Görüş Bildir
Haberler
Merve Aydın Yazio: Geceyarısı Çocukları - Salman Rushdie

etiket Merve Aydın Yazio: Geceyarısı Çocukları - Salman Rushdie

Merve Aydın
27.05.2021 - 21:13 Son Güncelleme: 01.06.2021 - 14:45

Bazı kitaplar vardır hani bizi derinden sarsar, oturduğunuz yerde okyanus ötesi seyahatlere çıkarır ve hiç bilmediğiniz bir ülkelerin hiç tanımadığınız insanlarıyla, kültürüyle, yemekleriyle, gelenekleriyle, siyasetiyle, dahil oldukları savaşlarla tanıştırır.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İşte Booker ödüllü ve 20. yüzyılın en iyi 100 romanından biri olan Geceyarısı Çocukları tam olarak böyle bir kitap.

İşte Booker ödüllü ve 20. yüzyılın en iyi 100 romanından biri olan Geceyarısı Çocukları tam olarak böyle bir kitap.

Hint asıllı yazar Salman Rushdie, çoğu kitabında olduğu gibi bu kitabında da Hindistan`ı konu almış ve ele aldığı dönemde o topraklarda meydana gelen olayları fantezi dünyasıyla öyle güzel harmanlamış ki insan nerede gerçek, nerede kurgu olduğunu ayırt edemeyebiliyor. Şunu da belirtmeliyim ki okuduğum eserin, yayınlandığı dönemde birçok tartışmaya sebep olan, edebiyat eleştirmenlerini ikiye bölen ve çoğu İslâm ülkesinde yasaklanan Şeytan Ayetleri adlı romanı ile en ufak bir ilgisi yoktur.

Yer yer ağırlaşan anlatımı hiç beklemediğiniz bir anda coşkun bir nehir gibi akıp gidiyor ve sayfaları ne ara çevirdiğinizi anlamıyorsunuz. Olay içinde olay, durum içinde durum çıkıyor karşınıza. Ayrıca geçmiş ve gelecek kavramları da ara ara yer değiştiriyor. Anlatıcıyla birlikte okuyucuyu da zamanda yolculuğa çıkaran Rushdie`nin kalemine hayran olmamak elde değil.

Biraz da konusundan bahsedeyim. Takvimler 15 Ağustos 1947`yi gösterdiğinde Hindistan`ın da Salim Sina`nın da kaderi yazılmaya başlar. O gece yarısı saat on ikide Hindistan sokaklarında bağımsızlık ve özgürlük coşkusu yaşanırken dünyaya gelen Salim Sina, dönemin başbakanı Nehru tarafından bir mektupla kutlanır ve gazetelerin ilk sayfalarına haber konusu olur. Bu kutlamanın onun felaketi mi yoksa şansı mı olacağını bilmeden odasının duvarına asılan mektuba bakarak büyür.

Zaman geçtikçe kendisindeki olağandışı özellikleri fark etmeye başlayan Sina, kendisiyle aynı gün aynı saatte doğan diğer bin bir çocukla telepatik iletişim kurmaya ve zihinsel konferanslar yönetmeye başlar. Ayrıca üstün koku alma duyusu sayesinde sadece maddelerin değil olan ya da olabilecek durumların da rahatlıkla hissetmektedir. Tüm bunların yanında aile bireylerinden her birinin yaşadığı travmalara da şahit olur ve en sonunda yaşadığı hayatın aslında kendisine ait olmadığını öğrenir, hatta bunun bedelini çok ağır bir şekilde öder ve asıl macera buradan sonra başlar.

“Burun ve dizler, dizler ve burun...”

“Burun ve dizler, dizler ve burun...”

“Benden önce olup biten her şeyin, bütün yaptıklarım ve gördüklerimin, bana yapılan her şeyin özetiyim. Dünyadaki varlıkları benimkini etkilemiş, benimkinden etkilenmiş her kesim.’’

Hindistan`ın ve Salim Sina`nın kaderi savaşlar, zaferleri yenilgiler, ağır darbeler, ihanetler ve kayıplarla bir yerden başka bir yere savrularak devam eder. Ancak nereye giderse gitsin üstün koku alma yeteneği ve çocukluğundan geriye kalan tek hatırası olan lacivert tükürük hokkası Sina`nın yanındadır.

“Gerçeklik nereden baktığınıza bağlıdır; ne kadar uzaklaşırsanız, geçmiş size o kadar somut ve anlamlı görünür -bugün ise, yaklaştıkça gitgide daha inanılmaz görünmeye başlar. Kendinizi büyük bir sinemada farz edin, önce arka sırada oturuyorsunuz sonra sıra sıra öne doğru ilerleyip neredeyse burnunuzu perdeye dayıyorsunuz. Yıldızların yüzleri ağır ağır oynaşan zerrelere dönüşüyor; küçük ayrıntılar devasa boyutlara ulaşıyor; yanılsama çözülüyor daha doğrusu yanılsamanın kendisinin gerçeklik olduğu ortaya çıkıyor...”

Instagram

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
14
8
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Cem dayan

Sonunda kitap haberi.