YAŞAM

Hazırsanız kaynatmaya başlayalım gıybet kazanını!

Feng Shui, bir mekanın çevreyle uyumunu sağlamaya ve uzayda mekanın ayarını yapmaya yönelik, eski bir Çin yerleşim uygulaması. Bu terimin kaynağının 'Rüzgârlar vahşi, Güneş ılık, Su berrak, Ağaçlar gür' şiirinden geldiğine inanılıyor. Kısacası Feng Shui evde mutluluğu, bereketi, şehveti, huzuru; iş yerinde veya çalışma odasında ise başarı ve kendine güveni sağlamaya yönelik bit takım öğretiler içeriyor. Hong Kong, Çin ve Singapur'da bir çok şirketin ofis tasarımlarını Feng Shui esaslarına göre planladıkları biliniyor. Hatta uzak doğu ülkelerinde ofisler için Feng Shui danışmanlığı yapan danışmanlık ve iç mimarlık şirketleri oldukça yaygınOkuyunca fark edeceksiniz ki zaten bizim içgüdüsel olarak yaptığımız,  içimizin ve gözümüzün daha rahat ettiği bir takım pratikler aslında.  Aman dikkat; çok inanmak da takıntı getirebilir. Zaten genel mantığı anlamak, kendi yorumlarımızı ortaya çıkarmaya yetecektir. Tek bir evde bütün öğretileri uygulamak imkansız gibi gözükse de, bize düşen ilham almak...

13 yaşında fotoğraf çekmeye başlayan, 23 yaşında intihar etmesiyle kariyeri sona eren ve geriye sergilenmiş 120 fotoğraf bırakan Woodman son dönemlerde “fotoğrafın Sylvia Plath’i” diye tarif ediliyor. Her fotoğrafına intiharını nakşeden ve bu yolda emin emin adımlarla ilerleyen 'nihilist' ablamız ilginç bir miras bıraktı geriye.Pek çok insan nü çalışmalar yapıyor, bir kısmı da kendini model olarak kullanıyor. Nedir bu kadını bu kadar özel yapan şey?10 yıllık kariyeri boyunca sona yaklaştığı her gün bir önceki günden daha fazla karamsar olduğunu, hiçliğe  ve intihara adım adım ilerlediğini bu fotoğraflardan gözlemleyebiliyoruz. Woodman, bedenini bir araç, bir nesne gibi kullanırken bir yandan da nesneleri vücudunun bir parçası gibi kullandı.  Bazı çalışmalarından intihar teşebbüsü, şiddet mağduru, taciz mağduru olduğu okunabiliyorsa da yazılmış biyografilerde bununla ilgili kesin bir bulgu da bulunmamakta.Kendisini fotoğraf sanatında bir sınıfa dahil edeceksek sürrealist-feminist-nüdist diye tanımlayabiliriz.

Bu içeriğe bakmadan önce gerginseniz, sonuna geldiğinizde içinizin pamuk gibi olacağını garanti ediyoruz. Hadi bakalım...

Bilgisiz insanların ağzından 'feminizm erkek düşmanlığıdır' klişesi hala düşmedi. Oysa feminizm en basit tanımıyla, 'cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir'. Yani feminizm güç veya erkeklerden üstün olma arzusu, lezbiyen isyanı, nefret söylemi ile alakası yoktur. Feminizm kadın erkek eşitliğidir, sosyal, ekonomik ve hukuksal açıdan eşit haklara sahip olma arzusudur. Kadınlar en az erkekler kadar toplumun bir parçasıdır. Bu yüzden hakları için mücadele etmeleri kadar doğal bir şey yoktur. Feminizm sadece kadınların değil erkeklerin de kurtuluşu olacaktır. Çünkü feministler ata erkil düzene ve köleliğe karşıdır. Erkekler de bu düzen tarafından sömürülmektedir.