Ay'ın Limon Şeklinde Olduğu Keşfedildi
Ay’a yaptığımız ziyaretler, doğal uydumuzun şehir efsanelerindeki gibi denizlerle örtülü veya garip uzaylılara yuva olmadığını bize öğretti. Ancak Ay’ın hâlâ bizleri şaşırtacak, gizli kalmış yanları varmış… Bu haftanın başında, yani Neil Amstrong Ay’a ayak bastıktan 45 yıl sonra, bilim insanları Ay’ın şeklinin sanıldığı gibi tam daire olmadığını keşfetti. Araştırmanın öncülerinden Dr. Ian Garrick-Bethell, Ay’ın bir çıkıntıya sahip olduğunu ve limona benzediğini keşfettiklerini Nature’da yayınlayan makalesinde açıkladı. Garrick-Bethell ve ekibi, Ay’ın bu hale sonradan geldiğini belirtiyor. Onlara göre, Dünya ile Ay arasındaki yörünge güçlerinin ortaya çıkardığı sürtünme, Ay’ın bazı bölümlerinde çıkıntıların oluşmasına sebep oluyor. Ay Dünya’dan uzaklaşıp dönme hızını azalttığında, çıkıntı donuyor ve Ay’ın günümüzdeki garip çıkıntısını oluşturuyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden Garrick-Bethell, Ay’ın coğrafi yapısını hesaplamadan önce, lazer yükseklik ölçer kullanarak Ay’ın yüzeyinin çok yüksek doğruluklu bir haritasını çıkardı. Tüm bu eforların amacı, Ay’ın gerçek şeklini görebilmekti ve uydumuzun limona benzediğini keşfetmeyi kimse beklemiyordu.Stuff
Akıllı Telefonunuz Anahtara Dönüşecek
Hilton Otel Zinciri, plastik veya metal anahtarları akıllı telefonlar ile değiştirmeyi planlıyor. Hazırlığı iki yıl sürecek teknolojinin bir hafta içinde açıklanması bekleniyor. Hilton Worlwide Holding, akıllı teknolojiler alanındaki yatırımlarda rakiplerinin önüne geçmek için geleneksel anahtar kullanımını ortadan kaldırmayı amaçlıyor. İki yıl sürmesi beklenen ve 550 milyon dolar yatırımla geliştirilecek proje, 4100 oteli kapsayacak. Müşteriler, odalarının kapılarını akıllı telefonlarıyla açabilecek, dahası, oda seçimi ve check-in yapma imkanı da bulacaklar. AndroidCommunity sitesinin haberine göre, akıllı telefonları anahtara çevirecek teknolojinin NFC (yalın alan iletişimi) odaklı olup olmadığı bilinmiyor. Ancak otellerin bilgisayar ağıyla bağlantılı bir uygulamanın öne çıkması bekleniyor. Çünkü Android cihazların aksine NFC henüz Apple cihazlarıyla uyumlu değil. Apple'ın bu teknolojiyi hiçbir zaman benimsemeyeceği düşünülüyor. Hilton'un akıllı 'anahtar' uygulamasının 2016 sonlarında uygulanmaya başlanması bekleniyor. Yaşanacak değişimle, otellerdeki hizmetlerin de daha pratik hale gelmesi bekleniyor. Wall Street Journal, otellerin gelecekteki asıl amaçlarından birinin, özellikle resepsiyondaki insan sayısı ve kağıt işini azaltarak bekleme sürelerini azaltmak olduğunu belirtti. Kaynak: Al Jazeera
Süper Mario Akvaryumu
Ev içi akvaryumlara güzel ve geek bir dokunuş Kelsey Kronmiller isimli sanatçı tarafından gelmiş. Grafik tasarımcı Kelsey efsanevi Süper Mario oyununu bir balık akvaryumu tasarımına uyarlamış. Önce photoshop’ta çizimlerini tamamlayan sanatçı ardından LEGO kullanarak ilginç bir tasarım yaratmış. İşte o akvaryum
Ve Arjantin İflas Bayrağını Çekti...
