte...

MÖ 2. yy.da yapılıp tam 21 yüzyıl sakince yerinde bekleyen bu harika yapı 19. yy.da Alman mühendis Carl Humann tarafından parça parça Prusya'ya götürülmüş. Şu an ise Berlin'de bulunan Pergamon yani Bergama Müzesi'nde sergilenmekte. Yakından incelediğinizde frizlerdeki kabartmalar, mitolojiye dair oldukça fazla şey anlatıyor. Sağdaki resimi merak ettiniz değil mi? İşte orası bize sunaktan geriye kalan temeli...

2. Şimdi bir düşünün dünyanın 7 harikasından biri olan Halikarnas Mozalesi topraklarınızda olsun ve elin İngilizi gelip birçok parçasını alsın gitsin...

2. Şimdi bir düşünün dünyanın 7 harikasından biri olan Halikarnas Mozalesi topraklarınızda olsun ve elin İngilizi gelip birçok parçasını alsın gitsin...

MÖ 4. yy.da en soldaki fotoğrafta gördüğünüz Kral Mausollos için yaptırılan mezar, tamı tamına 45 metre yükseklikte imiş. Tepesinde ise ortada duran attan 3 tane daha ve onların çektiği bir araba heykeli varmış. Önce 15. yy.da şövalyeler gelir ve mozalenin taşları ile Bodrum Kalesi'ni yapar. Bu yetmez, 1857'de Sultan'dan aldığı izinle, arkeolog Charles Thomas Newton gelir ve mozolenin birçok önemli parçasını alır götürür, British Museum'a koyar.

Bu talan ile ilgili ilginç bir bilgi de şöyle, 'Halikarnas Balıkçısı' Cevat Şakir Kabaağaçlı, Kraliçe'ye eserlerin iadesi için bir mektup yazar. Kraliçeden gelen cevap ise şöyledir: 'Merak etmeyin, biz Bodrum'un mavisine daha çok yakışır diye salonu maviye boyadık.'

3. Ah güzel tanrıçalar, Nereidler... Sizlere de sahip çıkamamışız!

3. Ah güzel tanrıçalar, Nereidler... Sizlere de sahip çıkamamışız!

MÖ 4. yy.da Antalya'nın Kaş ilçesindeki Xanthos antik şehrinde inşa edilen bu anıt aslında Kral Arbinas'ın mezarıdır. Ve yine bir İngiliz Sir Charles Fellows, 1841'de neredeyse bütün anıtı alır ve yine British Museum'a götürür. Neredeyse yazdım zira sağ olsun sağda gördüğünüz anıtın podyumunu bize bırakmış sevgili İngiliz arkeolog.

4. Eh az önce okuduğunuz gibi Almanlar kendilerine boş yere bir Bergama müzesi açmamışlar, buyurun bu da Milet'ten Traianus Tapınağı'nın ön cephesi...

4. Eh az önce okuduğunuz gibi Almanlar kendilerine boş yere bir Bergama müzesi açmamışlar, buyurun bu da Milet'ten Traianus Tapınağı'nın ön cephesi...

2. yy.da Roma İmparatoru Traianus için yapılmış olan bu tapınağın birçok kalıntısı sağdaki fotoğrafta gördüğünüz üzere neyse ki yerinde durmaktadır. Ancak 1903 yılında Milet'te kazı yapan Alman T. Wiegand ve H. Knackfuss, tapınağın solda görmüş olduğunuz ön cephesini yerinden yavaş yavaş sökerek Almanya'ya taşımışlar.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

5. Bu masum bakışların sahibi ise özbeöz Anadolulu kedimiz Knidos Aslanı...

5. Bu masum bakışların sahibi ise özbeöz Anadolulu kedimiz Knidos Aslanı...

Heykel, MÖ 4 ile 2. yy.lar arasında tarihlenmekte olup sağdaki fotoğrafta Charles Newton'ın yanında küçücük kalmasından sizin de anlayacağınız üzere oldukça heybetli; kedimiz 6 ton ağırlığında, 2.89 metre uzunluğunda ve 1.82 metre yüksekliğinde. 

