Sürekli Acı Çekmemize Rağmen Neden Mutsuzluktan Ölmüyoruz Merak Ediyor musunuz?
Hepimizin aklından geçmiştir. Nasıl oldu da hala mutsuzluktan ölmedik? Ya da tekrar nasıl mutlu olmayı başardık?
Kalp kırıklığı, hissettirdiği duygular dışında, fizyolojik olarak da vücudumuzda hasarlar bırakabiliyor.
Göğsünüzün sol boşluğunda fiziksel bir ağrı hissediyorsanız 'Kırık Kalp Sendromu' na yakalanmış olabilirsiniz.
Kırık Kalp Sendromu (takotsubo sendromu), 1991'den beri biliniyor. Bilimsel isminden, ilk olarak Japon bilim adamları tarafından tespit edildiğini anlıyoruz 🙃
Takotsubo ne anlama geliyor?
İlk belirtiler tıkanmış bir arteri taklit ediyor ve kalp krizi belirtilerini gösteriyor.
Bu sendromda anormal kasılmalar 1-4 hafta içinde son buluyor.
Bu sendrom bizi ölüme kadar da götürebiliyor. Ancak beynimiz mutlu olmaya devam edebilmemiz için çalışmaya devam ediyor...
Beyin simülatörümüze ufak bir test uygulayalım...
Yapılan araştırmalar her iki durumda da kişinin 1 yıl sonra eşit derecede mutlu olduğunu gösteriyor. Yani beyin simülatörümüz çoğu zaman doğru çalışsa da, uzun vadede yanıldı!
Biz mutluluğu sentezleyebiliyoruz, fakat mutluluğu hep bir yerlerde arıyoruz.
Bulunduğumuz dünyada kendimizi daha iyi hissedebilmek için, psikolojik bağışıklık sistemimiz tıkır tıkır işliyor. Bakış açımızı ister istemez değiştirmemizi sağlıyor. Buna sentetik mutluluk diyoruz. Sentetik diye, gerçek mutluluktan çok bir farkı olduğunu düşünmeyin. Şöyle ki...
Doğal mutluluk istediğimiz şeyi istediğimiz zaman elde etmektir. Sentetik mutluluk ise, istediğimizi elde edemediğimizde herşeye rağmen kendimizi mutlu etmemizdir!
En basit örnek üzerinden gidersek; bir bot alacaksınız, iki seçenek arasında kaldınız. Biri, maddi gücünüzü aşan bir fiyata sahip. Siz dolayısıyla diğerini alıyorsunuz ve zamanla onu daha çok seviyorsunuz. Aslında beynimiz bizim olanla mutlu etmeye çalışıyor bizi. Biz sahip olduğumuz şeyi daha çok severek sentetik mutluluk salgılıyoruz.
2008'de bir psikoloji dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre genetik kodumuz da mutluluğumuzun %50'sini belirleyen bir faktör.
Buna rağmen çok daha mutlu hissetmemiz mümkün. Hormonlarımız bu görevi üstleniyor. Dopamin, serotonin, endorfin, melatonin gibi hormon ve nörotransmitterler, mutluluğumuzu belirliyor. Hatta istersek bu hormonların salgılanmasını arttırıp/azaltıp, sentetik mutluluğumuza mutluluk bile katabiliriz!
Amaçlı bir hayatın bizi mutlu edebileceğinin kanıtı; dopamin
Dopamin, belirlediğiniz bir hedefe ulaştığınızda sizi tatmin ve motive eden durumlarda salgılanır. Bir şeyi başardığınızda yaşadığınız ödül zevki dopamin salgısından kaynaklanır. Motivasyonunuz düşük, canınız birşey yapmak istemiyorsa, balık, yumurta gibi gıdalar tüketerek, dopamin salgısını arttırabilirsiniz. Dopamin eksikliği hissetmemek için günlük ve aylık hedefler belirleyerek, bu hedefleri gerçekleştirmeye çalışarak da dopamin üretimini teşvik edebilirsiniz.
Zihninizden olumlu düşünceler geçirmek bile serotonin seviyesinin yükselmesini sağlıyor.
Serotoninin neşeli olma halinizle direk ilgisi bulunuyor. Eksikliğinde daha depresif ve sinirli hissedebilirsiniz. Uyku ve beslenme düzeniniz de serotonin seviyesini etkiliyor. Serotonin arttırmanın en etkili yolu günlük egzersiz yapmak. Spor yaparken, kaslarda oluşan acıyı dindirmek için, beyin serotonin gibi nörotransmitterlerin üretimini arttırıyor. Serotonin seviyesini çikolata, portakal, muz gibi besinler tüketerek de arttırmak mümkün.
Vücudun doğal ağrı kesicileri; endorfinler
Endorfinler, tarihsel olarak atalarımızın avcılarından kaçmak için acı içinde olsalar bile ilerlemelerine yardımcı oldu. Egzersiz yaparken, kaslarımız tarafından glikojen depoları tüketiliyor. Bu sırada endorfin salgılanarak acı azaltılıp, egzersize devam etmemiz sağlanıyor. Yani endorfin, acıyı önleyerek, mutsuz olmayı da engelleyen bir hormon. Endorfin salgısını arttırmak için baharatlı yiyecekler tüketebilirisniz. Baharatlı yiyecekler tükettiğimizde, beyne ağrı sinyallerine benzer sinyaller gidiyor. Bu da endorfin üretimini tetikliyor.
Sabah karanlıkta işe/okula giderkenki mutsuzluğumuzun sebebi; melatonin
Melatonin salınımı, gözdeki retinadan ışık durumunun beyne iletilmesiyle başlıyor. Eğer karanlık başlamışsa melatonin salgısı artıyor. En çok 23.00-05.00 saatlerinde salgılanıyor. Yani melatonin biyolojik ritmimizi, uykumuzun gelmesini, uyanmamızı ışığa göre ayarlıyor. Uyku durumumuzu direk etkilediği için mutluluğumuzu da etkiliyor. Biz sabah yola koyulmuşken, salgının durması gerekirken, ışık olmadığından hala devam ediyor.
1600'lü yıllarda yaşayan İngiliz yazar Thomas Browne'un şöyle bir yazı yazıyor;
''Ben yaşayan en mutlu insanım. İçimdeki fakirliği zenginliğe, sıkıntıyı refaha dönüştürecek şeyler var. Şansın beni vurabileceği tek bir yer bile yok.''
İşte tam olarak sentetik mutluluk sentezleme mekanizması.
Hepimizde var olan mekanizma ile aynı.
Kendinize ve insanların kalbine karşı nazik olacağınız günler dileriz.
Zira, kişinin sağlığı kırılgansa, kırık bir kalp tıbbi durumunu daha da kötüleştirebilir.
Yorum Yazın
Doğduğumdan beri mutsuzum.