Yetenek Konusunda Çıtayı Arşa Yükselten ve Gurmeliği Bize Sevdiren Mütevazı İnsan: Vedat Milor
Bazı insanları anlatmaya kelimeler yetmez ya hani, biz de şimdi böyle bir işin altından kalkmaya çalışacağız. Onunla ilgili buraya yazdıklarımız, binlerce sayfalık kitabın sadece birkaç sayfalık özeti. Vedat Milor, ekranda gördüğünüzden çok daha fazlası. Gelin onu birlikte daha yakından tanıyalım...
O bizim hayatımıza girdiğinde gurmelik kavramını bu kadar iyi bilmiyorduk. Hatta yeni gelinler "sunum" çılgınlığını henüz icat etmemişti...
Kuzunun yağlısından, şarabın iyisinden anlaması ise aslında onun doğuştan gelen bir yeteneği.
Vedat Milor, bizim ekranda gördüğümüzden çok daha fazlası: Ekonomi profesörü, avukat ve akademisyen...
Çocukluğu ise hiç de o kadar mutlu geçmemiş.
O kadar açık sözlü ve doğal ki, çekim esnasında telefonunu denize düşürdüğünde bile "Ondan artık hayır gelmez" diyerek yemeğine kaldığı yerden devam edebiliyor.
Özel muamele yapmasınlar diye gideceği restoranlara çoğu zaman farklı bir isimle rezervasyon yaptırıyor.
Gazeteye değerlendirme yazısı yazacaksa kesinlikle haber vermiyor ve başka isimle gidiyor. Çekim için gidilecekse mecburen bilgi veriyor tabii. Bu arada mekanlar ne kadar ısrar etse de, kesinlikle ve kesinlikle hesabı ödüyor.
Yemek yapmayı beceremediğini söylesek şaşırır mısınız?
Dünyaca ünlü bir gurme ve yemek- içki eleştirmeni ama yemek yapmayı beceremediğini kendisi hep söylüyor. Evde yemekleri eşi pişiriyor ve çoğunlukla da hep sebze ve sağlıklı yiyecekler tüketiyorlar.
Onunla ilgili en çok merak edilen şey de ellerinin neden titrediği...
Milor'un dediğine göre titremenin sebebi esansiyel tremor diye bir hastalık. Şöyle diyor bu konuyla ilgili: 'Zorladığım zaman, bir şeyi tutarken o durumlarda titreme oluyor. Neden olduğunu bilmiyorlar ama benim tahminim cıvanın çok yükselmesi. Cıva çok yükselince ağır metal testi yaptılar ve durdurdular. Mesela benim merdiven çıkmam çok rahattır ama merdiven inerken tutunarak iniyorum. Tutunmasam bile dokunmak istiyorum.'
Lüks otel lokantaları riyakar, küçük esnaf lokantaları daha dürüst ona göre...
Köfteci ya da esnaf lokantası, fark etmez. Onlar zaten her zaman aynı malzemeyi kullanmak zorunda oldukları için Vedat Milor gittiğinde de değişiklik yapamıyorlar. Fakat lüks lokantalar 'Vedat Bey geliyormuş' diye haber aldıklarında donmuş balık yerine taze balık sunuyor örneğin. Bu da onun canını sıkıyor çünkü insanlar gidip gördüklerinde aynı şeyle karşılaşamıyor.
Siz daha lüks bir seçim bekleyebilirsiniz ama özel bir günde eşini götüreceği yer Kurtuluş'ta küçük bir ocakbaşı.
'Küçücük, otantik bir yere götürürüm. Gerçek bir ocakbaşı olacak ama. Bütün o kokularıyla, dumanlarıyla. Hiçbir zaman lüks yerleri düşünmem çünkü yeteri kadar lüks değiller.' diyor.
Bu arada tanıştıralım: Vedat Milor'un eşi Linda Milor. O da ABD'de elektronik üzerine akademisyenlik yapıyor.
Eşine elleriyle kaz eti yedirecek kadar centilmen. Öncesinde de "Bak Linda, bu kaz eti. Bunlar elle yenir" diye de ders veriyor.
'Pirzolayı çatal bıçakla yemek, eldivenle sevişmek gibi bir şey' diyerek elleriyle et yemeyi çok sevdiğini de ekliyor. Hiç de haksız değil bakarsanız.
Bu arada Vedat ve Linda Milor çiftinin güzeller güzeli Ceylan isimli bir kızı da var.
Ailece Trabzon'a gittikleri bir gezi sırasında kızı istediği için ona inek bile aldı. Ama nasıl aldı? Anlatalım hemen...
Ahmet Usta, İnekleri satmaya çalıştığını ama para etmediğini söylüyor. Satıldığı taktirde de muhtemelen kesilecek. Bunun üzerine Ceylan 'Baba onu alabilir miyiz?' diye soruyor babasına. Vedat Milor da sütünü kızının sağması ve ona güzel bakması sözü ile Ceylan'a ineği alıyor. Ceylan da orada süt sağmayı ustasından öğreniyor...
Eşiyle paylaştığı fotoğrafa yazdığı Nazım Hikmet'in şu dizelerine bir bakar mısınız?
Bu kadar güzel yürekli, bu kadar bilgili, bu kadar mütevazı ve çok güzel bir aileye sahip Vedat Milor'u tanıdığımız için çok mutluyuz.
Bizim gerçekten böyle insanlara ihtiyacımız var. Seni Seviyoruz Vedat Milor...
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
yuh be tahsile bak
buram buram kalite...
Linda Milorun ilk fotoğrafındaki tuttuğu şeyi, ilk görüşte baklava zanneden bir tek ben miyim?
evet