Görüş Bildir
Cern'deki Çalışmalarıyla Türk Kadınına Örnek Oluyor
KONYA (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) 16 yıldır Türkiye'yi temsil eden ve CERN kurullarından PECFA'nın Türkiye adına genel kurul üyesi olan Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayben Karasu Uysal, Türk kadınına örnek oluyor.Çocukluğundan beri fiziğe ilgi duyan Uysal, Yıldız Teknik Üniversitesi Fizik Bölümündeki lisans eğitiminin ardından doktorasını yapmak için İsviçre'ye gitti. Geçen yıl profesör unvanını alan Uysal, CERN bünyesinde çalışmalar yürüten ALICE Deneyi Türkiye Takımı'nın liderliğini yapıyor. Uysal, CERN bünyesinde yürüttüğü iki projede de kadınlara daha çok yer veriyor. KTO Karatay Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012'den beri CERN-ALICE Deneyi ile Karatay Üniversitesi arasındaki iletişimi sağladığını, bilimsel araştırmalara katıldığını ve öğrenci yetiştirdiğini anlattı.CERN'de veri analizcisi olarak görev yaptığını dile getiren Uysal, 'Işık hızına çok yakın hızlarda çarpışan atom altı parçacıkların analizlerini yapıp evrenin oluşumuyla ilgili bilgiler edinmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda üniversitenin takım lideri olarak Türkiye ile ALICE Deneyi arasında da iletişim sağlıyorum. Karatay Üniversitesi ALICE Deneyi'ne tam üye olan tek Türk üniversitesidir. Bu kapsamda veri analizleri yapmak, dedektörlerin kurulum ve işletme aşamalarında görev almak gibi çok çeşitli sorumluluklarımız bulunmaktadır.' dedi.'CERN'de de kadın bilim insanı az'Prof. Dr. Uysal, bütün dünyada olduğu gibi CERN'de de kadın bilim insanı oranının yüzde 20 seviyelerinde bulunduğunu ve bu sayının arttırılmasının önem taşıdığını vurgulayarak şunları kaydetti:'Bilim ve teknoloji alanlarında çalışan kadınların sayısı tüm dünyada arttırılmaya çalışılıyor. Tabii ki bu çok önemli. Temel bilim alanında 16 yıldır çalışan bir bilim insanı olarak, kız öğrencilere pozitif ayrımcılık yapıyorum. Ben de kadın öğrenciler özellikle yüksek enerji fiziği çalışmalarında çok daha detaycı olabiliyorlar. Kadınların kişilik özellikleri, özellikle fizik ve yüksek enerji fiziği alanına çok uyumlu. Bu nedenle, kadın öğrencilerin özellikle yüksek enerji fiziği alanında yetişmesini çok istiyorum. Deneysel yüksek enerji fiziği çalışmalarında dünyadaki en gelişmiş donanım ve yazılım teknolojileri öğrenilip kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmaların yapay zeka teknolojilerinden tıbbi tanı ve tedavi yöntemlerine kadar birçok alanda uygulamaları vardır. Türk bilim insanlarının ve özellikle kadınların bu alanlarda tecrübe sahibi olmaları, ülkemizin refah ve gelişmişlik düzeyini yükseltecektir.'Dünyada da bilim alanında kadınlara pozitif ayrımcılık yapıldığını ifade eden Uysal, ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin kadınların iş yaşamının her alanında olduğu gibi bilimsel çalışmalarda da yer almasıyla yükseleceğini söyledi.CERN'deki faaliyetlerinin bilimsel çalışma yapmak isteyen kadınlara örnek ve moral olduğunu dile getiren Uysal, kendi alanında kadınların önünü açmaya çalıştığını bildirdi.Uysal, çalışma ekibinde de kadınların sayısının erkeklere oranla daha fazla olduğunu vurgulayarak, CERN'de yürüttüğü iki ayrı projenin birinde sadece 4 kadınla, diğerinde de 1 erkek ve 2 kadınla çalıştığını anlattı.Kız çocukları başta olmak üzere bütün gençlere hedeflerinden 'asla vazgeçmemeleri' çağrısında bulunan Uysal, 'Vazgeçmemek, ısrarla çalışmak, yanlışlardan bir şeyler öğrenmek çok önemli. Yapılan yanlışlar öğrenmenin ilk basamağıdır. Dolayısıyla herhangi bir alanda pes etmeden çalışabilmek başarının garantörüdür. Bu nedenle insanların sevdikleri işi yapmaları çok önemlidir.' değerlendirmesini yaptı.
İkinci El Online Oto Pazarında Rüzgar Tersine Döndü
İSTANBUL (AA) - ABDULSELAM DURDAK - İkinci el online binek ve hafif ticari araç pazarında satışlar, bu yılın ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 28,49, bir önceki aya göre de yüzde 10,50 azalırken, araç fiyatları da önceki aya kıyasla ortalama yüzde 1,4 geriledi.AA muhabirinin Indicata'nın ikinci el online pazar raporundan derlediği verilere göre, bu yılın ocak ayında Türkiye ikinci el online binek ve hafif ticari araç pazarında toplam 103 bin 398 adet satış (ilandan tamamen kaldırılan araçlar satılmış kabul edildiğinde) gerçekleşti. Geçen senenin ocak ayında 144 bin 600 araç satılmıştı.Satılık araç ilanı arttı Satışlarda Ocak 2020'ye göre yüzde 28,49 ve Aralık 2020'ye göre yüzde 10,50'lik düşüş gözlendi. Ocakta ikinci el online binek ve hafif ticari pazarında ilana çıkan araç adedi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 65 artışla 267 bin 68 olarak belirlendi. İlana çıkan araçların yüzde 39'u satıldı.En fazla satış C segmentinde gerçekleştiSegment bazında ele alındığında geçen ay pazarın lideri, 33 bin 734 adetlik satış ve yüzde 40,5'lik payla C segmenti oldu. C segmentinden sonra en fazla satış yüzde 21,7 pay ve 18 bin 45 adetle B segmentinde kaydedildi.Bu dönemde ikinci el online satışlar içinde binek araçların payı yüzde 81, hafif ticari araçların payı yüzde 19 olarak gerçekleşti.Ocak ayında ikinci el online binek ve hafif ticari araç pazarında 10 bin 308 adetle en çok 4 yaş araçlar satıldı.Satılan araçların yüzde 27'sini 1-4 yaşındaki araçlar, yüzde 45'ini 5-10 yaşındaki araçlar ve yüzde 28'ini 11 ve üzeri yaş araçlar oluşturdu.En fazla fiyat düşüşü A ve B-SUV segmentinde belirlendiBu yılın ilk ayında, ilanlar üzerinden yapılan analize göre, ikinci el online binek ve hafif ticari araç pazarında bir önceki aya göre ortalama yüzde 1,4'lük fiyat düşüşü gözlemlendi.İkinci el pazarında en çok satışı gerçekleşen ilk 28 markanın 200 modeline ait 800 varyantın 15 farklı model yılındaki 70 bin 580 adet ilandaki fiyat değişimleri incelenerek yapılan analize göre en fazla fiyat düşüşü A ve B-SUV segmentinde belirlendi.İnternetten kaldırıldığında 'satış' olarak sınıflandırılıyorÖte yandan, makine öğrenmesi, yapay zeka ve büyük verinin birleşmesinden oluşan iş zekası seti Indicata, Türkiye'deki ikinci el online araç pazarını tarayarak günlük 450 binden fazla ikinci el araç datasını analiz ediyor.Rapordaki satış verileri, ikinci el ticareti yapan kurum ve kuruluşların online pazarda verdikleri ilan verilerine dayanırken, bu verilerin içinde bireysel araç ilanlarına ait veriler bulunmuyor.Online platformda ikinci el ticareti yapan kurumlar iki sebeple satışa sundukları araçların ilanlarını geri çekiyorlar. Birincisi değişen pazar koşullarına göre ilandaki araçların fiyatını revize ederek yeniden ilanı yayınlıyorlar. Bu ilanların yeniden ne zaman yayınlandığı da Indicata tarafından takip ediliyor.İkinci olarak ise ticaret yapan kurum aracını sattığı için ilandan çekiyor ve yeniden satışa sunacağı bir aracının ilanını yayınlıyor. Bu ikinci grup araç ilanları yani ilandan tamamen kaldırılan araçlar satış kabul ediliyor.
Mitsubishi Electric  "Yapay Zeka" İle Kalite Ve Verimlilik Artışı Sağlıyor
İSTANBUL (AA) - Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama Birim Müdürü Tolga Bizel, 'e-F@ctory altyapımız, fabrikadaki yöneticilerin sisteme ve raporlara uzaktan erişmesine imkan tanıyarak 7/24 kontrol fırsatı sunuyor. Üretimde çok yüksek hız, maliyet tasarrufu, kalite ve verimlilik artışı sağlayan e-F@ctory, sanayicilere küresel rekabette bir adım önde olmanın yolunu açıyor.' ifadelerini kullandı.Evden uzaya kadar çok sayıda sektörde ileri teknoloji ürünleriyle öne çıkan Mitsubishi Electric, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) iş birliği ile düzenlediği webinarlarda paydaşlarıyla buluşmaya devam ediyor.Bizel, en son gerçekleştirilen webinarda, fabrikaların dijital dönüşümü ve yapay zeka (AI) alanındaki güncel teknolojileri sıraladı.Mitsubishi Electric’in sanayinin yeni bir boyut kazanmasına olanak sağlayan ve Sanayi 4.0’a yanıt veren dijital fabrika konsepti e-F@ctory ile ilgili bilgiler veren Bizel, şunları kaydetti:'Mitsubishi Electric olarak fabrikaların üretim, bakım, IT ve yönetim kısımlarını birbirleriyle anlaşabilir hale getirerek takım olmalarını sağlıyor ve sonuçta her birinin ihtiyaçlarına uygun raporlar üretiyoruz. Üretim hattındaki tüm makine ve sistemlerin internet üzerinden haberleşmesini sağlayan e-F@ctory altyapımız, fabrikadaki yöneticilerin sisteme ve raporlara uzaktan erişmesine imkân tanıyarak 7/24 kontrol fırsatı sunuyor. Üretimde çok yüksek hız, maliyet tasarrufu, kalite ve verimlilik artışı sağlayan e-F@ctory, sanayicilere küresel rekabette bir adım önde olmanın yolunu açıyor.'MAISART teknolojisi fabrikalarda verimliliği artırıyorBizel, Mitsubishi Electiric’in yapay zeka teknolojisini kullanarak üretim hattı yerleşim planları ve malzeme akışlarının daha verimli bir şekilde tasarlanmasına ve üretkenliğin doğru bir şekilde tahmin edilmesine yönelik geliştirdiği teknolojiyle ilgili, 'İnsan ve robotların iş birliğiyle çalıştığı bir yaklaşım benimsiyoruz. Bu nedenle hem robotların hem de çalışma ortamının yapay zekayla desteklendiği bütüncül bir sistem sunuyoruz. 100 yıllık tecrübemizle, şirketlerin yapay zekadan maksimum fayda elde etmelerini sağlamak amacıyla tescilli AI markamız MAISART teknolojisini kullanıyoruz. 'Mitsubishi Electric's AI creates the State-of-the-ART in technology' (Mitsubishi Electric'in AI'sı ile en yeni teknoloji) ifadesinin kısaltması olan MAISART ile yapay zeka tabanlı fabrikalarda ve tesislerde ekipman duruş süresi azalırken verimliliğin artırılması sağlanıyor.' ifadelerini kullandı.Makine öğrenmesi algoritmasını kullanan bu teknolojinin, sensör verilerini analiz ettikten sonra farklı operasyonel durumlar arasında üretim makinesi geçişine ilişkin bir model oluşturduğunu belirten Bizel, 'Bu sayede fabrika ve tesislerde verimliliği artırmak üzere makinelerdeki beklenmedik durumları işaret eden makine anormalliklerinin hızlı ve doğru bir şekilde tespit edilmesi sağlanıyor.' bilgilerini verdi.Derin öğrenmeyi çok çeşitli cihazlarda uygulayarak AI potansiyelini genişletiyorBizel, Mitsubishi Electric’in tescilli yapay zeka algoritması MAISART’ın güçlü yönlerine ilişkin, makine öğrenimi için derin öğrenme, pekiştirmeli öğrenme ve büyük veri metotlarını kullandıklarını kaydetti.Bizel, algoritmanın çalışma prensipleri hakkında şu bilgileri paylaştı:'Fabrika otomasyonunu, otomobilleri ve diğer ekipmanları derin öğrenme yöntemiyle donatmak zor olabilir. Küçük cihazlara yüksek performanslı bilgi işlem cihazları ve yüksek kapasiteli bellek eklemek de kolay olmuyor. Bu noktada Mitsubishi Electric olarak, yüksek düzeyde çıkarım doğruluğunu korurken hesaplama miktarını büyük ölçüde azaltan MAISART teknolojisini kullanıyoruz.Bir sinir ağının girdi ve çıktı katmanları, birbirine tıpkı ağaç dallarının yayılması gibi karmaşık şekillerle bağlanıyor. Verileri bu şekilde işlemek çok büyük miktarda hesaplama gerektiriyor. Uzun yıllara dayanan makine bilgimizden yararlanarak daha az gerekli olan 'dalları keserek' hesaplama miktarını sadece 1/30 ile 1/100’ü olacak kadar başarılı bir şekilde sıkıştırdık. Bu gelişim, derin öğrenmeyi çok çeşitli cihazlarda uygulamayı mümkün kılarak AI potansiyelini daha da genişletiyor.'Daha az deneme ile makine öğrenimine olanak tanıyorBizel, ön öğrenme denemelerinin sayısını azaltmanın ve başarı derecesini tahmin edebilmenin makine öğrenimi için çok önemli olduğunu ifade ederek, 'Pekiştirmeli öğrenme, bir insanın bir programla kurallar koymasını gerektirmiyor. Diğer taraftan öğrenme çok zaman alabiliyor, çünkü makine öğrenmesi için çok sayıda deneme gerekiyor. MAISART teknolojisiyle deneme sayısını geleneksel toplamın yaklaşık 1/50’sine kadar düşürdük.' bilgilerini verdi.Geleneksel pekiştirmeli öğrenmenin deneme sayısını algılayarak değerlendirmeye dayalı kontrol parametrelerini belirlediğini aktaran Tolga Bizel sözlerini şöyle tamamladı: 'MAISART teknolojisi, deneme sonuçlarının başarı derecesini tahmin etmek için yapay zekayı içeren makineler hakkındaki bilgimizi kullanıyor. Yapay zekaya hangi hareketlerin ekipmanı hedef duruma daha hızlı yaklaştıracağı konusunda geri bildirim gönderiyor. Kontrol parametreleri de buna göre ayarlanıyor. Bu durum, daha az denemeyle öğrenmeye olanak tanıyor ve uygulamanın zamanını ve maliyetini büyük ölçüde azaltmayı mümkün kılıyor.'
