Görüş Bildir
David Villa Sağlık Kontrollerinden Geçti!
32 yaşındaki golcü oyuncunun Amerikan ekiplerine New York City FC'ye transfer olması an meselesi. Atletico Madrid 'in golcüsü David Villa , bugün New York City FC için Manchester'da sağlık kontrollerinden geçti.Goal 'ün edindiği bilgilere göre bugün Moss Side'daki Bridgewater Hastanesi'ne gelen 32 yaşındaki futbolcu, daha sonra Manchester City'nin Amerikan ligindeki pilot takımı New York City FC ile son görüşmelerini yaptı. Villa, Amerikan Majör Ligi'nin Mart ayında başlayacak olması sebebiyle bu tarihe kadar Manchester City ile birlikte antrenmanlara çıkabilecek. La Liga'da geride bıraktığımız sezon çıktığı 36 maçta 13 gole imza atan deneyimli yıldız, İspanya'nın 23 kişilik Dünya Kupası kadrosunda da kendisine yer bulmuştu.Paul Clennam | Goal.com
"Pirlo Benim Kahramanım"
Juventus'lu Paul Pogba, takım arkadaşı Andrea Pirlo'ya övgüler yağdırdı. Paul Pogba Andrea Pirlo'yla aynı takımda oynamaktan dolayı kendisini şanslı hissediyor. 21 yaşındaki futbolcu Mail Sport 'a yaptığı açıklamada 'Kahramanım Pirlo'yla aynı sahayı paylaştığım için çok mutluyum. Onun gibi olmak istediğimi gizlememe gerek yok. Kendisi birçok başarı kazandı ve bu başarılarda önemli rol oynadı.' dedi. Kariyerinin en iyi ve en kötü döneminin sorulması üzerine Fransız yıldız 'Juventus'la kazandığım iki şampiyonlukla Fransa Milli Takımının formasını ilk giydiğim an arasında tercih yapamam. İkisi de çok özeldi benim için. Manchester United'da geçirdiğim yıllar ise en kötü dönemdi diyebilirim. Öylesine büyük bir kulüpteyseniz şans bulmak için mutlaka sabırlı olmalısınız, ancak ne bir futbolcu ne de kişisel olarak Manchester United'da saygı görmedim.' şeklinde konuştu. Paul Pogba 2012 yazında Juventus'la sözleşme imzalamıştı.Goal.com
Salih'in Babasından Transfer Açıklaması
Fenerbahçe'nin genç yıldızı Salih Uçan'ın babası ağzından kaçırdığı bir cümle ile görüşmelerin başladığını ortaya koydu.Serie A ekiplerinden Roma'ya transferi konusunda herhangi bir açıklama yapılmayan genç yıldız Salih'in babası Durmuş Uçan, DHA muhabirine çeşitli açıklamalar yaptı, Baba Uçan, 'Eğer yurt dışına gidecek olursa bir yıl rezerve takımlarında oynaması aklıma yatıyor. O sayede oranın havasına suyuna ve futboluna daha rahat adapte olur. Direkt takımda oynatmak mı istiyorlar bilmiyoruz. Kendi kulübünde oynamayan bir futbolcuya bu kadar parayı verdiklerine göre onda bir şey görüyor olmalılar. Ben kulübe gidip birebir kimseyle de tanışmadım. Sadece menajerini tanıyorum o kadar' diyerek transfer görüşmelerini ağzından kaçırdı. KURSA BAŞLADI Olası bir transfer durumunda hazırlıklı olması için oğlunun İngilizce kursuna başladığını söyleyen Durmuş Uçan, 'Salih'in bir değil iki yabancı dil bilmesini istiyorum. Şu anda da İngilizce kursuna gidiyor. Eğer oğlumun geleceği futbol ise her ihtimali göz önünde bulundurmalı. Bir başka ülkeye giderse sıkıntı çekmemeli. Kendini yurt dışına hazırlayacaksın, her zaman her an her şey olabilir' dedi. BUCASPOR HAYATINI DEĞİŞTİRDİ Paranın önemli olmadığını söyleyen Durmuş Uçan, 'Önemli olan oğlumun futbol oynaması diye düşünüyorum. Yoksa tabii ki gönlüm ülkemizin takımı Fenerbahçe'de kalmasından yana. Hakkında hayırlı ne ise o olsun. Kararı biz değil Ersun hoca verecek. İki taraf için de olması gerektiği ne iyi olacaksa o olsun. Transferle ilgili İstanbul'da neler konuşuluyor, haberimiz olmuyor. Gelişmeleri inanın biz de basında çıkan haberlerden takip ediyoruz. Salih'in Marmarisspor'da yetişmesi ile de tabii ki gurur duyuyorum. Hatta ben Salih'i gönderdikten iki ay sonra Marmarisspor kapandı. İyi ki Buca'ya götürmüşüm, yoksa Salih de diğer takım arkadaşları gibi kaybolup gidecekti' dedi. Maraton
Beşiktaş'ın Muhtemel Rakipleri Belli Oldu
Beşiktaş'ın UEFA Şampiyonlar Ligi 3. Tur'undaki rakipleri kesinleşti. Beşiktaş 'ın Şampiyonlar Ligi 3. Ön Eleme Turu'nda kuralara seribaşı olarak katılması kesinleşti. Güney Kıbrıs Ligi'nde olaylar yüzünden ertelenen ve bugün tekrar edilen maçta Apoel Nicosia, şampiyonluğunu ilân edince siyah-beyazlı takımın seribaşı olmasının da önü açılmış oldu. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi 3. Ön Eleme Turu'ndaki muhtemel rakipleri şöyle: Dnipro (Ukrayna), Panathinaikos (Yunanistan), Feyenoord (Hollanda), Grasshoppers (İsviçre), AEL Limassol (Güney Kıbrıs). 18 Temmuz'da kuraların çekilmesinin ardından 3. Eleme Turu'ndaki ilk maçlar 29-30 Temmuz, rövanş maçları ise 5-6 Ağustos tarihlerinde oynanacak.Goal.com
