Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Türkiye - Letonya Maçı İçin Yazılmış En İyi 10 Köşe Yazısı
Futbolun adaleti yok - Rıdvan Dilmen
Maçın birinci dakikasını yazsam inanın 5-1 üzerinden yazarım. İki Letonya maçına bak, istatistikler hep yalan. Her türlü hücum opsiyonunu denedi hoca. Futbol enteresan oyun.
Milli takım yazarken, yorumlarken hakem son düdüğü çalmadan bir daha ne yazarım ne de konuşurum...
Rüya gibi....
Sadece bu maçla ilgili değil 2008'de de öyle...
Geride olsan stadı terk edemezsin, ileride olsan stadı yine terk edemezsin...
Şut kalitesi problemi - Mehmet Demirkol
Eleme macerası başladığından bu yana en büyük sıkıntımız şut kalitesi. Şöyle düşünelim: Dünyanın pozisyonuna girdik mi? Evet. Bunların 4-5 tanesi son derece net miydi? Kesinlikle. Peki kaleci Vanins’in harika bir kurtarışı ya da kılpayı direği sıyırmış bir şut var mı? Hayır. Malesef hayır...
Şut kalitemiz çok düşük, öldürücü değil. Başından buyana. Selçuk’un şahane gol vuruşuna kadar. Ya da Sabala’dan yediğimiz gol gibi... Terim, rakibin, ilk maçın ve oyunun ruhuna uygun bir kadroyla takımını sahaya sürdü. Sadece Selçuk’u savunmanın önünde tuttu. Burak’ın arkasında Çalhanoğlu, Arda, Gökhan Töre ve Volkan’la hücumu geniş tutmayı düşündü.
Bize yine hüsran! - Ahmet Çakır
Konya'da büyük bölümü sıkıntılı ama sonu keyifli bir futbol gecesi yaşadık demek üzereydik.
2003'teki hüsran bir kez daha tekrarlandı. Dolu tribünler önünde coşkulu Konya seyircisiyle zayıf rakibini 1924'ten sonra ilk kez yenmek üzereyken hep o bildiğimiz hüsranı yaşadık. Son dakikaları eritme çabasındaki başarısızlığımız grupta işlerin karıştığı bir ortamda ayağımıza gelen fırsatı tepmemize yol açtı.
Hep aynı senaryo - Levent Tüzemen
Letonya'yı 92 yıldır yenemiyoruz. Buna ister büyü deyin isterse kader olarak değerlendirin. Ama bir gerçek var ki; Milli Takım olarak üzerimizdeki Letonya lanetini kıramıyoruz. Maç boyu rakibi sahasına hapsettik. İnanılmaz pozisyonlar ürettik. Karşı karşıya akıl almaz goller kaçırdık. Final vuruşlarında adeta ayaklarımız tutuldu. Volkan Şen kaçırdıklarını atsaydı gecenin yıldızı olurdu.
Kimler gol pozisyonuna girmedi ki; Hakan Çalhanoğlu, Gökhan Töre, Caner Erkin, Arda Turan, Burak topu hep kaleci Vanins'e nişanladı.. Letonya kalecisi 'Paratoner' gibiydi tüm şutlarda topu üzerine çekti. Sonuç; Selçuk İnan'la duvarı deldik. 90 artıda lanetin sürmesini sağlayan golü yedik ve bize 9 puan getirecek galibiyeti elimizden kaçırdık.
Çek bir Letonya - Şansal Büyüka
Maçı izlediniz, büyük ihtimal tekrarını gördünüz, yorumları okuyorsunuz... O zaman ben başka sulara doğru yelken açayım. Hiç unutmam, bir dönem play-off rakiplerimiz arasında Letonya vardı...
Gözümüze kestirmiştik: “Çek bir Letonya” diye manşetler attık... Çektik o Letonya’yı... Ne oldu, adamlar finale gitti, biz ense tıraşımıza baktık...
Sanki Alman liginden, İspanya liginden milli takım kuruyoruz da her takımı çantada keklik görüyoruz.
Bu ülkenin üç takımı daha bu sezon bir akşamda Avrupa hayallerine veda etti... Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nin, Trabzonspor ile Başakşehir Avrupa Ligi’nin dışında kaldı...
Arda’ya canlı yayında “Bizim lig Avrupa Ligi’nin neresinde” diye sorduğumda bir iki adım gerisinde demesini bekliyordum, “Rusya’nın gerisinde” dedi.
