onedio
Görüş Bildir
44 Yıllık Duayen Borsacıdan Yatırımcılara Para Kazandıracak 12 Öğüt
Sadık Eratik, 44 yıldan beri hisse senedi piyasasının en göbeğinde yer alan bir isim. Borsadaki al-sat mantığının yerine yatırım yapmayı öneren, bu sayede 44 yıl boyunca faal kalabilen bir yatırımcı. Bir kaza sonucu gözlerini kaybeden duayen borsacı, borsadan kazandığı 100 milyon TL'ye yakın kazancının bir kısmıyla bir göz hastanesi açmış ve bu hastaneyi devlete bağışlamış. Daha sonra bol bol hayır işleri yaparak adını duyurmaya devam etmiş. Geçtiğimiz günlerde ise bir röpörtajında yıllardır öğrendiklerini bir araya getirip, borsa ile ilgilenenlere altın değerinde öğütler vermiş. Eğer borsa ile ilgiliyseniz kulak vermeniz gereken işte o 13 ipucu;
Borsadan Para Kazanmak için 10 Tavsiye
Borsadan para kazanmak mümkündür ve bunun için özel yetenekleriniz olmasına gerek yoktur. Bilgisi ve deneyimi olan herkes borsadan kolayca para kazanabilir. Borsa ile ilgili bilginiz yoksa bu biraz zor görünebilir veya oldukça basite indirgenebilir. Basite indirgenip giriş yapıldığı zaman büyük olasılıkla kayıpla karşılaşılır. Borsadan para kazanmanın zor olduğunu düşünen kişiler ise piyasa hakkında bilgi edindikten sonra işlemlerin basit olduğunu göreceklerdir.Borsadan para kazanmak için tavsiye arayan kişilere verilecek en büyük ipucu her şeyden önce bilgi ve deneyim kazanmak gerektiğidir. Günümüzde borsa bilgisi ve deneyimi kazanmak son derece kolaydır. İnternet üzerinden yapacağınız doğru sorgular ile hemen her sorunuza cevap bulabilirsiniz. Aynı zamanda eğitim kuruluşları ve aracı kurumlar tarafından verilen eğitimlere de internet üzerinden ulaşabilirsiniz.Başarılı bir borsacı olabilmek için düzenli bir okuma alışkanlığınız olmalıdır. Birçok ünlü yatırımcı, bir borsacının düzenli olarak günlük okuma alışkanlığının olması konusundan bahseder. Sürekli okuyarak borsa hakkında bir şeyle öğrenmek kesinlikle ufkunuzu genişletecek ve fiyatlara bambaşka bir gözle bakmaya başlayacaksınız. Deneyim kazanmak için de, sanal para ile gerçek piyasa koşullarında işlem yapılan demo hesapları kullanabilirsiniz. Demo hesaplarda, borsa ile ilgili iyi bir deneyim kazanmak mümkündür ve işlemleriniz için yatırım stratejileri geliştirebilirsiniz.KAYNAK: http://borsanasiloynanir.co/borsadan-para-kazanmak-icin-tavsiyeler/
Kuito Söküm İçin Karaya Çekildi, Çevre Örgütleri Ayakta
Angola'dan Türkiye'ye getirilen, radyoaktif atık barındıran Kuito gemisi, Aliağa'da söküm için karaya yanaştırıldı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yetkilendirdiği Haser adlı özel firmaya yaptırıldığı belirtilen radyasyon ölçümlerinin temiz çıktığı ve gemide tehlikeli atık olmadığı açıklandı. Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu ise TAEK'in hiçbir kuruma yetkilendirme yapmadığını belirterek, “4 saatte yapılacak hiçbir incelemeye güvenilemez. Ortada tiyatro oynuyorlar” dedi.Geçen haftadan bu yana tartışma yaratan 400 metreye yakın büyüklükteki Kuito gemisi tüm uyarılara karşın söküm için Aliağa'da karaya çıkarıldı. Aliağa Liman Başkanlığı'ndan edinilen bilgiye göre gemi baştan kara yöntemiyle karaya yanıştırıldığı öğrenildi.Cumhuriyet'ten Emre Döker'in haberine göre, Baran Bozoğlu, “Gemide radyoaktif atık ve parlayıcı, patlayıcı madde olmadığı raporlanmış. Açıklanan rapor baştan sona eksiklerle dolu. Raporda ölçüm parametresi olarak radyan yazılmış. Ancak bu röntgen olmalıydı. Tam bir rezalet. 400 metreye yakın gemiyi 4 saatte nasıl incelediler. Gözlemi incelediler. Neresine baktılar. Geminin içindeki asbeste ilişkin hiçbir bilgi yok. Borsa ekranına düşüyor konuya tepki gösteren çevre örgütlerine ve kamuoyuna hiçbir bilgi verilmiyor” diye konuştu.Geminin alelacele sökülmek istendiğini, gemideki radyoaktivitenin hiçbir şekilde bilimsel olarak incelenmediğini de vurgulayan Bozoğlu, “Radyasyon ölçümü yapan firmanın TAEK'ten yetki aldığını açıkladılar. Ancak TAEK hiçbir kuruma inceleme konusunda yetki veremez. Bu incelemeyi TAEK'in kendi yetkililerinin yapması gerekirdi. İncelemede geminin 5 metre çevresini dolaşmışlar. 4 saatte radyoaktif inceleme yapılamaz” diye konuştu.
Warren Buffet'in Servet Yaratırken Kullandığı 13 Çok Mühim Taktik
75 milyar USD servetiyle dünyanın en zengin 2. Adamı. 84 yaşında hala işine dans ederek giden bir adam. En çok mütevaziliğini seviyorum, dünyanın en büyük jet filosu şirketlerinden Jet Blue’nın sahibi olmasına rağmen özel bir jeti yok. 15-20 bin USD değerinde orta direkt bir Cadillac’ı var ve arabasını kendi kullanıyor, koruma ordusu yok. Çocuklarına büyük servet bırakmak istemiyor sadece 5 yılda bir 1’er milyon USD ayırıyor onlar için. (75 milyar USD servetin yanında devede kulak). Şimdiden servetinin %80’ini hayır kurumlarına bağışlamış bir adam. Parayı bir amaçdan ziyade araç haline getirmiş bir filozof Warren Buffett. Bu adamla ilgili yazılmış yüzlerce kitap var, ben adamı çok sevdiğimden birkaçını altını çizerek okudum. Sizin için, hakkında yazılmış kitaplardan derlediğim Warren Buffett Tavsiyeler’ini aşağıda bulabilirsiniz.
Bilinmeyen Yönleriyle 'Güç, Servet ve Gizemle' Bütünleşmiş Rotschild Ailesi
Uluslararası finans alanında Rotschild kadar etkili olduğu düşünülen, özel bir aile daha yoktur. Kraları, dükleri, psikoposları çok rahat bir şekilde kullanabilen bu aile hakkında tarih boyunca birçok şey yazılmış, çizilmiştir. Ancak bir ailenin sıfırdan dünyanın en etkili 'hanedanlıklarından' birine dönüşmesi, herzaman ilgi çekici bir hikayedir. Frankfurtlu bir tüccar olan Anselm Moses Bauer, o dönemlerde rehincilik, tefecilik, antikacılık gbi işlerle ilgileniyordu. Yahudilerin toplum içinde meslek bakımından bazı kısıtlamalara tabii tutulmasından dolayı, kendileriyle bütünleşecek bu mesleğe yöneldiler. Mayer Amschel (Rotschild) ise, bu aileyi bir topluluk haline getirerek fark yaratmıştır. Salgın bir hastalık yüzünden tüm ailesini kaybeden Mayer Amschel, 13 yaşından beri tek başına ayaklarının üstünde durur. Bir bankada işe girer, kısa süre içinde terfi alır, babasının rehin dükkanının üzerindeki katta eşi ile yaşar.Beş oğlu olur. Mayer Amschel, iş kollarını beş oğlu arasında nasıl dağıtacağını onlar henüz çocukken düşünmüştür. Ailenin kuralları da bu dönemde şekillenir. Anlam olarak Rotschild, 'kızıl kalkan' anlamına gelir.
Reklam
Facebook, Gelirini Geçen Yıla Göre Yüzde 58 Artırdı
Dünyanın popüler sosyal paylaşım sitesi Facebook'un, 2014 toplam gelirinin 12,47 milyar dolar olduğu ve bu rakamın 2013'e kıyasla yüzde 58 arttığı belirtildi.Facebook'un kurucusu ve Üst Yöneticisi (CEO) Mark Zuckerberg, yaptığı açıklamada, '2014'te çok şey başardık. (Facebook) Camiamız büyümeye devam ediyor ve biz dünyayı birleştirmekte gelişme kaydediyoruz' dedi.Facebook'un aralık ayındaki günlük aktif kullanıcı sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 artarak yaklaşık 890 milyona ulaştı. Günde ortalama 745 milyon Facebook kullanıcısı hesaplarına, akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazlarından giriş yaptı. Bu rakam, Aralık 2013'e kıyasla yüzde 34'lük artışa işaret etti.Öte yandan, Facebook'un hisseleri, borsa kapanış saatinden sonra yapılan işlemlerde yaklaşık yüzde 1,5 değer kaybederek, 75,11 dolara geriledi.2014 mali yılı son çeyreği finansal sonuçları açıklandıFacebook, 2014 mali yılının son çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıkladı. New York borsasının kapanmasının ardından yapılan açıklamaya göre, şirket 31 Aralık 2014'te biten çeyrekte 3,85 milyar dolar gelir ve 701 milyon dolar net kar elde etti. 2013 yılının son çeyreğinde 2,59 milyar dolar gelir ve 523 milyon dolar net kar açıklayan şirketin 2014'ün aynı dönemindeki geliri yüzde 49 yükselirken, net karı da yüzde 34 artmış oldu.Piyasaların beklentisi ise şirketin 4. çeyrekte hisse başına 0,49 dolarla toplamda 3,77 milyar dolar gelir açıklayacağı yönündeydi.Facebook'un, beklentileri geride bırakan gelirinin yaklaşık yüzde 93'ünü reklam kaynağı oluşturdu. Açıklamaya göre, geçen yılın son çeyreğinde 3,59 milyar dolara ulaşan reklam gelirleri 2013'ün aynı dönemine göre yüzde 53 arttı.Gülbin Yıldırım, AA
Başbakan Davutoğlu: 'Hiçbir Komisyon Üyesiyle Konuşmamaya Özen Gösterdim'
Başbakan Davutoğlu, iki günlük resmi ziyaret için geldiği Londra'da basın mensuplarının sorularını yanıtladı.Davutoğlu, '62'inci hükümet olarak bundan sonra 2023 hedefini kapsamlı bir şekilde uluslararası yatırımcılarla paylaşma imkanı buldum. Türkiye'nin önümüzdeki dönem, yabancı yatırımcılar için cazip bir atmosfer olduğunu görmekten memnuniyet duydum.' dedi.Yüce Divan OylamasıDavutoğlu, 'Belli bir yasal çerçeve içinde yapılır. Bu sürede yorum yapmak yasal değildir. AK Parti olarak açık bir tavır sergiledik. Hiçbir komisyon üyesiyle konuşmamaya özem gösterdim. Genel Kurul'da oylanacak. Vekalet bıraktım, oy kullanacak. Yalçın Bey kullanacak.'Paralel Yapı Operasyonu...'Maalesef devletimizin tarihinde ciddi bir şekilde karşı karşıya kaldığımız olumsuz bir tablodur' diyen Davutoğlu, 'Devletin gizli güvenlik toplantılarını kriptolu telefonlar dinlendi. Bu bir casusluk faaliyetidir. Bizim görevimiz kim olursa olsun böyle bir ihanetin ortaya çıkması için bütün çabayı göstermektedir. Bu süreç kararlı bir şekilde devam edecek. Bir daha hiç kimse TC devletinin güvenlik toplantılarını dinleme cesaretini gösteremeyecektir' diye konuştu.Cameron a gönderilen mektup.Davutoğlu, 'İngiltere'deki Müslüman kanaat önderleri ile görüşeceğim. Türkiye'nin Avrupa'daki olaylarla ilgili hassasiyetini paylaşacağım. Paris yürüyüşünde de beraberdik. Avrupa kıtası çok kültürlü bir kıtadır. Herkesin görüşüne saygı duyulmalıdır.' dedi.Hrant Dink Ölüm Yıldönümü...Davutoğlu, 'Hrant Dink bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Ben kendisini tanıyan biriyim. Herhangi bir vatandaşımızın öldürülmesi bizim duyarlı olmamız gereken bir konudur. Verdiğim mesajla çağrıda bulunuyoruz. Bu insani bir çağrıdır. İnsani ve ahlaki bir konudur. Ümit ederiz 2015 yılı 1915 yılı üzerinde düşmanlıkların üretildiği bir yıl olmayacaktır. Elimizden gelen çabayı gösterdik gösteriyoruz. Türkiye ve hükümetimiz hiçbir zaman bu konuda ön yargıya sahip olmadığını gösterdik. Hrant Dink aydın bir kanaat önderidir. Katledilmiştir. Bizim vatandaşlarımızın can güvenliği devletimizin teminatındadır. Umarım bu mesaj her iki tarafa da gider. Ve bu yıl savaş acılarından dostluk üretebiliriz. Bu mesajın temel içeriği budur. Herhangi bir hesap için yapılmış değildir.Davutoğlu, Borsa İstanbul ile Londra Borsası arasında işbirliği anlaşması töreninde konuştuBAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, 'İstanbul Küresel Aktör Forumu'nda Londra Borsası ve Borsa İstanbul arasındaki işbirliği anlaşmasının imzalanmasının öncesinde yaptığı konuşmada finans merkezi olarak İstanbul'un önemine vurgu yaptı. Başbakan Davutoğlu, 'Benim için Londra ilk kez ziyaret ettiğim şehirdir. İngiltere'ye geldiğimde kitabevlerine gitmeye zaman ayırmaya çalışmaktayım' diyerek Londra'nın kendisi için öneminde de değindi.'