İvanovic Fransa'ya Veda Etti
Sezonun ikinci “grand slam” tenis turnuvası Fransa Açık’ta (Roland Garros) tek kadınlarda 11 numaralı seribaşı Ana İvanovic, 23 numaralı seri başı Çekoslovak tenisçi Lucie Safarova’ya 2-0 yenilerek turnuvaya veda etti. Üçüncü tur karşılaşmasına hızlı başlayan Safarova, Sırp tenisçi Anna İvanovic karşında 3-3′ten sonra rakibinin servisini iki kez kırarak ilk seti 6-3 kazandı. İkinci sette İvanovic’in istekli oyunlarına ve etkili vuruşlarına rağmen oyunu daha çok kazanma isteğinde olan Safarova, rakibinin servis oyunlarını kırarak seti 6-3 ve oyunu 2-0 kazandı. Safarova, her iki sette de etkili servisleri ve hızlı hücumları ile oyuna ağırlığını koyarken, İvanovic rakibinin bu silahları karşısında tutunamadı. Safarova, 4′üncü turda Petra Kivitova’yı yenen dünya sıralamasında 27′nci sırada olan Rus tenisçi Svetlana Kuznetsova ile eşleşmiş oldu. KUZNETSOVA SÜRPRİZİ Öte yandan tek kadınlar 3′üncü tur maçında, dünyanın 27 numarası Rus tenisçi Svetlana Kuznetsova, sıralamada 5. sırada yer alan Çekoslavak Petra Kivitova’yı yenerek bir sürprize imza attı. Oldukça çekişmeli geçen maçın ilk setinde her iki oyuncu da karşılıklı birer defa servis kırmalarına rağmen uzatma oyununu (Tie-break) kazanan Kritova, ilk seti 7-6 kazanmayı başardı. İkinci sette Kuznetsova, sürpriz bir şekilde atletik özelliğini geri çizgideki sağlam ve etkili oyununu maça dahil ederek rakibini mağlup etti ve bu seti 6-1′lik skorla kazandı. Maçın kader seti olan üçüncü sete Kuznetsova servis kırarak başlamasına rağmen bu avantajını sürdüremedi . Oyun 5-4 Kivitova’nın lehine devam ederken, bu sefer hata yapan Kivitova oldu ve Kuznetova, Kivitova’nın servisini kırarak oyunu 5-5′e getirdi. Servis oyununu kaybeden ve 7-6 geriye düşmesine rağmen bir sonraki oyunlarını kazanarak seti 9-7 kazanan Kuznetsova, 3 saat 30 dakika sonra maçı 2-1 kazanarak bir üst tura çıktı 2009 Roland Garros şampiyonu Kuznetsova, 4′üncü turda Anna İvanovic’i yenen diğer bir Çekoslavak tenisci Lucie Safarova ile eşleşti.AMK Spor
Taksim Dayanışması: 'Bu Şartlar Altında Açıklama Yapmıyoruz'
Taksim Dayanışması: 'Meydanlardayız' dedik ama Başbakan’ın bu talebe cevabı, kentlerin meydanlarını polislerle, TOMA’larla ablukaya almak olduGezi Parkı olaylarının birinci yıldönümünde Gezi Parkı’nda açıklama yapmasına izin verilmeyen Taksim Dayanışması, Fransız Konsolosluğu’nun önünde açıklama yapmasına izin verildi. Ancak Taksim Dayanışması, bugün yapılması planan açıklamayı yapmayacaklarını açıkladı. Gezi Parkı olaylarının 1. yıldönümünde Taksim’de basın açıklaması yapmak isteyen Taksim Dayanışması, meydana doğru yürüyüşe geçti. İstiklal Caddesi'ndeki TMMOB binasında bir araya gelen Taksim Dayanışması üyeleri Taksim'e doğru yürüyüşe geçti. Ancak aralarında CHP milletvekillerinin bulunduğu grubun yolu, barikat kuran polis tarafından kesildi. Radikal’den İsmail Saymaz ve İdris Emen ’in haberine göre, Taksim'de bulunan Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde toplanan Taksim Dayanışması üyeleri saat 19.00'da basın açıklaması yapmak için Taksim Meydanı’na doğru harekete geçti. Ancak polis Dayanışma üyelerinin İstiklal Caddesi'ne çıkmasına izin vermedi. Taksim Dayanışması üyeleri polis barikatının açılmaması üzerine oturma eylemine geçti. Bu sırada polisin biber gazlı müdahalesi sonucu, yüz kadar gösterici Galatasaray Meydanı’na doğru kaçtı. Polisin, Taksim Dayanışması üyelerinin Fransız Konsolosluğu'nun önünde basın açıklaması yapmasına izin vermemesi nedeniyle uzun süre devam eden gerilimin ardından, grubun burada açıklama yapmasına izin verildi. Dayanışma üyelerinin önündeki polis barikatı kaldırıldı. Taksim Dayanışması’nın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: Hep beraber Türkiye’de yeniden bir akıl tutulmasının olduğu bir günü yaşıyoruz. Günlerdir, belki de dünyanın en barışçıl eylemleriyle özgürlük barış kardeşlik talebiyle alanlarına, meydanlarına sahip çıkmak için Türkiye’nin her bir tarafında ses veren binlerce insanın üstüne binlerce polis TOMA bir abluka oluşturdu. Yeniden bu barışçıl talebi dile getirmek için sokağa çıkan insanlar meydana alınmadı, gözaltına alındı. Dün dedik, bugün yine söylüyoruz. “Yüreğini, sevgini, kitabını, çocuğunu al, meydanlardayız” dedik ama Başbakan’ın bu talebe cevabı, kentlerin meydanlarını polislerle, TOMA’larla ablukaya almak oldu. Ve bugün yapacağımız açıklamayı bu koşullar sağlanıncaya kadar yapmıyoruz ve bugün yaşananları insanların sağduyusuna bırakıyoruz. T24
