İki Cumhurbaşkanı Üç Başbakan Çıkaran Refah Partisi'nin 94 Yerel Seçim Kadrosu'nu Anımsıyoruz
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri için son düzlüğe girilirken günümüzde iktidarda olan çok sayıda siyasetçinin yıldızını parlatan 1994 Yerel Seçimleri'ni anımsamaya ne dersiniz?
Refah Partisi'nin 1994 Jenerasyonu öyle bir jenerasyondu ki, bu partiye yönelik 'Milan ve Ajax'ın Efsane Kadrosu' yakıştırmaları bile yapıldı.
Öyleyse gelin, iki Cumhurbaşkanı, üç Başbakan, onlarca da bakan çıkaran Refah'ın 1994 kadrosunu yeniden hatırlayalım.
1994 Yerel Seçimleri, Türkiye'de İslamcı çizgideki Refah Partisi'nin en büyük seçim başarılarından birisi olarak tarihteki yerini aldı.
Bu seçimlerde %19 oy oranına ulaşan Refah Partisi, sıralamada üçüncü olsa da, kazandığı büyükşehir belediyeleri sayesinde en büyük kazanımı elde etti.
Ankara'da Melih Gökçek, İstanbul'da ise Recep Tayyip Erdoğan bu seçimlerin ardından yıldızlarını parlattılar.
Recep Tayyip Erdoğan, 1989'da Beyoğlu'nda kaybettiği seçimlerin ardından İstanbul Büyükşehir yarışını kazanmayı başardı.
27 Mart 1994'te düzenlenen yerel seçimlerde Refah Partisi 28, Anavatan Partisi 14, Doğru Yol Partisi 11, Sosyal Demokrat Halkçı Parti 10, Milliyetçi Hareket Partisi 8, Cumhuriyet Halk Partisi 5 ilde seçimleri kazanmayı başardı.
Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerde yaşanan bölünmeler dolaylı yoldan Refah Partisi'nin önünü açtı.
Refah Partisi bu seçimlerde, Ankara ve İstanbul'un yanı sıra Diyarbakır, Erzurum, Konya, Kayseri gibi önemli illerde ipi göğüslemeyi başaran taraf oldu.
1994 Seçimleri, özellikle Refah'ın İstanbul Büyükşehir Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi kariyerinde önemli bir dönemeç oldu.
Erdoğan'ın popülaritesi 1994 sonrası çok arttı.
1994 yılından itibaren kamuoyunun yakından tanıdığı Refah Partili yöneticiler ve belediye başkanları, sonraki yıllarda Türkiye'yi yöneten iktidar kadrosunu oluşturan isimler oldular.
2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi'nde Başbakan ve sonradan Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan; o dönemde Refah Partisi bünyesinde görev yapıyordu.
Necmettin Erbakan'ın da Refah-Yol Koalisyonu döneminde Başbakanlık yaptığını düşündüğümüzde Refah'ın 94 kadrosunun iki cumhurbaşkanı üç başbakan çıkarttığını ifade etmek mümkün.
Refah Partisi, 1994 başarısı sonrası ivmesini sürdürerek 1995 genel seçimlerinde de birinci parti olmayı başardı. Türkiye bu dönemde Refah Partisi'nin İslami politikalarından dolayı laiklik endişesini ve krizlerini yaşadı.
28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu, Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refah-Yol hükümetine, irticaya karşı uygulanması istenen bir kararlar listesi sundu. Bu dönemde yaşananlar ise siyaset tarihimize '28 Şubat Süreci' olarak geçti.
Daha sonra ise Refah Partisi, irticayı desteklediği ve laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu isnadıyla Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.
Refah Partisi'nin kapatılması sonrası aynı hareket tarafından Fazilet Partisi kuruldu. Bu partide ise Necmettin Erbakan yasaklı durumda olduğu için Recai Kutan genel başkanlık koltuğuna oturdu.
Aynı dönemde bu partinin çatısı altında filizlenen ve kamuoyunun 'yenilikçiler' adını verdiği bir hareket Erbakan'a karşı muhalefet yapmaya başladılar.
Bu sürecin sonunda ise 2001 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu.
2002 seçimleri sonrası iktidara gelen bu partinin ilk başbakanı ise Abdullah Gül oldu.
1994 yılında Refah Partisi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, 2003 yılında yapılan ara seçim sonucu milletvekili oldu.
2007 ve 2011 seçimleri sonucunda tek başına iktidarını sürdüren Adalet ve Kalkınma Partisi'nde 1994 yerel seçimlerinde yıldızı parlamış pek çok isim üst düzey görevlerine getirildi.
Parti'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan da 2014 yılından beri Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürüyor.
Refah Partisi'nin 1990'lı yıllarda içinde barındırdığı isimlerden ise yalnızca Cumhurbaşkanı ve Başbakan çıkmadı. O dönemlerde bu partide görev yapan Hasan Mezarcı, yıllar sonra bambaşka bir iddia ile ortaya çıktı.
Hasan Mezarcı, 1990'lı yıllarda Refah Partisi'nden milletvekili olduğu dönemde özellikle Atatürk karşıtı konuşmalarıyla gündeme geliyordu. Daha sonra partiden ihraç edilen Mezarcı cezaevine girdi.
Daha sonra kendisinin 'Meryem Oğlu İsa' olduğunu savunarak 'Mesihliğini' ilan etti.
Hasan Mezarcı, günümüzde de bu iddialarını dile getirmeyi sürdürüyor.
Yorum Yazın