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, Dijital Eğitimin, Salgın Sonrasında Da Eğitimin Ayrılmaz Bir Parçası Olacağını Belirtti
ANKARA (AA) - Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, dijital eğitimin sadece salgın döneminde değil, salgın sonrasında da eğitimin ayrılmaz bir parçası olacağını belirtti.Sendikadan yapılan açıklamaya göre, Türk Eğitim-Sen, Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Derneği (SODİMER) iş birliğiyle ve UNESCO Milli Komisyonu'nun desteğiyle 22-24 Ocak 2021 tarihlerinde 'Dünyada ve Türkiye'de Güncel Gelişmeler Işığında 2023'e Doğru Dijital Eğitim Çalıştayı' düzenledi.Türkiye ve yurt dışındaki 40 üniversiteden 100'e yakın akademisyenin katıldığı çalıştay, 'Dijital Eğitimin Felsefesi ve Sosyolojisi,' 'Dijital Eğitim ve Öğretim Programları', 'Dijital Eğitimin Yönetimi, Dijital Eğitimde Öğretmen Yetiştirme', 'Dijital Eğitimde Materyal Geliştirme', 'Dijital Eğitimde Yapay Zeka ve Etik, Dijital Eğitim ve Öğretmen-Öğrenci-Veli Psikolojisi', 'Dijital Eğitimde Ölçme Değerlendirme' olmak üzere 8 ana başlık etrafında gerçekleştirildi.Açıklamada değerlendirmesine yer verilen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde Türkiye'de salgın tedbirleri kapsamında eğitim öğretimin uzaktan yapılmasına karar verildiğini hatırlattı.Milli Eğitim Bakanlığının bir hafta gibi kısa bir sürede 18 milyon öğrenciye uzaktan öğretim faaliyetini hayata geçirdiğini ancak devam eden süreçte birtakım aksaklıklar ve sıkıntıların da yaşandığını ileri süren Geylan, bu sürecin, olağanüstü durumlar için bir B plan hazırlanması gerektiğini gösterdiğini kaydetti.13-18 Temmuz 2021 tarihinde düzenlenecek '100. Yılında 2. Maarif Kongresi' kapsamındaki etkinliklerin ilkini, dijital eğitimin oluşturduğu sorunlara ve ihtiyaçlara mercek tutarak gerçekleştirdiklerini belirten Geylan, 'Dijital Eğitim Çalıştayı, dijital eğitim süreçleri ile ilgili tüm konuları çeşitli temalar altında inceleyerek, tartışıp, gerekli çözüm yollarının bulunmasını sağlayarak dijital eğitimin kalitesini artırmayı hedeflemiştir.' ifadesine yer verdi.'Alternatif öğretim programları dijital eğitime uygun hale getirilmeli'Çalıştayda, her biri alanında uzman kişilerce dijital eğitimin mevcut süreci ve eğitimin geleceği üzerine incelemeler ve analizlerin ortaya konulduğunu aktaran Geylan, komisyonun önerilerine ilişkin şu bilgileri verdi:'Komisyon önerileri arasında, okullarda yüz yüze eğitime geçilmemesi durumunda karne notlarının geçti-kaldı yöntemine dönüştürülmesi, LGS, TYT, AYT gibi merkezi sınavlarda etkili olan not ortalamasının, sadece öğrencinin yüz yüze eğitim süreçlerinde elde ettiği notların kullanılarak hesaplanması, eğitim çalışanlarının uzaktan eğitim süreçlerinde internet, bilgisayar ve diğer konularda edinecekleri ekipman ve hizmet bedelleri için eğitim öğretim hazırlık ödeneğinin iki öğretmen maşı olarak ödenmesi ve her yıl bu rakamın değişen ekonomik koşullara göre güncellenmesi, olağanüstü hallere ilişkin alternatif öğretim programlarının, hem dijital hem normal hem de hibrit eğitime uygun hale getirilmesi de yer alıyor.''Dijital eğitim, sadece salgın döneminde değil, salgın sonrasında da eğitim sürecinin göz ardı edilemez ve ayrılmaz bir parçası olacak.' değerlendirmesinde bulunan Geylan, çalıştayın kapsamlı rapor ve sonuçlarını ilgili tüm paydaşlara ileteceklerini kaydetti.
Reklam
Yatırımcılara Altın Fırsatlar - Türk Tarımı, Yatırımcılar İçin Birçok Alanda Cazip İmkanlar Barındırıyor
ANKARA (AA) - DENİZ ÇİÇEK - Türk tarımı, taze ve işlenmiş meyve sebze üretimi, hayvancılık, örtü altı üretim, su ürünleri üretimi, tohumculuk, helal gıda üretimi ve Tarım 4.0 gibi tarımsal teknoloji alanlarına yatırım yapanlar için cazip fırsatlar barındırıyor. AA muhabirinin, Tarım ve Orman Bakanlığından edindiği bilgiye göre, Bakanlık bünyesindeki Tarımsal Yatırımcı Danışma Ofisi (TARYAT) tarafından 'Tarımın Geleceği Geleceğin Tarımı' platformu kapsamında sektörün yatırım potansiyeli taşıyan alanları ortaya konuldu. Yatırım potansiyeli taşıyan tarımsal üretim alanları şöyle sıralandı:MEYVE SEBZE: Türkiye, bulunduğu ticari bölgede taze sebze ve meyve üretiminde lider ve belirleyici konumda yer alıyor. Avrupa'nın en büyük meyve sebze üreticilerinden biri olan Türkiye, bu ürünleri sadece taze olarak değil, işleyerek, kurutulmuş ve dondurulmuş şekilde pazara sunulabiliyor. Dünyada kurutulmuş, dondurulmuş ve işlenmiş meyve sebze pazar hacmi yaklaşık 25,4 milyar dolar iken, bu büyük pazar içinde Türkiye, üretim potansiyeli ve gelişmiş meyve sebze işleme endüstrisiyle yatırımcılar için önemli fırsatlar sunuyor.HAYVANCILIK: Bu sektör, artan nüfusun hayvansal protein ihtiyacının karşılanması, ihracatın artırılması, sanayi sektörüne ham madde sağlanması, bölgeler ve sektörler arası dengeli kalkınma, gizli işsizliğin önlenmesi yönleriyle önemli bir potansiyele sahip bulunuyor. Türkiye, küçükbaş hayvancılık, arıcılık, hindi ve kaz yetiştiriciliği için önemli bir potansiyel barındırıyor. ÖRTÜ ALTI ÜRETİMİ: Ülkenin sunduğu bir diğer yatırım alanı ise örtü altı yetiştiriciliği. Bu alan çok hızlı bir gelişmeyle gerek üretim gerekse ihracat açısından önemli bir sektör haline dönüştü. Türkiye, 790 bin dekar örtü altı varlığıyla dünyada ilk 4 ülke arasında bulunurken, Avrupa'da İspanya'nın ardından ikinci sırada yer alıyor. Son yıllarda destek, hibe ve kredilerle modern şartlarda üretim yapan örtü altı işletmeleri hızla arttı. Örtü altı üretimde en önemli giderin ısıtma olması nedeniyle ülkenin sahip olduğu jeotermal kaynaklar önemli bir avantaj sunuyor. Türkiye, 30 bin dekar serayı jeotermal kaynakla ısıtabilme potansiyeline sahipken mevcut jeotermal enerjiyle ısıtılan sera varlığı ise yaklaşık 4 bin 350 dekarı buluyor. Bu alanda 25 bin 650 dekarlık yatırım potansiyeli bulunuyor. SU ÜRÜNLERİ: Türkiye'nin denizleri, akarsuları, gölleri, göletleri ve baraj gölleri, su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği bakımından geniş imkanlar sunuyor. Bu kaynakları kullanabilecek yeterlilikte balıkçı gemisi ve avcılık teknolojisi ile yetiştiricilik tesisi, teknolojisi ve insan kaynağı da mevcut. Yetiştirilen balıklar başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere 100'e yakın ülkeye ihraç ediliyor. Yıllık 837 bin ton üretim ve 1 milyar 25 milyon dolar ihracat değeriyle su ürünleri sektörü ülkedeki önemli yatırım alanlarından biri olarak öne çıkıyor. Dökme ürün yerine işlenmiş, paketlenmiş ve katma değeri yüksek ürünlerle Avrupa pazarında yer alma fırsatı bulunuyor. HELAL GIDA: Bu pazar, hem Türkiye'de hem dünyada büyüyor. 1,9 trilyon dolar olan helal gıda pazarının büyüklüğünün 2024 yılına kadar 2,5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Müslüman olmayan tüketicilerin dahi güvenilir olması sebebiyle helal gıda ürünlerini tercih etme eğilimleri artıyor. Özellikle gıda, tıbbi ürünler, kozmetik, deri eşyaları, otel ve katering hizmetleri gibi alanlarda yoğunlaşan bu pazarda Türkiye'nin payı yaklaşık 15 milyar doları buluyor. Jeopolitik konumu, pazarlara olan yakınlığı, üretim koşuları, tarihsel birikim ve ilişkileri dikkate alındığında bu sektör Türkiye için muazzam bir fırsat barındırıyor.TOHUMCULUK: Bu sektör Türkiye'de hızla gelişirken, tohumluk üretimi son 17 yılda 8 kat artarak 1 milyon 134 bin tona, tohum ihracatı ise 9 kat artarak 150 milyon dolara ulaştı. Bugün meyvecilikte kullanılan fidan ve fidelerin yüzde 96'sı yurt içinde üretilip sertifikalandırılıyor. Tohumculuğun 2019 yılında 69 milyar dolar olan toplam dünya pazar değerinin 2023 yılında 86 milyar dolara ulaşması bekleniyor. TARIM 4.0: Yeni dönemde tarım sektörünün gelişme alanı, yapay zeka, tarımsal teknolojiler ve dijitalleşmeyi içeren Tarım 4.0 süreci olarak görülüyor. Tarım 4.0, üretimde zamandan ve iş gücünden kazanım, girdi optimizasyonu, saha şartlarının kapsamlı ve doğru analizi ile çevre gibi konularda avantajlarla beraber daha düşük maliyetle kaliteli ve verimli ürün elde edilmesini sağlayacak. Türkiye'nin tarımda ilerleyişini sürdürebilmesi bu teknolojiyi üretmekle mümkün olacak.Tarımsal desteklerTürkiye'de tarım sektöründe faaliyet gösterenlere pek çok alanda çeşitli destekler veriliyor. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında, büyükbaş ve küçükbaş hayvan, kanatlı yetiştiriciliği ve kültür mantarı üretimine yönelik sabit yatırımlar, modern sera yapımı, kesimhaneler, tıbbi ve aromatik bitkiler ile bitkisel ve hayvansal ürünlerin işlenmesi, kurutulması, dondurulması, soğuk hava deposu ve çelik silo yapımı, seralar için yenilenebilir enerji üretim tesisleri, denizler ve iç sularda su ürünleri yetiştiriciliği, gübre işlenmesi gibi konulara yönelik yatırımlar destekleniyor. Bu yatırım konuları, hibeye esas proje tutarı yeni tesis yatırımlarında 3 milyon lira, tamamlama yatırımlarında 2 milyon lira, kapasite artırım veya yenileme yatırımlarında ise 1,5 milyon lirayı geçmeyecek şekilde yüzde 50 oranında destekleniyor. Ayrıca, kırsal ekonomik altyapı yatırım konuları kapsamında da aile işletmeciliği, arıcılık, bilişim sistemleri, el sanatları, ipek böceği ve su ürünleri yetiştiriciliği, tarımsal amaçlı kooperatif ve birlikler için makine parkları ile tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği konularına, hibeye esas proje tutarı 500 bin lirayı geçmeyecek şekilde yüzde 50 destek veriliyor. Modern sulama sistemlerinin kurulması amacıyla da yatırımlara destek sağlanıyor. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ile Avrupa Birliği (AB) Kırsal Kalkınma Programı (IPARD-II) destekleri kapsamında da süt, kırmızı et, kanatlı eti ve yumurta üreten işletmelere yönelik yatırımlar, süt, kırmızı et, kanatlı eti, su ürünleri ile meyve ve sebze ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasına yönelik yatırımlar destekleniyor. Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi amacıyla da bitkisel ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması, arıcılık, arı ürünlerinin işlenmesi, yerel ürün işletmeleri, kırsal turizm, makine parkları, yenilenebilir enerji yatırımları gibi alanlara destek veriliyor. Söz konusu başlıklardaki yatırımlara ait 5 bin avro ile 3 milyon avro arasındaki projelere yüzde 40 ile yüzde 70 arasında değişen oranlarda hibe desteği sağlanıyor ancak bu alanlardaki destek programları başvuru çağrı dönemleri süreli olurken, bu süreçlerin takip edilmesi önem taşıyor. Teşvik sisteminden de yararlanma imkanıTarım sektöründe yatırım yapacaklar, Bakanlığın sağladığı destekler haricinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen teşvik sisteminden de faydalanabiliyor. Bu yatırımcılara, yatırım yeri tahsisi, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası ve iadesi, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, faiz veya kar payı desteği, sigorta primi desteği, gelir vergisi stopajı desteği gibi birçok alanda muafiyet ve destekler veriliyor. Bu kapsamda, bölgelere göre oranları ve destek çeşitleri değişmekle birlikte, entegre hayvancılık yatırımları, gıda ürünleri ve içecek imalatı, su ürünleri yetiştiriciliği, soğuk hava deposu hizmetleri, lisanslı depoculuk ve seracılık alanındaki yatırımlara destek sağlanıyor.
Kazakistan Yapay Zeka İçin 5 Yıl İçinde 1 Milyar Dolar Yatırım Yapacak
NUR SULTAN (AA) – Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, ülkede gelecek 5 yıl içinde yapay zekaya 1 milyar dolardan fazla yatırım yapılacağını söyledi. Avrasya Ekonomik Birliğine (AEB) üye ülkelerin hükümet başkanları Kazakistan’ın Almatı şehrinde düzenlenen Almatı Dijital Forumu-2021’de bir araya geldi. Kazakistan Başbakanı Askar Mamin’in ev sahipliğinde gerçekleşen foruma Rusya, Belarus, Kırgızistan, Özbekistan, Ermenistan başbakanları katıldı. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, forumun açılış törenine gönderdiği video mesajında geleceğin teknoloji ve inovasyonda olduğunu belirtti. Tokayev, Kazakistan’ın da gelecek 5 yıl içinde yapay zeka alanına 1 milyar doların üzerinde yatırım yapmayı planladığını kaydederek, “Bu amaçla, Dünya Bankası iş birliğinde Nazarbayev Üniversitesinde ulusal yapay zeka merkezi kuruluyor. Birlik (AEB) ve bölgedeki tüm ortaklarımızı söz konusu alanda çok yönlü iş birliğine davet ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Reklam
Amazonun Kurucusu Jeff Bezos Görevinden Ayrılıyor! Jeff Bezos Kimdir?
ABD'li e-ticaret devi Amazon şirketinden şaşırtan açıklama geldi. Yapılan açıklamada Amazon'un çeyreklik gelirinin ilk kez 100 milyar doları aştığı dikkat çekerken, şirketin kurucusu ve CEO'su Jeff Bezos'un da bu yaz görevinden ayrılacağı duyuruldu. Görevini şirketin bulut bilişim departmanı başkanı Andy Jassy'ye devreden Jeff Bezos yönetim kurulunda kalmaya devam edecek. Peki Jeff Bezos kimdir? Jeff Bezos kaç yaşındadır?  Detayları haberimizde sizin için derledik...
Teknofest 2021'İn Tanıtım Toplantısı Gerçekleştirildi
İSTANBUL (AA) - TEKNOFEST İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali 2021'in (TEKNOFEST 2021) tanıtım toplantısı Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirildi.Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu TEKNOFEST, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yürütücülüğünde, aralarında Türkiye'nin önde gelen teknoloji şirketleri, kamu, medya kuruluşları ve üniversitelerinin de olduğu 67 paydaş kurumla birlikte 21-26 Eylül'de İstanbul'da düzenlenecek.T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, bir hayalle başlayan TEKNOFEST yolcuğunun artık dünya çapında büyük bir organizasyona dönüştüğünü belirterek, 'Tüm ekibimizle geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz adına çok mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Neredeyse 1 yıla yaklaşan salgın sürecini hep beraber yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Salgın sürecinde en çok ihtiyaç duyduğumuz hasletlerin iyilik, vicdan ve insanlık olduğunu bizzat yaşayarak tecrübe ettik. İnsanlığın son bir yılda kabuğuna çekilerek yaşadığı yalnızlık duygusu adeta iç dünyamızı sorguladığımız, vicdanımızı tarttığımız bir teraziye dönüştü. Salgının başlangıcında tüm dünyada ihtiyaç duyulan solunum cihazları için ülkeler birbirlerine siparişleri dahi engellediler. Hatta en basit, sarf malzemeleri bile birbirleriyle paylaşmadılar. Ülkemizin mühendislerinin ise hem kendi topraklarına hem de tüm insanlık ailesine nefes olabilmek için gecesini gündüzüne kattı ve çalıştı. ' diye konuştu.Geliştirilen solunum cihazlarının hem Türkiye'ye hem de dünyaya nefes olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:'Ülkemiz, medeniyetimizin adalet temelleriyle ve değerleriyle harmanlanmış Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu sayesinde dünyanın yaşadığı ben merkezi kaygılara teslim olmadan vicdanıyla hareket etti. Afrika'da tek bir solunum cihazına dahi sahip olmayan ülkelere bu cihazlar hediye edildi. İhtiyaç duyan ülkelere de ihraç edildi. Böylece genetik kodumuzun adeta bir parçası olan küresel adalet ve merhamet değerlerimizi örnek bir tavırla tüm dünyaya göstermiş olduk. Teknoloji, dönüşüm ve inovasyon hayatımızın her alanını sarsıcı bir şekilde etkiliyor. Bu dönüşüm salgın döneminde de durmadı, hızla ilerlemeye devam etti. Kovid-19'a karşılık ilk aşının Türk bilim insanları tarafından bulunmasıyla büyük gurur duyduk. Devinim hızı, bugünün oyun kurucularını da değiştiriyor. Arkada kaldığı, dezavantajlı olduğu düşünülen birçok girişime, projeye yeni fırsatlar sunuyor.''Milli Teknoloji Hamlesi, tüm Türkiye'nin ortak idealidir'Bayraktar, aşı örneğinde olduğu gibi hızla ilerleyen gelişim sürecinin oyunu değiştirecek yeni aktörler doğurduğunu aktararak, 'Ülkemizden de benzer çalışmalar çıkması bizim farklı alanlarda oyun kurucu bir güç haline inşallah getirecek. Bizler kainata ilk mesajı 'Oku, yaradan Rabbinin adıyla oku.' olan bir inancın kurduğu bir medeniyetin çocuklarıyız. İnancımız, medeniyetimizin ilerlemesi için dünyayı ve kainatı doğru okumamızı emrediyor. Hızla küreselleşen dünyada, teknolojide bazı şirketlerin dünya üzerindeki birçok ülkeden daha güçlü ve nüfuzlu hale geldiğini görüyoruz.' ifadelerini kullandı.'Vahşi kapitalizm'in dev teknoloji tekellerinin oluşmasına ve dünyayı dev tekellerin yönettiği bir yapıya zorladığına dikkati çeken Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:'Sosyal medya kuruluş amacıyla baktığınızda, insanlığı birbirine yakınlaştıran, tüm dünyanın kolaylıkla iletişim kurmasını sağlayacak bir araç olarak icat edildi. Yaşadığımız son olaylar gösteriyor ki, bu mecra vakıf olamadığımız ajandalarıyla tekelleşmiş dev birkaç şirketin elinde kontrolsüz bir güce dönüşmüş durumda. İstiyorlar ki tek bir arama motoru, sosyal medya, büyük alışveriş sistemi ve daha büyük tekeller olsun. Dünya böyle bir noktaya evrilirken, bunu sadece seyrederek, teknoloji geliştirmekten uzak kalırsak egemenliğimizi dev şirketlerin tartışılır insafına teslim etmiş oluruz. Buna maruz bırakılmamak için Ay'a ilk çıkan insan olan Neil Armstrong'un söylediği sözlerden esinlenerek şunu söyleyebilirim. Şimdi küçük gibi görülen düzenlediğimiz teknoloji yarışmaları, gelecekte ahlaki değerleriyle dünyaya örnek olacak büyük teknoloji girişimlerini ülkemize kazandıracak gençleri inşallah yetiştirecek.Bizler her zaman asıl kıymetin insan olduğuna inandık. Milli Teknoloji Hamlesi'ni de bu yüzyıldan alıp geleceğe taşıyacak en önemli unsur nitelikli, yetişmiş insan kaynağımız olacaktır. Ülkemizin birçok alanda tam bağımsızlığa, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu ile sahip olacağına inanıyoruz. Milli Teknoloji Hamlesi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerdeki tekelleşmeye karşı bir duruş ve güçlü bir itirazdır. Tüm dünyada giderek artan bir hastalık olan kutuplaşma, hem insanlığı hem de ülkemizi tehdit ediyor. Bu noktada, Milli Teknoloji Hamlesi, tek bir grubun, oluşumun veya siyasi fikrin değil hepimizin, tüm Türkiye'nin ortak idealidir. Hatta, eşitlik ve adalet limanına hep birlikte gitmemizi sağlayacak, mazlum coğrafyanın ve insanlık ailesinin buluştuğu büyük bir gemidir diyebilirim.''