Görüş Bildir
Haberler
Bir Depremzedenin Depremi Anlattığı Satırlar Ölümün Soğukluğunu ve Çaresizliği İliklerimize Kadar Hissettirdi

Bir Depremzedenin Depremi Anlattığı Satırlar Ölümün Soğukluğunu ve Çaresizliği İliklerimize Kadar Hissettirdi

Kahramanmaraş ve 10 ili yıkıma uğratan deprem felaketini yaşayan bir depremzede o anlarda yaşadıklarını anlattı. Satır satır içini döktüğü o paylaşım çaresizliğin ne demek olduğunu derinden hissettirdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Kahramanmaraş'ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen 9 saat aralıklı iki depremden etkilenen bir ilimizde Hatay'dı.

Kahramanmaraş'ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen 9 saat aralıklı iki depremden etkilenen bir ilimizde Hatay'dı.

Hatay'ın Antakya ilçesinde yaşayan bir vatandaş o anları satır satır anlattı.

Hatay'ın Antakya ilçesinde yaşayan bir vatandaş o anları satır satır anlattı.

Instagram hesabından yaptığı paylaşımda 'Meryem Melis Bastacı' adlı kullanıcı o anlarda yaşadıkları çaresizliği adeta bizlere de hissettirdi.

Depremin ilk sarsıntıları ile yataktan fırladıklarını söyleyen Bastacı, "Bizi öyle bir saatte yakaladı ki en derin uykumuzdaydık" dedi.

Depremin ilk sarsıntıları ile yataktan fırladıklarını söyleyen Bastacı, "Bizi öyle bir saatte yakaladı ki en derin uykumuzdaydık" dedi.

Depreme ailesi ile birlikte yakalanan vatandaş, evden çıkmakta dahi zorlandıklarını ifade etti: 'O kadar sallanıyordu ki ayakta durmakta zorlandık. ilk saniyelerde kapı dışına bile çıkamadık.'

"Bütün hayatınız gözlerinizin önünden geçiyor."

"Bütün hayatınız gözlerinizin önünden geçiyor."

Bastacı, deprem bittikten sonra zar zor evden çıkabildiklerini ve dışarda korkunç bir yağmur yağdığını belirtti. Depreme yakalandıkları ilk anlarda ise ölümün soğukluğunu 'Bütün hayatımız gözlerimizin önünden geçti' diyerek anlattı.

Dışarı çıktıklarında gördükleri manzara ile şaşkına döndüklerini söyleyen Bastacı, "Sanki distopik bir dünyanın içindeydik. Enkaz altından 'Sesimi duyan var mı?' çığlıkları yükseliyordu. Sarsıntıdan canını kurtarmış olanlarınsa artık ne evi ne de arabası yoktu" diye konuştu.

Dışarı çıktıklarında gördükleri manzara ile şaşkına döndüklerini söyleyen Bastacı, "Sanki distopik bir dünyanın içindeydik. Enkaz altından 'Sesimi duyan var mı?' çığlıkları yükseliyordu. Sarsıntıdan canını kurtarmış olanlarınsa artık ne evi ne de arabası yoktu" diye konuştu.

Depremden sonra bölgede yollar tıkalı olduğu için yakınlarının yanlarına gidemeyen aile, aramalarına da cevap alamayınca endişeleri artmıştı. Bastacı, 'Sabah olduğunda insanlar yakınlarına ulaşmak için yürüyerek enkazları gezmeye başladı. Hiçbir acil durum hattı çalışmıyordu. Kime gideceğimizi ve ne yapacağımızı şaşırmıştık' dedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

"İnsanlar araç-gereç olmadan yakınlarını enkazdan çıkarmaya çalışıyorlardı. Kiminin yakını elinde can veriyordu."

"İnsanlar araç-gereç olmadan yakınlarını enkazdan çıkarmaya çalışıyorlardı. Kiminin yakını elinde can veriyordu."

'Herkesin kendi çabalarıyla enkaz altında kalan sevdiklerini kurtarmaya çalıştığı o anlarda çaresizce birbirimize bakıp ağlıyorduk' diyen Bastacı, ertesi günde de yardımın kendilerine ulaşmadığını söyledi.

"Belki onlar da yakınlarına ulaşmaya çalışıyorlardır."

"Belki onlar da yakınlarına ulaşmaya çalışıyorlardır."

Bastacı, 'Hatlar hala kesikti. Elektrik su hiçbir şey yoktu. Telefonlarımızın şarjları bitmek üzereydi. Çoğu insanın şarjı yakınlarını ve acil yardım merkezlerini aramaktan bitmişti. Çoğu insanın telefonu da göçük altında kalmıştı. Hava o kadar soğuktu ki gece arabada yatanlar evlerinden çıktıkları gibiydiler. Pijamalı çorapsız ve ayakkabısız. Isınmak için arabalarımızı çalıştırdık ve klimalarını açtık. Ama yakıtlarımız bitti. Yollardan arabayla geçerken lastiklerimiz patladı. Mahsur kaldık. Yakıt veren dağıtan satan hiç kimse yoktu. İlk gün AFAD nerede çığlıklarını duyduğumda aileme şöyle demiştim 'Belki onlar da önce kendi yakınlarının yanına gitmiştir' diye konuştu.