Arjantin kreditörleri ile uzlaşmaya varamadığını açıkladı ve moratoryum ilan ederek borçların geri ödenemeyeceğini duyurdu. Böylece ülke son 13 yılda ikinci kez tahvil borçlarını ödeyemez hale geldi. Arjantin hükümeti, ülkenin tahvillerine yatırım yapan bir grup yatırımcıyla uzlaşma sağlayıp faiz geri ödemelerinde yüzde 70'e varan indirim ve vadenin uzatılması gibi kolaylıklar sağlasa da, bir grup spekülatif yatırım fonu ülkeyle uzlaşmaya yanaşmadı. Uzun süredir devam eden müzakerelerin ardından Arjantin tahvillerini elinde tutan fonlar ABD'de mahkemeye başvurdu. Mahkeme ise, öarşamba gününe kadar tarafların uzlaşamaması halinde Arjantin'in yükümlü olduğu borcu ödemesi gerektiğine hükmetti. Dün yürütülen görüşmelerden de sonuç çıkmayınca ülke 1,3 milyar dolarlık borcun geri ödenemeyeceğini duyurarak iflas bayrağını çekti. Temerrüt borç alan bir kişinin, kuruluşun ya da ülkenin borçlandığı kişiye verdiği taahhütleri yerine getirememesi durumu olarak tanımlanıyor. Örneğin yatırımcılara tahvil, yani borç senedi satan bir ülke ödemeleri zamanında yapamazsa temerrüde düşmüş oluyor. 'Temerrüde düşme' terimi borçlarını geri ödeyemeyecek duruma gelen ülkeler için de kullanılıyor. Bir ülkenin temerrüde düşmesi durumunda tahvil yatırımcıları ödemelerin acilen yapılmasını talep edebiliyor. Bunun dışında ülke uluslararası piyasalardan borçlanamaz hale gelebiliyor. Bunun sonucunda da kamu çalışanlarının maaşlarının ödenememesine kadar varan bir kriz patlak verebiliyor. Mahkemenin atadığı arabulucu Daniel Pollack dün akşam yaptığı açıklamada, 'Ne yazık ki taraflar uzlaşamadı ve Arjantin şu andan itibaren temerrüde düşmüş oldu' dedi. Arjantin'in borcun yeniden yapılandırılması tekliflerini reddeden yatırım fonları Arjantin hükümeti ve Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner tarafından 'Akbana fonlar' olarak tanımlanıyor ve ülkenin zor durumundan faydalanarak kâr etmekle suçlanıyorlar. Ekonomik kriz mi? Arjantin 2001 yılıundaki moratoryum ilanından sonra aynı duruma son 13 yılda ikinci kez düşmüş oldu. Ancak bu kez durumun daha olumlu olduğu belirtiliyor. 2001'de Arjantin hükümeti, vatandaşların bankalardaki mevduat hesaplarını dondurmuş ve para çekmelerine izin vermemişti. Arabulucu Pollack, 'Temerrüdün sonuçlarının tam olarak ne olacağını kestiremiyoruz. Ancak elbette çok pozitif değil' diye konuştu. Kredi derecelendirme kuruluşu Standad & Poor's, Arjantin'in kredi notunu temerrüt seviyesine indirdi ve 'Eğer Arjantin borcunu geri ödemek için bir yol bulabilirse not tekrar yükselir' dedi. BBC Türkçe
1 Kuruş Kazanmayan Snapchat'in Değeri 10 Milyar Dolar!
Birden bire popüler olan fotoğraf odaklı sosyal ağ Snapchat, Çinli yatırımcılarla yatırım görüşmeleri gerçekleştiriyor ve anlaşma sağlanırsa değerini 10 milyar dolara çıkaracak. 10 milyar dolar! Bir ve ardından gelen 10 tane sıfır. Snapchat, kurulduğu günden bu yana hiç para kazanamadı; hiçbir gelir elde etmedi fakat Çinli yatırımcılar için 10 milyar dolar değerinde. Silikon Vadisi’ne hoşgeldiniz… Bloomberg’e göre, Snapchat’e yatırım yapacaklar arasında, en başarılı internet girişimlerinden biri olan ve Çin’in Amazon’u olarak anılan Alibaba da yer alıyor. Alibaba daha önce Yahoo’ya yüklü bir yatırım yapmış ve bunun sonucunda yüzü gülmüştü. Kasasına hiç para girmeyen Snapchat’e yatırım yapmayı planlaması, gelecekte firmanın çok ama çok kârlı hale geleceğini düşündüğünü gösteriyor. Facebook’u Facebook, Google’ı Google yapan şey, tıpkı Snapchat’in yaşamak üzere olduğu gibi, aldıkları bol sıfırlı yatırımlardı. Bu iki firma daha önce Snapchat’i 3 ve 4 milyar dolar karşılığında satın almak istemişlerdi fakat her iki teklif de Snapchat tarafından geri çevrilmişti. Öte yandan, 10 milyar dolar Silikon Vadisi için bile çılgın bir para. Airbnb ve Dropbox gibi çok başarılı şirketler 10 milyar dolar değerinde ki bunlar, Snapchat’in aksine para kazanan ve kâr eden organizasyonlar. 24 yaşındaki kurucu CEO Evan Spiegel, Snapchat’i yeni bir Google veya Facebook haline getirebilir mi? Belki. Ama bir başka ihtimal daha var. Groupon CEO’su Andrew Mason da 2010 yılında Google’ın 6 milyar dolarlık satın alma teklifini reddetmişti. Groupon’dan kovuldu ve şimdilerde hayatını müzisyen olarak devam ettiriyor…Stuff
Özellikle Anneannelerimizi Çok Mutlu Edecek 21 Dantel İçeren Sokak Sanatı Örneği
Sokak sanatı modern çağa ait bir gelişme olarak görülse de Polonyalı sanatçı NeSpoon bu tabuyu yıkmak üzere. Geleneksel dantel işlemeleri ile modern sanatın aynı anda uygulandığı bu ilginç çalışmalar görenlere karmaşık duygular yaşatıyor. Hatta bazı çalışmalarında boya kullanmayıp sadece tığ işi danteller kullanan sanatçı adeta ninelerimizin ruhunu okşuyor :)İyi eğlenceler dileriz...