Reklam
9. Uluslararası Şiirİstanbul Festivali Başlıyor
Uluslararası Şiirİstanbul Festivali 31 Mayıs akşamı, Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi'nde yapılacak açılış gecesi ile başlıyor.Festival bu yıl 13 konuk ağırlıyor. Aralarında İtalya PEN Başkanı Antonio Della Rocca'nın, Paris Şiir Bienali Direktörü Nelly Georges Picot'nun, Suriyeli şair ve aktivist Maram al Masri'nin, Brezilyalı şair ve Uluslararası Barış Elçisi Lucas Guimaraens'in de bulunduğu konuklara Türkiye'den de Hüseyin Peker, Hüseyin Alemdar, Volkan Hacıoğlu, Pelin Özer, Ece Apaydın, İsmail Biçer, Hilal Karahan, Salih Aydemir katılıyor. Bir yıl önce Gezi direnişi nedeniyle 'açılış gecesi'ni iptal eden ve konuklarıyla birlikte Taksim'e çıkan; onbinlerle birlikte Dolmabahçe'de, Beşiktaş'ta; 'biber gazı'ndan ve 'TOMA'ların tazyikli suyundan payına düşeni alan festival; her yeri 'Taksim' haline getiren direniş günlerinde, şiirlerini okudu, etkinliklerini tamamladı. Festival bu yıl Soma katliamının boyutları henüz bütünüyle ortaya çıkmamış; facianın tozu, dumanı yere inmemişken şairleri Türkiye ve İstanbul sokaklarına, meydanlarına çağırıyor. 31 Mayıs - 4 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek 9. Uluslararası Şiirİstanbul Festivali'nin sloganı ve bildirisi şöyle: 'İnsanlık için şiir, Şiir için küresel vicdan koalisyonu! 'Geleceğin ilk kez bir biçimi yok' diye yazmıştı Octavio Paz bundan on yıllar önce. Şimdi o gelecek gözlerimiz önünde biçimleniyor. Dehşet içinde. Utanç içinde. İnsana dair bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmemize neden olan bir panik hali içinde, o geleceğe bakıyoruz. Uçuruma bakar gibi. Uçurumun da bize baktığını bilerek. Küresel kapitalizmin insan varoluşu üzerinde kurduğu tahakkümü her alanda reddediyoruz! Artık nesnelerin değil moleküllerin bile telif hakkı alınarak şirket envanterine kaydedildiği bir dünyadayız. Yeryüzü, toprak, kutuplar, denizler, uzay. Hepsi küresel kapitalizmin arsız saldırısı altında. Dinmeyen işgal girişimleri altında. Toplumlar, insanlar sınırlara hapsolmuş, küresel sermaye ise sınır tanımadan dünyanın, coğrafyaların tüm dokularına sızarak hayatlarımıza el koyuyor. Dünyanın yüzde 1'i, dünyanın yüzde 99'unun alınterini, yarattığı katma değeri yüzsüzce çalıyor. Herşeyi görüyor ve 'hayır!' diyoruz. Dünyanın, devletlerin, ulusların, dinlerin, dillerin, kültürlerin 'insanlık hapisanesine' dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü biz şairler bulut ulusuyuz. Sınırları tanımayız. Pasaportları tanımayız. Şirketleri, devletleri, orduları, kurumları tanımayız. Diller, dinler, kültürler bizi ayıramaz. İnsana ait ve insanlığın malı olmayan, vicdanı olmayan her şey bizim doğal düşmanımızdır. İnsanlığın bu alacakaranlığında diyoruz ki; insan oldukça şiir de olacak! İnsana inandığımız için şiire inanırız! Yaşasın şairler, yaşasın insanlık için şiir!..' Şiirİstanbul hakkında... Dünya'nın pek çok önemli şehrinde çok uzun yıllardır yapıla gelen uluslararası şiir festivalleri var. Londra, Paris, Dublin, Üsküp, Caracas, Medellin, Boston, Rotterdam, Granada, Austin, Havana, Cardiff, Tripoli, Genoa vb. Uluslararası Şiirİstanbul Festivali de artık İstanbul'un bir edebiyat geleneği. İstanbul'da ilk kez 1993'te, Nurettin Sözen İstanbul Belediye Başkanı ve şair Hilmi Yavuz İstanbul Belediye Başkanlığı Kültür Müdürü'yken yapıldı. Sürdürülemedi. Alternatif olarak yapılmak istenen 'Merdiven Şiir Günleri' de ikinci kez yapılamadı. Uluslararası Şiirİstanbul Festivali ilk defa 2006 yılında yapıldı ve kesintisiz olarak 8 defa gerçekleştirildi. Şu anda 9'uncusu yapılmaya hazırlanıyor. Şiirİstanbul Festivali'ni 'Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü Derneği', çeşitli kültür sanat kurumları, yayınevleri, özel