"Bu sırada insanlar ikiye ayrıldı. Bir tarafta acı çekenler, diğer yanda bu acıyı suistimal etmeye çalışanlar."

"Bu sırada insanlar ikiye ayrıldı. Bir tarafta acı çekenler, diğer yanda bu acıyı suistimal etmeye çalışanlar."

Bastacı o anlarda insanlar acısından başka bir şey düşünemezken dükkanları yağmalayan ve insanların maddi değer taşıyan eşyalarını ya da paralarını çalan kişiler olduğunu söyledi.

Depremin üçüncü gününde gönüllülerden gelen sıcak yemek ile karınlarını doyurmuşlar.

Depremin üçüncü gününde gönüllülerden gelen sıcak yemek ile karınlarını doyurmuşlar.

Bastacı depremin üçüncü gününde nispeten hayat ile bağ kurduklarını şöyle anlatıyor: 'Bir şeyler yedik hiçbirimizin iştahı yoktu. Su içtik susuzluktan başımız dönüyordu. Telefonlarımızı şarj ettik ve durmadan tekrar acil yardım merkezlerini aramaya başladık ama aramalar gitmiyordu hala hatlar kesikti hala yardıma geleceklerini düşünüyorduk. Ne yazık.'

"Teyzemin ve kuzenimin cesetlerini çıkardılar. Oysa ilk gün gelselerdi yaşıyorlardı."

"Teyzemin ve kuzenimin cesetlerini çıkardılar. Oysa ilk gün gelselerdi yaşıyorlardı."

Gönüllü ekipler depremin üçüncü günün Bastacı'nın teyzesi ve kuzenini enkazdan çıkarmışlar ancak teyze ve kuzen ne yazık ki hayatlarını kaybetmişti. Bastacı o anlar için 'Keşke ilk gün gelselerdi' diyor ve şöyle devam ediyor: 'İlk gün gelselerdi çok fazla insan yaşıyordu herkesi bile bile ölüme terk ettiler. Mezarlığa gittik yıkamadılar. 'Biz yıkayalım' dedik, izin vermediler. Mezar kazan bir tane kepçe makinesi vardı o da başka şehirden gönüllü gelmişti. Yardım yoktu. Her yer cesetlerin doluydu. Ölenlerin yakınları da öldüğü için alıp gömmeye götüremiyorlardı. Sokaklarda üstleri battaniyelerle sarılı binlerce ceset.. Bazı kanallarda 120. Saatte çıkardık bu bir mucize diyip göz boyuyorlar. Kanmayın, o çıkarılan insanlar a kadar ağır yaralılar ki.. Teyzemin oturduğu apartmanda ikinci günün gecesi bir nineyi çıkardılar. Çıkaranlar o binada oturanların yakınlarıydı. 0 nene diğer gün vefat etti her yeri kırılmış ve ezilmişti.'

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Her yerde teyzesini aramıştı.

Her yerde teyzesini aramıştı.

Teyzesinin evinin tamamen yıkıldığını belirten Bastacı, 'Onun kaçtığını düşünüyordum. Bu yüzden her yerde sokak sokak teyzemi ve kuzenimi aradık. Bu sırada Kışlaya'da baktım. Askerler oradaydı. Neden yardım etmiyorsunuz, diye sordum.'

"Askerlerin başında duran adam erlerine 'Emir çıkmadan yardım etmek yok' dedi."

"Askerlerin başında duran adam erlerine 'Emir çıkmadan yardım etmek yok' dedi."

Bastacı bu sırada askerlerin başında duran adamın erlerine şöyle seslendiğini söylüyor: 'Hemen odalarınıza gidin emir çıkmadan yardım etmek yok! İnsanlarla muhatap olmayın.'

Depremin dördüncü gününde artık tamamen ilkel yaşama geçtiklerini söyleyen Bastacı, başka sorunlar başladığını söylüyor.

Depremin dördüncü gününde artık tamamen ilkel yaşama geçtiklerini söyleyen Bastacı, başka sorunlar başladığını söylüyor.

'Hijyen yok. Tuvalet yok. Çadır yok. Konteyner yok. Yakıt yok. Elektrik yok. Su yok. Yakıt almak istiyorduk nakitle satılıyordu. Kart geçmiyordu çünkü elektrik yoktu. Ama para çekecek bankamatiklerde yoktu. Parayla verilmesi zaten başlı başına... Sokakta yatmak güvenli değildi. İnsanlar insanları yağmalamaya başladı. Araçlarında yatan insanların arabalarını sallayarak arabalarından yakıtlarını, lastiklerini alabilecekleri her şeyi almaya çalışıyorlardı. Polis, jandarma hiçbir şey yok.'

"Her şey çok kötüydü. Artık güvenimiz kalmamıştı. Bizleri bile bile ölüme terk ettiler. Daha söylenecek çok şey var ama kalbim daha fazla dayanmıyor."

"Her şey çok kötüydü. Artık güvenimiz kalmamıştı. Bizleri bile bile ölüme terk ettiler. Daha söylenecek çok şey var ama kalbim daha fazla dayanmıyor."

İşte o paylaşım:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
61
19
6
1
1
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın