Başbakan Ahmet Davutoğlu, AB üyesi ülkelerin hükümet başkanları, AB Konseyi ve Komisyonu başkanları, ABD Başkanı Barack Obama, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterleri İyad bin Emin Madani ve BM Genel Kurul Başkanı Mogens Lykketoft'a mektup gönderdi.
Yıldız Aktaş'ın haberine göre; başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgi baz alındığında, Başbakan Davutoğlu, göç veya sığınmacı krizi bağlamında farkındalığı arttırmak, bu krize ilişkin Türkiye'nin yaklaşımı ve çözüm önerilerini paylaşmak üzere, AB üyesi ülkelerin hükümet başkanlarına, AB Konseyi ve AB Komisyonu başkanlarına, ABD Başkanı'na, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatının Genel Sekreterlerine ve BM Genel Kurul Başkanı'na mektuplar gönderdi.
Mektuplarda, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük göç ve sığınmacı kriziyle karşı karşıya olunduğuna ve insani krizin büyüklüğünün küresel yaklaşımları gerekli kıldığına işaret edildi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine göre dünyada en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunan Türkiye'nin, Suriyelilere yönelik, din ve etnik köken ayrımı gözetmeksizin 'açık kapı politikası' izlemeye devam ettiğinin altı çizilen mektuplarda, bugüne kadar Suriyeler için yapılan harcamaların (8 milyar dolara yakın) yanında uluslararası toplumun katkısının çok cüzi miktarda (417 milyon dolar) kaldığına dikkat çekildi.
Durumun artık sürdürülebilir olmadığı belirtilen mektuplarda, ülkelerine dönme ümidini giderek yitirmeye başlayan ve mevcut göç veya sığınmacı krizinin temelini oluşturan Suriyeliler için Türkiye'nin elinden gelen tüm çabayı gösterdiği ifade edildi.
Türkiye'nin 2015 yılı başından bu yana 56 bine yakın düzensiz göçmeni denizden kurtardığı, göç veya sığınmacı krizine karşı üzerine düşen sorumluğu fazlasıyla yerine getirdiği belirtilen mektuplarda ancak mevcut krizin tek bir ülkenin sadece kendi imkanlarıyla çözebileceği boyutların çok ötesine geçtiğine dikkat çekildi.
Mektuplarda uluslararası toplumun insani krize karşı harekete geçmesinin gereklik arz ettiği vurgulandı ve göçte hedef ülkeler daha fazla sayıda sığınmacı kabul etmeye davet edildi.