Şengül Hablemitoğlu: 'Devletin Bazı Karanlık İnsanları Bir Şeyler Yapıyor, Biz de Bedelini Ödüyoruz'
Ankara'da 18 Aralık 2002 tarihinde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, ölümünün 17'nci yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, 'Görünmüştür ki devletin bazı karanlık insanları bir yerlerde bir şeyler yapıyorlar, biz de onların verdiği kararların bedellerini ödüyoruz' diye konuştu. Öte yandan Hablemitoğlu, Ukrayna'da yakalanan suikast şüphelisinin iadesine ilişkin endişeleri olduğunu kaydetti.
Terör örgütü FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen ve Alman Vakıfları davalarının raporlarını hazırlayan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, ölümünün 17'nci yıl dönümünde Karşıyaka Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı. Anma törenine, Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu ve yakınları katıldı. Törene katılanlar, Hablemitoğlu'nun mezarına karanfil bırakarak dua etti.
"Bu ölümler artık son bulsun!"
Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, bu ülkede yalnız olmadıklarını, kendileri ile aynı kaderi yaşayan yüzlerce aile olduğunu söyledi. Şengül Hablemitoğlu, 'Biz bu sonu yaşayan ilk ve son aile değiliz. Ama lütfen artık kimse ölmesin. Bu anmaları böyle yapmayalım. Herkesin sıradan hayatının, sıradan bir ölümü olsun. Biz bu travmatik ölümlerle anmalar yapmayalım. Bu ölümler dursun. Bir yandan hakkımız olan adaleti talep ediyoruz, bir yandan da bu ölümlerin durdurulmasını istiyoruz. Bunca insanın ölümüne göz yuman, bunca insanı öldürme hakkını kendinde bulan insanların artık durdurulmasını istiyoruz. Bu soruşturma süreci 3 yıllık bir süreç, öncesi yok. Görünmüştür ki devletin bazı karanlık insanları bir yerlerde bir şeyler yapıyorlar, biz de onların verdiği kararların bedellerini ödüyoruz. Kimsenin buna hakkı yok. Bu mesajı verelim, bu ölümler çoğalmasın' dedi.
"İlk kez tetikçi olabileceği ihtimaliyle bir kişi yakalandı"
Bu arada Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın ve Şengül Hablemitoğlu, Necip Hablemitoğlu cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Ukrayna'da yakalanan şüpheliyle ilgili basın açıklaması yaptı. Avukat, Ersan Barkın, 14 yıl kaybedildikten sonra, görevini hakkıyla yapmaya çalışan bir savcılık kurumunun 3 yıllık çalışması sayesinde belli bir noktaya geldiğini belirtti.Ukrayna'da yakalanan Hablemitoğlu cinayeti şüphelisine ilişkin bilgi veren Barkın, şöyle dedi:
'Devlet aygıtının sıklıkla değişen siyasal konumuna göre Ergenekon ya da temelsiz ihbarlarla tetikçi, azmettirici ekseni belirlenen soruşturma dosyasında, 15 Temmuz kalkışmasından kısa süre önce hazırlanan FETÖ çatı davası iddianamesinin eklerine gizlenmiş bir ayrıntının peşine düşmemiz ve taleplerimizin savcılık makamı tarafından dikkate alınmasıyla ilk kez tetikçi olabileceği ihtimaliyle bir kişi yakalanmıştır. Zira, FETÖ çatı davası iddianamesi eklerinde, Hablemitoğlu suikastının failine dair yer alan ancak mahkemece değer verilmeyen bir ifade sahibinin soruşturma dosyası kapsamında yeniden ifadesinin alınması ve sahip olduğu bilgilerin kaynağı olarak işaret ettiği kişinin teknik incelemesi, savcılık makamını önceden öngörülmeyen bir ihtimalle karşı karşıya getirmiştir.'
HTS analizleri incelendi
Barkın, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün'ün bu ihtimalden hareketle ulaştığı sonuçlar sonucu kırmızı bülten çıkarıldığını ve bu kapsamda 11 Temmuz 2019'da Nuri Gökhan B'nin Ukrayna'da yakalandığını ifade etti.
Savcılığın soruşturmayı 3 yıldır derinleştirdiğini, bu kapsamda adı geçen kişi ya da kamuoyunda ismi bilinen başka şüphelilerin HTS analizlerinin, baz istasyonu sinyallerinin incelendiğini, olaya dair görgü tanıkları ve bilgi sahiplerinin anlatımlarının değerlendirildiğini bildiklerini belirten Barkın, Ukrayna'daki şüphelinin yakalanmasından da başından itibaren haberdar olduklarını dile getirdi.
