Fantastik-İronik ve Derin: Gülercan Hacıoğlu
Yaşam felsefesini bu üç kelime ile -fantastik-ironik ve derin- tanımlayan Gülercan Hacıoğlu geç keşfettiğim çok kıymetli bir sanatçı. Açıkçası ben tanıyınca siz de tanıyın istedim. 1960 yılında Bulgaristan’da doğmuş ve 30’larına kadar orada yaşamış. 1989’da Sofya Ulusal Sanat Akademisinden mezun olduktan sonra zorunlu göçe tabi tutulunca, Türkiye’ye gelmiş ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nde yüksek lisansını tamamlamış. Pek çok kıymetli hoca ile teşrik-i mesai yaparken aynı zamanda bugün isimlerini hayranlıkla andığımız pek çok sanatçıya da rehber olmuş.
Ta o vakitlerden bugüne birçok karma sergiye katılmış, altı tane de kişisel sergi açmış. Yedincisini şimdilerde Istanbul Concept Gallery’de sergiliyor: “Dalgalı Gerçek”
Tuval ve kâğıt üzerine karışık teknikle uyguladığı eserleriyle göz göze gelince insan bir dalgalanıyor gerçekten de…
ÖG: Sanat eğitimi almaya hatta sizi bir sanatçı olmaya yönlendiren neydi? Dürtünüzü nasıl keşfettiniz?
ÖG: 1995 yılından beri Türkiye'desiniz. Sizi buraya getiren neydi? MSGSÜ’de yüksek lisansla başlayan bu süreçte karşılaştığınız zorluklar ve kazandığınız deneyimler olmuştur mutlaka?
ÖG: Çalışmalarınızda hem kâğıt, hem tuval kullanıyorsunuz ve karışık teknikle üretiyorsunuz? Sizi hiç tanımayan birine tekniğinizi nasıl anlatırdınız?
ÖG: Böyle diyorsunuz yeni serginizin manifestosunda… Her cümlesinden onlarca soru çıkar. Ama ben önce ve kısaca neden “ön Rönesans” diye soracağım
ÖG: "Fantastik olana bakış" ve "gerçeklik algısı" arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz? Sanat eserlerinizde bu iki kavramı nasıl harmanlıyorsunuz?
ÖG: Serginiz Haziran sonunda bitecek. Önümüzdeki dönem için planlarınızı merak ediyorum. Dalgalı Gerçek sergisinden sonra sırada ne var?
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!