Pılını Pırtını Toplayıp Nereye Taşınmalısın?
Gideceğin tek yer: HAVAALANI!...
1. Söyle bakalım en çok neden bunaldın?
2. Peki bu evlerden birini seçmek zorunda olsaydın, hangisinde yaşamak isterdin?
3. En yakın arkadaşın da bir çizgi kahraman olsaydı, hangisi olurdu?
4. Biraz alakasız bir soru: Aşağıdaki Morgan Freeman'lardan birini seç;
5. Şimdi de bu kuş bakışı görüntülerden birini seç;
6. Hangi mevsimin insanısın?
7. Eğer seni tanısaydık, derdik ki;
8. Bavulların hazırsa, son soru: Ölmeden önce aşağıdakilerden hangisini yapmak istersin?
Sen Buenos Aires'e taşınmalısın!
'Sabaha kadar dans!' işte senin için hayat bu! Ama sadece geceler değil, gündüzler de önemli. Mesela aşk lazım, tutku lazım, hayata biraz renk katmak lazım. Senin kadar yaşamayı seven, cıvıl cıvıl bir insanın en az kendisi kadar canlı bir şehirde yaşaması lazım. Şu an ki bu sıkılmanın ve bunalmanın sebebi de bu işte. Sen o kadar 'fazlasın' ki, yaşadığın şehir sana yetmiyor, dar geliyor artık. Muhteşem gece hayatı, hareketli sokakları ve tutkulu tangosuyla Buenos Aires senin şehrin!
Sen Edinburgh'a taşınmalısın!
Oldun olası tarihe meraklı bir insan oldun sen. Hatta sırf bu tarih merakın ve eski şeylere olan özlemin yüzünden seni eski kafalı olarak görenler bile oldu. Olsun varsın, insanın geçmişini öğrenmek istemesinde kötü bir şey yok. Zaten sen de her öğrendiğinle beraber daha fazlasını görmek, bilmek istiyorsun. Belki de artık dünya tarihine açılmalısın. Senin için en uygun yer; yemyeşil bir doğanın içinde tarih kokan sokaklarıyla Edinburgh!
Sen Havana'ya taşınmalısın!
Senin ruhunun bu yeryüzünde ait olduğu yegane yer, Küba'nın başkenti Havana, tasını tarağını toplayıp gideceğin yer de orası. Sen kapitalist dünyaya karşı bir insansın ve çok iyi biliyorsun ki, sen asla bindiğin araba, giydiğin kıyafet, yanında taşıdığın çok akıllı telefon değilsin. Senin ederin bunlardan çok daha fazlası. Seni insan eden özelliklerin, adaletin yılmaz savunucusu olman, idealizmin, sıcakkanlılığın ve pek tabii ki çılgınlığın. Yani kapitalist şehirlerde köle gibi yaşamaktansa, fakir ama özgür yaşayayım diyenlerdensin. Helal olsun sana!..
Sen Helsinki'ye taşınmalısın!
Senin ruhunun ait olduğu dünya şehir pek tabii ki Helsinki, tasını tarağını toplayıp gideceğin yer de orası. Sen insanlara dışarıdan ilk bakışta soğuk gelebilirsin. Aslında haklılar da; çünkü evet, yeni tanıştığın biriyle hemen kaynaşamıyorsun. Belli bir süre mesafelisin; ancak bir alışırsan... Aslında içinde uçuk kaçık bir insan yatmakta. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, manyaklığı içselleştirmiş birisi. Son olarak zarif ve estetik bir insan olduğunu söylemek gerek, ey İskandinav ruhlu kişi!
Sen Seul'e taşınmalısın!
Senin ruhunun ait olduğu dünya şehri, Güney Kore'nin başkenti Seul, tasını tarağını toplayıp gideceğin yer de orası. Senin bir sıkıntın var: Her dışarıya çıktığında ve insanların arasına karıştığında onların suratına bakıyorsun ve ruhun daralıyor. Çünkü hepsinin suratında gereksiz ciddiyet var. Onlar sürekli bir yerlere yetişiyorlar, çarpıyorlar, önüne geçiyorlar. Sense güler yüze, saygıya, inceliğe dikkat eden birisi olduğun için her seferinde kalbin kırılıyor, ruhun daralıyor. İşte tam bu yüzden dünyanın en çocuksu, en saygılı, en güleryüzlü insanlarının olduğu şehir Seul, ne duruyorsun hadi Abbas :)
Sen Cannes'a taşınmalısın!
Senin aristokrat kişiliğin yaşadığın şehre fazla geliyor belli ki. Film festivalleri, kaliteli yemek, yatlar katlar, eee anlayamazlar tabi. Sen her şeyin kaliteli olanını istiyorsun. Haklısın da. Çünkü sen kendin için yaşıyorsun. Hani şu 'kendine iyi davran' lafının hakkını da veriyorsun. Tam bir keyif insanısın. Aman keyfini sakın bozma da, iyisi mi sen Cannes'a taşın, istediğin her şey orada!
Sen Vancouver'a taşınmalısın!
Sen düzenli bir hayatın olsun istiyorsun. Hayata dair bazı prensiplerin var ve bunların dışına çıkmak istemiyorsun. Şehir hayatını seviyorsun; ama kaos ve kalabalık seni yoruyor. Sen pratik çözümlerin insanısın. Bir problemle karşılaştığın zaman üzülmek yerine, nasıl çözebilirim diye yaklaşıyorsun. Net bir insansın; ama etrafındakilerden aynı netliği görememek seni yoruyor. Hayalini kurduğun düzenli şehir hayatı için Vancouver'a taşınmalısın.
Sen Brüksel'e taşınmalısın!
Sen aslında küçük şehir insanısın. Ama yine de eğlenceden de fazla uzak kalmak istemiyorsun. Her şey elinin altında olsun istiyorsun. Hayatını her gün parti yaparak geçiremezsin; ama bu evde oturup sıkılmak istediğin anlamına da gelmiyor elbette. İşte bu yüzden de Brüksel tam sana göre bir şehir. Hem gece hayatı var, hem küçük, hem de kaçamak yapmak istediğin an gidebileceğin bir sürü yer var etrafında, her yere de yakın. Bir düşün istersen...
Sen Maldivler'e taşınmalısın!
Sen sakin bir hayat yaşamak istiyorsun. Böyle ayaklarımı uzatayım, gazetemi okuyayım kafası seninki. Keşke hayat hep tatil olsa değil mi? Uyumak için ille de eve dönmek zorunda olmasan, yattığın hamakta uyusan mesela... Huzur demek, sen demek. Öyle gece hayatı, partiler, festivaller sana göre değil. Şöyle bir şezlong, hafif bir esinti, daha ne ister ki insan? Yok yok, en iyisi sen Maldivler'e taşın.
Sen Las Vegas'a taşınmalısın!
Sen eğlence için doğmuşsun! Yaradılışın böyle. Bu neşeli kişiliğinle her zaman ve her yerde çok kolay arkadaş edinebiliyorsun. Enerjin hiç bitmiyor, tükenmek nedir bilmiyorsun. Fazla uyumak bile senin için bir zaman kaybı. Hayat dışarıda ve yapacak çok şey var öyle değil mi? Kesinlikle haklısın. Ama yanlış yerde yaşıyorsun işte. Şu sıkıcı şehirden acilen kurtulup, kapağı Las Vegas'a atman lazım.
Yorum Yazın
Sen Seul'e taşınmalısın!
Güney kore candır <3 <3 Lee min ho <3 Exo <3
Onedio eski testi hortlatarak inceyi çakmış