İki büyük geleneği ve kültürü, şehir ve şehir kültürü bakımından İstanbul ve Londra'da şehir kültürünü görmekteyiz' diyen Başbakan Davutoğlu, İstanbul ve Londra'nın finansal açıdan önemine değinerek şunları kaydetti:'Geleneksel ekonominin merkezi İstanbul'du ve Londra'ya bakacak olursak modern ekonominin başkenti. Modern ekonomiyi anlamak için Londra'yı anlamak zorundasınız. Geleneksel ekonomiyi anlamak istiyorsanız da İstanbul'u anlamak zorundasınız. Bu iki gelenek bir araya gelmekte ve kendilerini küresel ekonomi olarak ortaya koymaktalar.'Londra ve İstanbul kent ekonomilerinin bir araya gelmesinin dünya ve Avrupa açısından da büyük önem taşıdığını belirten Davutoğlu, 'Bu iki ekonominin bir araya gelmesi AB ve Brüksel için de bir çare olabilir' dedi.Türkiye'nin G20 üyeliğine de değinen Başbakan, geleneksel ve küresel aktör ayrımında Türkiye'nin küresel bir aktör olarak öne çıktığını vurguladı.HASTA ADAM YAKIŞTIRMASI 21. YY'DA AVRUPA İÇİN KULLANILMAYA BAŞLANDI'Hasta adam yakıştırması Osmanlının son döneminde kullanılmakta iken 21. Yy'ın başında Avrupa için kullanılmaya başlandı. Avrupa için kullanılan bir terim haline geldi' diyen Başbakan Davutoğlu, ekonomisinin kendi dönemlerinde güçlendiğini ifade etti. Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:'2014'ten u yana bütçe açığı azaldı ve bu çerçevede Türkiye'nin bütçe fazlası veren bir ülke olduğunu ifade etmekteyim. Bütçe açığında azalma söz konusu ebetteki bunun petrol fiyatlarının inmesi de etkili oldu. Fakat 2001 yılını unutmamak gerekiyor. Burada reform mantalitesi ve rasyonel ekonomi kavramlarının ortaya çıkarılması söz konusu.'Ekonomik büyümenin beklentilerin altında yüzde 3 oranında gerçekleştiğini belirten Davutoğlu, 'Kalkınmakta olan ülkeler arasında yine de bu oran çok yüksek. Avrupa'da 2., OECD'de 3. büyük oran' dedi.'Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki görev dağılımındaki yumuşak geçiş Türkiye için önemli bir testti' diyen Başbakan Davutoğlu, siyasal istikrarın demokratik seçimlerle sağlanması gerektiğini ifade ederek siyasi istikrar ve ekonomik akılcılığın önemine değindi. 'Etkili bir hükümete siyasi bir vizyona sahibiz' diyen Başbakan Davutoğlu, İstanbul'un bölgenin merkezi olduğunu vurguladı.Vize serbestisi konusuna da değinen Davutoğlu, 'Bölgesel merkez olma konumu önemli ve Türkiye bu durumda İstanbul'da bölgenin merkezi. Vize serbestisi konusunda Türkiye'nin ortaya koymuş olduklarının çok önemli olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü Türkiye'nin kaynakları petrol değil insan kaynağı. İş dünyası nereye gitmek istiyorsa oraya gidebilmeli' diye konuştu.NAPOLYON'DAN ALINTI YAPTIİstanbul'un kültürel ve finansal bir merkez olması konusunda Napolyon'un bir soruya verdiği cevabı hatırlatan Davutoğlu şunları söyledi:'Herkes İstanbul'u bilir ama Napolyon'un bu konuda bir sözü var. Napolyon, 'Dünya tek bir ülke olsaydı hangi şehir başkent olurdu?' sorusuna 'İstanbul' cevabını verdi. İstanbul bu anlamda bir merkez.''Küresel finansal merkez endeksine bakarsak İstanbul 30 sıra birden yükselerek 72. Sıradan 42. Sıraya yükseldi. Bugün bu güzel şehirlerin evliliğini ile küresel ekonominin gelişmesine katkıda bulunuyoruz' diyen Başbakan Davutoğlu sözlerine şöyle son verdi: 'Londra borsasını tebrik etmek istiyorum ve ne zaman desteğe ihtiyacınız olursa hükümetimiz yanınızda olacaktır.'Programın sonunda Londra Borsası ve İstanbul Borsası'ndan taraflar, karşılıklı düzenlenen anlaşmaya imza attı.Başbakan Davutoğlu'na 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır' denilerek, kahve takımı hediye edildi.Davutoğlu - Cameron görüşmesi başladıBaşbakan Ahmet Davutoğlu, İngiltere'nin başkenti Londra'daki temasları çerçevesinde İngiltere Başbakanı David Cameron ile Başbakanlık Konutu'nda bir araya geldi.Cameron, Davutoğlu'nun Başbakanlık Konutu'nun bulunduğu Downing Street'de kapıda karşıladı.İkili görüşme Türkiye saatiyle 19.15'te başladı. Başbakan Davutoğlu, Cameron ile görüşmesinin ardından yabancı yatırımcılar ve şirket yöneticileriyle akşam yemeğinde bir araya gelecek. Davutoğlu daha sonra ikamet ettiği otelde Türk Sivil Toplum Kuruluşları'nın temsilcileriyle bir araya gelecek.Davutoğlu yarın öğle saatlerinde Davos Zirvesi'ne katılmak üzere Londra'dan ayrılarak İsviçre'ye hareket edecek.Başbakan Davutoğlu, İngiliz mevkidaşı Cameron ile görüştüBaşbakan Ahmet Davutoğlu, İngiltere'nin başkenti Londra'daki temasları çerçevesinde İngiltere Başbakanı David Cameron ile Başbakanlık Konutu'nda bir araya geldi.Görüşme Başbakanlık Konutu'nun bulunduğu Downing Street'de gerçekleşti.Gonca YAĞCI - Aynur TATTERSALL - LONDRA (DHA)
Reklam
'Hasta Adam' Artık Avrupa
Başbakan Davutoğlu, Avrupalıların, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri için kullandığı 'hasta adam' teriminin artık Avrupa için kullanılır hale geldiğini söyledi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Türkiye ve İngiltere ekonomilerinin bir araya gelmesi Avrupa Birliği açısından da Brüksel açısından da bir çare olabilir' dedi.Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Borsa İstanbul ve Türk İhracatçılar Birliğince, İstanbul Finans Merkezi Girişiminin işbirliğiyle düzenlenen, Anadolu Ajansının medya sponsoru olduğu 'İstanbul: Bölgesel Merkez, Küresel Aktör Forumu'na hitap etti.İngilizce yaptığı ve TRT'den simültane çeviriyle yayınlanan konuşmasında Davutoğlu, İstanbul ve Londra'nın, şehir kültürü ve geleneği bakımından birbirine benzediğini, iki büyük, güçlü geleneğin iki şehirde de yaşatıldığını söyledi.Londra'nın, yurt dışında ziyaret ettiği ilk şehir olduğunu dile getiren Davutoğlu, o dönemde gittiği kitabevlerine, Başbakan olması nedeniyle şimdi gitmekte zorluk çektiğini anlattı. Davutoğlu, kitabevlerine her zaman zaman ayırmaya çalıştığını kaydetti.Modern ekonomiyi anlamak için Londra'yı, geleneksel ekonomiyi anlamak için de İstanbul'u anlamak gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:'Bu iki gelenek bir araya gelerek, küresel ekonomiyi ortaya koymaktadırlar. Modern ekonominin merkezi Londra, sermaye piyasasındaki zorluğu aşmak açısından geleneksel piyasalarla bir araya gelmekte. Bu birlikteliğin bir araya gelmesi, küresel ekonomiyle geleneksel ekonominin bir araya gelmesi şeklinde ortaya konmakta. Türkiye ve İngiltere ekonomilerinin bir araya gelmesi Avrupa Birliği açısından da Brüksel açısından da bir çare olabilir.''Londra ve İstanbul alternatiftir'Başbakan Davutoğlu, geçen hafta Brüksel'de olduğunu, şimdi farklı alternatiflere bakmak gerektiğini ifade ederek, 'Farklı alternatif burada. Londra ve İstanbul alternatiftir, Doğu ve Batı'nın bir araya gelmesi. Avrupa ancak bu iki gelenek bir araya gelirse, entegre bir Avrupa ekonomisi haline gelebilir ancak. Gelişmekte olan Türkiye ekonomisi ve uzun soluklu modern ekonomi geleneği İngiltere, Londra ve İstanbul birlikte olduğunda zorlukları aşma konusunda Avrupa güçlü hale gelebilir' diye konuştu.Türkiye'nin küresel aktör şeklinde kendini ortaya çıkardığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin bu yıl G20 dönem başkanlığını yürüteceğini hatırlattı.'Hasta adam...'Davutoğlu, Avrupalıların, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde 'hasta adam' şeklindeki açıklamalarının bulunduğunu, 20. yüzyılın başında bunun, Avrupa açısından kullanılan bir terim haline geldiğini anlattı. 