Gözlüksüz Tablet Bilgisayar Dönemi
Tablet bilgisayarları gözlüksüz kullanmayı sağlayacak yeni bir ekran teknolojisi geliştirildi.Yeni sistem bir yazılım sayesinde kullanıcıların gözlük numaralarını temel alarak tablet bilgisayarların ekranlarındaki piksel ayarlarını kişiselleştiriyor.Ayrıca araştırmacıların eklediği özel bir film tabakası sayesinde görüntülerin keskinliği arttırılıyor.Araştırma ekibi bu yeni teknoloji sayesinde görme sorunu nedeniyle tablet bilgisayarları kullanmakta sıkıntı yaşayan milyonlarca kullanıcıya fayda sağlayacağını belirtiyor.İngiltere'de her üç kişiden biri miyop oyarak bilinen uzak görüş bozukluğu yaşıyor. Bu rakam ABD'de yüzde 40'a çıkarken Asya’da nüfusun yarısından fazlasına uzanıyor.Son zamanlarda görüş sorunu yaşayan kullanıcıların bilgisayar ekranlarını kişiselleştirmek için çalışmalar yapılıyordu.Son çalışmanın araştırmacıları ürettikleri yeni sistemin öncekilerine göre daha başarılı olduğunu belirterek yüksek netlik ve çözünürlük elde ettiklerini açıkladı.California, Berkeley ve MIT üniversitelerinden araştırmacılardan oluşan herhangi bir görüntü farklı açılardan ışığı tanımlayan bir algoritma geliştirdi.Geliştirilen protip iPod'a monte edildi.Yazılımın dışında bilgisayara iğne delikli bir film tabakası yerleştirildi.Bu şekilde görüntüler daha net ve açık şekilde görüldü.Araştırma ekibi bu yöntemin ileride görme sorunu yaşayan hastaların tedavisinde de kullanılabileceğini belirtiyor.