firmalar, üniversitelerin, edebiyat kulüplerinin ve yerel yönetimlerin ve üyelerinin destek ve katkılarıyla organize ediliyor. Şiirİstanbul Festivali'ne bu yıla kadar Avustralya'dan, Kore'den, Küba, Peru, Şili ve El Salvador'dan, Sao Tome Adaları'ndan İrlanda, Makedonya, Filistin, ABD, Suudi Arabistan, BAE, Fas, Tunus ve Cezayir ve İran, Irak, Suriye, Fransa, Hindistan, Kanada vb 70'e yakın ülkeden 200'ün üzerinde şair katıldı. Her yıl 12 ile 41 arasında değişen sayılarda şair konuğumuza ülkemizden de onlarca şair eşlik ediyor. Etkinlikler İstanbul'un Aya İrini, Tophane-i Amire, Dolmabahçe Sarayı, Caddebostan KM, Mustafa Kemal KM, Ortaköy Kültür Merkezi, Yerebatan Sarnıcı, Kırım Kilisesi, Galata Derneği, Galata Mevlevihanesi, Kasımpaşa Cumhuriyet Meydanı, Kadıköy İskele Meydanı, Beşiktaş Çarşı, Barış Manço Kültür Merkezi, Kartal Belediyesi Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi mekanlarında gerçekleşiyor. Her yıl afiş ve posterlerin yanı sıra basılan 3 dilli (Türkçe, İngilizce ve şairin kendi dili) festival kitabı ile iki dilli program kitapçığı yayınlanıyor. Etkinliklerin çoğunda şiir okumaların yanı sıra müzisyenler de katkıda bulunuyor. Bu yıl açılışa Jehan Barbur da müziğiyle katılıyor. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Doç. Deniz Güneş de Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi ve Kartal Belediyesi Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'ndeki etkinliklerde müziğiyle yer alacak. CNN Türk
Demba Ba Hazır
Önümüzdeki sezonun transfer çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Beşiktaş’ta Başkan Fikret Orman, Chelsea’nin yıldızı Demba Ba için mutlu sona ulaşmaya çok yakın... Senegalli forvet için kesenin ağzını açan Orman, Chelsea’nin, “Bu sezon kiralık, önümüzdeki yıl da 10 milyon Euro’ya bonservisini verelim” açıklaması sonrasında harekete geçti. Bu öneriye sıcak bakan Orman’ın, Londra’da yaptığı görüşmelerin ardından İngiliz ekibinin yetkililerine, “Ben bu oyuncuyu kadromuza katmak istiyorum. Ancak yönetimin de görüşünü almak durumundayım” dediği ve biraz süre istediği öğrenildi. Yöneticilerin de büyük ihtimalle başkanın yanında görüş bildirmeleri ve 29 yaşındaki oyuncunun gelmesenin an meselesi olduğu kapalı kapılar ardından konuşulmaya başladı. Parada sıkıntı yok Hugo Almeida’nın yerine düşünülen Ba’nın da, müslüman bir ülke ve İstanbul’da oynamaya sıcak bakmasının, transferi kolaylaştıracak bir başka etken olduğu ifade edildi. Ba’nın, başkanla yaptığı görüşmede de, “Chelsea’de şans bulduğum maçlarda iyi iş çıkardığımı düşünüyorum. Beşiktaş’ta düzenli olarak oynarsam, daha iyisini yaparım” dediği bildirildi. Oyuncunun, yıllık 2.5milyon Euro ve artı bonusları kapsayan anlaşma konusunda da sıkıntıB planı kral Alfred Gelecek sezon daha güçlü bir kadro oluşturmak için kolları sıvayan Siyah- Beyazlılar, Heerenveen’in İzlandalı yıldızı Alfred Finnbogason’u da listeye almıştı. Hollanda Ligi’nde geride bıraktığımız dönemde 31 maçta rakip fileleri 29 kez havalandırarak gol kralı olan 25 yaşındaki oyuncu ile temasların sürdüğü, Demba Ba’da çıkabilecek olası bir pürüz ihtimaline karşı da bu oyuncunun B planı olarak tutulduğu öğrenildi. Orhan Yıldırım/Fanatik
Reklam
Arda Turan'dan Transfer Açıklaması
Arda Turan, İspanya’nın Atletico Madrid Kulübü ile La liga’da kazanılan şampiyonluk kupasını Azerbaycan’a götürdü. Bakü’de özel bir organizasyona katılan Atletico Madrid’li futbolcular arasında yer alan milli yıldız, “topazda.com”un sorularını yanıtladı. Geride kalan sezonun kendileri için çok zor ama keyifli geçtiğini vurgulayan Arda Turan, “Tüm kulvarda mücadele ettik. Uzun bir aradan sonra camiamıza şampiyonluk sevinçini yaşattık. Ama Şampiyonlar Ligi’nde kupa son 2 dakikada avuçlarımızın içinden kayıp gitti. Avrupa’nın ikincisi olmak da büyük başarıdır diye düşünüyorum” dedi. Transferde adı Barcelona ve Manchester United’la anılan milli yıldız, “Ben şu an Atletico Madrid’de çok mutluyum. 2017 senesine kadar sözleşmem var. Futbolda yarın neyin olacağını söylemek zor. Ama daha 2 sene Atletico Madrid’in formasını terleteceğim. Bu konuların devamlı olarak gündeme getirilmesinden dolayı rahatsız olduğumu da söylemek isterim” şeklinde konuştu. AMK Spor
Mircea Lucescu: 'Fenerbahçe’de Çok Büyük Futbolcu Olabilirdim'
Lucescu, Türkiye’de geçirdiği yılları anlatırken, 13 yıldır bir sırrı da aydınlığa kavuşturdu. 2001’de Galatasaray’ın Real Madrid’i konuk ettiği Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçının devre arasında Hagi’nin, teknik direktör Lucescu’ya bağırdığı ve oyun taktiğini değiştirdiği, Galatasaray’ın da bu taktikle ilk yarısını 2-0 yedik durumda tamamladığı maçı 3-2 kazandığı iddia edilmişti. Hatta Hagi de bu iddiaları doğrulayan açıklamalar yapmıştı. Ancak Rumen teknik adam, bu iddia ile ilgili ilk kez konuşurken bambaşka bir senaryoyu dile getirdi. Shakhtar Donetsk’te 10 yılı geride bıraktınız. Kazandığınız kupaların sayısını biliyor musunuz? Dokuz lig şampiyonluğu, beş Ukrayna Kupası, beş Süper Kupa, bir Avrupa Ligi... Toplam 19... Biraz fazla değil mi? Biraz fazla mı? Asla “fazla” diye bir şey yoktur. Sadece “çok” diyebiliriz. Bu başarılarla birlikte sizin Türkiye’deki değeriniz de arttı. Galatasaray ve Beşiktaş dönemlerinizde kalitenizden kuşku duyanlar vardı ama şimdi neredeyse herkes sizin muhteşem bir teknik direktör olduğunuzu düşünüyor... İnsanların benim kalitemden neden şüphe duyduklarını anlamıyorum. Galatasaray’la Avrupa Süper Kupası’nı kazandım, ligde şampiyon oldum. Ayrıca Galatasaray’daki ilk sezonumda şampiyonluğu çok zor bir durumda kaybettik. 32’nci haftada evimizdeki Ankaragücü maçında Okan Buruk, 30’uncu dakikada kırmızı kart gördü ve o maçı kaybettik. Biliyorsunuz... Beşiktaş’ta da aynı şekilde... Samsunspor maçında üç oyuncum kırmızı kart gördü. Seyircisiz maç cezası aldık. Bu yüzden şampiyonluğu kaçırdık. Nihayetinde belki daha iyi olabilirdi ama Türkiye’de iyi iş yaptığımı düşünüyorum. Sonra Shakhtar Donetsk’e geldiniz... Burada beni çok iyi bir başkan karşıladı. Hayatını futbola adamış. Aynı zamanda kulübün de sahibi. Türkiye’de bu, çok daha zor. Başkanlar seçimle geliyor ve ortalama iki yıl görevde kalıyor. Bir teknik direktörün uzun süreli sözleşme imzalaması mümkün olmuyor. Çünkü her gelen başkan kendi teknik direktörünü getirmek istiyor. Öyle olunca teknik direktörler sadece bir yıl takımda kalıyor. Bir yılda bir takım inşa edemezsiniz. Kısa vadede kazanmak çok zor. Ancak şansla bir şeyler kazanabilirsiniz. Ben Donetsk’te aradığım her şeyi buldum. Çalışma şartları çok iyi. Başkanın yeni stadı inşa etmesiyle birlikte Avrupa’da da iyi sonuçlar almaya başladık. Donbass Arena dünyanın en güzel stadı. Bunun gibisi yok. Türkler de gurur duymalı çünkü bu stadı inşa eden bir Türk firması (Enka). Shakhtar Donetsk, sadece yönetimsel anlamda değil, sahada da çok başarılı bir 10 yıl geçirdi. Bunun sırrı neydi? Bu 10 yıl içinde takım üç kez değişti. Sadece iki oyuncu sabit kaldı: Dario Srna ve Tomas Hübschman... Bu süreçte çok sayıda genç oyuncu getirdik, onları büyüttük ve büyük takımlara gitmelerine izin verdik. Bu kulüp için de çok iyi çünkü aynı zamanda iyi para kazandık. Henrik Mikhitaryan, Fred, Fernando ve Willian gibi oyuncuların ayrılmalarına üzüldünüz mü? Elbette üzüldüm, çok iyi oyunculardı. Onlarla iyi sonuçlar aldık, kupalar kazandık. Sonra Avrupa’nın büyük takımlarına gittiler. Onlarla çok iyi ilişkiler kurdum çünkü bu kulübe geldiklerinde henüz çok gençlerdi. Gelişmelerine yardım ettiğim için mutluyum. Bu kadar genç ve gelecek vaat eden oyuncuyu Ukrayna’ya gelmeye nasıl ikna ettiniz? Buraya geldiğimde işe bir oyuncu transfer ederek başladık. İtalya’dan o zaman genç bir futbolcu olan Matuzalem’i getirdik. Ondan sonra başarılı oldukça genç Brezilyalı oyuncular gelmek istedi. Avrupa kulüpleri Brezilyalı oyuncuları genellikle 25-26 yaşına geldiklerinde alıyor. Çünkü kalitelerinden emin olmak istiyor. Ama biz yetenekli oyuncuları daha gençken almayı tercih ettik. Tabii onlarla çok sıkı çalıştık. Haliyle ilk bir iki yıl pek bir katkı sağlayamadılar. Sabırla onları hazırladık ve yetiştirdik. Sonra adım adım yetenekleriyle kazanmamıza yardım ettiler. Bu çok güzel bir strateji ama bu stratejiyi, kulüp sahibiyle birlikte hareket ederek hayata geçirebilirsiniz. Tıpkı bizim başkanımız gibi. Çünkü o geleceği düşünebiliyor. Eğer başkanın ömrü iki yılsa protagonist davranmak istiyor, yeni oyuncular alıyor, basında hakkında iyi şeyler yazılsın istiyor. Onun için teknik direktör pek önemli değil. Hemen ilk yıl her şeyi kazanmak istiyor. Bu şekilde geleceğin takımını kurmak çok zor. Türkiye’de savunma takımları kurmakla eleştirildiniz. Ama Shakhtar’da bunun aksini kanıtladınız... Ama Türkiye’de savunma takımı kurduğum doğru değil! Hem Galatasaray’da hem de Beşiktaş’tayken diğer takımlardan daha çok gol attık. Gol averajımız da diğerlerinden daha iyiydi. Burada da durum aynı. Her sene diğer takımlardan daha çok gol atıyoruz. Taktiksel olarak daha farklı oynadığımız doğru ama bu başka mesele. 