İnsanlık için büyük bir adım olarak gördüğümüz projelerinizi sabırsızlıkla bekliyoruz'TEKNOFEST'in 2 yıl önce 2019'da Atatürk Havalimanı'nda 1 milyon 720 bin ziyaretçiyle dünya rekoru kırdığını vurgulayan Bayraktar, 'Bizi bu rekordan öte mutlu eden en büyük gelişme, teknoloji yarışmalarına gelen başvuruların her yıl katlanarak artması oldu. İlk yıl 20 bin, ikinci yıl 50 bin ve geçen yıl da 100 bin olarak gerçekleştirdi. Geçen yıl salgın şartlarına rağmen, TEKNOFEST'in kalbi dediğimiz bu yarışmaları pandemiyle ilgili önlemleri alarak Gaziantep'te düzenledik. 2020'de teknoloji yarışmalarımıza 81 ilimizden 84 ülkeden 20 bin takım 100 bin genç başvurdu. Bu yıl, son başvuru tarihi olan 28 Şubat tarihine kadar bu rakamı geçeceğine yürekten inanıyorum.' dedi.Bayraktar, TEKNOFEST bünyesinde her yıl daha fazla yarışma kategorisi açtıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:'Tarihimizin en büyük ödüllü teknoloji yarışmalarını düzenliyoruz. Bu yıl da bazılarını ilk kez yapacağımız 35 farklı kategoride yarışmamız olacak. Toplumumuzda, teknoloji ve bilime duyulan ilgiyi artırmayı, Türkiye'nin bilim ve mühendislik alanlarında yetişmiş insan kaynağını daha yukarıya taşımayı hedefliyoruz. Roketten otonom sistemlere, tarımdan su altı sistemlerine, biyoteknolojiden insanlık yararına teknolojilere kadar her alanda milli teknolojiyi geliştirme çabalarına destek olmayı istiyoruz. TEKNOFEST 2021'de salgının izin verdiği ölçüde, yine Atatürk Havalimanı'nda, havacılık ve akrobasi gösterileri, sürpriz yarışmalar, sergiler, eğitimler ve yatırımcılarla girişimlerin buluşacağı Uluslararası Girişim Zirvesi gibi oldukça geniş bir yelpazeden zengin aktiviteleri düzenlemeyi hedefliyoruz. 'Fikrim, projem ve bunları hayata geçirecek takımım var' diyen kardeşlerim, acele edin son tarih 28 Şubat. Bu tarihe kadar başvurularınızı tamamlamanızı, insanlık için büyük bir adım olarak gördüğümüz projelerinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.''7'den 77'ye tüm milletimizi 21-26 Eylül tarihlerinde Atatürk Havalimanı'na bekliyoruz'Tüm bu emeklerin, çalışmaların altında hayal edildiğinde gülümseten, içi ısıtan ideal bir dünyayı gerçek kılmanın yattığını anlatan Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı:'Arzulanan böyle bir dünyaya sahip olmanın temelinde ise pusulası vicdan olan insanların bulunduğuna inanıyorum. İnsan olmanın en önemli şartı vicdanlı olmaktır. Vicdanlı bir insanın en önemli hasletleri ise adalet ve merhamet duygularına sahip olmasıdır. Bozkırın bilge kalemi olarak anılan Türk dünyasının önemli yazarı Cengiz Aytmatov'un da dediği gibi: 'Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir.' Bugün insana dokunan her alanda faydasını hissettiren teknoloji ve bizim de büyük bir gayretle yıllardır uğraştığımız yapay zeka geliştirme çalışmaları gerçekten insanlık için bir ilerleme mi? Öncelikle bu soruya samimi cevap vermemiz ve tüm bu gelişmeleri insanlığın huzuru ve refahı için tesis etmemiz gerekiyor. Eğer insanlığın bugün yaşadığı, yarın karşısına çıkacak sorunlara adil bir çözüm bulamazsak, yaşlı dünyamızın geleceği maalesef pek de parlak görünmüyor.Milli Teknoloji Hamlesi, tüm bu materyalist tavra karşı, her gün insan kalabilmek için çabalayan ülkemizin her bir ferdini, mazlum coğrafyaların ve insanlığın geleceğe ulaştıracağı büyük miras olacaktır. TEKNOFEST yolculuğuna ilk adımımızı atarken aklımızda tam da bu meseleler vardı. TEKNOFEST'i ülkemizin hayati bir meselesi olarak gördüğümüz teknoloji geliştirme seferberliğine çıkmak için başlattık. Mücadelemizin temelinde, dünyayı, kainatın içinde eşit, adil ve merhametli bir iyilik adasına dönüştürme çabası yatıyor. TEKNOFEST'in bu çabalarımızın dünya ile buluşma noktası olmasını istiyoruz. TEKNOFEST ekibi olarak 7'den 77'ye tüm milletimizi 21-26 Eylül tarihlerinde heyecanımıza ortak olmak için Atatürk Havalimanı'na bekliyoruz.''Bu yıl 19 farklı üniversitemiz TEKNOFEST'te paydaşımız'Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve TEKNOFEST İcra Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Kacır da Kovid-19 salgını şartlarından dolayı TEKNOFEST eğitimlerini dijital ortama taşıdıklarını belirterek, etkinliğin her yıl ziyaretçi ve yarışmacı rekorlarını kırdığını ifade etti.Gelecek dönemde TEKNOFEST Kariyer Portalı'nı güçlü bir şekilde hayata geçireceklerini bildiren Kacır, bundan böyle yarışmalara adım atan her gencin kariyer yolculuğunda yanlarında olacaklarını vurguladı.Kacır, bugüne kadar gerçekleşen üç TEKNOFEST'te toplam 10 milyon liradan fazla maddi desteği ve 6 milyon TL'den fazla ödülü yarışmacılara sunduklarını belirterek, yarışmacıların başarılarının Türkiye sınırlarını aştığını görmekten gurur duyduklarını dile getirdi.TEKNOFEST'İN bu yıl merkezinin Atatürk Havalimanı olsa da yurdun çeşitli noktalarında yarışmalar düzenleyeceklerini belirten Kacır, 'Üniversitelerimiz paydaşlarımızdan olmasını çok önemsiyoruz. Biz üniversite öğrencilerimizin ülkemizin geleceği için çalışmasını istiyoruz. Onları sokaklarda değil, işte TEKNOFEST yarışmalarında, laboratuvarlarda Ar-Ge projelerinde görmek istiyoruz. Bugüne kadar bize en büyük desteği üniversitelerimiz verdi. Her yıl yeni üniversitelerimiz TEKNOFEST ailesine katılıyor. Bu yıl 19 farklı üniversitemiz TEKNOFEST'te paydaşımız.' diye konuştu.'Festival bu yıl gündem belirleyecek, gençlere heyecan verecek'Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de TEKNOFEST gibi milli teknoloji hamlesine katkı veren bir organizasyonun paydaşı olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Festivalin bu yıl gündem belirleyecek etkinliklerle gençlere heyecan vereceğini ifade eden Demir, 'TEKNOFEST, gelişen ve güçlenen Türkiye’nin daha etkin şekilde varlık göstermesine büyük katkı sağlayacak pek çok unsurun ortaya çıkarılmasında öncü rol oynayacak aktörlerin doğmasına imkan sağlayan bir zemin hazırlamaktadır. Neslimizden aldığımız enerji ile küresel güç vizyonuna ulaşmak için, çok çalışmaya ve durmadan üretmeye devam etmeliyiz.' diye konuştu. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ise TEKNOFEST'in 3 yılda küresel kimlik kazandığını belirterek, 'Dünyanın en önemli bilim, teknoloji ve uzay festivalleri arasına girdi ve doğduğu yere İstanbul’a döndü. İstanbul’umuzda bu dev organizasyona 2021’de yeniden ev sahipliği yapmaktan büyük sevinç ve heyecan duyuyoruz. Türkiye’nin istikbaline, medeniyetimizin baş şehri İstanbul’dan omuz veriyoruz. ' değerlendirmesinde bulundu.TEKNOFEST'in paydaşlarının üst düzey yöneticilerinin de hazır bulunduğu etkinliğe, TEKNOFEST'in Global İletişim Ortağı olan AA'nın Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu da katıldı. Etkinlik, paydaşların yöneticilerinin hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.Yapay zekadan su altı sistemlerine, teknolojinin her alanında yarışmalar yapılacakToplantıda verilen bilgiye göre, toplumun her kesiminden binlerce gencin merakla beklediği ve ilgiyle takip ettiği TEKNOFEST Teknoloji Yarışmaları'na geçen yıl 81 il ve 84 ülkeden 20 bin 197 takım, 100 bin genç başvuruda bulundu.Bu yıl da yine ilkokul seviyesinden ortaokul, lise, üniversite, lisansüstü ve mezun seviyesine kadar her düzeyden nitelikli binlerce genç, hayallerini gerçekleştirmek için birbirinden farklı kategorilerde düzenlenen TEKNOFEST Teknoloji Yarışmaları'na 28 Şubat'a kadar başvurabilecek. Her yıl bir önceki yıla göre daha fazla yarışma kategorisinin açıldığı ve Türkiye tarihinin en büyük ödüllü teknoloji yarışmaları olan TEKNOFEST Teknoloji Yarışmaları bu yıl 35 farklı kategoride düzenleniyor. TEKNOFEST 2020'den farklı olarak, Karma Sürü Simülasyon, İletişim Teknolojileri, Savaşan İHA, Yapay Zeka, Kültür ve Turizm Teknolojileri, Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri, Tarımsal İnsansız Kara Aracı, Sanayide Dijital Teknolojiler Yarışmaları ilk kez düzenleniyor.Gençlerin milli teknoloji üretme ve geliştirme konusunda ilgilerinin artırılması hedeflenerek bu alanlarda çalışan binlerce gencin projesine destek olmak için bu yıl ön eleme aşamasını geçen takımlara toplamda 5 milyon TL'nin üzerinde malzeme desteği sağlanıyor. TEKNOFEST’te yarışıp dereceye girmeye hak kazanan takımlar ise 5 milyon TL'nin üzerinde ödülün sahibi olacak.21-26 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan TEKNOFEST’e başvurular 'https://teknofest.org/yarismalar.html' adresinden gerçekleştirilebiliyor.
