Sars, Mers, Ebola ve Diğerleri; Pandemi Tarihinden Hiç Ders Almadığımızı Görünce Hayrete Düşeceksiniz!
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray basın toplantısında yeni koronavirüs tehdidi ortadan kalktığında, alışkanlıklarımızın değişmiş olacağını söylemişti.
Peki daha önce kaç devlet başkanı salgınlar sırasında benzer şeyler söylemişti?
Bir bilim adamı ve bilim tarihçisi olan Howard Markel'in geçen ay WIRED'de yazdığı gibi, “Tekrar tekrar dejavu yaşıyoruz bu seferki birkaç kabusun birleşimi gibi. ”
Gerçekten de, bazı tarihçiler İspanyol gribi ile mücadelenin ön saflarında görev yapan doktorların takip eden yıllarda bu konuda konuşmak konusunda isteksiz olduklarını söylüyor.
Geçmiş dönemlerde karantinalar ve yasaklar, acı çekmenin anlamını farklılaştırırken, travma geçirenler ise hikayelerini kendilerine saklamak istiyorlardı.
Koronavirüs pandemisi sona erdiğinde de diğer salgınlarda olduğu gibi, paylaşmak ve önlem almaya dair benzer bir davranış modelinin geçmiş pandemileri takip etmesi muhtemel görünmekte.
George Santayana'nın meşhur sözünü hatırlamakta fayda var; 'Geçmişi hatırlayamayanlar onu tekrarlamaya mahkumdur.'
Eğer salgın tarihinden bahsediyorsak 2003 yılını atlamamamız gerekir.
Sars salgını, Kasım 2002 ve Temmuz 2003 tarihleri arasında Hong Kong'da yayılmaya başlayarak neredeyse pandemik hale gelmiş ve dünya çapında 8422 vakaya ve 916 ölüme sebep olmuştu. Dünya Sağlık Örgütü ölüm oranını %10,9 olarak açıklamış ve haftalar içinde 37 ülkeye yayılmıştı.
O zamanlar SARS'tan öğrenilmesi gereken pek çok ders olduğu aşikar.
Özellikle çok hızlı bulaşması ve sağlık çalışanlarının ağır risk altında bırakması gibi göz ardı edilmemesi gereken durumlar vardı.
Yayılmanın korkunç derecede olduğu Kanada'da bile, deneyimler göz ardı edildi.
2003 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan SARS kaynaklı 774 ölümün en az 43'ü Kanadalıydı.
Salgının vurduğu diğer ülkelerde olduğu gibi, sağlık çalışanları vakaların neredeyse yarısını oluşturuyordu.
Yine de Kanada’nın bu kötü tecrübesi Covid-19'un patlak vermesine dek unutuldu.
Doktorlar ve hemşireler, çeşitli platformlarda ülkenin Şubat ayı başında Çin'e 17 tondan fazla kıyafet, maske, gözlük gibi kişisel koruyucu ekipman verdiğini öfkeyle dile getirdi.
Kanada şimdi aynı donanımı kendi sağlık çalışanlarına sunmaya çalışıyor.
2006 yılında yayınlanan SARS Nihai Raporu, stoklama ve yerli üretim yoluyla sağlık çalışanları için koruyucu ekipman tedarik güvenliğinin sağlanmasının hayati önem taşıdığını vurgulamıştı.
SARS raporu ayrıca, yayılan bir patojen olması durumunda laboratuvar test kapasitesinin artmasının hızlı bir şekilde gerçekleşmesi gerektiği konusunda da uyarmıştı.
Rapordaki başka bir uyarı ise iş gücü kaybı yaşayan işçiler için ekonomik rahatlama sağlayacak önlemler alınmasının gerekliliğiydi.
Böylece karantina gibi tedbirlere daha iyi uyum sağlanacaktı. Ancak tüm uyarılar göz ardı edilmiş gibi görünüyor.
ABD'de, sağlık çalışanları için maske sıkıntısının artması Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nden bandana gibi maddelerin belirli klinik ortamlarda “son çare” olarak kullanılmasını gündeme getirdi.
Türkiye'de de bahsi geçen bir maske erişim sorunu mevcut durumda. Çin'den alınan dersler bunun potansiyel bir ölüm tehlikesi olduğunu gösteriyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün raporu, işçilerin kendilerini korumak için aldığı kapsamlı önlemlere dikkat çekiyor:
“Çin'deki personel şapka, göz koruması, N95 maskesi, önlük ve eldiven giyiyor (sadece tek kullanımlık). Bu önlemler Çin'deki sağlık çalışanlarını koruyor ve enfekte olmuş personel sayısını azaltıyorsa, diğer ülkelerin birlikte hareket etmeleri ve sağlık çalışanları için bu düzeyde koruma sağlamaları gerekiyor.'
Pandemilerin nasıl sona erdiği veya tahmin ettiğimiz kadar hızlı bitmemesiyle alakalı da geçmiş salgınlardan alacağımız dersler var.
Özellikle politikacılar kısıtlamaları nasıl gevşeteceklerini ve yaşamın normale dönmesini tartışmaya başladığında bu deneyimler faydalı olabilir.
Sars salgınında, 26 Mart 2003 tarihinde Ontario'da bir eyalette olağanüstü hal ilan edilmişti.
Hastalık sürveyansı ve hastane ziyaretlerinde kısıtlamalar gibi önlemler 13 Mayıs'ta rahatlamış ve olağanüstü hal resmi olarak bundan dört gün sonra sona ermişti.
Ancak bir hafta sonra, eyalette yeni bir SARS dalgası manşetlere taşındı.
Bu ikinci SARS enfeksiyon dalgası 118 kişiyi hasta ederken 17 kişiyi daha öldürdü.
Yeni koronavirüs pandemisinde risk daha da yüksek ve eğer şimdi geçmişten ders almazsak, kötü sonuçlara hazırlıklı olmalıyız.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Dünyamız salgınlara hazırlıklı mı?
Yorum Yazın
''Alışkanlıklarımız eskisi gibi olmayacak.'' Koca bir yalan! insan yasaklara 10 yıl da alışamaz da özgürlüğe 10 dakika da alışır. Her şey yoluna girsin unutu... Devamını Gör
Biz insanlar hiç akıllanmayız iki gün sonra bu salgın da geçer ve unutulur
Aq çinlileri genelde hep bunlardan çıkıyo virüsler