1985 yılında “Türkleri seviyorum” şeklinde bir demeciniz var. Oysa o zaman henüz Türkiye’de çalışmaya başlamamıştınız. Bu sevginin sebebi neydi? Kimbilir neden seviyordum; hatırlamıyorum (gülüyor). O dönem Dinamo Bükreş’te forma giyiyordum. Türk takımlarına karşı çok maça çıktım. Statlardaki atmosferden çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Bugün de aynı şekilde düşünüyorum; böyle taraftarı hiçbir yerde görmedim. Sadece Dortmund taraftarı yarışır. İtalya’da bile böyle atmosfer yok. Belki de bunun için “Türkleri seviyorum” demişimdir. Daha sonra Türkiye’de sokağa çıktığımda hemen herkesin futbolcuları tanıdıklarını, onlara seslendiklerini, selam verdiklerini fark ettim. Bundan çok etkilendim. Türkler çok duygusal insanlar ve ben bunu seviyorum. Türkiye’de olduğum zaman kendimi çok iyi hissediyorum. 1978 yılında futbolculuğunuz sırasında Fenerbahçe ile idmana çıktınız. Ardından “Kulübüm izin verirse Fenerbahçe’ye gelirim” dediniz. Peki neden gelmediniz? Çünkü sosyalist bir yönetim vardı ve o dönem kimse bir yere gidemezdi. Çok gençtim. Evet, Türkiye’ye geldim. Yanımda Ion Nunweiller de vardı. Kulüp izin vermeyince geri döndüm. Nunweiller, Datcu, Sasu gibi oyuncular 30 yaşını geçtiği için onlara izin verdiler. 1970 Meksika Dünya Kupası’na kalma başarısı gösteren oyuncular için bir anlamda ödül gibiydi. O dönem Romen futbolu Türk futbolundan daha iyi durumdaydı. Türk takımları da Romen oyuncuların ve teknik direktörlerinin peşindeydi. O zaman futbolcuyken Fenerbahçe formasını giymek istediniz, öyle mi? Evet, Fenerbahçe’de çok büyük futbolcu olabilirdim. 19-20 yaşlarındaydım. Dinamo Bükreş’le 1. Lig’e çıkmıştık. Oradayken ilk uluslararası maçımı Fenerbahçe’ye karşı oynadım ve gol attım. Datcu Fenerbahçe forması giyiyordu. Aramız çok iyiydi. Daha sonra İtalya’da Pisa’da teknik direktörlük yaparken de Fenerbahçe başkanı beni aradı ve İstanbul’a geldim. Başkanla yemek yedik, kulübü gezdim. İş sadece imzaya kalmıştı ama ama ben İtalya’da kalmaya karar verdim. Fenerbahçe’ye gelmiş olsaydınız sizin için tarih daha farklı yazılır mıydı? Hayat bana daha sonra Galatasaray’ı çalıştırma fırsatı verdi. Sonra Beşiktaş’a gittim ama asla Fenerbahçe’ye gidemedim. Çok garip (gülüyor)... Fenerbahçe forması giyebilirdim, onların teknik direktörü olabilirdim ama ezeli rakiplerinin teknik direktörü oldum. Hayat... Türkiye’de neyi özlüyorsunuz? Türk oyuncularla çalışmak çok kolay. Çünkü sahada her şeylerini veriyorlar. Yürekleriyle oynuyorlar. Tabii taktiksel anlamda ve organizasyon anlamında bazı sıkıntılar var. Ama Türk oyuncular çok hızlı, agresif ve yetenekli. Ben bu tür oyuncularla çalışmayı seviyorum çünkü öğrenmeye çok açıklar. Galatasaray’da da Beşiktaş’ta da bunu yaşadım. Hasan Şaş, Ergün Penbe, Bülent Korkmaz, Emre Belözoğlu, Arif Erdem, Suat Kaya, Tayfur Havutçu, Sergen Yalçın... Sergen hayatımda çalıştığım en iyi oyunculardan biriydi. Tümer’i de çok seviyorum. Çünkü çok zeki bir oyuncuydu. Belki fiziksel olarak diğerleri kadar güçlü değildi ama çok zekiydi. Benim zamanımda çok iyi iş çıkardı. Problem çıkaran oyuncu yok muydu? Hayır yoktu. (Bir süre düşünüyor). Hiç yoktu. Hayatım boyunca hiçbir futbolcuyla sorunum olmadı. Futbolculara onları sevdiğiniz hissini vermelisiniz. Bu çok önemli. Onları eleştirirken ya da onlardan bir şey isterken bile anlayışlı olmanız gerek. Gheorghe Hagi, 2001’de şampiyonlar ligi’nde Real Madrid’e karşı 3-2 kazanılan maçın devre arasında size bağırdığını söyledi. Orada neler yaşandı? O bana bağıramaz, ben ona bağırırım (gülüyor). O sadece cevap vermeye çalıştı. İlk yarıda ondan sahanın her yerinde olmasını istemiştim. Galiba biraz kafası karıştı. İkinci yarı sahada kalmak