21. yüzyılın başında ise Türkiye'nin öne çıktığını ifade eden Davutoğlu, 'Çünkü, demokratik meşruiyet, siyasi istikrarın güven unsurunu aşılaması gibi son 12 yılda Türkiye'de öne çıkan unsurlar söz konusu' dedi.Birçok gözlemcinin, 2014 yılı açısından Türkiye ile ilgili pek çok şüpheler ortaya koyduğunu söyleyen Davutoğlu, 'Çünkü Suriye'de, Ukrayna'da kriz söz konusuydu. Çevrede zorluklar söz konusuydu ve bazı paralel yapıların çabaları söz konusuydu ekonominin istikrarsızlaştırılması açısından. Bir de iki seçim söz konusuydu. Seçimler siyasi meşruiyet açısından çok önemli. Aynı zamanda ekonomi açısından çok önemli' değerlendirmesinde bulundu.Türkiye'de hükümetin ortaya koyduğu çalışmalar sonucu, 2014'ten bu yana bütçe açığının azaldığına işaret eden Davutoğlu, '2013 Türkiye için kritik bir yıldı ve 1.3 milyon yeni iş imkanı ortaya konuldu. Siz burada Avrupa'da ne kadar iş kaybı söz konusu olduğunu gördünüz. Avrupa Birliğindeki kriz olmadan önce Türkiye üye olmuş olsaydı Türkiye'deki ortaya koyulan iş imkanları çerçevesindeki buradaki zorluklar da azalmış olabilirdi' diye konuştu.Türkiye'deki ekonomik büyümenin yüzde 3 olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bu akamın beklentilerinin altında kaldığını, ancak bu oranın kalkınmakta olan ülkelerin üzerinde olduğunu söyledi.Davutoğlu, şöyle devam etti:'Bu büyüme oranı ikinci en büyük Avrupa'da ve OECD'de üçüncü en büyük rakamları ortaya koymakta. Şimdi bizim büyüme oranlarının da yükselmesini beklemekteyiz ve enflasyonun da azalmasını beklemekteyiz. Mayıs'a kadar yüzde 6'lı oranlara düşmesini beklemekteyiz enflasyonun. Bu açıdan bakacak olursak 12 yıl Türkiye açısından başarıydı. Dünya ekonomisi daralırken, Türkiye ekonomisi büyüdü ve dünya ekonomisi büyürken daha önceden, hükümetimiz öncesinde daralma söz konusuydu Türkiye'de. Bu şunu ortaya koymakta ekonomik çareler, ekonomik programlar çok önemli ancak siyasi istikrar bundan daha da önemli. Bunları görmekteyiz. Siyaset ve ekonomi diye ayrı ayrı konuşmaktan ziyade 'siyasi politik ekonomi' kavramını ortaya koymaktayız ve bu çerçevede bütün projeler çerçevesinde bunun farkında olunması gerekmektedir.'Başbakan Davutoğlu, siyasi istikrar ile ekonomik akıcılığın, ekonomik rasyonelliğin bir arada olması gerektiğini vurguladı. Davutoğlu, ''Biz Türkiye olarak bakacak olursak etkili bir hükümete, siyasi bir istikrara sahibiz ve 2023 için de bir vizyona sahibiz. Vizyona sahip olan ülkeler arasındayız da aynı zamanda. Biz burada bütün bunları bir araya getirmenin gerekliliğine inanmaktayız' şeklinde konuştu.AB'nin vize serbestisini anladığını düşünmüyorumBaşbakan Davutoğlu, bölgesel merkez olmanın önemine değinerek, Orta Avrupa'dan Doğu Asya'ya, Japonya ve Çin'e kadar bütün Avrasya bölgesinde İstanbul'un bir merkez olduğunu dile getirdi.Türkiye'nin 65'ten fazla ülkeyle vize serbestisi anlaşması yaptığını anımsatan Davutoğlu, bu çalışmaların Türkiye'nin dinamizm içinde olması için yapıldığını ifade etti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'Bunu Avrupa Birliğinin tam anlamıyla anlamış olduğunu düşünmüyorum. Vize serbestisi konusunda Türkiye'nin ortaya koyduklarının çok çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Ve bizler, bunu gerçekleştiriyoruz çünkü Türkiye'nin kaynakları, petrol ya da doğal kaynaklar değil insan kaynaklarıdır. Ve insanımız nereye istiyorsa serbest bir şekilde gidebilmeli. Afrika'ya açılmak istiyorsa bunu gerçekleştirebilmeli.'Türkiye'nin Afrika için özel politikalar geliştirdiğini anlatan Davutoğlu, bunun, Türkiye'nin Afrika, Asya ve Avrupa için Doğu Asya ve Latin Amerika arasında bölgesel bir merkez olması amacı taşıdığını belirtti.'Başarılı bir testti'Davutoğlu, Türkiye'de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki konum değişiminin yumuşak şekilde yaşandığına dikkat çekerek, 'Bu gerçekten başarılı bir testti ve yumuşak bir geçiş çerçevesinde gerçekleşti' ifadesini kullandı.Hükümet programı çerçevesinde, 25 sektörel dönüşüm programı hazırlandığını anlatan Davutoğlu, buradaki amaçlarının ekonomide ve insan gücündeki kalitenin ortaya konulması ve eğitimdeki kalitenin yükseltilerek, TEKNOPARK'ların oluşturulması olduğunu aktardı.Toplumun ve ekonominin dönüşmesi konusunda teknolojik yatırımların önemini vurgulayan Davutoğlu, teknolojik ürünlerin ortaya konulması konusunda da çalışmalar yürüttüklerini anlattı.'İstanbul tarihi kimliği korunarak merkez olmalı'Davutoğlu, Napolyon Bonapart'ın, 'Dünya tek bir ülke olsaydı hangi şehir başkent olurdu' sorusuna, 'İstanbul' yanıtını verdiğini anımsatarak, İstanbul'un tarihi kimliğinin korunarak bir merkez olması gerektiğini söyledi.İstanbul'un zaten coğrafi olarak merkez olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'Ancak finansal merkez olmak size bağışlanmış bir unsur değil. Ancak bu bir politikanın ürünü olabilir. Bu çerçevede bir politikanın ürünü olarak ortaya çıkmakta. Bölgesel anlamda değil ama finansal olarak önemli olan şehirler söz konusu. Ancak İstanbul'a bakacak olursak kendiliğinden bölgesel merkez ve aynı zamanda önemli başarılarla birlikte İbrahim Turan başkanlığında Borsa İstanbul'un ve hükümetimizin ortaya koyduğu yaklaşımlarla birlikte İstanbul aynı zamanda finansal merkez olma yolundadır' şeklinde konuştu.Son 3 yılda küresel finansal merkez endeksinde İstanbul'un önemli bir sıçrama kaydettiğini belirten Davutoğlu, 72'nci sıradan 42'nci sıraya çıkarak, 30 basamak yükseldiğini, bu durumun hızlı şekilde sürmesini umduğunu söyledi.Ekonomide dönüşüm programıSermaye Piyasası Kanunu'nun 2012'de ortaya konduğunu anımsatan Davutoğlu, bu konuda yasal çerçevelerinin hazır olduğunu bildirdi.Davutoğlu, 25 sektörde dönüşüm programını duyurduklarını dile getirerek, şöyle devam etti:'İstanbul, sektörlerin dönüşümüyle ilgili elbette finansal merkez yaklaşımımızı da bu noktada çalışmalarımıza bir hedef unsuru ortaya koymaktayız. Daha kapsamlı, daha çeşitlilik arz eden bir sermaye piyasası, elbette ki yeterli yasa ve yeterli yaklaşımlarla gerçekleşebilir. Gerçek sektör ve sermaye piyasası arasında da bu çalışmaların eş güdüm içerisinde ortaya koyulması gerekmektedir. Türkiye'nin stratejisi bütün bunları ne şekilde bir araya getirebiliriz, reel sektör ve finansal sektör açısından ne şekilde biz desteğimizi her ikisine birden ortaya koyabiliriz, üretimin artırılması konusunda ne şekilde bütün bu hususları birlikte yükseltebiliriz, bunlara bakmaktayız. Aynı şekilde bankacılık sektörü çerçevesinde.''Bugün yeni bir adım atmaktayız'Borsa İstanbul'un da bu stratejinin, temel omurgasını ortaya koyduğuna işaret eden Davutoğlu, 'Bugün bizler yeni bir adım atmaktayız, yeni bir yere adım atmaktayız. Bu güzel şehirleri bir araya getirerek, 'benim şehrim' olarak tanımlayabileceğim şehri bir araya getirerek, küresel ekonominin şekillenmesi konusunda bu birlikteliğin, bu evliliğinin çok fazla yeni sonuçlar ortaya çıkarabileceğini düşünmekteyim. Türk ve İngiltere ekonomisi açısından. Aynı zamanda Avrupa ve dünya ekonomisi açısından. Borsa İstanbul ve Londra Borsası'nı tebrik etmek istiyorum. Bu stratejinin gerçekleşmesi açısından ne zaman desteğe ihtiyacınız olursa hükümetimiz yanınızda olacaktır' değerlendirmesinde bulundu.NotlarPrograma, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ile Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turan da katıldı.Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının ardından hatıra fotoğrafı çektirildi.AA
'Ak Parti Yolsuzlukla Mücadelenin de Ta Kendisidir'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1 ay sonra partisinin grup toplantısında kürsüye çıktı ve muhalefet liderlerine yüklendi. Davutuoğlu 'parti içinde tartışmalar yaşanıyor yönünde' ilgili çıkan haberleri sert bir dille yalandı ve 'Birileri Ak Parti içinde bir tartışma çıkarmak isterse onlara vereceğimiz cevap da açıktır… 4.Murat'a atfedilen güzel bir söz vardır: 'Geçme namerd köprüsünden, Ko aparsın su seni, Yatma tilki gölgesinde, Ko yesin aslan seni.'Biz tilki gölgesinde hiçbir zaman yatmadık. Ak Parti birliğini hiç bozmadı. Yoluna hep kendi tayin ettiği şekilde devam etti. Bizim milletimiz de bizi asla aslanlara yem etmedi. Biz aslanlara karşı mücadele ettik ama arkamızda hep milletin gücü vardı.' dedi.Davutoğlu, 'Bakın ben 1 ayda doğu-batı demeden 15 il gezdim. Kılıçdaoğlu İstanbul ve İzmir'e gitti, Devlet Bahçeli ise bizim teşvikimizle sadece Tunceli'ye gitti.' ifadelerini kullandı.Davutoğlu'nun MİT'i tebrik ettiği sırada Ak Parti izleyici sıralarından 'İşte ordu işte komutan' sloganları yükseldi. Davutoğlu bu sloganlara, 'İşte millet işte hizmetkarınız' cevabını verdi.Grup toplantısından önce İçişleri Bakanı Efkan Ala, 'Başbakan, grup toplantısında yeni demokratikleşme paketini açıklayacak.' dedi. Ancak Davutoğlu paketi açıklamayı sonraya bıraktı.Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları:'KARA HABER TELLALLIĞI YAPTILAR''Hep kara haber tellallığı yaptılar. Paralel çete, onun uluslararası tetikçileri ve yurt içindeki işbirlikçileri hep karahaber tellallığı yaptılar.'REKOR KIRILDI'Dün sabah karamsar tablo bekleyenler şok yaşadılar. Enflasyon düşüş ile 8,17'ye seviyelerinde. Bu son yılların en düşük seviyesi. Bu iniş trendi devam edecek. İstanbul Borsası da son iki yılın rekoru kırıldı. Eskiden böyle siyasi tartışmalar varsa borsa çöker, enflasyon tırmanırdı. Halbuki dün aslında bu iki rekorla Türk ekonomisi sağlamlığını ispat etti.Bahçeli kendi dönemini hatırlasın. 