Zihinsel yeteneklerinizi artırabilirsiniz. İnsan yaşam boyu sürekli yeni bilgilere ulaşır ve bunları kullanmayı öğrenir. Entelektüel kapasitenin bir sınırı yoktur. Bir noktaya ulaştığında asla donup kalmaz. Her insanda yeni bir şeyler öğrenme ve yetilerini geliştirme potansiyeli vardır. Beyin araştırmaları yetişkin beyninin esnekliğinin yani iç ve dış uyarılara karşı yapısal değişime uğrayarak uyum sağlama yeteneğinin oldukça fazla olduğunu göstermiştir. Beynin bu özelliği ömür boyu devam eder. Ancak beynin bu özelliğinden yararlanarak salt düşünce gücüyle veya basit testlerle kolayca önemli zihinsel beceriler kazanılacağı doğru değildir. Bu potansiyelin serbest kalabilmesi ya da size hizmet edebilmesi için bir hayli çaba sarf etmek gerekir. Örneğin, genç bir öğrenci yirmi ay süre ile toplam iki yüz saatten fazla bir süre emek harcayarak yetmiş dokuz haneli bir sayıyı aklında tutabilecek duruma ulaşmıştır.* Normalde en fazla yedi haneli bir sayıyı aklımızda tutabiliriz. Burada bellek kapasitesi en az on misli artırılmış görünüyor ki bu müthiş bir gelişme. Göz ardı edilmemesi gereken şey bunu başarmak için iki yıla yakın bir süre ciddi bir emek sarf etmek gerektiği. Öte yandan, belleğinizi sadece sayıları hatırlayacak şekilde eğitmek isimleri de hatırlamanıza yardımcı olmaz.
Belli bir zaman ve emek harcamayı göze alan başka insanlar da sayıları akılda tutma yeteneklerini artırabilirler. İnsanlar arasında buna ulaşmak için harcanan süre bakımından ufak tefek farklılıklar olabilir. Başka bir öğrenci aynı sonuca yüz doksan saatte bir başkası ise iki yüz yirmi saatte ulaşabilir. Ancak çok çalışarak böyle bir görevi başarmanın kişinin zekâ ve kavrama yeteneği üzerinde genel anlamda bir ilerleme sağlamadığı, yani kişiyi keskin zekâlı kılmadığı da kesindir. Okuduğunu ya da anlatılan dersi çabuk anlama öğrencilerin çok istediği bir şeydir. Bunun için zihin açıcı ve odaklanmayı artırıcı ilaç ve takviyelere özellikle öğrencilerin ilgisi giderek artmaktadır. İlaç ve takviyelerin bazıları öğrenmeyi kolaylaştırmak üzere anlık ve geçici faydalar sağlayabilir. Bunların bazıları da bağımlılık yapabilir ve uzun süre kullanıldıklarında beyne zarar verebilir. Dersi ya da bir konuyu en iyi öğrenme yolu tekrar etmektir. Tekrar sayısı bakımından öğrenciler arasında farklılıklar olabilir. Bir öğrenci ikinci, bir başkası üçüncü tekrarda okuduğunu doğru biçimde belleğine yerleştirebilir. Dersleri başarmak için de daha çok çalışarak emek harcamak şarttır. Üniversitelerin belli programlarında bir araya gelen öğrencilerin konuya yatkınlıkları ve öğrenme kapasiteleri birbirine yakındır. Ancak program içinde bazıları diğerlerine göre daha yüksek notlar alırlar. Birileri de program biterken dereceye girerek mezuniyet töreninde onur belgesi alıp alkışlanır. Alkışlananlar diğerlerinden daha zeki ve kavrama kapasitesi daha yüksek öğrenciler değildir. Kesinle program boyunca ilgili derslere daha çok emek ve zaman harcayan öğrencilerdir.
Belli bir alanda deha kabul edilenler; ünlü müzik virtüözleri, Nobel ödülü alan büyük bilimciler ve önemli yazarlar bu derecelerine ilk çalışmaları veya eserleri ile ulaşmadılar. Bir alanda deha olma tümüyle doğuştan gelen bir yeteneğe bağlı değildir. Kuşkusuz buna yatkınlık önemlidir ancak bir alanda deha olabilmek için çok çalışmak ve üretmek gerekir. Bugün deha olarak kabul edilen birçok ünlünün ilk çalışmaları ve eserleri şaheser değildi. Hatta bazı dehalar yolun başında ciddi düş kırıklıkları da yaşamıştır. Biyografi okumaya meraklı iseniz bunun birçok örneğini görebilirsiniz. Belli bir alanda uzmanlık kazanmanız o alan dâhilinde olup da özellikle eğitimini görmediğiniz pek çok başka yeteneğinizin gelişmesini de sağlayabilir. Beynin potansiyeli çok fazladır ve bu potansiyele gerçekten erişebilirsiniz ama bunun için yeterli zaman ve emek harcamanız gerekir. Beyninizi gerçekten terletin. Beyniniz de aynı kaslarınız gibidir. O da kaslar gibi egzersiz ister ve “işleyen demir ışıldar” özdeyişinde olduğu gibi beyni kullanmak beyin için iyidir. Bununla beraber beyin gelişimi için pazarlanan bilişsel egzersizler ve bir sürü takviye alma yerine sevdiğiniz ve size bir şeyler katacak kitapları okumak, okuduklarınız üzerine yazılar yazmak, entelektüel faaliyetlere katılmak ve hepsinden önemlisi fiziksel egzersizi hiç bırakmamak beynin yaşam boyu tam da ihtiyacı olan şeydir.
