Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
'Kültürümüz Güçlüye Yaltaklanıp Güçsüze Tekme Atarak Evriliyor'
Biri bizi durdurup, ‘Türkiye’de akondroplazi hastalarının yıllardır verdiği mücadeleden haberiniz var mı?’ dese uzun uzun birbirimize bakarız.
Akondroplazi bir hastalık ve kalıtsal cücelik demek. Cüceler engelli olarak tanımlanmıyor lakin engelsiz olarak da görülmediği için engellilere tanınan haklardan da faydalanamıyor.
Her sene muhakkak bir defa, ‘Cücelere dev müjde’ gibi edepsizce atılan bazı başlıkların altında cücelerin engelli statüsüne geçme çabaları anlatılsa da hiçbir sonuç alınamıyor.
Halk arasında ağır taciz ve ağır aşağılanmayla karşı karşıya kalan, içine kapanma, sinme ve görünmez olmaktan başka çareleri olmayan cüceler için mücadele veren son isim CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey.
Pavey, geçtiğimiz günlerde yüzlerce soru önergesinin arasından sıyrılarak cüceler hakkında ve karşılaştıkları engeller hakkında bir soru önergesi verdi. Araya cumhurbaşkanlığı seçimleri girdi. Muhtemelen soru önergesi de çıkmaz ayın son çarşambasında yanıtlanacak.
Diken'den Elif Key Pavey’le Meclis’in hassasiyet dengesini, engellilere yaklaşımını konuştu.
Öncelikle şunu sormak istiyorum, bu önergeyi verirken şunu demiyorlar mı; ‘Şimdi cücelerin ya da cüceliğin sırası mı?’ Zira memlekette duyarlılığın dahi sıraya dizildiği günlerden geçiyoruz.
Yüzüme karşı bir şey söyleyen olmadı ama ülkemizde insan odaklı bir vicdan kültürü olmadığı için umursamamış olduklarını düşünüyorum. Mesela en absürd soru önergeleri haber olurken cücelik hakkındaki soru önergemi sizden başka fark eden olmadı.
Bu soru önergesini vermenizin sebebi ne? Nasıl bir data birikti sizde de bu soru önergesini Bakan Ayşenur İslam’a gönderdiniz?
Türkiye’de engellilik sorunu asla çözülmek istenen, insan onuru eşitliği üstünde kavranmak istenen bir sorun değil.
Bu konuda hiç adım atamıyor olmamız çok doğal çünkü kültürümüz güçlüye yaltaklanma, güçsüze tekme atma davranışı üstünde evrilirken, hiçbir gücü olmayan en çaresiz insan topluluğunun haklarını gönüllü olarak kabul etmek imkân dâhilinde değil.
Bu nedenle AB dayatmasına rağmen düzenlenen yasalar hayattaki gerçeği bir türlü onarmıyor.
Toplumda fiziki durumu nedeniyle ayrımcılığa ve aşağılamaya uğrayan küçük insanların, bu konudan sorumlu bakan nezdinde değeri ve farkları olmaması, ayrıca yasa nezdinde hayatlarıyla dalga geçen mevzuatlar uzun süredir beni rahatsız ediyordu.
Kanun geçirme gücümüz olmadığı için ne yazık ki kanun değişikliği teklifi veremedim. Bari bu yolla vicdanlarını zorlayayım istedim.
Türkiye’de cüce ve engelli sayılmayan insanlara dair istatistiki bir çalışma var mı?
Hiç yok!
Engellilerle ilgili istatistikî veriler bile 2006’da AB uyum sürecinde AB baskısıyla hazırlanmıştı.
Garip gelecek ama sadece askerlik işlemi yapmış erkek cücelerle ilgili veriler askeri kurumlarda var. Çünkü onları engelli olduğu için askere almıyorsunuz ama engelsiz olduğu için sosyal hak vermiyorsunuz, askere gidemezler ve görüntüleri pek hoş karşılanmadığı için işe de alınmazlar.
Ama engelli olarak kabul edilmedikleri için engelli destek yardımlarını da alamazlar. İroni işte, sadece erkeklerde birikmiş bilgi oluşuyor.
Bu önergeye ne kadar zaman içinde bir yanıt gelir? Gelir mi?
Bunu yeryüzünde sadece AKP’liler bilir. Canları isterse cevap verirler, canları istemezse vermezler, canları isterse silerler, canları isterse kendi önergeleriymiş gibi yaparlar. Hukuk, kural vesaire olmadığı için akıbeti onlara kalmış.
Türkiye, cücelerin engelli statüsüne alınmasını niçin hiç değerlendirmiyor?
Türkiye’de engelli olman için ölüm halinde olman lazım.
Beni bir ay önce açtığım engellilik tanımı davası için mahkeme, hastaneye sevk etmişti. Doktor büyük bir samimiyetle, benim yüzde yüz engelli olduğumu bildiğini ama bu raporu veremeyeceğini, çünkü iki yıl içinde Hollanda’ya bir bursla gönderileceğini söyledi. İslamcı olması doktor ahlakından öncelikliydi.
Eğer hayata insan üstünden değil ideoloji üstünden bakıyorsanız kıstaslarınız modern haklara uymaz. Yönetenler buna bir de cüceleri ekleyip sosyal hakları ne diye genişletsinler ki.
TBMM vatandaşın derdine ne kadar duyarlı bir yer?
Bu, çoğunluğu elinde tutan iktidarın vatandaşın derdine ne kadar duyarlı olduğuyla sınırlı… Çünkü TBMM’deki her şey iktidarın elinde… Onlar ne isterlerse, kiminle ilgilenmek isterlerse onu yaparlar. Ve İmam Hatip’e gitmek isteyenler dışında pek kimseyle ilgilendiklerine ben rastlamadım.
Sadece şöyle bir anımı anlatırsam sanırım nasıl çalışıldığını anlatmış olurum. Çalışma programımı düzenlemek için, geçen hafta meclisin ne zaman kapanacağını sordum. Şu cevabı aldım: ‘ Bunu bilen sadece tek bir kişi var, o da henüz fikrini söylemedi. ’
Elif Key | Diken