'Yolsuzluk' dediğinde biz 2001 krizini hatırlatırız. Hortumları, bir gecede yüzde 1000'lere çıkan faizleri hatırlatırız.'DAHA ÇOK BEKLERSİNİZ'Herkes hesap soruyor, bizim de hesap sormamızın vakti. Bahçeli konuşuyor. Yolsuzluk deyince biz 2001 krizini hatırlatırız. Bir gecede yüzde 7 binlere çıkan faizleri hatırlatırız. Ekonomimiz Ak bir siyasetin elinde bu başarıyı gerçekleştirmiştir. Ekonomide kriz bekleyenler daha çok beklerler. Biz milletin duasını, halkımızın güvenini ve en önemlisi de bu toprakların bereketini temsil ediyoruz bereketini.'AĞIZ BİRLİĞİ ETTİLER AMA...'Türkiye'yi uluslararası alanda yalnızlaştırma ve itibarısızlaştırma niyetine girdiler. One minute'a kadar bunu götürebilirsiniz. Bir anda sanki düğmeye basmış gibi uluslararası medya, bugünlerde onlarda yazı yazan paralel çetelerin sözcüleri, içerdeki işbirlikçileri, dışardaki teşvikçileri ağız birliği ettiler. Soğuk savaştan bu yana İslam dünyası otoriterleşme, diktatörleşme ve terörle itham edilerek kara bir dünya olarak takdim edildi. Bir hikaye bütün bu algıyı bozdu. Türkiye'de AK Parti'nin iktidara gelmesiyle oluşan başarı hikayesi sadece Türkiye'nin değil karalanan İslam dünyasının ve mazlum milletlerin hepsinde bir ümit ışığı uyandırdı. İşte son yıllarda bize karşı yöneltilen uluslararası operasyonların arkasında bu başarı hikayesini karalama çabası var.'AK PARTİ, ORTADOĞU'NUN İLHAMI OLDU'Ortadoğu'da demokrasi talebinde bulunanlar AK Parti'nin başarı hikayesini görerek yola çıktılar. Bütün uluslararası medya operasyonlarıyla aslında tam da bir başarı hikayesini karalayarak bütün dünyada yükselen AK Parti'yi karalamak istediler.'HEDİYELERİMİZDEN RAHATSIZLAR'Makedonya'da her isteyene 3 hediyemiz olacak. Al bayrağımız, Kuran-ı Azimüşşan ve Türkçe sözlük. İşte birileri bundan rahatsız oluyorlar. Al bayrağın Balkanlarda, Gazze'de Somali'de her evde oluşuna saldırıyorlar. Biz de inadına bu misyonu sürdüreceğiz.'GELECEĞİNİZ BİZE EMANET'Onlar Türkiye sağlam dursun Balkanlar bize emanet diyorlar. Biz de Al bayrağa, Kur'an'a, Türkçe'ye sahip çıkın sizin geleceğiniz bize emanet diyoruz. Küçük hesapları olanlar bunu anlayamazlar.'BİZ HER ŞEYE KARŞI DİK DURDUK'Komisyon kararı ne yönde olursa olsun, geçen sene yaşadıklarımız, daha da öncesinde 7 Şubat 2012'de MİT müsteşarımızın sorguya çağrılması, Gezi olayları, 17-25 Aralık, Mit tırlarına operasyon, DIşişleri'nin dinlenmesi, bütün bu süreç şüphesiz darbe süreciydi, biz de bu sürecin karşısında dimdik durduk. Birileri Türkiye'nin demokrasisine darbe vurmak istedi. Hiç şek ve şüphe olmasın ki bu teşebbüs akim kalmıştır ve bunu yapanlar bugün tarih ve millet önünde de hem mahçup hem de mahkumdurlar.CUMHURBAŞKANI GÖNDERMESİParalel çete bu hesaplar içine girmişken, tek başına değil, bugün bu tartışmaları yürütmeye çalışan muhalefete sesleniyorum. Biz bir yıldır muhasebe yapıyoruz siz de yapın. CHP milletvekili çıktı dedi ki, Kılıçdaroğlu'nun yüzüne bakarak söyledi, bu darbelere karşı siz ne yaptınız, işbirliği yaptınız. 27 Mayıs'taki darbecilerle işbirliği yaptığınız gibi, 28 Şubat'taki ikna odacıları partinize taşıdığınız gibi, paralellerin darbe teşebbüsünde de yer aldınız. Hiçbir gelişme bu gerçeği örtemez. CHP ve MHP paralel çeteyle birlikte 30 Mart seçimlerine değişik yerlerde koalisyonla girdi. 10 Ağustos seçimlerine de çatı adayla girdiler. Çatı aday tam bir darbe koalisyonunun adıydı ama millet biz çatıyı anlamayız biz temeldeki ahlak ve inanca bakarız dedi ve sayın Cumhurbaşkanımızı o makama getirdi.'CHP DARBECİLERLE İŞBİRLİĞİ YAPTI'Son bir yıl içnde verdiğimiz mücadeleyle sadece AK Parti'yi değil demokrasiyi savunduk. Haksız şekilde dinlenen vatandaşların hukukunu savunduk. CHP ise ne yaptı, son derece oportünist biçimde dinleme yapanlara sahip çıktı. Milli iradeyi vesayet altına almak isteyenlerle işbirliği yaptı. CHP'nin kimseye söyleyecek bir sözü yok. Sadece Şişli'de, mikro bir ölçek.. Şişli'de yaşananlara bakın. Şişli'nin eski başkanı CHP'nin büyükşehir adayı oldu. Onun oğlu yeni Şişli başkanının yanına veriliyor. Eğer Hayri İnönü seçilirse görevi eski başkanın oğluna devredecek. Mafya devreye giriyor. Burada bir pazarlık kültürü var, demokrasi yok, vesayet kültürü var. Genlerine sinmiş bir vesayet kültürü. Saltanat kültürü var. Babadan oğula geçiyor. Tehdit şantaj kültürü var. Pazarlıktan, şantajdan, saltanattan demokrasi ve cumhuriyet çıkar mı? Çıkmaz. Şişli ölçeğinde bile bunu başaramayanlar Türkiye ölçeğinde hangi iddia da bulunabilir?''AK PARTİ KOMİSYONA MÜDAHALE ETMEDİ'Soruşturma komisyonu hukuki bir süreçtir. Şimdi geçen sene ilgili bakanlarla ilgili iddialar ortaya atıldığında bakanlar görevlerinden istifa ettiler. AKP'nin iradesiyle komisyon kuruldu. Ama komisyon kurulduktan sonra yasal ve anayasal olarak komisyona etkide bulunmak hukuka aykırıdır. Komisyonun kendi doğası içinde işlemesine izin vermek gerekir. Bir kez daha söylüyorum, bu süreç içinde hiçbir şekilde komisyona müdahil olmadık komisyon üyelerine telkinde bulunmadık. Ama CHP ve diğer muhalefete baktığınızda her gün ihsası reye başvurdular. İhsası reyde bulunmak bir suçtur. Biz soruşturma komisyonunu AKP olarak kurduk. Süreç esnasında hiçbir müdahalede bulunmadık. Şimdi herkesin soruşturma komisyonundan çıkan rapora saygı duyması gerekir detayları beklemesi gerekir. Yüce meclisimiz bu konudaki nihai kararını aynı hukuki normlar içinde verecek. Hiçbir şekilde bu tarz bir müdahale doğru değildir. Soruşturma komisyonu kendi vicdanıyla bir karar vermiştir, raporunu verecektir. Biz AK Parti grubu olarak bu konuda siyasetin atması gereken tüm adımları attık.'GEÇME NAMERT KÖPRÜSÜNDEN GÖTÜRSÜN SU SENİ...'Şimdi kendi kanaatleri yönünde yüce meclisi ve AK Parti kadrolarını yöneltmeye çalışanlar var. AK Parti bir vicdan, bir ahlak ve bir reform hareketidir. 4. Murat'a atfedilen bir söz var. Geçme namert köprüsünden ko götürsün su seni, yatma tilki yuvasında ko aparsın aslan seni... Sureti haktan görünerek küçük hesaplarla AK Parti kadroları üzerinden yönlendirme yapanlar bilsinler ki biz namerdin köprüsünden hiç geçmedik. Biz hiç bir zaman tehditlere boyun eğmedik. Biz aslanlara karşı mücadele ettik ama arkamıza milletimizi aldık. AK Parti siyasette vicdanına adaletin ta kendisidir. Reformun ve yolsuzlukla mücadelenin de ta kendisidir. Neyi ne zaman yapacağımıza biz karar veririz. Kimse AK Parti üzerinde oyun oynamaya kalkmasın. AK Parti sadece meclis grubundan oluşan bir hareket değildir. AK Parti sadece 9 milyon üyesinden oluşan bir hareket değildir. AK Parti tarihin derinilğinden gelip ebediyete yürüyen bir ruhun tecessüm etmiş şeklidir. Evladı fatihanın bugünkü siyasi adıdır. Bize yardım yok mu diyen Gazzelinin Somalilinin dönüp baktığı merhamet hareketinin adıdır. AK Parti Arakan'da secdeye kapanıp dua eden Müslümanların duasıdır.'Sondakika.com
Arınç: 'Komisyonun Kararına Saygı Duyulmalı'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen ve yaklaşık 6,5 saat süren Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.Arınç, 2015 yılının ilk Bakanlar Kurulu toplantısını yaptıklarını, toplantının ve yeni yılın hayırlı olması temennisinde bulundu.Toplantıda, Başbakan Davutoğlu’nun, azınlık temsilcileri ve farklı inanç temsilcileriyle geçen Cuma günü yaptığı toplantı ve yurt içi gezilerine ilişkin bilgi verdiğini, farklı inanç temsilcileriyle yapılan bu tür toplantıların devam ettirileceğini söylediğini belirtti.Bakanların da yurtiçi ve yurtdışı gezileri, kendi alanlarıyla ilgili yapılan çalışmalarla ilgili sunum yaptığını anlatan Arınç, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin 2014 yılı ihracat değerlendirme ve teşvik sistemiyle ilgili yapılan düzenleme hakkında bilgi verdiğini kaydetti.2014 ihracat rakamlarının rekor kıracak düzeyde olduğunu, 160 milyar dolar seviyesinde bulunduğunu, ithalatta ise göreceli azalma kaydedildiğini bildiren Arınç, 'Yeni teşvik sistemindeki düzenlemelerle ithalatı, özellikle lüks ithalatı kısıtlamak ve cari açık konusunda da önemli tedbirler almak, cari açığımızı olabildiğince azaltmak konusunda, 25 dönüşüm programımız var, bunların açıklanmasına ve uygulanmasına devam edilecek. Şüphesiz aynı şekilde, ekonomiyle ilgili olduğu için söylüyorum: geçtiğimiz ayın da enflasyon rakamları beklenenin çok altında kaldı. Başarılı bir rakam olarak ortaya çıktı. Bu konudaki gelişmeleri de Bakanlar Kurulunda Sayın Bakan tarafından sunum olarak yapıldı” diye konuştu.Arınç, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da 'elektrik enerjisi arz güvenlik' konusunda bir raporu takdim ettiğini, elektrik enerjisiyle ilgili bugüne kadarki uygulamalar ve bundan sonra alınacak tedbirler, yatırımlar konusunda, Bakanlar Kurulunu bilgilendirdiğini kaydetti.AB Bakanı Volkan Bozkır’ın, her toplantıda olduğu gibi kendi bakanlığıyla ilgili bilgilendirme yaptığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:'Ocak ayı itibarıyla Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı, Letonya’ya geçmiş bulunuyor. Letonya'nın dönem başkanlığı sırasında, aynı zamanda Letonya avroya da geçmiş oldu, Türkiye ile ilgisi, Türkiye’ye bakış açısı ve fasıllardan açılması düşünülenler konularda, Sayın Bozkır, hem bu konularda hem de eylem planları konusunda, Bakanlar Kurulumuzu bilgilendirmiş oldu.'Bunların üzerinde durmamak gerekir'Meclis'teki soruşturma komisyonunun 4 eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmemesi kararını nasıl değerlendirirsiniz? Daha önce bu 4 eski bakanın Başbakan Davutoğlu ile buluşup Yüce Divan'a göndermeme konusunda bir fikir birliğine vardıklarına dair iddialar vardı. Bu iddialara ilişkin ne söylersiniz' sorusu üzerine Arınç, gazetelerde yazılan ve çoğu kulis haberi şeklinde yazılmaya gayret edilen haberlerin gerçekle bir ilgisinin olmadığını söyledi.Bu konunun hiçbir şekilde teyit edilmediğini bildiren Arınç, 'Elbet de birileri birilerini takip etmiş olabilir. Birileri bir yere gitti diyenler dinlenmiş olabilir ama bunların gerçek olup olmadığı, bu konuda ismi geçenlerin bir şekilde teyit etmesiyle veya buna dair bilgilerin kesin olmasıyla mümkündür' değerlendirmesinde bulundu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve bakanlarla ilgili bir senaryonun ısrarla gündeme getirildiğini aktaran Arınç, şunları belirtti:'Bu sorular başka yerlerde de sorulmuş veya ciddiye alınıp da eğer teyit edilmemişse artık bunların üzerinde hiçbir şekilde durmamak gerekir. Yalnız bugün bildiğiniz gibi bir süreç sonuçlandı. Kesin bir süreç değil. Çünkü Meclis soruşturması konusu, belki halkımız veya ilgi duymayanlar açısından bir meçhul olabilir. Ama her Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bana ısrarla sordunuz, bunun dışında da ben, ne zaman gazeteci arkadaşlarımla bir araya gelsem orada da düşüncelerimi açıkladım. En son takip etmişsinizdir Cumartesi günü, yani kalp krizi geçirip de GATA'ya nakledildikten sonra biz gazeteci arkadaşlarımızla bir araya