Görüş Bildir
Haberler
80'li Yılların 32 Efsane Oyuncağı

80'li Yılların 32 Efsane Oyuncağı

Tokutaro Takayama
15.07.2014 - 13:55 Son Güncelleme: 16.07.2014 - 11:43

1. Lego

1. Lego

80li yılların efsane oyuncaklarından biri olan kaktüs legolara bakınca aklınıza ilk ne geliyor? Evin olmadık alanlarında kendiliğinden gezmeye çıkması sonucu annenizin üstüne bastıktan sonra attığı çığlık neticesinde uçan terlik? Evet! Lakin şunları birleştirerek anlamlı bir oyuncak yapanı da görmedim bu arada, saçma sapan birleştirip birleştirip olduğu yere bırakır giderdik. Değil mi? Değil mi ya, sizin canınız sağ olsun.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

2. Karton Bebek Giydirmece

2. Karton Bebek Giydirmece

Cancağzımız karton Şebnem bebekler, böyle fanilaları ile dergilerde arzı endam eder, yanında verdikleri elbiseleri kesip kesip onları giydirmemizi beklerlerdi. Akşamına sobada yanacak olan talaşı tutuşturmak için malzeme olan 'Şebnem Bebek'ler sayesinde kim bilir nice kız evlat moda blogger oldu, olmuştur, olabilmeliydi.

3. Teneke Polis Arabası

3. Teneke Polis Arabası

Avrupalı'nın teneke trampeti varsa bizim de Gürel marka teneke polis arabalarımız vardı. Bir arabayı kaç kişinin kullandığını bir çocuk için anlaşılmaz hale getiren, o kadar polis bir arabaya nasıl sığmış anlamaya imkân vermeyen, bir haftada hurdaya çıksa da pazardan hemen aynısından alınabilen ve gıcır haliyle yeni görevlere yollanan bu unutulmaz oyuncak özellikle tenekesinin takıldığı yeri(ekseriyetle anne çorabı) yırtmasıyla meşhurdu.

4. Teneke Otobüs

4. Teneke Otobüs

Gürel oyuncak tarafından üretilen diğer bir klasik ise bu teneke otobüslerdi. Kasketli yolcusu, seksi hostesi, neşeli şoförü, uygar kadın imajıyla bambaşka; mutlaka bir hafta içinde çıkan tekerlekleri ve her yeri açılır kapanırmış gibi duran ama sıfır fonksiyonaliteye sahip kapı-tavan-pencere çizimleriyle bir muammaydı. 80'li yıllarda bu oyuncağa sahip bir çocuk dingil nedir, herkesten iyi bilir. Ve kelimeyi hep tam yerinde kullanır.

5. Üçgen Poşette Kolonya

5. Üçgen Poşette Kolonya

Ya Allah cezasını vermesin bunların... mahallenin ne kadar zibidi oğlan çocuğu varsa bunlardan alıp yüzümüzegözümüze sıkarlardı. Sonra da vay gelsin canhıraş çığlıklar, anneye şikayet etmeler, annenin sümüklüyü azarlaması, sümüklünün annesinin senin annene küsmesi büyük döngüsü. Big bang'i yaratan döngü bile olabilir vallahi bu, o derece yaratıcı bi kuvvet, bi derede de pratik.

6. Davulcu Tavşan

6. Davulcu Tavşan

Şu ifadeden korkmamak mümkün mü ey güzel çocuklar? Bakın, bize neler ettiler! Burun desen haşat, gözler Evil Dead, kaşlar The Shinning'deki Jack Torrance. Öte yandan eller kopuk ve hayvancağız dandik bir tansiyon aleti pompasına tepki gösteriyor. Sonra da diyorlar travmatik çocukluk. Eben...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

7. Lak-Lak (Adı her neyse işte:)

7. Lak-Lak (Adı her neyse işte:)

Bütün bir mahallenin sabrı sınanır mı? Evet, Lak Lak ile sınanırdı. Bir değil, üç değil, bazen 10 çocuk birden Lak Lak elinde şakadalakada lakalukada diye tüm mahalleyi inleterek dolaşır, mahalleye kuş konamazdı. Bazen ibişin biri sanki sanki aynştayn gibi keşif yapmış bir halde gelirdi. Neymiş? Toplardan birini diğerine çarptırıyor, çarpan top altta kalıyor, çarpılan turunu tamamlayıp tekrar çarpan topa çarpıyormuş. Böyle anlatınca harbiden keşif gibi oldu. Momentum ya işte bildiğin. 