Türkiye Isı Pompasında Bölgesel Üs Olmaya Aday
İSTANBUL (AA) - Baymak Üst Yöneticisi (CEO) Ender Çolak, geleceğin teknolojisi olarak gösterilen ısı pompasında geçen yıl Türkiye'de yüzde 87 büyüyerek sektörün ana markası olduklarını belirterek, 'Sektörümüzde yüksek enerji verimliliği sayesinde tasarruflu ve çevreye duyarlı ürünlerin başında ısı pompası geliyor. Uzun vadede yüksek tasarruf vadeden bu ürüne teşvik sağlandığı takdirde yatırımlar hızlanabilir ve Türkiye ısı pompasında bölgesel bir üs olabilir.' dedi.Baymak'tan yapılan yazılı açıklamada Çolak, şirket ve 2021 planlarına ilişkin bilgiler verdi.Geçen yıl Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerine rağmen yüzde 30 büyüyen ve 1 milyar TL’lik ciro hedefini aşan bir marka olduklarını belirten Çolak, geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında geçen yıl yüzde 87 büyüyerek, sektörün ana markası olduklarını kaydetti. Dijitalleşmenin hız kazanması ile birlikte enerjiden tasarruf sağlayan çözümlerin öne çıktığını, özellikle de çevre dostu ürünlere ilginin giderek arttığını ifade eden Çolak, salgın senesi olarak dünya ekonomilerinde tarihsel daralmalara sebep olan 2020 yılında çevre, sürdürülebilirlik ve iklim krizi konularının ise neredeyse ilk kez bu kadar dünya gündemine oturduğunu belirtti.Çolak şunları kaydetti:'Pandemi, doğanın hepimize şiddetli bir acil eylem çağrısında bulunduğunu bir kez daha bizlere gösterdi. Sahip olduğumuz kaynaklar da yaşam da sonsuz değil. Hepsini akıllı yöntemlerle kullanmak, radikal bir değişim sürecine girmek zorundayız. 2021 yılında tüm dünyada çok radikal bir dönüşüm yaşanacağını artık hepimiz öngörüyoruz. Bir taraftan dijitalleşme, robotik süreçler ve yapay zeka, diğer taraftan iklim değişikliği ile mücadele. Tüm bu değişiklikleri anlayabilmek ve bu dönüşüme hazırlanabilmek için toplumun tüm kesimlerine çok daha fazla iş düşüyor. İşte 2021 yılında dünyadaki bu büyük değişimin temelinde insanı, insani değerleri ve çevreyi esas almasını öngörüyorum.''Tüm paydaşlarımızı yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız'Çolak, Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 yılında yüzde 0 emisyon hedefiyle yola çıktığı Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın değişim sürecinin en önemli kitlesel hareketlerinden biri olacağını belirterek, bu hedef çerçevesinde AB içinde enerji verimliliği düşük yapı stokunun yenileneceğini kaydetti.220 milyon eski yapının enerji verimliliği kriterlerine uygun olarak yenileneceği çok büyük kapsamlı bir dönüşümden söz edildiğini aktaran Çolak, 'Verimli olmayan eski yapıların dönüşümü ısınma giderlerini ve enerji sarfiyatını büyük oranda engellerken, çevre üzerinde yarattığımız baskıyı da minimize edecek. Türkiye’de de bu kapsamda önümüzde önemli fırsatlar ve atılacak adımlar var. Pandeminin hemen başında yayınladığımız 'Doğaya Söz Veriyoruz' filmimizde Baymak olarak biz bu değişimin taşıyıcısı olacağımızın mesajını vermiştik. 2021 yılında sürdürülebilirlik alanında yaptığımız yatırımlara ağırlık vererek, tüm paydaşlarımıza 'işimiz sizi ve doğayı anlamak' diyerek seslenecek ve yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız.' ifadelerini kullandı.'Büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık'Çolak, 2020 yılına üretimden Ar-Ge’ye, sürdürülebilirlikten ihracata, müşteri deneyiminden dijital projelere kadar pek çok alanda çalışmaları en üst noktaya taşıyarak yatırımlarını artıracakları ve başarıları perçinleyecekleri bir yıl olacağı öngörüsüyle başladıklarını kaydetti. 'Zorlu pandemi sürecine rağmen önümüzdeki tüm engelleri aşarak, öngörülerimizin hepsini gerçekleştirdik ve hedeflerimize ulaşmayı başardık. 2020 yılında da sürdürülebilir büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık. 2020 yılında olağanüstü koşullarda olmamıza rağmen yüzde 30 büyüyerek Türkiye ekonomisine, sektöre ve tüm paydaşlarımıza katkıda bulunmayı sürdürdüğümüz için gururluyum.' bilgilerini veren Çolak, Baymak’ın sürdürülebilir büyümesini, dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ederek değişen iklimlendirme ihtiyaçlarına yönelik, yüksek verimli ve çevre dostu ürünlerle en hızlı şekilde cevap verebilme başarısına bağladığını aktardı.Çolak, '2020 yılında yüzde 100 müşteri memnuniyeti ilkemiz, yaygın satış sonrası hizmet ağımız, online teknik destek hizmetimizle karantina koşullarında da her zaman erişilebilir olarak sektörde lovemark (aşk markası) haline geldik.' ifadelerini kullandı.'İklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz'Çolak, iklimlendirme sektörünün sürdürülebilirlik kavramıyla etkileşimi yüksek bir sektör olduğunu belirterek, Avrupa’da doğalgazdan elektriğe hızlı bir geçiş yaşanırken, konutlarda da hem ısıtma hem de soğutma ihtiyacının günümüzde ısı pompası gibi elektrikli ürünlerle sağlanmaya başladığını kaydetti.Isı pompasının düşük elektrik tüketimiyle yüksek enerji üretimi sağladığını belirten Çolak, 'Son yıllarda Türkiye’de de bu ürüne talep artıyor. Geçen yıl lokomotif ürünlerimizde adetsel bazda; kombide yüzde 8, klimada yüzde 6, panel radyatörde yüzde 10, termosifon ve termoboylerde yüzde 34, duvar tipi yoğuşmalı kazanda yüzde 4 büyüdük. Yüksek enerji verimliliği sayesinde geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında ise yüzde 87 büyüme kaydettik ve sektörün ana markası olduk. Baymak olarak sürdürülebilirlik konusunda takındığımız kararlı ve sorumlu tutumla bir yandan farklı ürün gruplarında pazar payımızı artırırken, diğer yandan da iklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz.' bilgilerini verdi.2020 yılında 149 yeni bayilikÇolak, Baymak olarak Türkiye’nin her noktasına yayılmış geniş bayi ve servis ağıyla müşterilerinin beklentileri için yerinde çözümler üretmeye, her noktada online ve offline kanallar aracılığıyla ulaşılabilir olmaya devam ettiklerini belirterek, '2020 yılında 149 yeni bayilik yapılanmamızı tamamladık. Marmara Bölgesi’nde 32, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 31, İç Anadolu’da 47, Karadeniz Bölgesi’nde 22 ve Ege Bölgesi’nde 17 yeni bayimiz tüketicilerimize Baymak kalitesini ulaştırmaya başladı. 2021 yılında da tüm bayilerimiz aracılığıyla her noktada aynı hizmet kalitesini tüketicilerimize ulaştırmaya devam edeceğiz.' ifadelerini kullandı.2021'de hedef yüzde 30 büyümeEnder Çolak, 2021 yılında yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini belirterek, '2021 yılında kendimize yine büyük hedefler koyduk. Yatırımlarımıza devam ederek, bu dönemde kombi, klima, ısı pompası ve diğer ürünlerimizdeki istikrarlı büyümemizi sürdüreceğiz. Boyler ve termosifon hattımızı yenileme çalışmalarımız sürecek. Yine bu dönemde kombi hattımızdaki dijital dönüşümü de tamamlamayı hedefliyoruz. 2021 yılında kombi ve ısı pompası ürün gamımızı da genişleteceğiz. Bağlı olduğumuz BDR Thermea Group’un da kombi üretiminin daha büyük bir kısmını Türkiye’de gerçekleştirmeye başlayacağız. Tüm bu gelişmeler neticesinde 2021 yılında da yüzde 30 büyümeyi hedefliyoruz.' yorumunu yaptı.
Reklam
Türkiye Isı Pompasında Bölgesel Üs Olmaya Aday
İSTANBUL (AA) - Baymak Üst Yöneticisi (CEO) Ender Çolak, geleceğin teknolojisi olarak gösterilen ısı pompasında geçen yıl Türkiye'de yüzde 87 büyüyerek sektörün ana markası olduklarını belirterek, 'Sektörümüzde yüksek enerji verimliliği sayesinde tasarruflu ve çevreye duyarlı ürünlerin başında ısı pompası geliyor. Uzun vadede yüksek tasarruf vadeden bu ürüne teşvik sağlandığı takdirde yatırımlar hızlanabilir ve Türkiye ısı pompasında bölgesel bir üs olabilir.' dedi.Baymak'tan yapılan yazılı açıklamada Çolak, şirket ve 2021 planlarına ilişkin bilgiler verdi.Geçen yıl Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerine rağmen yüzde 30 büyüyen ve 1 milyar TL’lik ciro hedefini aşan bir marka olduklarını belirten Çolak, geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında geçen yıl yüzde 87 büyüyerek, sektörün ana markası olduklarını kaydetti. Dijitalleşmenin hız kazanması ile birlikte enerjiden tasarruf sağlayan çözümlerin öne çıktığını, özellikle de çevre dostu ürünlere ilginin giderek arttığını ifade eden Çolak, salgın senesi olarak dünya ekonomilerinde tarihsel daralmalara sebep olan 2020 yılında çevre, sürdürülebilirlik ve iklim krizi konularının ise neredeyse ilk kez bu kadar dünya gündemine oturduğunu belirtti.Çolak şunları kaydetti:'Pandemi, doğanın hepimize şiddetli bir acil eylem çağrısında bulunduğunu bir kez daha bizlere gösterdi. Sahip olduğumuz kaynaklar da yaşam da sonsuz değil. Hepsini akıllı yöntemlerle kullanmak, radikal bir değişim sürecine girmek zorundayız. 2021 yılında tüm dünyada çok radikal bir dönüşüm yaşanacağını artık hepimiz öngörüyoruz. Bir taraftan dijitalleşme, robotik süreçler ve yapay zeka, diğer taraftan iklim değişikliği ile mücadele. Tüm bu değişiklikleri anlayabilmek ve bu dönüşüme hazırlanabilmek için toplumun tüm kesimlerine çok daha fazla iş düşüyor. İşte 2021 yılında dünyadaki bu büyük değişimin temelinde insanı, insani değerleri ve çevreyi esas almasını öngörüyorum.''Tüm paydaşlarımızı yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız'Çolak, Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 yılında yüzde 0 emisyon hedefiyle yola çıktığı Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın değişim sürecinin en önemli kitlesel hareketlerinden biri olacağını belirterek, bu hedef çerçevesinde AB içinde enerji verimliliği düşük yapı stokunun yenileneceğini kaydetti.220 milyon eski yapının enerji verimliliği kriterlerine uygun olarak yenileneceği çok büyük kapsamlı bir dönüşümden söz edildiğini aktaran Çolak, 'Verimli olmayan eski yapıların dönüşümü ısınma giderlerini ve enerji sarfiyatını büyük oranda engellerken, çevre üzerinde yarattığımız baskıyı da minimize edecek. Türkiye’de de bu kapsamda önümüzde önemli fırsatlar ve atılacak adımlar var. Pandeminin hemen başında yayınladığımız 'Doğaya Söz Veriyoruz' filmimizde Baymak olarak biz bu değişimin taşıyıcısı olacağımızın mesajını vermiştik. 2021 yılında sürdürülebilirlik alanında yaptığımız yatırımlara ağırlık vererek, tüm paydaşlarımıza 'işimiz sizi ve doğayı anlamak' diyerek seslenecek ve yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız.' ifadelerini kullandı.'Büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık'Çolak, 2020 yılına üretimden Ar-Ge’ye, sürdürülebilirlikten ihracata, müşteri deneyiminden dijital projelere kadar pek çok alanda çalışmaları en üst noktaya taşıyarak yatırımlarını artıracakları ve başarıları perçinleyecekleri bir yıl olacağı öngörüsüyle başladıklarını kaydetti. 'Zorlu pandemi sürecine rağmen önümüzdeki tüm engelleri aşarak, öngörülerimizin hepsini gerçekleştirdik ve hedeflerimize ulaşmayı başardık. 2020 yılında da sürdürülebilir büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık. 2020 yılında olağanüstü koşullarda olmamıza rağmen yüzde 30 büyüyerek Türkiye ekonomisine, sektöre ve tüm paydaşlarımıza katkıda bulunmayı sürdürdüğümüz için gururluyum.' bilgilerini veren Çolak, Baymak’ın sürdürülebilir büyümesini, dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ederek değişen iklimlendirme ihtiyaçlarına yönelik, yüksek verimli ve çevre dostu ürünlerle en hızlı şekilde cevap verebilme başarısına bağladığını aktardı.Çolak, '2020 yılında yüzde 100 müşteri memnuniyeti ilkemiz, yaygın satış sonrası hizmet ağımız, online teknik destek hizmetimizle karantina koşullarında da her zaman erişilebilir olarak sektörde lovemark (aşk markası) haline geldik.' ifadelerini kullandı.'İklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz'Çolak, iklimlendirme sektörünün sürdürülebilirlik kavramıyla etkileşimi yüksek bir sektör olduğunu belirterek, Avrupa’da doğalgazdan elektriğe hızlı bir geçiş yaşanırken, konutlarda da hem ısıtma hem de soğutma ihtiyacının günümüzde ısı pompası gibi elektrikli ürünlerle sağlanmaya başladığını kaydetti.Isı pompasının düşük elektrik tüketimiyle yüksek enerji üretimi sağladığını belirten Çolak, 'Son yıllarda Türkiye’de de bu ürüne talep artıyor. Geçen yıl lokomotif ürünlerimizde adetsel bazda; kombide yüzde 8, klimada yüzde 6, panel radyatörde yüzde 10, termosifon ve termoboylerde yüzde 34, duvar tipi yoğuşmalı kazanda yüzde 4 büyüdük. Yüksek enerji verimliliği sayesinde geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında ise yüzde 87 büyüme kaydettik ve sektörün ana markası olduk. Baymak olarak sürdürülebilirlik konusunda takındığımız kararlı ve sorumlu tutumla bir yandan farklı ürün gruplarında pazar payımızı artırırken, diğer yandan da iklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz.' bilgilerini verdi.2020 yılında 149 yeni bayilikÇolak, Baymak olarak Türkiye’nin her noktasına yayılmış geniş bayi ve servis ağıyla müşterilerinin beklentileri için yerinde çözümler üretmeye, her noktada online ve offline kanallar aracılığıyla ulaşılabilir olmaya devam ettiklerini belirterek, '2020 yılında 149 yeni bayilik yapılanmamızı tamamladık. Marmara Bölgesi’nde 32, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 31, İç Anadolu’da 47, Karadeniz Bölgesi’nde 22 ve Ege Bölgesi’nde 17 yeni bayimiz tüketicilerimize Baymak kalitesini ulaştırmaya başladı. 2021 yılında da tüm bayilerimiz aracılığıyla her noktada aynı hizmet kalitesini tüketicilerimize ulaştırmaya devam edeceğiz.' ifadelerini kullandı.2021'de hedef yüzde 30 büyümeEnder Çolak, 2021 yılında yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini belirterek, '2021 yılında kendimize yine büyük hedefler koyduk. Yatırımlarımıza devam ederek, bu dönemde kombi, klima, ısı pompası ve diğer ürünlerimizdeki istikrarlı büyümemizi sürdüreceğiz. Boyler ve termosifon hattımızı yenileme çalışmalarımız sürecek. Yine bu dönemde kombi hattımızdaki dijital dönüşümü de tamamlamayı hedefliyoruz. 2021 yılında kombi ve ısı pompası ürün gamımızı da genişleteceğiz. Bağlı olduğumuz BDR Thermea Group’un da kombi üretiminin daha büyük bir kısmını Türkiye’de gerçekleştirmeye başlayacağız. Tüm bu gelişmeler neticesinde 2021 yılında da yüzde 30 büyümeyi hedefliyoruz.' yorumunu yaptı.