geldik. Onlar sordular ben de cevaplandırdım.'Sadece başbakan ve bakanlar içinMeclis soruşturması süreci hakkında da bilgi veren Arınç, 'Bir defa Meclis soruşturması sadece başbakan ve bakanlar içindir. Görevleri süresince işlediği iddia edilen suçlardan dolayı Meclis'te bir komisyon kurulabilir' diye konuştu.Arınç, şöyle devam etti:'Mesela yarın iki bakanımız hakkında Meclis soruşturması açılması isteniyor. Birisi Sayın Nabi Avcı'dır, Milli Eğitim Bakanımız, birisi de geçmiş dönemde hükümetimizde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yapan Sayın Hayati Yazıcı'dır. Şu an itibarıyla bu iki soruşturma dosyasını konuşan, yarın şöyle bir karar çıkacaktır veya bu bakanlar şöyle birşey yapacaktır diye bunun üzerinde tartışan bir kişiye rastladınız mı? Hayır. Oysa Meclis soruşturması bu dönemde de en az 10 bakan hakkında istenmiştir. Geçmiş dönemlerde, ben 1995'ten beri Meclis'teyim, en az 30'a yakın bakan hakkında da soruşturma açılması istenmiştir. Bazılarına komisyon kurulmuştur, bazıları reddedilmiştir. Komisyonlardan çıkan sonuçların da yarıdan fazlası Yüce Divan'a sevk edilmemesi yönünde olmuştur. Tansu Çiller için böyledir, Mesut Yılmaz için böyledir, Cumhur Ersümer için böyledir, Mehmet Ağar için, hepsi için bu süreçler geçilmiştir. Koray Aydın'dan tutunuz, Hüsamettin Özkanlara kadar. Hiçbirisi hakkında da bugünkü kadar büyük tartışmalar yaşanmamıştı. Olayın politik yönü olduğunu biliyoruz ve bu vesileyle AK Parti hükümetlerinin yıpratılmak istendiğini düşünüyoruz.'Bugünkü sadece ara kararAnayasa ve iç tüzüğe bakıldığında Meclis soruşturmasının ne demek olduğunu ilkokul talebesi dahil herkesin anlayabileceğini ifade eden Arınç, 'Madem ki ilkokul talebesi bile bunu anlayacak ama muhalefet milletvekillerinin, komisyon üyeleri de dahil olmak üzere, Genel Başkanları bile bunu anlamak istemiyor, o zaman nedir isterseniz konuya şöyle bir bakalım' diye konuştu.Anayasa'nın 100. maddesi ile iç tüzüğün de 107. maddeden başlayan, 112'ye kadar gelen maddelerinin soruşturmanın ne olması gerektiğini çok açık bir şekilde anlattığını bildiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:'Burada önemli olan, herkesin bilmesi gereken şudur: Bakanların görevleriyle ilgili işlerden dolayı, başbakan veya bakanın cezai sorumluluğunu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında işlendiğinden veya hangi fiillerinin kanun ve nizama aykırı olduğundan gerekçe gösterilerek ve maddeler yazılmak suretiyle Yüce Divan'a sevk edilmesi gerekebilir. Yani bir başka bakan ister görevde olsun ister görevden ayrılmış olsun, görevleri sırasında ya da görevlerinden dolayı herhangi bir suçla suçlanacaksa en az 55 milletvekili soruşturma önergesi verir, Meclis'te kabul edilirse 15 kişilik bir komisyon kurulur ama o komisyonun 4 ay içinde vereceği kararda dikkat etmesi gereken husus şudur: Bu bakanlar görevleri sırasında veya görevlerinden dolayı hangi fiilleri işlediler ki bunlar suç teşkil ediyor. Demek ki suç teşkil etmeyen fiillerinden dolayı Yüce Divan'a sevkleri mümkün değil. Bir de bunun gerekçesinin olması lazım, soruşturma komisyonu raporunun.Bugünkü karar sadece 9'a 5 gibi bir sonuçla Yüce Divan'a gönderilmediği şeklinde bir ara karardır. Henüz bunun gerekçesi yazılmamıştır. Yani 9 üyenin gerekçe konusunda niçin bu yolda oy kullandığını ancak gerekçeli karar yazıldıktan sonra görebileceğiz. 5 üyenin de niçin blok halinde bunlar suçludur dediğinin gerekçelerini muhalefet şerhlerinde bulacağız. Bunun için niye acele ediyoruz. Bir bloklaşma maalesef var ama bu bloklaşma AK Partili komisyon üyeleri tarafından değil, maalesef CHP ve MHP'li komisyon üyeleri tarafından yapıldı.'Adeta bir mahkeme kuruluyorAnayasa ve iç tüzükteki hükümlerde 'Bu konularda grup toplantısı yapılamaz ve grup kararı alınamaz' denildiğini aktaran Arınç, 'Yani mahkeme görevi gören, adli görev yapan, hukuki bir süreci işleten komisyonla karşı karşıyayız. Meclis Araştırma Komisyonu değil bu, Meclis Soruşturma Komisyonu. Bu Meclis Soruşturma Komisyonu, adli yani yargısal görev yapar' bilgisini verdi.Burada görev yapacak insanların Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre hakimlerin davaya bakmasına veya karara katılmasına engel oluşturan durumlarda bulunan, Meclis soruşturma önergesini veren veya daha önce Meclis'te ya da dışında bu konuda görüşlerini açıklamış olan milletvekillerinin bu komisyona seçilemeyeceğini belirten Arınç, şöyle devam etti:'Yani adeta bir mahkeme kuruluyor, savcısı var, hakimi var ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri de aynen geçerli. Nasıl ceza mahkemelerinde görev yapamayacak hakim ve savcılar belirlenmiştir, onun gibi üyelerin seçiminde, 'Bu adam suçludur çünkü hırsızlık yapmıştır' diyen komisyon üyesi olamaz, 'Bu adam suçsuzdur çünkü pirüpaktır, tertemiz' diyen de komisyon üyesi olamaz. Yani görüşlerini açıklamamış olmaları lazım. Görüşlerini açıklamış olanlar da ihsasıreyde bulunmuş olur ki komisyon üyesi olamaz. O yüzden komisyona üye vermek bildiğiniz gibi gecikti. Hatta ben de burada sorduğunuz zaman, 'AK Parti grubu bilinçli olarak bir gecikme yapıyorsa bunu onlardan sormanız gerekir' demiştim. AK Parti grubu bir açıklama yaptı, dedi ki 'CHP ve MHP'den üye olarak bildirilenler İç Tüzüğün bu hükmü gereğince, şu kadar gazete, bu kadar televizyonda bu adamlar suçludur diye beyanat verenlerdir. İhsasıreyde bulunan bir üyenin komisyon üyesi olması mümkün değildir. Maşallah hepsi de konuştuğu için ancak bunları bulabildiler. Yani CHP ve MHP'li üyelerin hepsi, daha komisyon kurulmadan 17 Aralık'tan sonra, bunların hepsi suçludur, çünkü bunların hepsi hırsızlık yapmıştır diye konuşmuşlar. Ancak bulabildikleri 3-5 kişiyi komisyona üye verdiler.'Kanaatlerini çok önceden ifade ettiler'Bakınız grup kararı alınamıyorsa gruplarda toplantı bile yapılamıyorsa bu tam bir tarafsızlık, hukuka ve adalete bağlılık demektir' diye konuşan Arınç, kendisinin daha önce komisyon üyelerini oylarını kullanmadan önce görüşlerini belirtmemeleri yönünde uyardığını söyledi.Arınç, şunları söyledi:'Komisyon oylama sırasında herkesin kanaatini sorar, ona göre oylarını belli ederler. Maalesef CHP'nin genel başkanı da ve parti sözcüsü de MHP'nin genel başkanı da parti sözcüleri de ve tüm komisyon üyeleriyle beraber milletvekilleri de 1 seneden beri TBMM dahil her yerde bu olayı hükümetimizi suçlu tutarak, bakanları suçlu tutarak, onları hırsız diye yaftalayarak bugünkü oylamaya kadar geldiler. Dolayısıyla kanaatlerini çok önceden ifade ettikleri için bugün kanaatlerinin değişmemiş olduğunu görüyoruz. Aksine AK Partili başkan ve komisyon üyeleri, siz tesit ettiniz mi bilmiyorum, komisyon sürecinden bu yana kesinlikle dışarıda hiçbir şekilde taraflarını belli etmemişlerdir. Kaldı ki bu birinci aşamadır. Bundan sonra komisyon raporu yazılacak, milletvekillerine dağıtılacak, Genel Kurul'da her bir bakan için gizli oylama yapılacaktır. Gizli oylamada milletvekilleri her zaman savunduğum gibi hukuki ve vicdani kanaatlerini özgür bir biçimde, çünkü gizli oy olması hasebiyle orada belirtmiş olacaklardır. Şimdi komisyon üyelerini suçlamaya kalkanlar, eminim aynı düşünceyle diyelim ki Genel Kurul'dan farklı bir karar çıkarsa onu da suçlayacaktır. İyi ama bu suçlamaların arkası kesilmez. Zaten arkası kesilmesin diye siyaset yapıyorlar. Bir seneden beri yaptıklarını, seçime kadar da yapmaya niyetliler. Oysa bu, hukuki olmadığı kadar vicdani de değildir.'Karara saygı duyulmalıArınç, 'Burada yapılacak tek şey, soruşturma komisyonunun kararına saygı duymaktır ve Genel Kurul'un vereceği karar ne ne olursa olsun buna saygı duymaktır. Çünkü adli görev yapan, yargısal süreci ifa eden Soruşturma Komisyonu adeta Anayasa Mahkemesi gibi çalışan bir komisyondur. Bu komisyon şahit dinler, dinlemiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırır, yaptırmıştır. Delilleri toplayabilir ve ondan sonra bu konuyu oylamaya sunar. Başka mahkemelerin de yapacağı bundan farklı değil zaten' diye konuştu.Bülent Arınç, şu görüşleri dile getirdi:'Dolayısıyla Meclis, siyasi bir komisyon kurup bunu çalıştırmadı, yargısal hukuki bir komisyon kurarak onu çalıştırdı. Meclis soruşturması komisyonlarının sonuçları hem siyasidir hem de hukukidir. Denetim yollarının da en etkilisidir. Dolayısıyla hiç kimse 'Komisyondan böyle bir karar çıktı bu zaten çok önceden hazırlanmıştır' demesin, hazırlayanlar kendileriydi sonucuna da katlanmaları gerekir. Biz komisyon üyelerinin hukuka, vicdana uygun hareket ettiklerini hepsi için düşünürüz. Sadece AK Partililer için değil. Onların kanaatleri bu şekilde olmuştur, AK Partili üyelerin kanaatleri bu şekilde olmuştur vesaire.'Hükümetimiz ile TSK arasındaki ilişki...Arınç, bir gazetecinin, 'Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, köşesinde, IŞİD’in Erbil’e doğru ilerlediği günlerde, Barzani yönetiminin Türkiye’den askeri destek istediğini ve Ankara’nın siyasi iradenin onayına rağmen, TSK’nın askeri bir harekat yapmadığını, tankları harekete geçirmediğini yazdı. Bu bilgi doğru mu? Benzer görüş ayrılıkları yaşanıyor mu, TSK ile hükümetiniz arasında' sorusunu şöyle yanıtladı:'Kesinlikle böyle bir şey yok. Bahsettiğiniz yazıyı ben de okudum ama orada bahsedilen tarih, Haziran 2014 tarihidir. Bu tarihte bildiğiniz gibi 49 Musul Konsolosluk görevimiz, IŞİD tarafından maalesef alıkonulmuştu. Siz buna rehin diyebilirsiniz, bir başkası başka isim de takabilir. Hamdolsun ki hemen hemen 3 ay sonra, biz konsolosluk görevlilerimize büyük sevinçle kavuşmuş olduk. O da yine MİT’in operasyonuyla sonuç alıcı hareketle 46’sı Türkiye’den, 3’ü yerel unsurlarından oluşan konsolosluk görevlerimizi, burunları dahi kanamadan