Fiziksel egzersizin beyin sağlığı ve bilişsel işlevler için takviye edici gıdalar ve testlerden çok daha iyi olduğuna işaret eden birçok bilimsel çalışma verileri mevcuttur. Egzersizlerin tempolu yürüyüş, bisiklet sürme, yüzme ve hafif tempolu koşu gibi hareketli (aerobik) olması çok önemlidir. Yapılan araştırmalarda haftada en az üç saat yürüyüş yapan yaşlılarda beynin planlama ve çoklu iş yürütme gibi üst bilişsel görevleri yapma becerinde gelişme olduğu gözlenmiştir. Bu gelişme sabit durarak sadece açma-germe tarzı sabit egzersiz (anaerobik egzersiz) yapanlardan da anlamlı ölçüde fazladır. Hareketli egzersiz beyne daha fazla kan gitmesine aracılık eder. Bunun için hangi yaşta olursanız olun yapabileceğiniz ölçüde her gün hiç değilse yarım saat yürüyüş yapmanız bile yeterlidir. Hareketli egzersiz beyin sağlığının yanında kalp sağlığı için de iyidir. Haftada üç gün 45 dakika yürüyüş yapan yaşlılarda ön beyin bölgesindeki gri maddenin hareketsiz yaşayan veya sadece hareketsiz egzersiz yapanlara göre daha fazla korunduğu da gösterilmiştir.**
Çeşitli test, bulmaca ve eğitimler ile doğrudan beyin alıştırmaları yapmak bedeninize fiziksel egzersiz yaptırmaktan daha az etkiye sahiptir. Hareketli fiziksel egzersizler beyin için daha etkilidir ve bunlar sırasında aşırı bir çaba sarf etmenize, yarışma performansı sergilemenize de gerek yoktur. Haftada sadece birkaç gün makul bir hızla yarım saat veya daha fazla yürürseniz, yürütücü işlevleriniz iyileşir ve beyniniz daha sağlıklı olur. Egzersiz beynin zindeliğini doğrudan artırarak genel anlamda hem idraki iyileştirir hem de beyninizi korur. Üstelik Sudoku çözme, zihin geliştirici testlerle uğraşma ve avuç içi zihin geliştirici gıda takviyesi yutmanın fit görünmenize ve kalp sağlığınıza ekstra bir yararı da yoktur. Fiziksel egzersiz ile fit bir görünüm de kazanırsınız.
Son yıllarda nörobilimin kazandığı popülarite karar verme süreçlerinden pazarlamaya duyguların ifadesinden sosyal ilişkilere kadar insan davranışına özgü her şeyi önüne bir “nöro” eki alan bazıları uydurulmuş gerçeklikle çok da fazla ilgisi olmayan kavramlar üzerinden açıklama modasına yol açtı. Tüm duygu ve davranış süreçlerinin beyin ile ilişkili olduğu kesin olmakla beraber konu popüler ve bazıları oldukça abartılı yayınlarda ilgi çekici anlatılarla süslendiği kadar basit değildir. Kuşkusuz dini veya başka inançların beyni ilgilendiren bir temeli vardır ancak beyinde, Broca’nın konuşma bölgesi gibi kesin olarak saptanmış bir inanç bölgesi ya da inanç sistemine ait özel nöronlar yoktur. Buna karşın özel bir tanrı geninin bulunduğuna inananların sayısı oldukça fazladır. Bu iddialar yakından incelendiğinde içinin boş olduğu ve herhangi bir kanıta dayanmadığı rahatlıkla görülebilir. Ancak sokaktaki sıradan insanın bunlara ilgi göstermek üzere bilimsel bir bakışa ve yaklaşıma sahip olması da beklenemez.
Nöropazarlama duayeni olarak tanınan Martin Lindstrom’un, 30 Eylül 2010 tarihinde, The New York Times gazetesinde haber olan, Apple iPhone kullanıcılarının cihazlarına âşık olduklarının beyin görüntüleme yöntemleri ile saptandığı şeklindeki ifadeleri bilim çevrelerinde ciddi tepkiye neden oldu. Özellikle nörobilim alanının duayen bilimcileri Lindstrom’un çıkarımlarının yanlış olduğunu, beynin hangi kısımlarının faaliyette olduğunu gözlemleyerek bir kişinin zihinsel ya da duygusal durumuna dair bir çıkarımda bulunulamayacağını ifade ettiler. Lindstrom çalışmasında denekler iPhone resimlerine bakarken insula denilen beyin bölgesinin aktif hale geldiğini gözlemlemiş ve daha önceki çalışmalarda insanlar âşık oldukları kişiye bakarken de bu bölgenin faal olmasından hareketle böyle bir çıkarıma varmıştı. Bu iddialı çıkarımdaki temel sorun insulayı âşık olunan kişiye bakmaktan başka şeylerin de aktive edebilmesidir. Örneğin tiksinme de insula ile ilişkilendirilebilir. Ancak bu sebep yanılgısına dayalı çıkarım hatırı sayılır sayıda insanın bilgi yanılgısına neden olurken, Lindstrom’un popülaritesine ve Apple reklamına önemli bir katkı sağlamıştır.
* Erickson KA ve ark., Science 208: 1181-1182, 1980.
** Kramer AF, Nature Nature 400: 418-419, 1999; Colcombe S, Kramer AF, Psychol Sci 14: 125-130, 2003; Colcombe S ve ark., J Gerontol Med Sci 61: 1166-1170, 2006.
Yorum Yazın