Bi de bu aletten yılmış, tiksinmiş ebeveynlerin apartman toplantısında ortak karar alarak yaymaya karar verdikleri ve tüm Türkiye'yi ele geçiren 'Bu oyuncak yurt dışında yasaklanmış, bileğe çarparsa öldürüyormuş' dedikodusu vardı ki sorma. İki gün saklarsın, bulamazlar, bu asparagas tutkusu nedir sayın aileler?

8. Zıplayan Kurbağa

8. Zıplayan Kurbağa

Zıplayan kurbağa 1 birimdir. Yani, 1 kuruştur, bir liradır, bir milyon liradır ve sonra yine bir liradır. En basit origami kurbağasının bu fısfıslı ve naylon versiyonu her dönemde alıcısını bulur ve evlere girer. Tarihi ve bir o kadar da modern bir oyuncak olması açısından mihenk topudur.

9. Zıplayan Kurbağa

9. Zıplayan Kurbağa

Bu kurbağamız bir başkadır; cepte taşınır, okulda arkadaşın burnuna, evde kardeşin ağzına doğru yollandırılır. Eğlencesi büyük, yarattığı kızgınlık yüzünden ömrü kısadır. Öyle ki bir kelebek kadar bile yaşayamazdı bu kurbağa. Fotoğrafı çeken arkadaş uyanıklık yapıp alır almaz çekmiş fotoyu.

10. Pervane

10. Pervane

İttirme gücüyle çalışan ve verdiği eğlenceden çok zahmetiyle hatırladığımız Pervane versiyon 1.0'ın fotoğrafını görüyorsunuz. Alttan yukarı doğru ittirdiğinde uçup giden bu oyuncağımızda sktir olup giden pervaneyi bulma uğraşı, o çocuk halde 50 metre o yana, 40 metre beri yana koşturup tekrar pervaneyi almak hadisesi yüzünden bitap düşer, mışıl öğlen uykusuna zor atardık kendimizi. Tabii farkında değiliz o zamanlar.

Bu pervanenin bir de arkadaşların suratına doğru tutulup ittirilmesi vardı ki, Türkiye'nin ne derece psikopat dolu olduğunu kız çocuklarının erken yaşta öğrenmesine vesiledir

11. Pervane

11. Pervane

Spiral desen değil, pervane desen değil; iki ucubik nesnenin bir araya gelişiyle fonsksiyonel bir nesnenin nasıl ortaya çıkabildiğinin en şahane örneğiydi bu pervaneler. Bu zengin işi olanı, bizim orada bir önceki düz pervaneden vardı sadece, o yüzden oynayamadım ve verdiği zevki bilmiyorum (nası yalan... nassı yalan...)

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

12. Montajlanabilen Askerler

12. Montajlanabilen Askerler

Mini mekanik seti, daha doğrusu kutudaki tabirle 'Renkli Montaj Oyun Ekipleri' gerçekten bir halay ekibi tadında komple bir oyun ekibiydi. Plastikten mamul, kol-bacak kısımları hareket edebilen, pense şeklindeki ellerinden dolayı birinin elindeki aleti öbürüne takarak çeşit çeşit karakter yaratmaya imkân veren harika bir setti. Bir kutu içerisinden 3-5 adet çıkar, kovboylusu, atlısı, itfaiyecisi, korsanı, kızılderilisi çeşit çeşit şekli olurdu. Elinizde birkaç mini mekanik oyuncak varsa bütün ev bir oyun alanına dönüşür halılar arazi, halı kıvrımları yol, sehpalar belediye meclisi balkonuna dönüşürdü. Daha sonradan isminin Playmobil olduğunu öğrensek de fark etmez, her zamanki büyüleyici ismiyle mini mekanikler olarak kaldı onlar aklımızda.