Bugünkü Datça'nın Knidos Antik Kenti'nde hemen denizin yanında 18 metre yüksekliğindeki bir mezarın üzerinde durmaktaymış ve bu özellikleriyle denizcilere yol gösterdiği söylenmekte. Richard Popplewell Pullan, anladığım kadarıyla Newton'ın yardımcısı, aslında heykeli o bulur ve Knidos Aslanı 1858'de İngiltere'ye götürülür.

6. Hazır Knidos'a gelmişken Demeter'i anmadan geçmeyelim istedim...

6. Hazır Knidos'a gelmişken Demeter'i anmadan geçmeyelim istedim...

Bereket Tanrıçası olarak da bilinen Demeter, bu heykelin yapıldığı MÖ 350'lerde tabii ki oldukça önemlidir. Heykel 1,50 metre yüksekliğinde olup sizin gördüğünüz üzere 25 yüzyıl yaşında olmasına rağmen oldukça sağlam kalır. Ve heykel, Knidos Aslanı ile aynı tarihlerde Knidos Antik Kenti'nden koparılarak İngiltere'ye götürülür.

7. Eğer götürülmemiş olsaydı bugün Aydın Söke'deki Balat Köyü'ne gittiğinizde sizi bu ihtişamlı kapı karşılayabilirdi...

7. Eğer götürülmemiş olsaydı bugün Aydın Söke'deki Balat Köyü'ne gittiğinizde sizi bu ihtişamlı kapı karşılayabilirdi...

Ama sağdaki fotoğrafta da gördüğünüz üzere Milet Pazar Yeri Kapısı'nın şu an sadece temeli durmakta. Soldaki fotoğraf ise Berlin Bergama Müzesi'nden. MS 2. yy.da yapılan bu ihtişamlı kapı 30 metre genişliğe, 16 metre boya ve 5 metre derinliğe sahip. Ancak müzede duran kapı tam olarak orijinal değil. 10. veya 11. yy.da yaşanan bir deprem sonucu kapı çöker ve birçok parçası başka yapılarda kullanılır, kullanılmayanlar ise dibe çöker.

Alman arkeolog Theodor Wiegand ise 1908'de kapının bulunan bütün parçalarını Sultan Abdülhamit'in izni ile Almanya'ya götürür. Alman Kayzer II. Wilhelm ise bu durumdan oldukça memnundur ve bu agora kapısının orijinal parçaları kullanılarak bir rekonstrüksiyonunun yapılmasını ister.

8. Bergama akropolünün en önemli mekanı ise bilgelik ve savaş Tanrıçası Athena'nın Tapınağı idi...

8. Bergama akropolünün en önemli mekanı ise bilgelik ve savaş Tanrıçası Athena'nın Tapınağı idi...

MÖ 2. yy.da Kral II. Eumenes tarafından yaptırılmış olan ve kendisinin Tanrıça Athena'ya sunduğu bir yazıtı da barındıran Athena Tapınağı'nın propylonu yani giriş kapısı ve Athena heykeli yine Almanlar tarafından 19. yy.da Berlin'deki Bergama müzesi'ne götürülür. Bize ise bu güzelim yapının yalnızca temelleri kalır.

9. Soldaki fotoğrafa dikkat ederseniz ayakta duran savaş elbiseli iki kişiden soldaki Payava'nın kendisidir ve bu sahne onun taç giymesini anlatır.

9. Soldaki fotoğrafa dikkat ederseniz ayakta duran savaş elbiseli iki kişiden soldaki Payava'nın kendisidir ve bu sahne onun taç giymesini anlatır.