Türkiye’ye getirmiş olduk. IŞİD’in elindeyken, Türkye'nin IŞİD’e bakış açısıyla ilgili çok şeyler söylendi. Hepiniz hatırlayacaksınız, bunların bir kısmı doğruydu, bir kısmı da abartmaydı ve spekülasyondu.Sayın Hüseyin Yayman bizim çok iyi takip ettiğimiz, bu konulara vakıf bir arkadaşımızdır ama onun yazısını şu bağlamda okumanızı gerekir: 49 konsolosluk görevlisinin, IŞİD’in elinde rehine bulunduğu bir zamanda, herhangi bir operasyona doğrudan doğruya girmenin mümkün olup olmadığını da herkes düşünmelidir. Yalnız eğer Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden bahsediyorsak Sayın Barzani'nin ismi geçiyorsa veya o kastediliyorsa onlar bilecekler ve takdir edeceklerdir ki Türkiye her zaman onların yanında bir şekilde olmuştur ve destek sağlamıştır. Bu sadece Erbil konusunda değil, bildiğiniz gibi Kobani'ye geçişler konusunda da fevkalade önemli bir desteği Türkiye temin etmiştir. Bu desteği yaparken, elbette TBMM’nin hükümetimize verdiği yetkilerden hareket edilmiştir: bir. Bir konsolosluk görevlilerinin zarar görmemesi açısından büyük bir itinayla yapılmıştır: iki. Bu kapsamda yazıya baktığınız zaman çok farklı bir şey görmeyeceksiniz. O da hükümetimiz ile TSK arasındaki ilişki, hiçbir zaman olmadığı kadar bu dönemde fevkalade önemli, dürüst ve olması gereken bir ilişki şeklindedir. Kesinlikle bir aykırılık veya tenakuz söz konusu edilemez.”Davutoğlu grup toplantısında açıklamalarda bulunacakArınç, Meclis Soruşturma Komisyonu'nun dört eski bakanla ilgili kararıyla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da partisinin yarınki grup toplantısında önemli bazı açıklamalarda bulunacağını bildirdi.Komisyon üyeleri ve görevlilerinin seçimiyle ilgili Meclis İç Tüzüğü'nde yer alan hususları hatırlatan Arınç, 'Madem ki mesele hukukidir, hukuki olan bu konunun da kendi içerisinde kalması gerekebilir' diye konuştu. Arınç, şunları söyledi:'Ön yargıyla hareket edenler kaybetmişlerdir. Bu konu özellikle maşeri vicdan dediğimiz, kamuoyunun duyarlılığı karşısında, insanların bu olaya bakış açısı karşısında bence iflas etmiş bir görüntüdür. Çünkü halkımız sadece bugün değil, 4 ay içinde değil, bir yıldan bu yana bu konuları muhalefet partilerinden her gün dinlemiştir. Başka malzemeleri de yoktur. Özellikle bazı kanallar, gazeteler her gün bir yerlerden 'yolsuzluk' kelimesini bulup onu hükümetimize yamamaya çalışmışlardır. Bunların halkımız üzerinde bir sinek ısırığı kadar etkisi olmamıştır. Düşünün, 17 Aralık, 25 Aralık arkasından 30 Mart seçimlerine gittik. 30 Mart seçtiklerinde en büyük kozları 'bu hükümetin yolsuzluk yaptığı' iddiasıydı. Her yerde perişan oldular. 30 büyükşehrin 18'ini AK Parti aldı, Türkiye nüfusunun yüzde 58'i şu anda AK Partili belediyeler tarafında. Toplam belediyelerin yüzde 62'sini AK Parti kazandı. Arkadan çok daha büyük bir sınavla karşı karşıya kaldık. Hakkında da pek çok 'yolsuzluk' iddiaları bulunan Sayın Cumhurbaşkanımız ki onu tenzih ediyorum, onun seçimine yönelik propagandanın da tek malzemesi de buydu. Neler söylemediler, ne hakaretler yaptılar, ne kadar iftiralar attılar ama 21 milyon insan, seçmenimiz yüzde 52 oyla Sayın Cumhurbaşkanımızı, halk tarafından ilk defa seçilen cumhurbaşkanı noktasına getirdi.'Hiç kimse görmezlikten gelmesinDaha sonra partilerinde görev değişikliği yapıldığını, yeni hükümetin kurulduğunu ve güvenoyu aldığını belirten Arınç, 'Şimdi önümüzde büyük bir seçim var ona gidiyoruz. Mümkündür ki sermayeleri bitmiş olmasına rağmen yine ağızlarında ne varsa onu söyleyeceklerdir. Bu halkımızın AK Parti hükümetlerinden olan memnuniyetlerini hiçbir zaman gölgelemeyecektir' dedi. Arınç, şöyle konuştu:'Bizi var eden sebeplerden bir tanesi, yolsuzlukla mücadelemizdir. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunda çok başarılı olduk ki en son yüzde 50 oyla tekrar iktidar olduk. Yolsuzluklara batmış olan partilerin ve geçmiş hükümetlerin akıbetlerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben o hükümetleri çok iyi biliyorum. Unutmayın, rahmetli Erbakan hocamızın Doğru Yol Partisi ile kurduğu hükümeti, 28 Şubat darbesiyle devirenler görevi Mesut Yılmaz ve ona mecburen destek olan başka partilere vermişlerdi. Ama bu göz gördü ki 25 Kasım 1998'de Türkbank ihalesindeki yolsuzluk sebebiyle hükümet düşürüldü. Arkasından başka olaylar da oldu. Ama bizi 13 seneden beri hiçbir şey yıkamadı, hiçbir iftira üzerimizde kalmadı, hiçbir kara lekeyi taşımadık. Çünkü biz yolsuzlukla mücadeleyi inancımız biliyoruz. Partimizin görüşü olarak, bizi var eden bir sebep olarak biliyoruz. Bu süreçte bile biz şeffaflaşma adına, saydamlık adına, yanlışlardan hesap sorma adına siyasi olarak pek çok kararlar aldık ve alacağız. Bunları Sayın Başbakanımız açıklar. Ama bu dört bakanla ilgili olarak kurulan komisyonun yaptığı incelemelerde verilen kararı hiçbir zaman gölgelemeyecektir. Adli süreç hiç kimse görmezlikten gelmesin. Mahkemelerden kaçılmış değil, burası da bir mahkemedir.'Kendisinin 20 senedir parlamentoda yer aldığını vurgulayan Arınç, 'Bu tür olaylarda Türkiye'deki iç ekonomik dengelerin nasıl sarsıldığını geçmişte biliyoruz. Bir küçük anayasa kitapçığının şöyle fırlatılmasıyla Türkiye 2000-2001 yılında büyük kayıplara uğramış ve hayatının en büyük ekonomik krizleriyle karşı karşıya gelmişti' diye konuştu.Soruşturma Komisyonu'nun bugün kararını açıkladığını belirten Arınç, 'Eskiden birisi kaşını kaldırsa borsa düşerdi. Şöyle bir ters baksa borsa düşerdi. Şöyle bir sesini yükseltse hükümetler yıkılır ve düşerdi. Bakınız bu kararla ilgili olarak borsada yükseliş var. 86 bin puanla kapandı. Bu Türkiye'nin iç ekonomisinde ve dış itibarında hukuka duyulan bir güvenin işaretidir ve hiçbir zaman yalanlara itibar edilmeyeceğinin de bir göstergesidir' değerlendirmesini yaptı.Arınç, enflasyondaki düşüş, ihracattaki artış ve yeni yatırımlarla Türkiye'nin daha güçlü bir yıl geçireceğini herkesin gördüğünü belirterek, 'Komisyonun verdiği bu kararın nihai sonucunu hep beraber Genel Kurul oylamasıyla görmüş olacağız' ifadesini kullandı.Konuyla ilgili komisyon başkanının açıklama yaptığını anımsatan Arınç, 'Önümüzdeki hafta içerisinde de Genel Kurul da bir oylama yapılacaktır. Adaletin, gerçeğin ortaya çıkması hepimizin dileğidir. Ama bunu istismar konusu yapan muhalefet partilerini de huzurlarınızda kınıyorum' görüşünü paylaştı.Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç'ın açıklamalarıAnayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın 'görevi bıraktıktan sonra konuşacağım' ve 'son süreçte Anayasa Mahkemesi üyelerine baskı yapıldığına' dair açıklamalarının sorulduğu Arınç, önce Kılıç'ın ne dediğine bakmak gerektiğini söyledi. Arınç, 'Benim bildiğim bu haberler, özel toplantılarda yapılmış, dışarıya bugüne kadar ifşa edilmemiş ancak bir gazeteciyle özel konuşmasından haber olarak aktarılmış şeylerdir. Zannediyorum birincisiyle ilgili kendisi bir açıklama yaptı. Bağlamından koparıldığını, aslında şöyle demek istediğini ifade etti' diye konuştu.Bu tartışmalara girmek istemediğini söyleyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:'Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ı yıllardan beri tanıyoruz. Yaptığı mücadeleyi de ben şahsen çok iyi biliyorum. Siyasi parti kapatma davalarında, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürlüklerin genişlemesi, güçlenmesi konusunda olumlu kararlarını, olumlu kanaatlerini, düşüncelerini her zaman ifade eden cesur bir insan olarak tanıyorum. Evet Anayasa Mahkemesi kararları tartışılır ancak kesin kararlardır. Şimdi bir de bireysel başvurular üzerine başvurular başladı, onlar da kesin kararlardır. Biz şunu yapıyoruz, bazı kararlarını beğenmiyoruz, çok aşırı eleştiriyoruz. Bazı kararlar da hoşumuza gidiyor, ya sesimizi çıkarmıyoruz ya da bravo diyoruz. Bu kararların hepsini tartışabiliriz ama bu tartışma konularını Sayın Başkanın şahsına endekslememek lazım. Sayın Başkanın şahsında da oranın çok değerli 17 üyesini hiçbir zaman töhmet altında bırakmamak lazım. Anayasa Mahkemesi en yüksek yargı organıdır. Geçmişteki yapısı konusunda çok eleştirilerimiz oldu ama bugünkü yapısı konusunda doğrusu eleştirilerimizin asgari düzeye indiğini düşünüyorum.Bir ikincisi de bu eleştiriler bir insanı yok etme noktasına getirilmemeli. Sayın Kılıç da bunlardan birisidir. Düşüncelerini paylaşmayabilirsiniz, yanlış, eksik bulabilirsiniz ama bu onu yok etmek anlamına hiçbir zaman gelmemeli. Maalesef bazı gazete ve televizyonlarda öyle konuşmalar, öyle başlıklar duyuyorum ki kendimi onun yerine koysam fevkalade üzüleceğimi düşünüyorum. Bunlar yapılmamalı. Elbette insanların farklı düşünceleri olabilir, zaman içinde farklı tavırlar almış olabilirler ama bunlar geçmişini inkar etmek anlamına da gelmez. Dolayısıyla Sayın Başkana gösterilen tepkilerin ölçülü ve orantılı olmasını arzu ederim. Bugün polisin kullandığı güç konusunda orantısız güç kullanıldı diye eleştiriyorlar ya herkes elindeki gücü orantılı kullanması lazım. Eleştiri bunlardan bir tanesidir. Sayın Başkanın şahsını rencide edecek, onu küçültecek ifadeler hiçbirimize, hiçbir gazeteciye de hiçbir siyasetçiye de yakışmaz.'AA
Reklam
Amorti Bile Çıkmayanlara Dev Hizmet: Milli Piyango İkramiyeleri ve Yaşatacakları
Bir heyecandır, bir muhabbettir, on milyonda bir de olsa olasılıktır diye bu yılbaşı da deneyenler,Senelerdir bileti Nimet Abla'dan alanlar,Şansım yükselsin diyerek seriye bağlayanlar,Sabah bir heyecanla, hafif baş ağrısıyla uyanıp internetten bilet numaranızı kontrol ettiniz, ve hiçbir şey çıkmadı mı?Çıksa bile amortide, son iki hanede -hadi çok zorladık- üç hanede mi kaldı. Üzülmeyin, tüm ikramiyeler için olası gelişmeleri sizin için derledik.