istemedi. Sonra Jardel de ona uydu ve o da çıkmak istedi. İlk yarıyı 2-0 kaybetmiştik. Utanç vericiydi. Sonra ben bağırmaya başlar başlamaz Jardel ayakkabılarını hemen geri giydi. Onlara “Kazanmadan soyunma odasına dönmeyin” dedim. Tarihin en iyi ikinci yarı performanslarından biriydi. Aslında Pierluigi Collina nizami bir golümüzü yedi. Normalde o maç 4-2 biterdi. Onlarla karşılaşmak bile önemliydi. Kariyeriniz boyunca hakemlerden şikayet ettiniz... Ben genellikle takımlarımı kazanmak için kurarım! Eğer hakemler yanlış karar veriyorlarsa normal olarak eleştiriyorum. Ben hata yaptığımda da herkes beni eleştiriyor. Bu çok normal. Hakemler hata yapıyor ve o hatayla maç kaybediyorsanız sinirleniyorsunuz. Mesela Cem Papila (gülüyor)... Onu hiç unutmuyorum. O maçı kaybetmemiz için her şeyi yaptı. Beş futbolcumuzu oyundan attı ve şampiyonluğu kaybettik. Onun bir hata yaptığını söyleyemem çünkü en az 10 hata yaptı! Çünkü hata yapma niyetiyle maça çıkmıştı. Ama genel olarak hakemlerle bir sıkıntım yok. Sadece kötü niyet gördüğümde onlarla tartışırım. 2001-02 sezonunun başında Galatasaray oldukça güçsüz bir kadroya sahipti... İkinci yıl çok zordu. Çünkü 12 oyuncuyu kaybetmiştik. Hagi, Taffarel, Popescu, Okan, Emre, Ümit Davala... Takımı kiralık futbolcularla yeniden inşa etmek durumundaydım. Çoğu kalitesiz isimlerdi ama hepsi kazanmayı çok istiyordu. Çok profesyonel ve kazanmak isteyen bir takım inşa ettik. Ve başardık. Ligin ilk yarısında Sergen bize çok yardım etti. Daha sonra sakatlandı. Yine de ligin ikinci yarısı bizim için muhteşem geçti. O yıl hak ettiğim maaşı ancak Beşiktaş’ta çalışırken alabildim (gülüyor). Kulüp adına çok zor zamanlardı. Çok sayıda oyuncunun ayrılması da bu yüzdendi. Buna rağmen şampiyon olduk. Şampiyon oldunuz ama sezon sonunda görevinize son verildi. O dönem görev yapan rahmetli Özhan Canaydın yönetimine kırgın mısınız? Hayır kimseye kırgın veya kızgın değilim. Her başkan kendi adamını getirmek ister. Özhan Canaydın, başka bir teknik direktörle çalışmak istedi, el sıkışarak ayrıldık. Bunun için tazminat bile almadım çünkü hak etmediğim bir parayı almak istemedim. Bir an önce çalışmaya başlamak en iyisiydi. Beşiktaş’ta da durum aynıydı. İki yıl daha sözleşmem olmasına rağmen takımdan ayrıldım, o parayı stat inşaatı için harcamalarını rica ettim. Sizce en güçlü özelliğiniz hangisi? İletişim mi, yoksa taktiksel yaklaşımınız mı? Bunun hakkında yorum yapamam. İşin uzmanlara sormanız lazım (gülüyor). Ama dünyada en zor şey, 1 numara olmak, kazanmak... Başarılı olmak, çok fazla çalışmayı gerektiriyor. Çok iyi konsantre olmalısınız. Çok şey bilmelisiniz. Bir günde ortalama kaç saat çalışıyorsunuz... Her zaman... Aklımda her zaman futbol var. 2006 Dünya Kupası şampiyonu İtalya’da teknik direktör Marcelo Lippi’nin teknik asistanlığını yapan Adriano Bacconi, modern analizi sizin keşfettiğinizi söylemişti... Bu doğru mu? Evet doğru... 1990 yılından önce oyuncu-antrenör olduğum dönemde bunu yapmaya başladım. 15-16 yaşlarındaki bir grup çocuğu aldım, onlar adına tüm maçı analiz eden kağıtlar hazırladım. O kağıtta onların sahada ne yaptıkları analiz ediliyordu. Şimdi her şey çok kolay, bilgisayarlar var... Oyuncular kaç kilometre koştuğunu biliyor. İtalya’ya gittikten sonra Adriano Bacconi ile çalışmaya başladım. Tek tek tüm futbolcuların profillerini çıkardık, maçı sentezledik, benim felsefeme göre oyunu yorumladık ve sonra bunları bilgisayara aktardık. O günden bugüne analiz çok ilerledi ama bunu İtalya’da başlatan kişi benim. O zamana kadar antrenörler sadece maçı izliyordu. Tüm Avrupa size saygı duyuyor, pek çok makalde taktiksel yaklaşımlarınız referans gösteriliyor ama Inter’deki kısa maceranız dışında Avrupa’nın en büyük kulüplerini çalıştırma şansı bulamadınız. Neden böyle oldu? Romanya’daki devrimden sonra ülkeyi terk ettim. Sosyalist bir ülkeden geliyordum. O döneme kadar Avrupa futboluyla hiçbir iletişimimiz, ilişkimiz yoktu. Ama 36 yaşıma geldiğimde, Corvinul Hunedoara takımında oyuncu-antrenör oldum. Daha sonra Romanya Milli Takımı’nı çalıştırdığım sırada İtalya Milli Takımı’nı yendik. O dönem İtalya, Dünya Şampiyonu’ydu. Bu şekilde kendimi İtalyanlara gösterme şansı buldum. Ardından beş yıl sonra Romanya’dan ayrılınca