Bu, onun kazandığı zaferlerden ötürü sahip olduğu onur tacıdır. Klasik Dönem’in sonuna dek Lykia’nın başkenti olan Ksanthos’tan 1884 yılında British Museum’a götürülen Payava Lahti, iki mezar odalı, ahşap mimari öykünmeli ve kabartmalarla bezeli bir lahit olup yapılış tarihi, MÖ 4. yy. yaptıran ise Payava'nın kendisidir. 1884 yılında yine Charles Newton tarafından British Museum'a götürülür. Bize de sağda gördüğünüz ve Newton tarafından hazırlanan resim kalır.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

10. Bu da içeriğimizin en garip hikayesi olacak sanırım; çünkü soldaki baş sağdaki gövdeyi aramakta...

10. Bu da içeriğimizin en garip hikayesi olacak sanırım; çünkü soldaki baş sağdaki gövdeyi aramakta...

Hem de 116 yıldır! 1904'te Afrodisias'taki Hadrian Hamamı'nın olduğu yerde kazıları yapan Paul Gaudin, İhtiyar Balıkçı heykelinin gövdesini bulur ve yurt dışına çıkararak satar. Şu an bu gövdenin neyse ki Berlin Müzesi'nde olduğunu biliyoruz. Uzun yıllardır geri almaya da çalışıyoruz çünkü heykelin başı ve kolları da bizde. 1989'da Kenan Erim'in yönetimindeki kazılarda baş ve gövde bulunarak koruma altına alınmış.

Biraz içinizi karartmış olabilirim ve haklısınız, ben de farklı değilim. Ancak güzel şeyler de olmuyor değil, bakın bu beyefendi Herakles...

Biraz içinizi karartmış olabilirim ve haklısınız, ben de farklı değilim. Ancak güzel şeyler de olmuyor değil, bakın bu beyefendi Herakles...

İhtiyar Balıkçı heykeli hikayesinin bir benzerini yaşayan Yorgun Herakles heykelinin fotoğrafa dikkatle baktığınızda iki kısımdan oluştuğunu göreceksiniz.  Alt kısım, 1980'de Perge'de yapılan kazılarda ortaya çıkar ve tabii üst kısım aranmaya başlar ve 1990'da ta Amerika'da Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nde olduğu ortaya çıkar. Tam 21 yıl yapılan görüşmeler sonuç verir ve 2011'de heykelin üst kısmı teslim alınarak Antalya Müzesi'nde restatörler tarafından alt kısım ile birleştirilir. Bugün heykeli görmek isterseniz Antalya'ya gitmeniz yeterli olacaktır.

Bitirirken... Bu içeriğe sığmayacak sayıda, gerek kazılar sonucu gerekse müzelerden vesaire çalınan onlarca eserin söz konusu olduğunu görüp açıkçası çok üzüldüm. Dahası Kültür Bakanlığı'nın çok uzunca yıllardır geri getirme çalışmalarını samimiyetle yürüttüğü de belli; umarım her fırsatta yapmaya çalıştığımız gibi bu konuda da geçmişin hatalarını hızlıca ortadan kaldırırız.

Ayhan Sicimoğlu ile Berlin'deki Bergama Müzesi'ni gezmek isterseniz videoya buyurabilirsiniz.

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
180
97
49
12
12
9
8
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
serkancacan

Bu kadar sığ ve öfkeli olmaya gerek yok. Bazı açılardan iyi ki götürmüşler diyebiliriz. Götürülen dönem ve sonrası göz önüne alındığında bu topraklarda bırak... Devamını Gör

Mehmet

bizden iyi baktıkları ve bakacakları kesin. bizim elimizdeki eserlere nasıl davrandığımız, yaptığımız restorasyonlar ortada. mozaikleri mi çiğnemedik, tarihi... Devamını Gör

Ceren

Iyi yapmışlar keşke hasankeyf'i götürebilselerdi, Türkiye'de kalsaydı bu eserler, onları da suudi araplara satarlardı