Kendi kendini mat eden takım - Ali Ece
İddiamızı sürdürmek adına üst üste seri galibiyetlere ihtiyacımız vardı. İleri 3’lünün hemen arkasında Hakan Çalhanoğlu-Arda Turan ikilisi çift 10 numara gibi başladılar. Bu hücum formatında İlk 15 dakikada özellikle Hakan Çalhanoğlu’nun anahtar paslarıyla net gol pozisyonları da bulduk.
Özellikle 13. dakikada Hakan Çalhanoğlu’nun parlak oyun vizyonunu konuşturduğu savunma arkasına aşırtma pası “Tamam birazdan Letonya kilidini çözeriz” etkisini yaratan cinstendi. Ancak ilk 45’in geri kalanında ilk 15 dakikadaki hücum sürekliliği ve yüksek tempo yok oldu, daha kesik kesik oynadık.
Olmadı Türkiye - Fatih Doğan
2010 Dünya Kupası, 2012 Avrupa Şampiyonası, 2014 Dünya Kupası olmak üzere ard arda üç büyük turnuvanın finallerini ıskalamış Türkiye'nin Euro 2016 Fransa'ya katılamama lüksü ve dahi mazereti yok...
Kötü başladığımız grupta Letonya ve Hollanda maçlarının Konya'ya alınmasını doğru bir tercih olduğunu yaşayarak gördük. Gerek, TFF yönetimi yaptığı hazırlığıyla, gerekse valisinden, belediye başkanına, halkına kadar Konya şehri desteğiyle üzerine düşeni fazlasıyla ve layıkıyla yaptı. Ortam hazır, zemin güzel bütün iş millilerin topu 3 direğin arasından geçirmelerine kalmıştı.
Gayret var ama kalite eksik - Güntekin Onay
Letonya gibi zayıf bir ekibin ne oynayacağı belli. Böyle bir rakip karşısında yapılacaklar çok açık: Alanı daralt, pres yap, pas akışkanlığı sağla, oyunu kenarlara aç, şut at, yakaladığın fırsatlardan 1 tanesini değerlendir, golü erken bul. Skoru bulduktan sonra da pas yaparak açılan rakip karşısında farkı arttır.
Tüm bunlar içinde istediklerimizin tamamı olmasa da çoğunu yaptık. Sadece Letonya, bizi beklediğimizden daha çok geriye koşturdu. Ancak asıl önemli olan 1-0’ı bulmaktı. Pozisyon vardı, gol yoktu.
Sözün bittiği yer - Bağış Erten
Futbol bir bilgisayar oyunu değil. Yüklemeyi yapacaksın, karşılığını bulacaksın. Hayır, bu bazen hiç de böyle olmayabiliyor. Ama topun yuvarlaklığının bile bir rasyoneli var. Kodlamayı eksik ya da fazla yaptığınızda sahadaki etkisini hemen sezebiliyorsunuz. Bir şeyler oluyor, ama tam istediğiniz gibi değil. Gazın kıvamı önemli çünkü.
Erken gol bulmayı her şeyin önüne koyacağı daha ilk 11’inden belliydi millilerin. Sahada girintili çıkıntılı bir oyuna uygun, mahir ayak enflasyonu vardı. Ama pozisyonlar gelse de isteklilik üst düzeyde olsa da oyun atak olduğu kadar ‘panik-ataktı’ da.
Her şey pazara kaldı - Serkan Akcan
Letonya’ya özel hücum kadrosunda ilk yarı planların tuttuğunu söylemek çok zordu. 4 iyi taşıyıcı ve 3 pas ustasıyla Terim’in önceliği önde kalmak, golü dar alan becerisiyle bulmaktı. İlk maçtaki Buraksız, Umutlu ve bol kaçırmalı performansı hatırladığımızda bu çok anlaşılır bir tercih. Fakat bu dar alanda şifre çözücü kadronun savunma zaafı çok erken belirdi.
İlk 15 dakika 2 net Volkan Şen pozisyonuna rağmen baskıda ısrar etmemek anlaşılır gibi değildi. Baskıdan çok erken vazgeçmek Letonya’nın oyun merkezini 15 metre öne taşıdı. Henüz 20. dakika dolduğunda Selçuk ve Ozan’ın savunma duvarı üzerinden 3 kez dönen topa yakalanmak Mehmet Topal’ın varlığını çok daha anlamlı hale getirdi.