"Yakalandıktan sonra yaşananlar bizi endişeye sevk ediyor"
Failin ve ardındaki gücün aydınlanıp aydınlanmayacağının zamanla görülebileceğini aktaran Barkın, şöyle konuştu:
'Ancak bu sürecin görülebilmesi öncelikle adı geçen kişinin yakalandığı Ukrayna’dan ülkemize iadesiyle mümkün olabilecektir. Her ne kadar ülkemizin Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları eliyle iade dosyasının Ukrayna'ya sunulduğu ifade edilse de aynı ülkede başka dosyalardan daha sonra yakalan kişilerin ülkemize iade edilmesine karşın, dosyamız şüphelisinin tutukluluk halinin ev hapsine dönüşmesi, siyasi sığınma talebinin değerlendirilmesinin beş ayı aşkın süredir sonuçlandırılmaması ailemizi endişeye sevk etmektedir. Şüphelinin yakalandığı bilgisi kamuoyuyla paylaşılmasına rağmen hala gerek Türkiye Cumhuriyeti Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları, gerekse Ukrayna yetkili organları tarafından bir açıklama yapılmamış olması, belli çevrelerce şüphelinin Ukrayna merkezli uluslararası faaliyetlerin içinde olduğu, Ukraynalı bazı devlet görevlileriyle akrabalık ilişkileri bulunduğu iddiası, 10 Ocak 2020'de salıverileceğine ilişkin fısıltıların gerçek olabileceğine dair endişelerimizi artırmaktadır. Zira, suikasta dair ilgisi, bilgisi olup olmadığı, henüz ifadesi alınamadığı için tespit edilememesine rağmen, şüphelinin ülkemizde adı geçen bir çok karanlık dosya nedeniyle ölüm tehlikesi içinde olduğuna dair açıklamalarının Ukrayna tarafından sığınma talebinin kabulüne neden olmaması ya da konuşmasının başka yollarla engellenmemesi için Türkiye'nin iade dosyasına sahip çıkması zorunludur.'
Şengül Hablemitoğlu da, bir soru üzerine, şüpheli Nuri Gökhan B'nin iadesine ilişkin çekincelerinin bulunduğunu belirterek, 'Sonuç itibarıyla eski bir devlet görevlisinden bahsediyoruz. Herhalde yaşamına tek başına devam etmiyordur. Süren bağlantıları mutlaka vardır, diye düşünüyoruz. Korunacağına da güveniyordur herhalde. Ama kim korur, kim ne der, ne yapar o konuda tabii ki çıkarımımız olamaz.' dedi.
"Şüphelinin ismi gazeteci Zihni Çakır'ın ifadesinde geçti"
Şüphelinin iade dosyasına dair duruşmanın 10 Ocak 2020'de görüleceğini bildiren Barkın, 'FETÖ çatı iddianamesinin eklerinde suikastla ilgili ifadeyi siz fark etmemiş olsaydınız bu soruşturma açılmamış mı olacaktı?' şeklindeki soruyu yanıtlarken iddianamenin hiçbir yerinde Hablemitoğlu suikastına dair iz bulunmadığını söyledi. İddianamedeki dört mağdurdan birinin Hablemitoğlu ailesi olduğuna işaret eden Barkın, şunları kaydetti:
'Dört mağdurdan biri olarak iddianamenin ana eksenine yerleştirilmiş olmasına rağmen iddianamenin hiçbir sayfasında Hablemitoğlu suikastinin FETÖ'cü emniyet mensupları tarafından bilinmesine rağmen önlenemediği suçlaması dışında tek bir satır suçlama yok. Ama iddianamenin eklerinde var olan bilgilerden biri gazeteci Zihni Çakır'ın ifadeleri. İddianamenin eklerinde Çakır'ın Hablemitoğlu'nun katilinin kim olduğuna dair ifadeleri var. İddianame ekindeki isim, muvazzaf T.M. adlı devlet görevlisi. Bunun üzerine biz Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine dedik ki 'İddianamenin ekleri eğer çöplük değilse, bir anlam ifade ediyorsa, o taktirde adı geçenlerin tamamını, bu suikast bağlamında sual etmek için mahkemeye çağırın.' Ama mahkemenin, kişinin hala muvazzaf devlet görevlisi olması hasebiyle ve o tarihlerde Kazakistan'da görevli olduğuna dair şifahi bilgilendirmeyle yetinerek taleplerimizi kabul etmemesi üzerine, Hablemitoğlu suikastı soruşturmasını yürüten savcıdan ilgili kişinin ifadesinin alınmasını talep ettik. Yani Zihni Çakır'ın ifadesinin savcılık tarafından yeniden alınması sonucunda, adı geçen failden nasıl haberdar olduğu sorusuna Çakır, 'Nuri Gökhan B'den öğrendim bunları' şeklinde yanıt verdi. İşte Cumhuriyet savcılığının, Ukrayna'da yakalanan kişinin izini sürmesi bu bilgiyle gerçekleşti.'
"Bilgi sadece beyandan ibaret değil"
Barkın, bir başka soru üzerine, 'Adı geçen kişinin suikasta dair tetikçi veya başkaca bir sıfatla, görevle işin içinde olduğu bilgisi sadece az önce ifade ettiğim beyandan ibaret değil. İlgili kişinin suikast anında olay yerinde olduğuna dair HTS kaydı verdiği bilgisi doğru değil. Ama olay yerinde var olan bazı kişilerle irtibat kurduğu ve iddianame ekinde yer alan senaryoya en fazla kendi iletişim tespitlerinin uyması, kendisini şüpheli konumuna getirdi.' diye konuştu.
Yorum Yazın
Emperyalistler bu ülkenin geri kalması için, hep karanlık dinci yobazları kullanmıştır, aydınları, gazetecileri, yazarları katlederek yok eden dinci yobazlar... Devamını Gör