Gökçen Erdoğan Yazio: Hayırlı Anne
Ebeveynlik üzerine çokça düşünüyor, birbirimizi anlayacağımızı düşündüklerimle de sıkça konuşuyorum.
Annelik yolculuğumda kendimi eleştirdiğim, yetersiz hissettiğim ya da sırtımı sıvazladığım oldu çok defa; hemen herkes gibiyim.
Toplumsal öğretilerimiz anne babanın çocuğuna göstereceği sevgiyi, üzerine konuşulması dahi anlamsız olan mutlak bir varlık olarak kabul ediyor ve okları başka yöne çeviriyor; çocukların anne babaya olan borcuna.
Herkes din, ahlak, görgü ekseninde çocuğu anne babaya kesin biçimde borçlu kılarken anne babanın çocuğa karşı sorumluluğundan pek de bahsedilmiyor. Salt sevgi yeterli mi; geleneksel biçimde, kalpteki sevgiyi göstermeden gizlice beslemek bir çocuğun hayat yolculuğunda nelere mal oluyor? Seçimlerinin desteklenmesi, hatalarında dahi ailesini yanında bulması, yol gösterirken karakterinin baskılanmaması gibi şeylerin hiç önemi yok mu? Çocuk, kendisini karnında taşıyan, emziren, ateş nöbeti tutan, büyüten anneye sonsuza dek başka hiçbir şey beklemeden borçlu mu kalmalı? Dünyaya gelmeyi o mu seçti, zaten doğal olanın yapılmasından dolayı hanesine bu borç nasıl yazıldı? Çocuğun, anneden aldığı bakımın karşılığını tamamen kendi isteğiyle ve kendi tarzında vermesi, ayıplı bir şey mi; illa mecburiyetlerden mi söz edilmeli?
Çokça düşünüyorum. Anneyim. Ve dilerim çocuklarımla aramdaki bağ sonsuza dek en çok sevgiden beslenir.
Anne babam beni nasıl borçlu hissettirmediyse ve ben tüm kalbimle, onların çocuğu olduğum için nasıl şanslı hissettiysem; çocuklarımın da hiçbir genel kanıya aldırış etmeksizin tüm kalpleriyle şanslı hissetmeleri için buradayım. Bana borçlu değiller. Sevildiklerini bilsinler bana yeter. Hayırlı evlat dediğiniz şey, hayırlı ebeveynliğinizin doğal yankısı değil midir biraz da? İstisnalar kaideyi bozmamakla birlikte…
Hayırlı bir anne olabilmeyi umuyorum. Bolca sevgiyle, aramızdaki her şeyi hayırlı kılabilecek gücü hissediyorum içimde.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın