Beşiktaş - Liverpool Maçı İçin Yazılmış En İyi 10 Köşe Yazısı
Harika Beşiktaş - Okay Karacan
Muhteşemsin Beşiktaş!
Türkiye’nin futbola, başarıya, zafere ihtiyaç duyduğu günleri taçlandırdın.
Teşekkürler Beşiktaş!
Sadece sahadaki harika çocuklarıyla değil, günler öncesinden biletleri tüketen, sabah saatlerinden itibaren İstanbul’da tek yürek olan seyircisiyle kazandı Beşiktaş...
Bir dünya markası karşısında. Olimpiyat Stadı’nda tarihin en büyük sportif zaferlerinden birini kazanarak psikolojik üstünlüğü olan Liverpool karşısında başardılar...
Kusursuz bir Beşiktaş - Rıdvan Dilmen
Taraftar kusursuz, Cenk kusursuz, Pedro Franco kusursuz, Necip kusursuz, Opare kusursuz, Veli kusursuz, Atiba kusursuz, Olcay kusursuz, Sosa kusursuz, Gökhan Töre kusursuz, Demba Ba kusursuz, Tolgay kusursuz, Kerim Frei kusursuz. Penaltıları atanlar kusursuz, kaleciler köşeleri hemen hemen bilmelerine rağmen atışları kullananlar 9 penaltıyı kusursuz attılar. Maç içindeki Tolgay'ın golü kusursuz. Liverpool'un kaptanı Skrtel ve kaleci Mignolet kusursuz. Anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği SERDAR KURTULUŞ'U unuttuğumu sanmayın. Onu ayrı bir yere koydum. Serdar Kurtuluş'u yıllardır izlerim, kariyeri boyunca oynadığı en iyi oyundu. Bilic mi, işte başrolde Bilic var.
Helal Olsun Size! - Ali Ece
Arsenal maçından beri Olimpiyat’ın İnönü atmosferine en çok büründüğü karşılaşma… Beşiktaş ilk 20 dakikada bu maça tam da başlaması gerektiği gibi başladı. Takım boyu, Liverpool’un 3-4-2-1’den 3-5-2’ye dönmesine karşı Beşiktaş’ın modifiye ettiği takım geometrisi de uzun süre olması gerektiği gibiydi.
Kompakt oyun, turu geçmek için olmazsa olmazların başında geliyordu. Ancak ilk 45 boyunca takım hücumu yeterince efektif işlemedi. İlk yarıda Demba Ba’nın arkasındaki üçlünün performansları yeterli değildi: Gökhan Töre çok fazla çizgiye açıldı. Olcay çok dağınıktı. Sosa alıştığımız pas kalitesinin yarısını bile sergileyemedi. Bu durumda Beşiktaş ilk yarı boyunca sadece Demba Ba’ya uzun toplar atarak hücum etmek zorunda kaldı. Bu tip havadan uzun paslarla, yerdense havadan güçlü olan üç rakip stoper Lovren, Toure ve Sktrel karşısında Ba’nın gol atması için ağzıyla Liverpool armasındaki Anka Kuşu’nu tutması gerekiyordu!
Bilic’in hakkı Bilic’e - Mehmet Demirkol
Beşiktaş belki her şeyi doğru yapmadı ama hiçbir şey de yanlış değildi. En zoru 1-0’ı oynamak.
Stratejiye karar veremiyorsun zira. 2-0 olsa net hücuma dönersin. 2-1 olsa denge oynarsın. 1-0’da kafa karışıyor ve öyle de oldu. İlk maçta olduğu gibi Gökhan Töre ceza sahasına uzak kaldı. 8’li bir blokla savunmada duran Liverpool’un savunma beklerini çıkarması çok güçtü.
Bilic, Sosa’yı arkaya organizasyona çekip, Töre’yi öne de atmayınca 8’li blokta Demba Ba kaldı. Orası girilmez oldu. Buna karşılık Brandon Rodgers ilk maçta 5 topla oynamayı bilen orta sahayla sahadayken, Henderson, Coutinho ve Lallana dışarıda kalınca 2 istasyonla oynadı. Onlar da öndeki hızlı üçlüyü beslemek konusunda yetersiz kaldı. Akın sıklık istedikleri seviyede olmadı. Beşiktaş şut denedi sadece, onlar da savundu.
Sabır, ıstırap, zafer! - Attila Gökçe
Sinir bozan, yürek yoran, soluk kesen bir maç izledik... Evet, sinirlerimiz bozuluyordu, Beşiktaş, tribünlerin, topun ve maçın sahibiydi ama onca top kaybı oyuna hiç yakışmıyordu. Yüreklerimiz yoruluyordu, çünkü onca baskılı oynayan takım, gol pozisyonuna giriyor ama, şut çekmeyi bir türlü hatırlamıyordu. Gökhan Töre, Atiba, Veli ve Olcay’la kesilen soluğumuz bir türlü özlediğimiz “Oh!!!” rahatlığına ulaşamıyordu. Sosa’nın top kayıpları... İlk ciddi şutu atıp Mignolet’i yoklayan Olcay’ın oyuna geç ısınması... Demba Ba’nın kanatlardan gelen her topta Skrtel, Kolo Toure ve Lovren üçlüsünden ikisinin arasında kaybolması... Gökhan Töre’nin olağanüstü gayretini ve becerisini bir türlü golle süsleyemeyen eksiklik... Savunma hattında Necip ve Opare ile oluşan alternatifin, tüm kaygıları gideren akıllı oyunları... Gole ve skora susamış aç dakikalarla yaşadığımız yorgunluk hali.
Kusursuz oyun, beklenen son - Cem Dizdar
Yıllardır müdafaa hattında fark yaratacak dikişleri tutturamayan Beşiktaş, bu maçta da iki bölgeye ‘geçici pansuman’ yapmak zorundaydı. ‘Geçici çözüm’ Opare ilk maçta Motta’nın düştüğü durumlara düşmeyip, Lallana’nın da yokluğunda Ibe’ı etkisizleştirince o kanat rahatladı. Necip ise yine basit, gösterişsiz, hatasız ve işlevsel oynayıp Balotelli’yi yıldırınca partneri Pedro da rahatladı. Bunlara Serdar’ın güvenli oyunu eklenince bir iki Liverpool atağında iş Cenk’e düştü ki, o da gereğini yapıp problem çıkmasını önledi. İlk yarı boyunca kenarlardaki Olcay ve Töre’yi, savunmanın önündeki Veli/Atiba’ya yakın oynatan Bilic rakibin orta sahasıyla hücum hattının bağını kopardı ancak bu durumda topu öne taşımak zorlaştı. Sosa ve Demba’nın görünmezliği esasen ilk yarıda oynanan bu ‘doğru oyun’un doğal sonucuydu. Çünkü Beşiktaş, maçı taşıyabileceği kadar son bölüme taşıma hedefindeydi, bunu da başardı.
Mutluluğun resmini çizdiler! - Gürcan Bilgiç
Beşiktaş takım olarak, taraftar olarak ve hatta televizyon karşısında maçı seyreden tüm Türkiye olarak bir zaferin hikayesini yazdı. Bir devrim gerçekleştirdi. Aklın, zekanın ve planın neler yapabileceğini hepimize gösterdi. Sadece Bilic ve talebeleri değil, bu takımın oluşumunda, kurgusunda katkısı olan herkes, Önder Özen de dahil, bu zaferin ortağıdır.Başarıyı sadece 'paraya' endeksleyen küçücük aklı rafa kaldırıp, doğru yapıldığında her şeyin olabileceğini göstererek, yalancıların mumunu söndürdüler. Helal olsun...
Ey, Türkiye'de takım tutan taraftarlar, size başarısızlığı açıklamaya çalışırken çeşitli bahaneler gösterenlere, Beşiktaş'ı sorun. Onların da parası yoktu, transfer yapamadılar, bütçeleri kısıtlıydı diye başlayın konuşmaya; ama başardılar diye de bitirin. Bu maçın teknik analizi elbette yapılacaktır. Ama değeri bunun ötesindedir. Liverpool iki kere gelebildi Beşiktaş kalesine. Bunu İngiliz gazeteciler tartışsın.
Helal olsun - Güntekin Onay
Tarihi gecede Beşiktaş, çok doğru bir strateji ile oynadı. Savunma emniyetinden ödün vermeden kontrollü bir oyun ile maçı 0-0 götürmek çok önemliydi. Çünkü yenilecek bir gol turun gitmesi anlamına geliyordu. Defansif olarak maçın her bölümünde mükemmel oynadık. Özellikle Pedro Franco ve Necip mükemmeldi. İlk kez oynayan Opare çabukluğuyla Sterling ve Ibe’ye geçit vermedi...
İlk yarı savunma emniyetinden ödün vermeyen güvenli oyunumuz, hücumda çoğalmamızı engelledi. 65-70. dakikalara kadar bu şekilde seyreden oyunda gününde olmayan Jose Sosa’nın yerine giren Tolgay Arslan’ın katılması ile Beşiktaş yavaş yavaş rakibinin üzerine de gitmeye başladı.
Türk dönüşü - Uğur Meleke
Bu tarihi zaferi sanırım iki 60 dakika olarak iki bölüme ayırmak lazım: İlk bir saatte Beşiktaş adına sadece 3 zorlama uzaktan şut var: Olcay, Serdar ve Gökhan’la. Liverpool’un da pek pozisyonu yok diyebilirsiniz, evet ama zaten ihtiyaçları da yok. 60’a kadar onların tam istediği futbol ortamı vardı Olimpiyat Stadı’nda. Büyük bölümü kördövüşü olan, 3 gün 3 gece dövüşseler gol çıkmayacak bir yalancı kavga.
Bu tarz kör dövüşlerinde düzeni büyük futbolcular bozar. Bir ekstra çalımla, bir ekstra şutla... Olimpiyat’ta görev adamları işini yaptı: Serdar ve Necip sakin. Veli çalışkan. Opare, Motta’yı çöpe attı. İş yapması beklenenlerden Demba Ba özellikle son bölümde sazı ele aldı. Gökhan sola geçtikten sonra Ibe’ı zorlayıp değiştirtti. Ama büyük olduğunu sandığınız Sosa, bu eşleşmede her iki maçta unufak oldu. 60’ta da çıktı. Maçın da kaderi orada gizli: Onun çıkışıyla her hareketi Beşiktaş’a umut aşılayan Büyük Tolgay girdi.
Bu zafer yürek işidir - Metin Tekin
Dün akşam Olimpiyat Stadı'nda İnönü günlerini hatırlatan, harika bir futbol atmosferi vardı. Beşiktaş taraftarı maça iyi hazırlanmış ve en az takım kadar inançlı bir halde tribünlerdeydi. Sahada ise bu coşkulu atmosferin aksine bir strateji maçı vardı. İlk maçta Liverpool'un aldığı 1-0'lık galibiyet iki teknik adam da adeta satranç inceliğinde maçı işlemeye itti. Karşılaşmanın özellikle ilk yarısının düşük tempoyla oynanması ve ilk yarıda bulunan az pozisyon bu anlamda Slaven Bilic'in tercih ettiği bir kurgu ve durumdu.
Bazen 0-0'a oynamak istediğiniz sonuca ve galibiyete giden yolu açar. Tempoyu ve üretkenliğini riske girmeden kademeli bir şekilde artıran Beşiktaş, tam da Slaven Bilic'in arzu ettiği senaryoya hizmet etti. Bu noktada ihtiyaç duyulan tek şey maçı uzatmalara ve ötesine taşıyacak olan goldü. O da Tolgay Arslan'ın sol ayağından geldi. Demba Ba belki önüne bilerek bırakmadı ancak Tolgay'ın yaptığı vuruş gerçekten harikaydı ve bu zafere yakışır güzellikteydi.