2014'ün En Pahalı Transferleri
Dünyanın en büyük futbol sitesi Goal'ün araştırmasına göre, 2014 yılının en pahalı 10 transferinin toplam maliyeti 1,5 milyar Euro'yu aşıyor.İlk sırasında 253 milyon Euro'luk transfer bedeli ile Luis Suarez'in bulunduğu listedeki futbolcuların altısı, Borsa İstanbul 100 Endeksi'ne girebilecek ekonomik değere sahip.Goal, 2014 yılının en pahalı 10 transferini açıkladı. 10 oyuncunun altısı, 130 milyon Euro'nun üzerindeki transfer bedelleri ile Borsa İstanbul'un 100 Endeksi'nde (BIST) yer alabilecek ekonomik değere sahip bulunuyor.Dudak uçuklatan transfer maliyetleri ile Türkiye'nin halka açık en büyük şirketleri ile yarışan futbolcular listesinin ilk sırasında, Liverpool'dan Barcelona'ya transferi büyük ses getiren Luis Suarez yer alıyor. 253 milyon Euro'ya yaklaşan toplam transfer bedeli ile futbol tarihinin en pahalısı olmayı başaran Uruguaylı yıldız, BIST 100'de 70'inci sırada yer alıyor.İspanya'dan İngiltere'ye giden ve listede ikinci sırada bulunan Angel Di Maria, 240 milyon Euro'yu aşan transfer bedeli ile BIST 100 Endeksi'nde onlarca şirketi geride bırakıyor ve 72'inci sırada kendisine yer buluyor. Üçüncü sıradaki James Rodriguez'in yaklaşık 169 milyon Euro'luk transfer bedeli ise onu BIST 100'de 86'ıncı sıraya taşıyor.Listenin dördüncü sırasında 143,2 milyon Euro'luk maliyetiyle Barcelona'dan Arsenal'a transfer olan Alexis Sanchez bulunuyor. Sanchez'in BIST 100 içindeki yeri 95'incilik olurken, beşinci ve altıncı olarak sıralanan Luke Shaw ve Diego Costa, 130'ar milyon Euro'luk maliyetleri ile dikkat çekiyor. İki oyuncu BIST 100 Endeksi'ne 99 ve 100'üncü sıradan girebiliyor.Barcelona ile vedalaşarak Ada'nın yolunu tutan diğer bir isim olan Fabregas 126,5 milyon Euro ile yedinci sırada yer alıyor. Chelsea formasını çıkaran iki oyuncudan biri olan Juan Mata 122,2, Daviz Luiz ise 115 milyon Euro'yu bulan transfer bedelleri ile sekiz ve dokuzuncu olarak sıralanıyor. Onuncu sırada ise Porto'dan Manchester City'e geçen Mangala ve 111 milyon Euro'yu aşan transfer maliyeti bulunuyor.Bonservis ücretinden fazlası varListeyle ilgili bilgi veren Perform Türkiye Genel Müdürü Emre Uğurlu, rakamların sadece bonservis ücretini değil, daha geniş bir perspektifi yansıttığını söyledi. Sözleşmelerdeki tüm öngörülebilir maliyetlerin listedeki rakamların içinde yer aldığını belirten Uğurlu, 'Dünyanın en büyük futbol sitesi konumunda bulunan Goal tarafından hazırlanan bu listede, son derece kapsamlı verilerden yararlanıldı. Transferin gerçekleştiği ülkedeki vergi yasaları doğrultusunda belirlenen vergiler, belirli şartlar yerine getirildiği takdirde futbolculara ödenecek ekstra ücretler, menajerlerin aldığı komisyonlar gibi ilk bakışta görünmeyen tüm bedeller listedeki rakamlara dahil. Geçtiğimiz yıl hazırlanan listede en pahalı 10 transferin toplam maliyeti 1 milyar 217 milyon Euro civarındaydı. Toplamın bu yıl yüzde 20'nin üzerinde bir artış kaydederek 1 milyar 541 milyon Euro'ya çıktığını görüyoruz. Bu da BIST 100'de yer alan 74 şirketin piyasa bedelinden daha yüksek bir rakama işaret ediyor' dedi.  Dört büyüklerin piyasa değerlerini aşıyorEmre Uğurlu, dört büyük kulübün piyasa değerleri toplamının listedeki 10 transferin toplamından geride kaldığına dikkat çekerek şunları söyledi: 'Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un piyasa değerlerinin toplamı 666 milyon Euro'ya yaklaşıyor. Bu tutarla ancak listedeki ilk üç oyuncunun transfer maliyeti karşılanabiliyor.' En pahalısı hâlâ BaleGeçtiğimiz yılki listenin ilk sırasında, Real Madrid'e transferinin toplam maliyeti 199 milyon Euro'ya yaklaşan Gareth Bale bulunuyordu. Galli yıldız, bu maliyet içindeki 100 milyon Euro'luk bonservis bedeli ile futbol tarihinin en pahalı transferini gerçekleştiren oyuncu olmaya devam etse de, toplam maliyette Suarez ve Di Maria'nın gerisinde kaldı.
Reklam
Darth Vader'ın 25 Alternatif Hayatı
1977 yapımı Star Wars filmiyle ilk kez hayatımıza giren Darth Vader, aslında oldukça meşgul bir Sith Lordu. Oynadığı filmlerin yanında bir çok farklı etkinliğe de katılıyor. Örneğin, geçtiğimiz aylarda  Ukraynalı politikacılara özel bir ilgi göstermişti. Haber fotoğrafçıları, Darth Vader'ı film galalarında, lansman partilerinde, sportif olaylarda, rallilerde, konferanslarda hatta banka soygunlarında bile görüntülemeyi başardı. İşte karşınızda, Darth Vader'ın daha önce hiç görmediğiniz sahne arkası halleri!
500 Milyon Dolarlık Çöküş
Bir dönem Türkiye'nin en büyükleri arasında yer alan ve varlıkları 500 milyon doları aşan ATAÇ İnşaat A.Ş.'nin alacaklıları iflas isterken, şirketi iflastan kurtarmak için yönetime gelen fon şirketinin yönetim kurulu da iflas erteleme istedi.Şirketin iki kurucu ortağından Hüseyin Çalık'ın kızı Lale Çalık Sarper ise yeni yönetim kurulu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.ATAÇ İnşaat ve Sanayi A.Ş. 1960 yılında Hikmet Ataman ve Hüseyin Çalık tarafından kuruldu. Hisselerin yüzde 75'ine Ataman, yüzde 25'ine ise Çalık'ın sahip olduğu Antalya'nın sanayi devi, bünyesinde ANTEKS iplik, boya ve dokuma fabrikaları, Ataç Tarım, Nisan Enerji, Antalya Koleji, Doruknet, Khan ve Kemer Resort gibi çeşitli otelleri barındırıyordu. 2011 öncesinde cirosu 1 milyar liraya yakın olan Ataç İnşaat, 2011'de cirosunu en çok artıran Türkiye'nin üçüncü şirketi seçildi ve çoğu kez de Türkiye'nin en büyük ilk ve ikinci 500 şirketi arasında yer aldı.Bünyesindeki ANTEKS'in Armani, Lacoste, Versace gibi dünya devlerine yönelik üretimler yaptığı Ataç'ın çöküşü, 2011'in Haziran ayında yapılan halka arzla başladı. Batış sürecine giren Türkiye'nin devlerinden Ataç'ın kurucularından Hikmet Ataman 2005'te hayatını kaybederken, yerine oğlu Halil Ataman geldi. Tanınmış işadamı Hüseyin Çalık ise şirket batış sürecine girdikten kısa süre sonra geçen Haziran ayında hayatını kaybetti. Kurucu ortakların ailelerine ait mal varlıklarına yönelik haciz işlemlerinin yanı sıra, şirket bünyesindeki birçok değer de satıldı. Şirketlerin kurtarılması amacıyla anlaşma yapılan fon şirketinin oluşturduğu yeni yönetim kurulu da ATAÇ ve ANTEKS için iflas erteleme istedi. Birçok alacaklı ise şirketin iflası için başvurdu.ÇÖKÜŞ 2013'TE BAŞLADIBorsa'da halka arz sonrasında yaşanan süreçte zarar etmeye başlayan ve borçlanan ATAÇ ve bünyesindeki diğer şirketler, 2013'ün Eylül ayında Lüksemburg merkezli Telos Fon şirketine devredildi. Şirket hisselerini şahsi mal varlıklarına dokunulmayacağı garantisiyle devreden Ataman ve Çalık ailelerinin temsilcileri, yönetimden çıktı. Ancak bu süreçte Hüseyin Çalık'ın şahsi mal varlıklarına borçlar nedeniyle haciz işlemi uygulandı. Evindeki eşyalar da dahil Çalık'ın çeşitli gayrimenkullerden oluşan 6 parça malına haciz uygulandı.BİRÇOK DEĞERİ SATILDIAlacaklı bankaların Ataman ve Çalık ailelerinin mal varlıklarına yönelik haciz girişimleri devam ederken, Hüseyin Çalık'ın vefatı sonrasında ailesi tereke tespit davası açarak, Çalık'a ait mal varlığına dönük haciz işlemlerinin durdurulmasını sağladı. Ancak bu süreçte Doruknet, Kemer Resort Hotel, Khan Hotel satıldı. Antalya Koleji ise 150 aylığına Doğa Koleji'ne kiralandı. 2013 Eylül'de şirket yönetimini devralan Telos fon şirketi, 2014'ün Eylül ayında anlaşmayı iptal ederek yönetimden çekildiğini Borsa'ya bildirdi. Ardından Telos firmasının yönetiminde de olan isimlerin oluşturduğu Boğaziçi A.Ş. şirketlerin yönetimine geçti.ÇALIK'IN KIZINDAN SUÇ DUYURUSUTereke tespit davası açarak babasına ait mal varlıklarına haciz işlemi uygulanmasını durduran ve yüzde 25 hisseyi temsil eden Hüseyin Çalık'ın kızı Lale Çalık Sarper, şirketin uzun yıllar muhasebe ve finans müdürlüğünü yapan ve fon şirketine devir sonrasında da yönetim kurulu üyesi olan M.D.A., yönetim kurulu üyeleri M.U., S.U., A.S.A., M.Y., A.E.E., K.F.Ö., Ö.K.G., A.S. ve dışardan işadamı S.B.K. hakkında Antalya Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.ŞOK SUÇLAMALARAvukat Arif Karabağ aracılığıyla yapılan suç duyurusunda, tüm yöneticiler hakkında güveni kötüye kullanma, şirketi zarara uğratma, şirket mallarının gayriresmi elden çıkmasına göz yumma, rekabet yasağının ihlali, kamu görevlisine yalan beyan, sahte belge kullanma ve dolandırıcılık suçlarına ilişkin Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerine göre 5 yıldan 21 yıla kadar hapis cezası talep edildi.'BİRÇOK DEMİRBAŞIN AKIBETİ BELLİ DEĞİL'Haciz ve ipotekleri kaldırmak, borçları yapılandırmak için çaba sarfetmesi gereken Telos şirketiyle bu yönde sözleşme yapıldığı, ancak borcun azalmak yerine daha da artırıldığı belirtilen dilekçede, kayıtların eksiksiz, doğru ve zamanında tutulmadığı, şirket demirbaş ve stoklarının dikkatli ve özenli şekilde elde tutulmadığı, stokların çalınmasına ve fabrikadan çıkarılmasına göz yumulduğu belirtildi. Birçok demirbaşın akıbetinin belli olmadığı, araçlar ve makinelerin yok olduğu veya büyük hasar gördüğü belirtilen dilekçede, 'Haciz yoluyla götürülen birçok araç ve makine bulunmaktadır. Hangileri satıldı, hangileri duruyor belli değil. Envanter kayıtlarının incelenmesi gerekir. Yönetim kurulu sorumludur' denildi.20 MİLYONLUK KARŞILIKSIZ ÇEKSuçlamalar arasında şirketin içine girdiği mali krizde hukuki yardım alınan avukat M.U.'nun aynı zamanda danışmanlığını yaptığı fon şirketi Telos'un ATAÇ'ı yapılandırması için aracı olduğu ve anlaşmaları sağladığından da bahsedildi. Devir sonrası ise yönetimde görev alan M.U. ve kardeşi S.U.'nun, kiralanan ve çalışmayan bir şirket durumundaki Antalya Koleji A.