'Hiçbir Türk Oyuncuyu Hrant'ı Oynamaya İkna Edemedim'
Yönetmen Fatih Akın , 2007'de öldürülen ve hâlâ davası sonuçlanmayan eski Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink hakkında film yapmak için senaryo yazdığını söyledi. “Hrant’ın Agos’ta yayımlanan 12 yazısını temel aldım' diyen Fatih Akın, 'Hiçbir Türk oyuncunun Hrant rolünü oynamaya ikna olmadığını' söyledi. Akın'a göre, oyuncuların gösterdiği gerekçe 'senaryonun sert olması.' Evrim Kaya’nın Agos gazetesinde yer alan haberine göre, Akın, yapmak istediği bir başka senaryonun da Amerika’ya giden Anadolu gezginleri olduğunu belirterek, “Hrant senaryosundan kimi parçaları bu Western’le birleştirdim ve ortaya ‘The Cut’ çıktı. Bu film korkunun sonuçlarını soyut bir şekilde ele alıyor. Şeytan dışımızda değildir, sinsice içimize sokulur. Onu bir tek kendimiz kovup atabiliriz. Şundan eminim ki, benim de bir parçası olduğum Türkiye bu filme hazır” ifadelerini kullandı. Hrant Dink projesini dondurmak zorunda kaldığını belirten Fatih Akın “Aslında Hrant Dink hakkında kurmaca bir film yapmayı planlamıştım. Hrant’ın Agos’ta yayımlanan 12 yazısını temel alan bir senaryo yazdım. Hiçbir Türk oyuncuyu Hrant rolünü oynamaya ikna edemedim; hepsi senaryomu fazla sert buldu. Bu nedenle projeyi dondurmak zorunda kaldım. Hrant’ı anlatan bir filmin ‘Türk filmi’ olması da önemliydi. Demek ki zamanı gelmemiş… Hrant’ın 1915 üzerine yazdığı kimi yazılar çok büyüleyici, görsel olarak da çok güçlüydü. Yine Hrant nedeniyle, 1915 üzerine çok okumuş, çok araştırma yapmıştım” ifadelerini kullandı. Gerçekleştirmek istediği iki senaryoyu ‘The Cut’ filminde birleştirdiğini belirten Akın, “Gerçekleştirmek istediğim başka bir senaryo daha vardı: Amerika’ya giden Anadolu gezginler üzerine bir hikâye; bir tür western. Sonuçta Hrant senaryosundan kimi parçaları bu Western’le birleştirdim ve ortaya ‘The Cut’ çıktı. Bazen, ben konuyu seçmedim, konu beni seçti diye düşünüyorum. Bu film korkunun sonuçlarını soyut bir şekilde ele alıyor. Şeytan dışımızda değildir, sinsice içimize sokulur. Onu bir tek kendimiz kovup atabiliriz. Şundan eminim ki, benim de bir parçası olduğum Türkiye bu filme hazır” dedi. T24
İngiltere'de Şoförsüz Araçlar Trafiğe Çıkacak
İngiliz hükümeti, şoförsüz arabaların gelecek yıl trafiğe çıkabilmesi için bazı tebdirler ve düzenlemeler hazırlıyor. Halihazırda, bu tür şoförsüz arabalar yalnızca trafiğe kapalı yollarda kullanılabiliyor. İngiltere Ulaşım Bakanlığı daha önce şoförsüz arabaların trafiğe açık yollarda 2013 yılı sonunda test sürüşü yapabileceği sözünü vermişti. Geçen Aralık ayında açıklama yapan Hazine, bir kasaba ya da kentin şoförsüz araçların test sürüşü yapmasına elverişli hale gelmesinin 10 milyon Pound (yaklaşık 35 milyon TL) ödenek gerektirdiğini belirtmişti. Hükümet, İngiltere'nin bu tür bir teknolojide öncü rol üstlenmesini istiyor. İngiltere'nin İş Dünyasından Sorumlu Bakanı Vince Cable'ın test sürüşleri için gerekli düzenleme ve tedbirleri açıklayacağı belirtiliyor. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne, '2013 Ulusal Altyapı Planı'nı açıklarken, şoförsüz araçlara dair amacını şu ifadelerle dile getirmişti: 'Araba şirketlerine verilen tavsiyelere göre, İngiltere şoförsüz araçların geliştirilmesi ve test edilmesi için en uygun yer.' İngiliz mühendisler bir süredir şoförsüz araçları deniyor ve geliştirmeye çalışıyor. Ancak hukuki mevzuat ve sigortaya dair çekinceler nedeniyle bu tür araçlar yalnızca trafiğe kapalı yollarda kullanılabiliyor. Otomobil mühendislik şirketi MIRA, ürettiği araçları İngiltere'nin Midlands bölgesinde denedi. Bazı ülkeler, şoförsüz arabaları trafiğe çıkarma konusunda oldukça istekli görünüyor. Örneğin ABD'deki Kaliforniya, Nevada ve Florida eyaletleri, tüm yollarını bu araçlar için uygun bir şekilde asfaltladı. Sadece Kaliforniya eyaletinde, Google'ın şoförsüz arabası 300 bin milden (yaklaşık 480 bin mil) fazla yol gitti. 