13. Atari

13. Atari

Öncelikle şunu netleştirelim: Eskiden oyun oynamaya imkân veren her şey; ekranının büyüklüğüne, oyunun grafiğine bakılmaksızın 'atari'ydi. Atari 2600 ile başlayan çocukların bilgisayar oyunlarıyla salaklaştırılması süreci Nintendo, Gameboy vs. gibi cihazlarla devam etti. 

Resimde görülenlere kartuş derdik, kiminde 80 bin oyun bir arada (aslında sadece 10 oyun var, diğerleri farklı renkteki varyasyonları), kimi 'çok süper grafikli' diye bir kartuşta sadece bir oyun olarak satılırdı. Oyuna meraklı olanın ayrı bir kartuş çantası olur, kimi banknot gibi bir türlü sığdıramadığı eline desteleyip gezmeyi severdi. Şimdi hiçbir çocuğun dönüp bakmayacağı grafikleri ve müzik demeye bin şahitbızbızbüzzütbüzzüt gibi seslerden ibaret melodileriyle apayrı bir boyuttu Atari'ler. Şimdinin bilgisayar oyunlarına bakarken olayın nerelerden nerelere geldiğini kaçınılmaz olarak sorgulayışımızın yarattığı çöküntüyü ise Atari dönemini yaşamamış kimsenin, hatta Atari salonunda jeton alıpCommodore 64-Amiga oyunları oynamış neslin bile anlaması mümkün değil.

14. Boru mu Tüf Tüf

14. Boru mu Tüf Tüf

TüfTüf (ya da aminaye adıyla boru) 80'li yılların en yaratıcı ve en emek isteyen oyuncaklarından biriydi. İnşaatlardan çalınan yahut, '__boru var mı abi?' sorusuyla elektrikçilerden temin edilen elektrik borularından yapılan TüfTüf silahı içerisine kağıttan yapılan sivri külâh(fişek) 'mermi'ler konur ve herkes silahını alır, bir çete savaşı tertip edilirdi. Her çocuğun kendi özel silahını ve küLLâhlarını yapması açısından bir kişiselleştirme zevki de yaşatır, 5-6 yaşındaki çocukların kırk yıllık Kızılderili gibi hissetmesine sebep olurdu. Ayrıca renkli elektrik bantları vasıtasıyla TüfTüf'lere dürbün, şarjör gibi eklentiler de yapılır, kimi arsızlarsa külâhlarının ucuna iğne takarak arkadaşlarını kör etmeye çalışırdı. Türk halkındaki psikopatlık potansiyeli burada da kendini gösteriyor görüyorsunuz.

Aynı silahların tutukluk yapması gibi TüfTüf'ün de 'şişme' sorunu olurdu. Üflemeyi bilmeyen hunhar yaratık kardeşlerimizin boruyu tükürükle doldurması veya külâhı düzgün yapmamaları sonucu oluşan bu durum, özellikle bire birde rakibin başına geldiğinde müthiş bir keyif yaşatırdı. 

Bir süre sonra nalburlar beceriksiz çocuklar için özel yapılmış, tutacak yeri olan TüfTüf modelleri bile satmaya başladılar ve TüfTüf ayağa düşünce hızla terk edildi.

15. Robot

15. Robot

Fotoğrafta 80'li yıllarda türlü çeşitlisini elden geçirdiğimiz temsili bir robot görünüyor. İşin tuhaf yanı bu robotların tamamının temsili olmasıydı. Arkadaş kolu oynasın... yok. Ayağı oynasın... yok. Ses çıkarsın... o da yok! Hani aileniz paraya kıydıysa belki üzerinde bir iki tane led yanan bir robot almıştır size, hepsi o. Bir de bu fotoğrafta kalender durduğuna bakmayın, renginden öyle o. Normalde bu robotlar bildiğin naylondan imal edilir ve balon gibi hafif olurdu. 

Tabii sonradan, yani 90'lı yıllara doğru, 'vicıv vicıt tatatata civink tüvink' gibi sesler çıkaran daha çok ledli robotlar robotsever çocukların ilgisine sunuldu. Fakat onlar da bu naylon robotun verdiği tadı vermedi.

16. Üflemeli Sepet

16. Üflemeli Sepet

Bu üflemeli sepetli toplar tüm bakkallarda bulacağınız fevkalade dandik oyuncaklardı. Bir kamışın üzerine monte bir sepet ve onun içindeki plastik bir toptan ibaret olan bu oyuncak bir amaca tabiydi. O amaç da artık sürekli üflemekten derbeder olup başınızın dönmesi ve neticesindebayılana kadar topu havada/dengede tutmaktı. Anneleri,'evladım ne oldu, mosmor olmuşsun' feryatlarıyla telaşa sürükleyen bu oyuncağa ait her çocuğun farklı bir rekoru olur, biri üflerken diğeri Casio saatiyle saniye tutardı.

Üfleyen kişinin topu bir yandan da tükürükleriyle havada tuttuğunu görmekse resmen  tiksinmenin ne demek olduğunun öğrenildiği bir andı.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

17. Solo Test

17. Solo Test

Solo Test herhalde dünyanın en bilinen oyuncağıdır. Ama oyuncak mıdır, psikolojik test midir, çocukken kendini salak gibi hisset de bir daha kimseyle zekâ yarışına girme diye yapılmış bir İsrail oyunu mudur belli değil. 

Deliklere piyonlar yerleştirilir, en ortadaki delik boş kalır ve piyonları birbirinin üzerinden atlatarak en az sayıda piyonu bırakmaya çalışırsınız. Bu oyun sayesinde, eğer bir taş bırakırsanız 'Bilgin' mertebesine erişebilirsiniz. Bilgin de neyse artık... Anlatılanlara göre 1986 yılında Kırşehir'de gerçekten bir piyon bırakan bir çocuk varmış. Fakat siyah giyen adamlar onu alıp götürmüşler. 

Sıralaması ise şöyle:

1. Bilgin

2. Zeki

3. Kurnaz

4. Başarılı

5. Normal

6. Tecrübesiz

7. Aptal

8. Geri Zekalı

9. Beyinsiz

22. Çüş

35. Lobotomi

18. Hareketli Yılan

18. Hareketli Yılan

Bu yılanı çok sattılar, bu yılanı evimize, yatağımıza, koynumuza soktular. Kuyruğundan tutulduğu gibi kıvrım kıvrım kıvrılan bu yılan özellikle anne baba tarafından derdest edilen çocukların bir nevi isyanıydı, intikamıydı. 

Bu yılanı aldıktan sonra çocuklar ilk evvela anne-babayı korkutmaya çalışırlar, onlar da -halen çözemedim gerçekten mi korkarlardı yalandan mı- korktuklarında sevinçle daha çok kıvrandırayım derken oyuncağı kırarlardı. 

Sonrası bir elde kertenkeleden geride kalan kuyruk gibi kıvranan kuyruk bölümü, diğer yanda ikiye bölünmüş yılanın kafası. Bir yanıyla vahşet ama tastamam hüzün. Resmen ödüllü fotoğraf sahnesi.

19. Sudaki Halkalar

19. Sudaki Halkalar

Atari'ye parası yetmeyen fakir ailelerin çocukları için yapılmış bir Atari simülasyonu. Hangimiz bu oyuncağın envai çeşidiyle tarumar olmadık ki. Neymiş, düğmeye bastıkça alttan hava pompalayarak yuvarlakları ortada görülen çubuklara geçireceksin. Bunun artık Örümcek-Adam'lısı, Tsubasa'lısı, yatayı, yuvarlağı, diktörtgeni, sekizgeni her çeşidi vardı. Bazılarında sağlı sollu pompalama düğmeleri bile olurdu.

Fakat bi yanıyla da çok zevkliydi ve misafirliklerde sıkılmadan saatler geçirmenizi sağlardı. Zira sanki Jüpiter'e drone indiriyormuş gibi bir tatmin yaşatır, yerçekimsiz ortama hükmediyormuşuz gibi hissettirirdi.