Ş. adına 4 ayrı toplam 19 milyon 754 bin TL'lik SETAPP A.Ş. adlı şirket adına hiçbir ticari ilişki olmamasına rağmen çek kestikleri ifade edildi. Bu çeklerin iki kardeş tarafından ATAÇ adına da kaşe ve imzalanarak ciro edilmesiyle şirketin borçlandırıldığı ve İstanbul 19'uncu İcra Dairesi kararıyla şirkete ait birçok malın bu yüzden haczedildiği öne sürüldü.YETKİLİ OLMADIĞI HALDE İMZABu haciz işleminin gerçekleşme biçiminde de 'şirketi perişan eden ve şirketin bu hale gelmesinde büyük rol oynadığı ve emanete ihanet eden kişi' olarak gösterilen finans müdürü M.D.A.'nın, SETAPP A.Ş.'nin haciz işlemi sırasında şirket yetkilisi olmamasına rağmen, 'her iki şirketin yetkilisi benim' diyerek borcu kabul ettiği, haczedilen mallara yediemin olduğu, haciz zaptlarını her şirketin yetkilisi olarak imzaladığı ve suç işlediği ileri sürüldü.SAHTE İMZA SORUŞTURMASIDilekçede, şirketin devri yapılmadan önceki yönetim kurulu üyelerinden Sevinç Ataman adına bir bankaya ipotek vermek için düzenlenen vekaletnamede imzasının sahte olarak kullanıldığı olayda da M.D.A. suçlanıyor. Sevinç Ataman adına A.Ö. adlı yönetici asistanına imza attırıldığı ve ifadesinde de M.D.A. tarafından sahte belgelerin imzalatıldığının ikrar edildiği kaydedildi.ÇALIK'IN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU TUTULUYORLARAntalya'nın tanınmış işadamlarından Hüseyin Çalık'ın ölümünün de bu olaylara bağlı gerçekleştiği belirtilen suç duyurusunda, yöneticilerin ATAÇ A.Ş. aleyhine her türlü hileli işlem, sahte belgeler, yalan beyanlarla zarara sebebiyet verdikleri gibi kendilerine ve başka şirketlere menfaat sağladıkları ileri sürüldü.ONAYLANMAYAN YÖNETİM GÖREVDETelos şirketinin vazgeçmesi sonrasında aynı isimlerin Boğaziçi A.Ş. şirketi adı altında oluşturduğu yönetim kurulu ise Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce onaylanmadı. ATAÇ'ın son üç yönetim kurulu teşkilinde (B) grubu hisseye sahip şirket ortakları tarafından aday gösterilmemesine rağmen S.U., B grubu adayı olarak yönetime girdi ve başkanvekilliğine seçildi.ALACAKLILAR İFLAS, YÖNETİM İFLAS ERTELEME İSTEDİDiğer yandan alacaklılar, Antalya ticaret mahkemelerine yaptıkları başvurularla ATAÇ'ın iflasını istedi. Alacak miktarı belirtilmeyen Expo Factoring, iflas için başvuruda bulundu. 62 bin TL alacağı bulunan Özden Akaryakıt ile 53 bin TL kıdem tazminatı alacaklısı olan işçi İsmail Kök de şirketin iflasını isteyen başvuruda bulundu.ATAÇ'ın çeşitli iddialarla suçlanan yönetim kurulu ise 4 Aralık tarihi itibariyle Antalya Ticaret Mahkemesi'nden iflas erteleme talebinde bulundu. Ataç A.Ş.'nin aktifleri 326 milyon TL, pasifleri 372 milyon TL, batık borç ise 46 milyon TL olarak gösterildi. ANTEKS A.Ş. için yapılan başvuruda ise aktifler 130 milyon TL, pasifler 210 milyon TL ve batık borç 80 milyon TL olarak gösterildi.Mehmet Çınar, DHA
Reklam
Mahmut Uslu: "Devre Arasına Kadar Lider Olacağız"
Fenerbahçeli futbolcular ile teknik heyet, sarı-lacivertli kulübün yöneticileriyle yemekte bir araya geldi.Kulüpten yapılan açıklamada, yönetimin Kandilli'deki Borsa Restoran'da verdiği yemeğe Fenerbahçe Kulübü Genel Sekreteri Mahmut Uslu, asbaşkanlar Mithat Yenigün, Ömer Temelli, İlhan Ekşioğlu, Deniz Tolga Aytöre, Tahir Perek, İsfendiyar Zülfikari, yönetim kurulu üyeleri Yalçın Haker, Erhan Türkoğlu, Selim Kosif ile futbol takımının oyuncuları ve teknik heyetin katıldığı belirtildi.Açıklamada, oyuncularla yöneticilerin karışık düzende oturduğu yemeğin samimi ve neşeli bir havada geçtiği ifade edildi.USLU: 'DEVRE ARASINA KADAR LİDER OLACAĞIZ'Yemekte FB TV 'ye açıklamalarda bulunan Mahmut Uslu , son zamanlarda Fenerbahçe'nin birlikteliğini bozmak için bir imaj oluşturulduğunu iddia ederek, 'Arada 2 puan var ve tüm derbileri yapmışız ve hepsini de dışarıda oynamışız. Kendi aramızda konuşuyoruz. Her türlü fedakarlığı yapıyoruz, onlar da yapacak. En önemli şey bizim taraftarımız. Taraftarımız maçlara daha çok gelmeli ve takıma daha çok sahip çıkmaları gerekiyor. Belli bir takım şeyler oynanıyor. Soyut olduğu için şöyle oldu, böyle oldu diyemiyoruz. En çok penaltı bize veriliyor, diye şeyler söyleniyor. Devre arasına kadar liderliği yakalarız ve puanla öne geçeriz. Hep beraber, bir olalım diye düşündük inşallah iyi olur' diye konuştu.İşler kötü gittiğinde futbolcularda stresin arttığını dile getiren Uslu, sözlerine şöyle devam etti:'Biz mutlaka şampiyon olmak istiyoruz. Bu bir baskı oluşturuyor. Futbolcuların en önemli yeri ailelerinin yanı. En çok mutluluğu ailelerin yanında alıyorlar. Bizler de stresliyiz, yoğun bir baskı içindeyiz. Genel kuruldan yetki aldık ve bu takımı şampiyon yapmak adına sorumluluğumuz var. 1 milyon üye gibi çok önemli projeleri yürütüyoruz. Amiral gemimiz futbol takımımız ama tüm branşlarda uzak ara birinciyiz. Çok önemli oyuncular yetiştiriyoruz. Stresimiz fazla ama bunun üstesinden geleceğiz'Sarı-lacivertli kulübün asbaşkanı İlhan Ekşioğlu ise, ilk devrenin sonuna kadar bütün maçları kazanmak istediklerini aktararak, Sivasspor maçıyla ilgili, 'Cuma akşamı herkes tüm küskünlükleri, kafalardaki soruları bırakıp gelip takıma destek versin. Tüm taraftarları bekliyoruz Cuma akşamı stada' diyerek taraftarlara mesaj verdi.EMRE: 'HEDEFİMİZ 4 MAÇTA 12 PUAN'Sarı-lacivertli takımın kaptanı Emre Belözoğlu, yönetim kurulu üyelerinin kendilerini bir ağabey gibi yaklaştığını dile getirerek, Spor Toto Süper Lig'de 12 Aralık Cuma günü oynayacakları Sivasspor maçıyla ilgili olarak şöyle konuştu:'Öncelikle tüm taraftarlarımızı stada davet ediyoruz. Futbolcu olarak en büyük desteği taraftardan aldık. Bu statta uzun bir zamandır yenilmememizin nedeni de taraftarımızın yanımızda olmasıdır. Sivas maçı kolay maç değil. Ama iki takım da futbol oynamak isteyen ekipler. Umarım kazanan biz oluruz ve kazanmaya da ihtiyacımız var. Hedefimiz 4 maçta 12 puan almak Bunun başlangıcı da Sivas maçı olacak. Taraftarlarımız da bizle olursa Fenerbahçe için iyi bir akşam olacak.'Sarı-lacivertlilerin milli kalecisi Volkan Demirel ise, Sivasspor'u yenmek istediklerini aktararak, 'Artık kolay maç yok. Tüm maçlar zor. Ancak bizim bir yolumuz var ve bu hedef doğrultusunda kazanmamız gereken bir maç. Son haftalarda tribündeki taraftarımızın desteğini yeterli görmüyoruz, Artık bu maçla seyircimiz de gelmeye başlar ve 4. yıldıza doğru yürürüz. Artık stadımıza gelenin puan alıp çıkamayacağını göstermemiz gerekiyor. Biz taraftarımızla buna gerçekleştiririz' ifadelerini kullandı.Hollandalı futbolcu Dirk Kuyt da taraftar desteğine vurgu yaparak, 'Geçtiğimiz sezon şampiyonluk yolunda sadece iç sahada değil dış saha maçlarında da taraftarlarımız çok yardımcı oldu. Umarım taraftarlarımız bizimle olurlar. Çünkü onların desteği takıma büyük katkı yapıyor' diyerek düşüncelerini kaydetti.Goal.com
Apple Watch Web Sayfasına Yeni Kullanıcı Arayüzleri Eklendi
Apple Watch için oluşturduğu özel web sayfasını güncelleyen Apple, sayfaya yeni saat arayüzleri ve işletim sisteminin işleyişine ilişkin yeni bilgiler ekledi. Yeni eklenen arayüz görüntülerinde saatin sağlık, egzersiz, mesajlaşma ve zaman ekranlarını görmek de mümkün oluyor. Sayfanın eski versiyonunda “Genel” ve “Özellikler” başlığı altında gösterilen bilgiler, yeni tasarımda farklı kategorilerin altına dağıtılıyor ve detaylandırılıyor.Zaman sekmesi altında Apple “komplikasyonlar” adını taşıyan bir bölüme yer veriyor. Söz konusu terimi saat dünyasından ödünç alan Apple, bu bölüm altında saat arayüzünün günlük kullanımına ilişkin bilgiler veriyor. Kullanıcılar diledikleri takdirde saatin arayüzünde kişiselleştirme yaparak ekrana hava durumu bilgisini, günlük aktiviteleri ve borsa durumu gibi bilgileri analog saat arayüzünün etrafına yerleştirebiliyor. Söz konusu özellikler Apple Watch’un eylül ayında gerçekleştirilen tanıtımında sahnede de gösterilmişti.Zaman sekmesi altında farklı saat arayüzleri de gösteriliyor. Daha öncekinden farklı olarak, Apple artık bu arayüzlerin tanımlarına da web sitesinde yer veriyor. Apple Watch sayfasının geçmiş versiyonunda bu arayüzler grafik olarak gösterilse de, Apple arayüzler için tanımlayıcı cümleler kullanmamıştı.Apple Watch’un iletişim özelliklerini de anlatmaya başlayan Apple, web sayfasına resim tabanlı mesajlaşma platformu Sketch’in işleyişiyle ilgili hareketli sunumlara de yer veriyor. Sayfada dokunma duyusuna yönelik alarmlarla mesajlaşma imkanı sunan Tap’e ilişkin bilgiler de yer alıyor. Apple Watch’un yerleşik kalp atış hızı sensöründen elde ettiği verileri titreşimler ve kalp animasyonları eşliğinde sunan Heartbeat özelliği de Apple Watch sayfasında görülebiliyor.Apple Watch’un sağlık ve egzersiz bölümlerinde kullanılacak arayüzleri de yenilenen sayfada bulmak mümkün. 2015’in başlarında satışa sunulması beklenen Apple Watch’un kesin çıkış tarihi henüz açıklanmış değil.Teknoblog
Reklam