Uzmanından "Yapay Zeka Gelecekte Salgınlarla Savaşta Önemli Olacak" Değerlendirmesi
ESKİŞEHİR (AA) - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Fatih Önsüz, yapay zekanın gelecekte salgınlara karşı savaşta önemli bir teknoloji haline geleceğini belirtti. Önsüz, yaptığı yazılı açıklamada, ESOGÜ araştırma görevlileri Dr. Feyza Nehir Öznur Muz ve Dr. Ali Kılınç ile 'Kovid-19 Pandemisinde Yapay Zekanın Kullanımı' adlı makale yazdıklarını aktararak, yapay zekanın öngörüsü yüksek, temel sağlık hizmetlerini destekleyici politikalar yürütülmesine olanak sağlayabileceğini ifade etti.Yapay zeka ve robotların sağlık sisteminin bir parçası haline geldiğine dikkati çeken Önsüz, yapay zekanın hava kirliliği epidemiyolojisi, su mikrop tespiti, yaşlı bakımı izleme gibi çok geniş yelpazede kullanım olanağı bulunduğunu kaydetti. Özellikle ilaç geliştirme sanayisinde yapay zeka sayesinde gelişme ve keşifleri takip etmenin işlem süreçlerini kolaylaştırdığını aktaran Önsüz, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Yapay zeka Kovid-19'a karşı erken uyarı sistemi, izleme ve tahmin, veri kontrol panelleri, tanı ve prognoz, tedaviler ve sosyal hayat kontrolünde kullanılabilir. Tabii veri gizliliğini koruma ile halk sağlığını gözetme arasında dikkatli bir denge kurulması gerekiyor. Makalemizde de kimlerin bulaşıcı olduğuna dair toplanan verilerin temaslı takibini kolaylaştırdığına ve yapay zekayı olumlu yönde geliştirmenin önemine dikkati çektik.Yapay zeka salgın esnasında hızla artan vaka sayısı sebebiyle sağlık çalışanlarının artan iş yükünü azaltmak için de kullanılabilir. Veri analizleri sayesinde bilgiler güncel tutulabilir. Yoğun enfeksiyon bölgeleri taranarak hastane doluluk, yatak ve sağlık çalışan sayısına olan ihtiyacı tahmin ederek olası krizleri çözmede kullanılabilir.Yapay zeka gelecekte sağlık yönetiminde hayatımızı kolaylaştırarak, tüm salgınlara karşı savaşmak için önemli bir teknoloji haline gelecektir. Birçok hastalıkla mücadelede sosyal ve ekonomik zararları minimumda tutan, öngörüsü yüksek, temel sağlık hizmetlerini destekleyici politikalar yürütülmesine de olanak sağlayacaktır.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Mühendislerce Geliştirilen Sürücüsüz Elektrikli Otobüsü İnceledi:
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, '(Sürücüsüz elektrikli otobüs üreten firmalar) Seri üretimle bu sektörde inanıyorum ki ülkemizin de markalarımızın da adını duyuracaklar.' dedi.Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Türk mühendisler tarafından üretilen, Avrupa ve Amerika'nın ilk seri üretim sürücüsüz elektrikli otobüsü Karsan Otonom Atak Electric'in ilk yolcusu oldu.Sürücü koltuğunun boş olduğu 'seviye 4 otonom' özelliklerine sahip sürücüsüz otobüse binerek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde tur atan Erdoğan, otobüste incelemelerde bulunup, üretici firma yetkililerinden bilgi aldı.Erdoğan, otobüsle turunu tamamladıktan sonra basın mensuplarına açıklamada bulundu.Yapay zekanın ideal ürünlerinden bir tanesini Karsan ve ADASTEC'in ortaklaşa ürettiğini belirten Erdoğan, bunun test sürüşünün de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılmış olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.Erdoğan, 8 metre boyundaki araçta herhangi bir sesin olmadığını, yapay zekanın yayalara, tüm trafik sinyallerine karşı duyarlı olduğunu belirtti.-'Bu, aynı zamanda temiz enerjinin de ön adımları'Bunun Türkiye için bir iftihar vesilesi olduğunun altını çizen Erdoğan, Karsan'ı ve ADASTEC'i tebrik etti. Erdoğan, şöyle konuştu:'Seri üretimle birlikte bu sektörde inanıyorum ki ülkemizin adını da markalarımızın adını da duyuracaklar, bunda hiç şüphem yok. Bunun da ilk adımının Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden atılmış olması bizleri ayrıca mutlu etmiştir. Bundan sonraki süreçte de bu seri üretimle birlikte artık mazottu, benzindi bunlar kalkıyor. Her şey artık elektrikliye dönecek. Böyle bir sürecin içerisindeyiz. Bu tabi aynı zamanda temiz enerjinin de ön adımları. Çünkü dünya temiz enerjiye gidiyor. Bu iklim değişikliğinin tartışıldığı, en önde olduğu bir sürecin içerisinde... Bize de diyorlar 'Siz niye iklim değişikliği noktasında adım atmıyorsunuz?' Ben bunu diyenlere şunu söylüyorum, Amerika şu anda iklim değişikliği ile ilgili adımı atsın, biz de atarız. Onlar atmaz, biz atarsak... Bizim şu anda sanayimizde durum ortada. Bizim de güçlü bir sanayiye sahip olmamız için her şeyden önce bazı öncü ülkelerin bu adımı atması lazım. Biz, hiçbir zaman bu konuda geride kalmayız, adımı atacağız.'Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tesla ve SpaceX'in kurucusu Elon Musk ile bir görüşme yaptığını hatırlatarak, kendisine bu konuları görüşmeye hazır olduklarını söylediklerini kaydetti.Karsan ve ADASTEC'in güzel bir dayanışma örneği verdiğini belirten Erdoğan, 'Tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Ülkemiz, milletimiz için hayırlı olsun.' dedi.'Acaba fiyatlandırma nasıl olacak?'Basın mensuplarının, 'Otobüsü, yurt içinde yollarda görecek miyiz?' sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Önemli olan sürümde kazanabilmek için acaba fiyatlandırma nasıl olacak? Rakamlar yüksek olursa talibi çok fazla olmaz. Patron biliyor bu işi. Gençler daha bu işlerden pek anlamaz, onlar hemen kazanmak isterler.' yanıtını verdi.'Otobüsler Külliyede kullanılacak mı?' sorusu üzerine Erdoğan, bunu firma yetkililerine söylediğini, firmanın da 'ne kadar isterseniz hemen' dediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle misafirler için bu durumun ses getireceğini söyledi.'Makam aracınız yapay zekayla sürülebilir mi?' sorusuna Erdoğan, 'İlerleyen zamanda niye olmasın? Tabi olur.' cevabını verdi.'Otobüs son derece güvenli ancak ilk bindiğinizde şoför koltuğunda kimsenin olmaması sizi tedirgin etti mi?' sorusuna karşılık da Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Önceden bilgilerini almıştım.' dedi.Otobüse basın mensuplarını da aldıCumhurbaşkanı Erdoğan, inceleme yaptığı otobüse basın mensuplarını da aldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın mensuplarıyla da tur atan Erdoğan, otobüsün şu ada 25-30 kilometre hızla gittiğini belirtti.Erdoğan, Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç'a dönerek, 'İnan Bey, bunlardan Cumhurbaşkanlığına kaç tane hediye edeceksiniz?' diye sordu. Kıraç, 'Kaç tane istersiniz hediye ederiz.' yanıtını verdi. Otobüsün özel misafirler için kullanılabileceğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:'Bu ülkemizde bir ilk. Ülkemizde böyle bir eserin ortaya konmuş olması bizi ciddi manada mutlu etti. İnşallah seri üretime de giriyorlar. İnanıyorum ki Cumhurbaşkanlığı olarak böyle bir icadı, icraatı ülkemizde gerçekleştirmiş olmak ve bunu da tabi ülkem, milletim, tüm sanayicilerimiz adına yaşamış olmak şahsıma, tüm üreticilerimize ayrı bir mutluluk veriyor. Bundan sonraki süreçte de bu seri üretim bizleri çok daha mutlu edecek. Temennimiz odur ki inşallah bizim sanayi ihracatında, üretiminde biz bu yerli, yapay zeka ile birlikte çok büyük bir mesafeyi almış olacağımıza inanıyorum. Daha da geliştirilecek bu tabi.'Üretici firma yetkililerine, 'Bugün 25-30 kilometre hızda gittik ama bu daha da yükselecek. 50'yi bulur mu?' sorusunu yönelten Erdoğan, 'Michigan'da 50 ile gideceğiz yaz başında.' yanıtını aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Niye önce Michigan da İstanbul değil?' sorusu üzerine Karsan yetkilileri, Michigan'da 200 otonom otobüs satın alma projesi kapsamında aracın kullanılacağı bilgisini verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Tesla sadece bunun için buraya gelir söyleyeyim. Elon Musk'a, 'Sen hep ben yapıyorum diyorsun ama atla gel, bak biz ne yaptık' diyeyim ona.' ifadelerini kullandı.Firma yetkilileri ve mühendislerle fotoğrafCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıklamalarının ardından otobüs önünde fotoğraf çektirdi. Fotoğraf karesine daha sonra firma yetkileri ve mühendisler de girdi.Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Karsan CEO'su Okan Baş, ADASTEC Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Güçlü ve ADASTEC CEO'su Ali Ufuk Peker de katıldı.