20. Katlanan Bardak

20. Katlanan Bardak

Katlanan bardaklar gerçekten mucize derecesinde pratik icatlardı. Çocuklara eğlencelik olsun diye alınır annelerin çantasından ayrılmazdı. Bir de bir süre sonra katlanma yerlerinden su sızdırmaya başlamasa en şahane çeyiz parçası diyeceğim o olacak.

21. Bilye Kimine göre Misket

21. Bilye Kimine göre Misket

Şimdilerde sadece akvaryum fanuslarda rastladığımız bilye ya da misket ya da cıncık eğlencesi sanki sonsuza kadar sürecekmiş gibi gelen müthiş bir eğlenceydi. Sonsuza dek sürecekmiş gibi gelirdi çünkü herkes her akşam yatmadan önce ve ayrıca gün içinde 25 kez kaç bilyesi olduğunu sayardı. 

Bilye sporuna gönül vermişler bu oyunlarda rakibe psikolojik çöküntü yaşatmanın, moralini düşürmenin etkisi el becerisinden daha önemlidir. O yüzden baş, kuyu, tulumba, üçgen hangisi olursa olsun muhabbet, şaka, eğlence eksik olmaz. 

İşin pis tarafı ise mahalledeki öküz abilerdir. Siz hep birlikte oyun oynarken -hatta bazen evli barklı olan kocaman adamlar- 'hohahahröhaha' gibi ayımsı sesler çıkararak yerdeki bütün bilyeleri alıp kaçarlardı. Kaçmasa bile bir şey diyemezsin adam senin sekiz katın. 

Bi de Gafçik/Gaflik ya da Eneke adı verilen diğerlerinin tamamından değerli bir misketiniz olur. O uğurludur, daha renklidir, daha büyüktür, küçüktür, yaralıdır, ne bileyim bi olayı vardır. Ve onu kaybetmek kumar masasında ceketini bırakmak, dahası .ötü kaybetmek gibidir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

22. İskelet Anahtarlık

22. İskelet Anahtarlık

Zibidi erkeklerin abilerinden, dayılarından aşırıp okulda kızları korkutmak için yanlarında getirdikleri; kızlarınsa, 'ay çok korktum' nidalarıyla en çok kendilerinin korktuğunu belli etmeye çalışmaları açısından adeta bir Çığlık Güzeli mücadelesine girmelerine sebep olan efsane nesne. Gördüğünüz gibi kolların uzunluğu bile bir müddet gerilmek için yeterli.

Bu iskelet anahtarlar çocukların elinde olduğu kadar lise sondaki veya liseyi bitirmiş ergen delikanlıların elinde de dolaşır, niyeyse bir yiğitlik simgesiymiş gibi kullanılırdı. Ne tipler vardı harbiden ya.

23. Su Tabancası

23. Su Tabancası

Hakkında ne yazsak, ne konuşsak az.

Daha çok, oğlan çocukları kızları deli etmek için kullansa da hepimiz için vazgeçilmezlerden biriydi su tabancaları.

Özellikle yaz tatillerimizde gerek serinletici özelliği ile gerekse saçma şakaların esas oğlanı olması sebebiyle vazgeçemediğimiz aksesuarlarımızdandı.

24. Su Yüzüğü

24. Su Yüzüğü

''Bak amcamlar bana Almanya'dan yüzük getirmiş.'' cümlesi üzerine eğilip baktıktan sonra gözbebeğinin ortasına olanca gücüyle gelen suyu hissetmeyeniniz var mı ey '80 kuşağı.

Hayır anlamadığım, her seferinde de yerdik he. Yemez miydik ya? Bir tek ben mi inanıyormuşum yahu her seferinde? Bir şey desenize ya :((

25. Taso

25. Taso

Cips paketlerinin içinde cipslerden önce arayıp bulduğumuz nadide oyuncağımız tasolar.

Yanlış hatırlamıyorsam normal, süper ve mega tasolar olmak üzere gruplara ayrılırlardı. Bir kişinin yere saçtığı tasolarının üzerine diğerleri yine tasolarıyla vurup ters çevirmeye çalışırdık. Ters çevirebildiğin taso ise senin olurdu.