2013 yılında Nissan ise, Japonya'da trafiğe açık bir otobanda şoförsüz araçla test sürüşü gerçekleştirdi. İsveç kenti Göteburg'da 2017 yılı itibariyle bin kadar şoförsüz Volvo'nun yola çıkacağı belirtiliyor. Açıklamada üretilmesi planlanan aracın bir modeli de gösterilmişti. Buna göre söz konusu araçlarda direksiyon veya pedal bulunmuyor, yalnızca 'hareket etmesini' ve 'durmasını' sağlayan bir düğme yer alıyor. Google şoförsüz araç teknolojisini Toyota, Audi ve Lexus gibi şirketlerin arabalarında da deniyor. BMW, Mercedez-Benz, Nissan ve General Motors gibi markalar, kendi ürettikleri teknolojiyi kullanıyor. Otomatik park etme de yeni geliştirilen teknolojiler arasında yer alıyor. Ancak şoförsüz araçlara yönelik endişeler, ABD ve bazı diğer ülkelerde siyasiler tarafından dile getirilmişti. Bu ay başlarında Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) bir uyarı yaparak, şoförsüz araçların öldürücü silahlar olarak kullanılabileceğini söylemişti.BBC
70 Yıllık Salinger Öyküleri İlk Kez Kitap Oldu
“Çavdar Tarlasında Çocuklar”ın yazarı J.D. Salinger’ın 1940’lı yıllarda küçük dergilerde yayımladığı hikayeler 70 yıl sonra ilk kez kitap halinde satışa sunuldu. Salinger’ın 20’li yaşlarında yazdığı “The Young Folks”, “Go See Eddie” ve “Once a Week Won’t Kill You” adlı üç hikaye, bağımsız bir yayınevinin yayım haklarını almasıyla yeniden basıldı. 2010 yılında hayatını kaybeden Salinger, New Yorker’da “Hapworth 16, 1924” hikayesinin 1965’te çıkmasından sonra hiçbir şey yayımlamamıştı. Kısa öykülerinin iki ciltte bir araya getirilmesinden memnun olmadığını 1974’te New York Times’a “sevdiğiniz ceketinizi birinin dolabınıza girip çaldığını düşünün, işte öyle hissediyorum” sözleriyle anlatmıştı. Bağımsız yayınevi Devault-Graves, üç erken dönem hikayesini bir araya getiren kitabın, Salinger’ın 50 yıldır yasalara uygun şekilde basılacak ilk kitabı olduğunu söylüyor. 2013 yılında yazarla ilgili bir belgeselden, “Çavdar Tarlasında Çocuklar”dan önce yazılmış 21 hikaye olduğunu öğrendikten sonra bunların yayın haklarının peşine düşen yayımcılar Tom Graves ve Darrin Devault, üç tanesinin haklarını yazarın haklarını koruyan Salinger Trust’tan almayı başardı. “The Young Folks” 1940’da Story dergisinde yayımlanmıştı. Bu hikaye Devault ve Graves’in sözlerine göre, “New York’un kokteyl sosyetesinin ve birbirleriyle neredeyse tamamen anlamsız ve boş bir konuşma içerisine giren iki genç insanın etkileyici bir resmini çiziyor.” Aynı yıl Kansas Üniversitesi’nde çıkan dergide yer alan “Go See Eddie” ise, “kötü bir erkek karakterin Eddie adlı bir adamı görmesi için genç bir kadını tehdit edişinin hikayesini anlatıyor.” Son hikaye “Once a Week Won’t Kill You” 1944 yılında Story dergisinde çıkmıştı ve “görünürde bir askerin yaşlanan teyzesine savaşa gittiğini anlatmaya çalışmasını” konu alıyor.Milliyet Sanat
Europa'da Hayat Aramak İçin Yeni Yöntem
NASA, Jüpiter'in buzul uydusu Europa'da yaşam izi aramak için yeni bir proje geliştiriyor. Hedef, uydunun yüzeyindeki buzul tabakasını lazer enerjili matkapla delmek. NASA, kalın buzul tabakası altında yaşam barıdırıyor olabileceğine inanılan Europa'da araştırma yapmak için yeni bir proje peşinde koşuyor. Europa'nın birçok uydu gibi erimiş haldeki çekirdeğini koruduğu, böylece derinliklerinde sıvı halde okyanuslar sakladığı düşünülüyor. NASA araştırmacıları, 'Europa Report' filmine konu olan bir görevin bir benzerini gerçekleştirmek için, Alaska'da denemelere başladı. Denemelerde, buzul tabakayı delecek lazer enerjili matkap kullanılıyor. Europa üzerinde etkili olup olmayacağını anlamak için, matkap Alaska'daki Matanuska buzulunda deneniyor. NASA, Europa buzulunu delecek güce sahip bir matkap geliştirerek, bir gün insanlara ev olabileceği düşünülen uyduda yaşamın ilk izlerine ulaşmayı umuyor. Yıllık bütçesi 17 milyar dolar olan NASA, 2014 için Europa araştırmalarına 15 milyon dolar ayırdı. Kaynak: Al Jazeera