Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Gelişmiş Uzaylı Yaşamını İşaret Edip Bizleri Galaktik Aşamaya Çıkartabilecek Teknolojileri Açıklıyoruz!
Galileo Projesi, Güneş Sistemimizi ve ötesini yabancı uygarlıkların kalıntıları için tarayacak yeni bir görev. Oumuamua gibi potansiyel uzaylı sondaları veya hatta uzak mega yapılar ile, bu görevin bulacağı dünya dışı yaşam işaretleri evrendeki yerimizi tamamen sarsacak. Biz de bu yazımızda gelişmiş uzaylı yaşamını bulmanın yollarından bahsediyoruz.
1) Mega Yapılar
Bir güneşin tüm enerjisini kullanmak teorik olarak mümkün.
Bu yapılardan, akla sığmayacak kadar fazla enerji toplanabilir.
Ayrıca, bir yıldızın yörüngesindeki çok sayıda cisim, ışığını gölgede bırakarak çılgınca dalgalanmalara neden olabilir.
2) Endüstriyel Kimyasallar
İnsan uygarlığı, kirletici bazı kimyasalları Dünya atmosferine enjekte eder ve bunun aynısını uzaylıların da yapma olasılığı vardır. Bu tür kimyasallar yalnızca potansiyel olarak tespit edilebilir değildir, aynı zamanda açık bir şekilde akıllı yaşam kökenlidir.
Uzaylı dünyaların atmosferlerinde aynı kirli kimyasallar olabilir.
Kendi Güneş Sistemimizin ötesindeki bir sistemde bir gezegeni gözlemlerken, baktığımız gezegen bizimle ana yıldızı arasında hareket ederken, yıldız ışığı atmosferinden geçer ve atmosferik kimyasalların karakteristik dalga boylarında ışık parçaları alınır. Bu, gökbilimcilerin gezegenin atmosferinde hangi maddelerin bulunduğunu tespit etmelerini sağlar.
Atmosferlerde özellikle bakmamız gereken bazı kimyasallar var.
Astrofizikçi Avi Loeb'e göre, bu uzaylı atmosferlerinde aranacak bazı umut verici endüstriyel kimyasallar tetraklorometan (CF4) ve trikloroflorometandır (CCl3F). Bu kimyasalların her ikisi de soğutucudur ve tespit edilmesi en kolay iki kloroflorokarbondur.
3) Uzay Yelkenleri
Uzaylılar gezegenler arası veya yıldızlar arası uzaydan geçmek istiyorlarsa, bizimle aynı problemle karşı karşıya kalacaklar. Bir uzay gemisini sürmek için büyük miktarda yakıt gerekir. Ancak uzay gemisinin güç kaynağı 'evde bırakılırsa' bu sorun ortadan kalkar.
Bu, Malibu, California'daki Hughes Araştırma Laboratuvarlarından Robert Forward'ın önerisiydi.
1984'te lazerle itilen hafif bir yelkeni tanımladı. Büyük, ultra ince bir yansıtıcı malzeme yelkenine bir yük eklenecek ve bu, Güneş Sisteminde bulunan ve güneş enerjisiyle çalışan bir lazer tarafından itilecekti. Forward, 3,6 kilometre genişliğindeki hafif bir yelkene bağlı bir tonluk bir sondanın 65 GW'lık bir lazerle ışık hızının yüzde 11'ine kadar hızlandırılabileceğini ve sadece 40 yıl içinde en yakın yıldız sistemi Alpha Centauri'ye varabileceğini hesapladı.
Bu fikir son zamanlarda Breakthrough Starshot programı için yeniden canlandırıldı.
Program henüz erken bir aşamada, ve amaç çok daha mütevazı bir şekilde bir (1) gram yükü ışık hızının yüzde 20'sine hızlandırmak ve Proxima Centauri çevresindeki bir gezegeni fotoğraflamak. Eğer uzaylılar da gezegen sistemleri veya galaksi çevresinde dolaşmak için benzer lazerlerle itilen ışık yelkenlerini kullanırlarsa, lazerleri açılıp kapatıldığında ışık parlamalarını yakalayabiliriz.
4) Solucan Deliği Taşıma Sistemleri
Yeterince gelişmiş bir uygarlık, solucan delikleri yaratmak için uzay-zamanın kendisini manipüle edebilir. Einstein'ın yer çekimi teorisine göre varolan bu uzay-zaman kısayolları, galakside göz açıp kapayıncaya kadar seheyat edilmesini sağlayabilir.
Solucan delikleri galaksinin kararsız geçitleri olabilirler.
Özünde kararsız olan bir solucan deliği, iki tarafı da açık tutmak için itici yerçekimine, ve galaksideki yıldızların yaydığı enerjiye eş değer bir enerjiye sahip maddelere ihtiyaç duymaktadır. Böyle şeylerin var olduğunu biliyoruz, çünkü yer çekimi bir solucan deliği açamayacak kadar zayıf olmasına rağmen, karanlık enerji kisvesi altında evrenin genişlemesini hızlandırıyor.
Uzaylılar eğer bir solucan deliği ağı kurabilmişlerse bu, yer çekimi mikro mercekleme ile tespit edilebilir.
Bu, bir gök cismi, bizimle uzak bir yıldız arasından geçtiğinde ve yer çekimi yıldızın ışığını kısa süreliğine büyüttüğünde meydana gelir. Japonya'daki Nagoya Üniversitesi'nden Fumio Abe'ye göre, nesne bir solucan deliği ise, yıldızın parlama ve solma modeli belirgin şekilde farklıdır. 'Solucan deliklerinin boğaz yarıçapları 100 ila 10 milyon kilometre arasındaysa, galaksimize bağlıysa ve sıradan yıldızlar kadar yaygınsa, geçmiş veriler yeniden analiz edilerek bu tespit yapılabilir' diyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Yorum Yazın