Heder olduyduk şu mini diskler uğruna :)

26. Alçı Kalıbı

26. Alçı Kalıbı

Tam olarak oyuncak kategorinde sayılmasa da derslerden sıkıldığımız anlarda öğretmenlerimizin önümüze koyduğu eğlenceli faaliyet, alçı kalıbı almaktı.

Okulda ders esnasında alçı dökmek sınıfları ve bizi, binayı yeniden inşaa eder gibi bir inşaat pisliğine bulasa da, kuruduktan sonra boyamanın zevki de hiçbir şeyde yoktu.

Yalnız ne özenirdik ama, tavşanımın kulağı koptu diye ağladığımı bilirim...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

27. Nova Color

27. Nova Color

Kendine has bir boya çeşidi, Nova Color. 

Mumlu desek değil, pastel değil, kuru boya hiç değil, hepsinin karışımı bir boyaydı ''novakolar.'' 

6'lı ve 12'li iki çeşidi vardı ve her iki çeşidinde de kahverengi asla bitmezdi.

28. Leblebi Tozu

28. Leblebi Tozu

Ahahah! Yusuf desenize bi!

Yahu bir nesil şu yukarıda görmüş olduğunuz plastik kabın içindeki tozu yedikten sonra YUSUF demeye çalışmakla heder oldu, tükendi.

Kimbilir nice bilimadamı, astronot, hala yusuf demeye çalışarak bir meczup gibi dolaşmaktadır dünya üzerinde.  

Telef olduk kaptan!

29. Düdük Şeker

29. Düdük Şeker

İlkokuldayken anamızı babamızı komşumuzu deli etmemize yarayan tek şey FLÜT mü sanıyordunuz?

Elbette hayır, şu dünyada flütle daha dün annemizin çalmaya çalışan ilkokul öğencisinden daha fena bir şey varsa o da düdükü şekerdi dostlar. 

Yarısını ısırırsın, zaten olmayan sesi iyice çirkin çıkar, bu sefer kuvvetli üflemeye başlarsın, şekerler boynuna akar. Allah anamıza babamıza iyi sabır vermiş vallahi.

30. Yumiyum

30. Yumiyum

Kalem şeklinde incecik bir şekerdi Yumiyum. 

Muadili var mıdır günümüzde bilmiyorum lakin en önemli özelliği dişlere yapışmak suretiyle gülümsediğinde insanı maymun etmek ve ama bir yandan da deli bir mutluluk vermekti.

Emerek yesen ayrı, ısırsan ayrı dertti bu lastik şekerleme ama inanın yazarken dahi canım istedi. :)

31. Otomatik Kalem Kutusu

31. Otomatik Kalem Kutusu

Ta ta ta taaaaaammmmmm!...

Assolistleri sona sakladım.

Düğmeli, kapsüllü, gizli bölmeli, son teknoloji bu kalem kutularını hatırlamayan var mı? Yahut ilk gördüğünde uzaylı görmüşcesine tepkiler vermeyen?

Sınıfa ilk getiren arkadaşımızın etrafında halka olup çığlık çığlık, ''Ay şuraya da bas, buna bassak ne olur? Ay ses çıkardı!'' diye günlerce kendimizi kaybettirmişti bize.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

32. Kokulu Silgi

32. Kokulu Silgi

Ah o kokular, kokular...

Pembe, sarı ve yeşil olurdu kokulu silgiler. Hala daha bulsam yemek isterim kesin. 

Tüm çocukluğumuz bu silginin kokusu ile hipnotize olmakla geçti sanki. Kanser yapıyormuş, kimyasalmış, bağımlılık yapıyormuş söylentileri her yıl ara ara çıkar, ara ara kaybolurdu lakin umursayan olmazdı. Okul döneminin belki de en çok el değiştiren (çalınan) nesnesiydi bu silgiler, o da kafa yapmasından olabilir gibi geliyor şimdi düşününce.

Olsa da koklasak :)

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
73
27
8
7
3
3
2
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Mavi Balik

İpe bağlanan topaçlar gene ip üstünde döndürülerek çevrilen testere gibi yuvarlak şeyler, çember (hulahop), ayak hulahopu, füze balonlar, çatapatlı veya mant... Devamını Gör