Reklam
Yeni Medya Sanatçısı Refik Anadol, "Renk Üzerine Konuşmalar"A Konuk Oldu:
İSTANBUL (AA) - Borusan Contemporary'deki güncel sergi projesi ':mentalKLINIK: ACI REÇETE #02 / BITTER MEDICINE #02' kapsamında, Sanatatak iş birliğinde gerçekleştirilen 'Renk Üzerine Konuşmalar' serisi, yeni medya sanatçısı Refik Anadol'un katılımıyla son buldu. Sanatatak Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez'in moderatörlüğünü üstlendiği etkinlik, Sanatatak'ın Instagram hesabı üzerinden canlı olarak yayınlandı.Etkinlik serisinin dördüncü ve son programında konuşan Anadol, alternatif gerçekliği görselleştirdiği dijital işlerinden bahsetti.Kamusal alan verileriyle çalışmaya ilk olarak 2011'de başladığını belirten Anadol, 'İlk kullandığım veri bir ses kaydıydı. İstiklal Caddesi'nin, çok sayıda dinin, paylaşımın, üzüntünün, sevincin paylaşıldığı ve belleği olan bir caddenin içerisinde geçen verilerle ki ses bunlardan çok önemli bir tanesiydi. Böyle yolculuğum başladı. Yani ilk verim kamusal alandaki sesti.' dedi.Anadol, özellikle son beş yılda yapay zekayla düşünmeye başladığına işaret ederek, 'Bizi unutmayan makinaların çevresinde yaşadığımızı, bizi unutmayan sistemlerle donandığımızı, bize ne yiyeceğimizi, nereye gitmemiz gerektiğini, ne okumamız, ne izlememiz gerektiğini söyleyen sistemlerle çevrili olduğumuz bir dünyada tabii ki yavaş yavaş 'gerçekten de özgür irademiz var mı?' hissiyatı geldi.' diye konuştu.'Benim için sanat, insanoğlunun hayal gücünü kullanabilme kapasitesi'Verinin nereden geldiğinin bir problem olabileceğini söyleyen Anadol, şöyle devam etti:'Benim için büyük soru şu, 'nasıl egoyu veriden ayırabiliriz?' Egodan kastım bir kişiye ait kişisel bir verinin dışında yine veriyle başka nasıl hikayeler yaratabiliriz. Birçok veri var ortada. Ama dediğim gibi insanı, yani kişisel veriyi ortaya çıkardığımız zaman bence çok da fazla problem kalmıyor. Bu problemi daha çok potansiyel bir dönüşüme, daha derin ve iyi sorulara, daha anlamlı bir ilham yaratma değişim dönüşümüne sebep olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden kamu alanında başka verilerle, rüzgarla, doğaya ait verilerle çalışıyorum.' Anadol, sanatın herkes tarafından ulaşılabilir olması gerektiğini savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Temel anlamda benim için sanat, insanoğlunun hayal gücünü kullanabilme kapasitesidir. Ben bir sanatçı olarak bu kapasiteyi sonuna kadar kullanmakla mükellef olduğumu düşünüyorum. İkincisi benim için sanat herkes için, her iş için, her kültür için olmalı. Benmerkezci, düşük beklentili ya da sadece kişisel sebeplerle yapılan sanat eserlerinin, 21. yüzyılda herkes için bir şey söyleme şansı az olduğu için ben zor olanı seçtim. Belki de matematik gibi bir dilin ortaya çıkmasıyla bir derdim var. Sanatta sadece bana ait bir verinin, bana ait bir fikrin ortaya çıkmasından mutlu olmuyorum. Bunun insanlık için bir şey söyleme ihtimalinin az olduğunu düşünüyorum. Diğer türlüsünde ise insanlara dair sorular sorabilen, hatıra, veri gibi, bizi biz yapan, belki gerçekliğimizin temelini oluşturan gerçeklikle yapılan bir işin daha anlamlı olduğunu hayal ettim.'Sergilerinin birçok ülkede gerçekleştiğini ve karşılık bulduğunu söyleyen Anadol, 'Demek ki kültürel olarak bağımsız bazı işler, bazı insanların kültürlerinde farklı etkileşimler yapabiliyor. Benim hissettiğim, benim anladığım bu. Tabii görülen şey bir soyutlama. En nihayetinde bir insanın, bir hatırayı hatırlama sırasındaki 4 milisaniyelik bir veriden 4 dakikalık bir deneyime çıkması. Elbette gördüğümüz şey bir yansıma, bir soyutlama. Ama fikren bir yapay zekanın bir insanın hatırasını alabilip bir şekilde 3 boyutlu da olsa gösterebiliyor olma ihtimalinin bizde yarattığı izdüşümü heyecan, ilham, yeni sorular ve duygusal etkileşimler. Bunu tabii ki bilinçli yapıyorum. Bir ressam, bir heykeltıraş gibi yaptığım işlerim de var. Eğer işin içerisinde matematik, sinirbilim, yapay zeka, veri kullanıyorsam bunu ben 21. yüzyıldaki deneyimlere dönüştüremem. Bu sergiye giden insanlar girişte hangi algoritmayı kullandığımızı, hangi veriyi kullandığımızı, niye kullandığımızı, ne kadar süre sürdüğünü görebiliyor. Ama konvansiyonel mecrada bir işin ne kadar sürdüğünü, nasıl yapıldığını bilmek çok etkileyici mi bilmiyorum.' ifadelerini kullandı.Sergi hakkındaSağlık koşulları nedeniyle ziyarete kapalı olan Borusan Contemporary'nin internet sayfasından canlı izlenebilen 'ACI REÇETE #02 / BITTER MEDICINE #02' sergisi, siyah ve gökkuşağı renkleriyle son haftasına girdi.Serginin merkezinde yer alan 'Puff Out' yerleştirmesi, simlerin değişen renkleri ve robot süpürgelerin ortaya çıkardığı geçici desenlerle küresel gündem ve 21. yüzyıl teknolojisinin yarattığı belirsizliklerin altını çiziyor.Sergi, aynı zamanda 31 Ocak'a kadar Borusan Contemporary'nin internet sitesi üzerinden ve İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Borusan Müzik Evi'nin vitrinine yerleştirilen ekrandan görülebilir.
Reklam
Tüsiad'ın Dijital Türkiye Konferansı
İSTANBUL (AA) - Turkcell Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ceyhun Özata, dijital dönüşümün esnaftan holdinglere kadar etki edeceğini belirterek, 'Dijital dönüşüme ayak uydurmak işletmelerin hayatta kalması için zorunluluk.” dedi.Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak düzenlenen Dijital Türkiye Konferansı kapsamında Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun moderatörlüğünde “Geleceğin Teknolojileri” paneli gerçekleştirildi.Panelde konuşan Turkcell Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özata, dijitalleşmenin, mevcut iş yapış şekillerinin dijital ortama taşınması, dijital dönüşümün ise yepyeni iş modellerinin, yeni nesil teknolojilerin elverdiği yeni unsurlarla bambaşka şekilde insanların karşısına götürülmesi olduğunu söyledi. Dijitalleşmenin verimlilik, dijital dönüşümün ise inovasyon olarak tanımlanabileceğini aktaran Özata, “Dijital dönüşüm esnaftan holdinglere kadar etki edecek. Dijital dönüşüme ayak uydurmak işletmelerin hayatta kalması için zorunluluk.” dedi.Özata, bütün uygulama ve servislerin bulut çevresinde dizayn edilmesi gerektiğini, kesintisiz sağlam bağlantı, 5G, fiber altyapı ve siber güvenliğin önemli konular olduğunu vurguladı. Turkcell’in en üst seviyede sertifikaya sahip yeni nesil data merkezi yatırımları olduğunu belirten Özata, altyapının, dijital dönüşümün hayata geçirileceği bir zemin olduğunu aktardı. “Salgın dönemi şirketlerin yatırım süreçlerini 6 yıl öne çekti”Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin de yapılan araştırmaların, salgın döneminin şirketlerin yatırım süreçlerini 6 yıl öne çektiğini gösterdiğini bildirdi.Aslında bugünün, geleceği konuşmak için çok doğru bir dönem olduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti:“Çünkü gelecek öngörüsü, 2020’den 2023’e kadar dijital dönüşüme küresel çapta 6,8 trilyon doların üzerinde yatırım yapılacağını söylüyor. Dolayısıyla dijitalleşme şu andaki iş yapış şekillerini yeniden şekillendirerek yeni teknoloji ve trendler ile birlikte bizi bekliyor. Tabii ki burada KOBİ’lerden büyük şirketlere kadar her işletmenin hazır olması çok kritik.” Şahin, 5G ile birlikte özelleştirilmiş bir altyapının önemine işaret ederek, “5G hayatımızda çok şey değiştirecek ama bunun yanı sıra bulut teknolojileri, yapay zeka ve benzeri... Hepsi birleşerek önümüzdeki dönemi şekillendirecek diye düşünüyorum.” dedi.
Türkiye İle Letonya İkili Ticaret Hacmini Yükseltmeyi Hedefliyor
ANKARA (AA) - Türkiye'nin Riga Büyükelçisi Gülsun Erkul, Türkiye-Letonya ekonomik ve ticari ilişkilerinin potansiyelin altında olduğunu belirterek, ikili ticaret hacmini ilk etapta 1 milyar dolara yükseltmenin en önemli hedeflerinden biri olduğunu söyledi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Letonya İş Konseyince çevrim içi düzenlenen 'Baltık Ülkeleri İş Fırsatları Letonya-Kayseri İş Dünyası ile Buluşma' etkinliğinde karşılıklı iş ve yatırım fırsatları konuşuldu.Etkinliğe, DEİK Başkanı Nail Olpak, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, DEİK Türkiye-Letonya İş Konseyi Başkanı Mustafa Necati Işık, Kayseri Sanayi Odası Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyüksimitçi, Türkiye'nin Riga Büyükelçisi Gülsun Erkul ve Letonya'nın Ankara Büyükelçisi Peteris Vaivars ile iş dünyasından çok sayıda temsilci katıldı.Türkiye'nin Riga Büyükelçisi Erkul, yaklaşık iki buçuk yıldır 'mükemmel ilişkilere sahip dost ve müttefik bir ülkede' görev yapması dolayısıyla kendini şanslı gördüğünü vurguladı.Erkul, Letonya'nın Ankara Büyükelçisi Vaivars'ın da bu hissiyatı paylaştığını öğrenmekten memnuniyet duyduğunu aktararak, ikili ilişkilerin siyasi sorunlardan muaf ve uluslararası alanda dayanışma içerisinde olmasının, ilişkilerin diğer alanlarına odaklanma fırsatı verdiğini kaydetti.Bunun başında ekonomi ve ticari ilişkilerin geldiğini aktaran Erkul, 2020'de bu alandaki en önemli gelişmenin ilk kez düzenlenen 'Ekonomik ve Ticari Ortak Komitesi Toplantısı (JETCO)' olduğuna dikkati çekti. Mekanizmanın 2014'te oluşturulduğunun ancak bugüne kadar fiilen hayata geçirilemediğinin altını çizen Erkul, toplantının salgın koşullarında video konferans yöntemiyle yapılmış olmasının bile çok kıymetli olduğunu vurguladı.Büyükelçi Erkul, 'Salgın koşullarının el vermesi halinde, 2. JETCO toplantısını ve toplantı marjında iki ülke iş çevrelerini bir araya getirecek iş forumunu da ülkemizde düzenlemeyi ümitle, hevesle ve heyecanla bekliyoruz.' dedi. İkili ticaret hacminde hedef 1 milyar dolar İki ülkenin ekonomik ve ticari ilişkileri konusunda gözlem ve beklentilerine değinen Erkul, 'Türk-Leton ekonomik ve ticari ilişkilerinin potansiyelin altında olduğu tespitini dürüstçe yapmamız gerekiyor.' diye konuştu.Erkul, Türkiye-Letonya ticaret hacminin düştüğünü ve sürdürülebilir bir artıştan söz etmenin mümkün olmadığını belirterek, 'Salgın da ticaret hacmimizi olumsuz etkiledi. Bu durum, siyasi ilişkilerimizin düzeyine yakışmıyor. Bunu ilk etapta 1 milyar dolara yükseltmek en önemli hedeflerimizden biri.' ifadelerini kullandı. Kayseri'nin Letonya'ya ihracatında özellikle mobilya, kağıt ve orman ürünleri, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, demir çelik, demir döşeme metaller ve elektrik-elektronik ürünlerinin önemli bir yer tuttuğunu kaydeden Erkul, Kayserili iş insanlarının 1 milyar dolar hedefine ulaşma konusunda önemli rol oynayabileceğine inancını dile getirdi.Erkul, Kayserili iş insanlarının Letonya ile iş birliği yapmasının onlara Avrupa'da yeni fırsatlar doğuracağına işaret ederek, şöyle devam etti:'Letonya'yla iş yapmanın, tüm