Genç Erkekleri Döverek Geçimini Sağlayan 60 Yaşındaki Sahibe ile Tanışın!
Bazı insanlar çilekli dondurma severler, bazıları da bitter çikolata... Zevkler farklıdır!
Cinsellik de en az hayatın kendisi kadar karmaşık bir mesele. Kimisi cinselliği ruhu ısıtan ılık bir rüzgar gibi görür, kimisi ise içini yakan güçlü bir volkan gibi! Bu hayatta her renge, her tada yer var!
İşte; çikolatasını bitter, kahvesini sütsüz ve şekersiz sevenler misali, cinsel zevklerini de sertlikte ve acıda bulan insanların ihtiyaçlarını karşılayan 60 yaşındaki Sandra LaMorgese'in ilginç hikayesi ve göz alıcı fotoğrafları!
Bu sert görünümlü, alımlı, güzel kadın bir "Dominatrix." Yani cinsel argodaki anlamıyla "Sahibe"!
Çoğunluğa tuhaf gelen bu BDSM geleneği, aslında oldukça yaygın!
Sandra da Manhattan'da bu tarz zevkleri olanlara hizmet vermek için bir "zindan" açmış olan bir sahibe!
Gelelim Sandra Ablamızın hikayesine...
"10 yıl önce bana dudağımda kan kırmızı ruj, üzerimde deri kıyafetler ve ayağımda topuklularla erkekleri döverek para kazanacağımı söyleseniz sizi azarlar ve evimden kovardım."
2011 yılında maddi anlamda başka hiçbir seçeneği kalmadığı için New York'taki zindanlardan birine iş başvurusunda bulunan Sandra, 3 gün sonra 'sahibelik' ve 'hükmetme' eğitimine başladı.
O zamandan beri de profesyonel bir sahibe olarak çalışıyor.
Şimdi kendi zindanına sahip olan sahibenin en sadık müşterilerinden biri 28 yaşındaki Joseph. Kendisi gördüğünüz gibi gayet yakışıklı ve sağlıklı bir delikanlı!
Bu 'muhteşem' deneyimini dünyayla paylaşmaktan çekinmeyen Joseph fotoğraflarda poz vermiyor; her seferinde gerçekleştirdikleri ritüeli yapıyor ve sahibesine itaat ediyor.
Sahibenin zindanı kan kırmızı boyanmış. Zindana giren köle öncelikle sahibenin tahtının önünde diz çöküyor. Evet, gerçekten de bir "taht" var!
Sahibe kölesine 'Seninle ne yapsam?' diye soruyor ve kölenin cevabı her zaman belli:
'Ne isterseniz onu yaparsınız, efendim.'
Zindan BDSM geleneğine göre düzenlenmiş, bağlama aparatı olarak ipler, urganlar ve kelepçeler dolu. Bir köşede de "tezgah" var; kölelerini oraya bağlıyor!
Bir kafes ve kırbaçlar da var elbette...
"Medya BDSM konusunu çok yanlış tanıtıyor. Sanki dövmelerden, deri kıyafetlerden ve topuklu ayakkabılardan ibaretmiş gibi. Oysa bir sahibenin ve kölenin bunlara ihtiyacı yok. BDSM cinsel enerjinin dengelerinin değişimidir."
Sandra, bu geleneğin tabuları yıkmak ve gerçek arzularımıza, zevke ulaşmak için bir yol olduğunu; hatta kişisel gelişim sağladığını düşünüyor.
Köleleriyle asla seks yapmıyor; bu seanslar sadece kırbaçlama, dövme, aşağılama ve hakimiyet kurma ritüellerinden ibaret!
'Gerçek bir sahibe asla köleleriyle seks yapmaz' diyor Sandra. Sado-mazo zevklerin porno sektörünün elinde bu şekilde yansıtıldığını anlatıyor.
"Ben acı satmıyorum, ben zevk satıyorum!"
'Tabi gerekli can yakmalarla beraber...'
"BDSM, güven, şefkat, sevgi, kabullenme, erotizm ve teslimiyet içerir."
BDSM'in gerçek bir 'güven pratiği' olduğunu, pek çok erkeğin toplumdaki 'kontrol sahibi olma' baskısından bıktığı için onlara özgürlük tanıdığı bir alan, boşalma noktası olduğunu da ekliyor. Haksız da değil sanki!
Sandra da kendisini bu zindanda özgür hissettiğini söylüyor. Günlük hayatında "hanfendi" gibi davranmaktan, kurallardan, sütyen giymeden markete bile gidememekten her kadın gibi o da şikayetçi!
Bir kadın olarak gücünü, otoritesini konuşturabildiği yer zindanı olmuş.
"Sahibe olmak çok zor bir iş. Bedensel enerjinin yanında, zihinsel güç de gerektiriyor. Bu işi yaparken aklın başka yerde olamaz. Zihnin ve duyguların da bu işe dahil olmak zorunda."
Günde en fazla iki köle kabul edebiliyor.
Çünkü bu işin bir insanı sadece kırbaçlamak değil; otoritesini hissettirerek zihinsel üstünlüğü de kurmak olduğunun farkında.
"Kimseyi incitmek gibi bir niyetim yok."
Bu konuda eğitim de almış biri olan Sandra, insan bedenini iyi tanıyor ve güvenlik garantisi veriyor. Bazı köleleri ondan öyle memnun kalıyorlar ki, seansları gerçek hayata taşırcasına sürekli adresine pahalı hediyeler gönderiyorlar.
BDSM pratiklerinin asla sağlıksız olmadığını; bir spor ya da masaj salonuna gidip stres atmaktan farksız olduğunun da altını çiziyor.
Ona göre BDSM dış dünyanın kurallarından, dayatılan cinsiyet rollerinden erkekler için de, kadınlar için de kurtulma noktası! Bu seanslardan çıkan müşterilerin özgüvenlerinin arttığını, bedensel streslerini attılarını ve mutlu ayrıldıklarını söylüyor.
Ne diyelim, herkesin hayatına kimse karışamaz!
Yorum Yazın
tecavüz yada taciz dışında kişinin başka birine zarar vermeden kendini bir şekilde tatmin etmesinde sıkıntı yok bence.
kişinin fantazi dünyası başka bir bireye zarar vermiyosa öyle yok tövbeler olsun yok bu ne falan demenin bir anlamı yok.
kırbaçlıyor len daha ne zararı verecek -.-
adamın hepimizden güzel kalçaları olması...
bendeki göt hiçbirinizde yok