iş insanlarımıza öncelikle Baltıklar'da, Kuzey Avrupa'da ve genel olarak Avrupa Birliği (AB) içerisinde yeni kapılar açacağını göz önünde bulundurmalarında fayda görüyorum. Bu hedefe ulaşmada iki ülke arasında 1997 yılında kurulmuş olan İş Konseyi'ne de önemli bir rol düşüyor. Konseyin faaliyetlerine yeni bir dinamizmle sürdürmesine ihtiyaç duyuluyor.'Bu konuda özellikle Letonya tarafına da görevler düştüğüne dikkati çeken Erkul, 'Konseyin Türk tarafında gördüğümüz iştirak ve hareketliliğin en kısa sürede Leton tarafında da görüleceğinden eminim. Önümüzdeki dönemde bu etkinliğe benzer bir etkinliğin Leton iş adamlarına dönük olarak da gerçekleştirilmesinde fayda olacağına inanıyorum.' ifadelerini kullandı. Erkul, Türkiye'nin Riga Büyükelçiliğinin kapısının iş insanları da dahil tüm vatandaşlara her zaman açık olduğunun altını çizerek, toplantının Türk-Leton ekonomik ilişkilerinde yeni başlangıçlara vesile olmasını diledi.'Potansiyelin çok daha büyük olduğunu görüyoruz'Letonya'nın Ankara Büyükelçisi Vaivars da Kovid-19 salgını nedeniyle çekilen zorluklara rağmen çevrim içi yapılan bu toplantının çok önemli olduğunu belirtti. Salgının er ya da geç biteceğini kaydeden Vaivars, ardından etkinlik ve ziyaretler organize edeceklerini ve iş temsilcilerini bir araya getireceklerini vurguladı.Vaivars, iki ülke arasındaki ticari potansiyelin büyük olduğuna işaret ederek, 'Letonya ve Türkiye çok dostane ve düşüncesi birbirine benzer iki ülke. Ticaret hacimlerimiz 300 milyon dolara erişse de potansiyelin çok daha büyük olduğunu görüyoruz.' dedi.Bu yılın geçen yıla kıyasla daha iyi olacağını aktaran Vaivars, iş insanlarına proaktif olmaları ve ikili ticaret hacmini artırma konusunda düşünmeleri yönünde teşvikte bulundu. Vaivars, geleneksel sanayinin yanında, tıbbi endüstri gibi alanlara da odaklanılması gerektiğine dikkati çekerek, 'Yeni teknolojilere, yeni fikirlere, yapay zeka, 5G ve nesnelerin interneti konularına da bakmalıyız. Bunlar tabii Türkiye ve Letonya'da da çok gelişmiş konular.' ifadesini kullandı. Yakın zamanda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüğünü ve savunma sanayisinin çok önemli olduğu konusunda hemfikir olduklarını aktaran Vaivars, 'Letonya, Türkiye'yle bu konuda iş birliği yapmak istiyor.' diye konuştu.Büyükelçi, Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir ivme kazandığını görmekten çok memnuniyet duyduğunu da belirterek, 'Her iki taraf da artık olumlu bir gündeme çok odaklandı.' değerlendirmesini yaptı.Vaivars, Türkiye ile AB arasında 'kesinlikle görüşülmesi gereken' Gümrük Birliği Anlaşması ve vize serbestisi gibi bazı konuların olduğunun da altını çizdi.Bu tür toplantıların ilkini gerçekleştirdiklerini kaydeden Vaivars, 'Kayseri iş çevresine söz veriyorum, bunun devamı gelecektir. Kovid-19 ortadan kalktıktan sonra büyük bir memnuniyetle Kayseri'ye de bir ziyaret gerçekleştirmek için söz veriyorum.' dedi.Etkinlik, Baltık ülkelerinde iş fırsatları ve sektör sunumuyla devam etti.
Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab, Dijital Türkiye Konferansı'nda Konuştu:
İSTANBUL (AA) - Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Schwab, 'Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda (dijital dönüşüm) liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir.' dedi.Schwab, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen Dijital Türkiye Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile uzun döneme yayılan, 40 yılı aşkın geçmiş ve köklü ilişkilere sahip olduklarını söyledi.Dünyanın kritik bir değişim döneminden geçtiğini ve onaylanan aşıların uygulamaya başlanmasının sağlık ve insanların korunması açısından umut ışığı olduğunu ifade eden Schwab, 'Bu sayede bizler tekrar ekonomik toparlanmaya odaklanabileceğiz. Daha birkaç sene önce aslında böyle bir dünyayı düşünmek mümkün olmayabilirdi. Yani küresel salgının arkasından sadece bir yıl içerisinde bir aşının bu şekilde dağıtılabileceğini düşünmek imkansız olurdu ama biz bunu başardık. Kovid-19, aslında bize medikal dünyadaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösteriyor.' şeklinde konuştu.Özellikle 4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan dönüşüm sayesinde sağlık alanında da çok ilerleme kaydedildiğini aktaran Shcwab, şöyle devam etti: 'Kapsayıcı ve insan odaklı politikaların gerçekten bir ülkenin ve tüm dünyanın ekonomik ve sosyal stratejisinde ne kadar köklü bir önem arz edebileceğini gösterdi. Ama bütün bu deneyim bize aslında ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi, bu ölçekte bir zorlukla mücadele etme açısından... Sağlık altyapımız, sosyal altyapılarımız, ekonomik altyapılarımız, yaşama şeklimiz, iş yapma şeklimiz aslında her şey bir sınamaya tutuldu ve her şey değişiyor şu anda. Bu salgın bize hiçbir şey öğretmediyse şunu öğretti, aslında her zaman olduğu gibi iş yapmaya devam etmek artık işe yaramayacak. Bu yüzden dünyanın bir yenilenmeye, bir reset'e ihtiyacı var ve bu sadece ve sadece hükumetler ve devletler yeniden kendi stratejilerini değerlendirip yönlendirirse gerçekleşecek.' 'Türkiye, dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir'Klaus Schwab, teknolojilerin yayılmasının, özellikle 4. Sanayi Devrimi altındaki teknolojilerin yaygınlaştırılmasının büyük yenilenmede önemli bir rol oynayacağını vurgulayarak, teknolojinin uygulanmasının, yeni teknolojilerin benimsenmesinin kapsayıcı ve adil bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.Schwab, 'Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir. Burada topluma yaygınlaştırılması ve ilgili zorlukların azaltılması açısından önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.' dedi.'Türkiye, ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta'Konuşmasında paylaşmak istediği 4 mesaj bulunduğunu aktaran Schwab, 'Öncelikle teknolojinin değişimi daha önce hiç görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız. Son derece hızlı gelişen teknolojiyle buna ayak uydurmalıyız ve bunu toplumun iyiliği için kullanıyor olmalıyız. Teknolojiler, son on yıllarda da hızlı bir şekilde gelişmişti ama dünyada şu an tecrübe ettiğimiz şey, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir durum.' değerlendirmesinde bulundu. Teknolojinin değişim hızına ayak uydurabilmek için artık işletmelerin geleneksel iş modellerinin sınırlarının dışında düşünmesi ve farklı bir değer zinciri perspektifi ortaya konulması gerektiğine işaret eden Schwab, 'Artık dikey değil, yatay olarak düşünmemiz lazım. Türkiye de bu noktada ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta ve Ar-Ge'yi de önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yüzde 1,8 artırmak istiyor.' dedi.'Bir eğitim devrimine ihtiyacımız var'WEF Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Schwab, sözlerini şöyle sürdürdü:'İkinci mesajım ise iş gücünün doğru becerilerle güçlendirilmesi çok önemli olacak. Teknoloji, bizim çalışma ortamımızı ve işlerin doğasını değiştirmeye devam edecek. Bu yüzden işlerin geleceği açısından bakacak olursak 2020 itibarıyla küresel olarak 85 milyon iş, belki de insanlar ve makineler arasındaki bir iş değişimi sebebiyle yok olacak. Bu konuda yeniden beceri kazandırma stratejileriyle ilerlemeliyiz ve hem devlet hem de iş yönetiminin her kademesine yeni becerileri yansıtıyor olmalıyız. Bunun için yaşam boyu öğrenme çok önemli ve geleneksel pedagoji sisteminden artık uzaklaşmak durumundayız. Gerçekten bir devrime ihtiyacımız var, bir eğitim devrimine ihtiyacımız var. Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu biliyoruz. Bu nüfus da Türkiye için çok ciddi bir fırsat teşkil ediyor. Bu sayede bu gençlerin nitelikleri ve becerileri kullanılabilir ve Türkiye'nin küresel liderlikteki yeri ilerletilebilir. Burada sadece eğitim kalitesine odaklanmamalı, aynı zamanda tüm ekosistemin kalitesine odaklanmalı bu beceriler stratejisi. Teşvikler, destekler sunulmalı. Bu sayede gençleri iş gücüne çekip burada tutmak mümkün olmalı. Özellikle burada iş dünyasının özel bir rolü var.Üçüncü mesajım, teknolojinin teknoloji yönetimiyle dengelenmesi yönünde... Teknoloji gerçekten harika fırsatlar sunuyor ama aynı zamanda birtakım riskler de barındırıyor. O yüzden önemli olan şey, burada ülkelerin teknoloji ile inovasyonu dengeli bir şekilde yürütebilmesidir. Örnek verecek olursak, yüz tanıma çok ciddi, güçlü bir araç artık. Pek çok uygulaması ve kullanım alanı bulunuyor. Havaalanlarında yüz tanıma teknolojisi kullanılmaya başlandı. Ancak bunun birtakım riskleri de var. Algoritma ve veriyle ilgili riskler var. Bu yüzden burada doğru bir denge ve kontrol sisteminin tesis edilmesi çok önemli. Son dönemde Türkiye, bir pilot girişim duyurdu, blok zincirlerle ilgili, dijital para birimiyle ilgili olarak... Sizleri tebrik etmek istiyorum. Türkiye, aynı zamanda WEF'in 4. Sanayi Devrimi ile ilgili network'üne katılan son ülke oldu. Bu network içerisinde dünyanın pek çok ülkesi birlikte çalışıyor, adil ve katılımcı teknoloji kullanımı için bir çerçeve çiziliyor. Bu çalışmalar arasında KOBİ'lerde teknolojinin benimsenmesine yardım edilmesi ve üst düzey yöneticilerin yapay zeka prensipleriyle ilgili eğitilmesi gibi alanlar yer alıyor.''Temel olan şey, iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak'Klaus Schwab, dördüncü mesajının ise dijital dönüşümün hızlandırılmasında iş birliğinin rolüyle ilgili olduğunu bildirdi. Schwab, şunları kaydetti:'Dijital dönüşümün bu şekilde gerçekleştirilmesi için iş birliğinin ve birlikte çalışmanın rolü gerçekten elzem. Bu bağlamda platformlardan ve ekosistemlerden de bahsedebiliriz. Platform dediğimizde ben sadece entegre iş hizmetleri sunan bir platformdan bahsetmiyorum. Aklımdaki şey aslında biraz da uluslararası iş birliği platformları, WEF gibi ve derin bağlantılar geliştiren tüm ekosistem aktörleriyle bağlantıya geçen işletmelerden bahsediyorum. Böylelikle doğru sanayi ve akademi ilişkisi tesis edilebilir ve kamu-özel iş birliğine odaklanabiliriz ve daha başarılı olma olasılığımız olur. Böylelikle de bu dönüşüm yolculuğunda ilerleyebiliriz. Bütün bunların örneğini aslında WEF küresel network'ünde de görüyoruz. Bugün temel olan şey, aslında iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak. Bu sayede her türlü çabayı hızlandırmamız mümkün. Uluslararası ve çok taraflı bir iş birliğiyle biz bunu yapabiliriz.' İş birliği ve ittifaklar kurarak dijital kapsayıcılığı sağlık, eğitim ve finansal katılım alanında da artırmak gerektiğini belirten Schwab, bu girişimler sayesinde Türkiye ve TÜSİAD üyeleriyle daha fazla iş birliği yapmayı umduklarını sözlerine ekledi.
Reklam