Pisa’ya, oradan da Brescia’ya gittim. Anlatmak istediğim; ben diğer hocalar gibi çalışmaya büyük takımlarla başlamadım. Bu yüzden her seferinde iyi bir teknik direktör olduğumu ispatlamam hiç kolay değildi. Brescia’dayken Inter’e daha erken gidebilirdim ama başkan bana izin vermedi. Takımı iki kez Serie A’ya çıkarmıştım. Wembley’de Anglo-Italian Kupası’nı kazandım. Kariyerim boyunca gittiğim her yerde kupa kazandım. Romanya’ya geldiğimde hemen Rapid’le Dimano’nun önüne geçtik ve kupa kazandık. Brescia’dayken Serie A o dönem dünyanın en zor ligiydi. Hatta Serie B daha da zordu! Teknik direktörler için muhteşem bir mücadele alanıydı. Serie A daha çok paralı başkanların yeriydi. Orada en zengin kazanıyordu. Berlusconi gibi... (Gülüyor). Juventus ve Roma da o dönem çok zengindi. Bu yüzden zirveye çıkmam mümkün olmadı. Ardından Galatasaray ve Beşiktaş’a gittim, sonra da Shakhtar Donetsk’e... Buraya gelemeden önce Avrupa’nın batısından pek çok teklifi reddettim. Çünkü burayı bir teknik direktörün çalışabileceği en iyi yer olarak gördüm. Başkanın bana güvenmesi çok önemli, bu sayede çok başarılı oldum. Dynamo Kiev, Metalist gibi takımları geride bırakmak hiç kolay değil. Sizce bir Türk kulübüyle Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilir misiniz? Hayır, imkânsız. Şu an için bu imkânsız. Avrupa’nın doğusundan bir takımla Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıkmak kupayı kazanmaya eş değer. Çünkü bu farklı bir futbol, farklı bir tarih, farklı bir kültür. Onlar çok daha güçlü. Çok daha farklı bir ligde mücadele ediyorlar. Her yıl aynı altı-yedi takımı Şampiyonlar Ligi’nde son turlarda görüyorsunuz. Peki Türkiye’de uzun vadede böyle bir potansiyel yok mu? Sonuçta 70 milyonluk bir ülkeyiz... Hayır hayır. Bunun nüfusla alakası yok. Büyük takımlara bir bakın... Muhteşem bir tanınırlığa sahipler. Çok paraları var. Bir de Türkiye’ye bakın... Sadece üç takım söz konusu. Spor politikasında sıkıntı var. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmanız için Premier Lig, La Liga, Bundesliga gibi bir liginizin olması gerekir. Her zaman onlar kazanıyor. Arada Portekiz de yarışa dahil olabiliyor çünkü onların da ligi ilginç. Aynı zamanda iyi oyuncular yetiştiriyorlar. Yetenekli Brezilyalı futbolcuları liglerine getirebiliyorlar. Onları profesyonel düzeye getiriyorlar ve böylece kazanıyorlar. Bu göründüğü kadar kolay değil. Türkiye’den sizi arayan çok sayıda başkan var mı? Evet ama çok problem değil. Gayet normal. Çünkü ben Türk futbolundan iki büyük takımla başarılı olarak ayrıldım. Çok normal. Diğer taraftan ben Türk futboluyla ilgili daima iyi izlenimlere sahip oldum. Türk futbolcuları sevdim, ben de Balkanlardanım. Balkanlarla Türkler aynı mantaliteye sahip. Bu yüzden arada bir doku benzerliği var ve tarih boyunca Balkan teknik direktörler burada başarılı oldu. Tabii Fatih Terim gibi Türk teknik direktörlerle birlikte... Ben de iyi izlenim bıraktım, takımlarım iyi top oynadı. Bu yüzden Türk takımları tarafından aranmam çok normal. Bununla gurur duyuyorum. Türkiye’de gazeteler mütemadiyen sizin önümüzdeki sezon Galatasaray’ın başına geçeceğinizi yazıyor. Gerçekten öyle mi? Galatasaray’la hâlâ çok iyi ilişkilerim var. Beşiktaş ve Fenerbahçe’yle de öyle. Mesela her yıl Fenerbahçe ile hazırlık maçı oynuyoruz. Bu sene Beşiktaş ve Galatasaray’la oynadık. Ben tüm bu takımlarla iyi ilişkiler kuruyorum. Sadece bu kadar, daha fazlası yok.Roberto Mancini’yle aranız nasıl? Çok iyi arkadaşım. Ben ona saygı duyuyorum, o bana saygı duyuyor. Onu İtalya’daki günlerimden tanıyorum. Ben teknik direktördüm, o oyuncuydu. Sadece onunla değil, Bilic’le de çok iyi iletişimim var. Peki önümüzdeki sezon ne yapacaksınız? Planınız ne? Bu benim problemim! Başkasının değil... Yarın bir maçım var o yüzden şimdi ayrılmam gerekiyor. Daha sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz...Fanatik
Reklam
Beşiktaş'ın Rakibi Olympiakos
İtalya basını Milan'ın orta sahası Essien için Beşiktaş ve Olypmiakos'un girişimlerini hızlandırdığını belirtti.Uzun bir dönem Chelsea forması giydikten sonra önce Real Madrid'e kiralanan Ganalı yıldız Essien, ara transfer döneminde İtalyan devi Milan'a transfer olmuştu. Milan teknik direktörü Clarence Seedorf tarafından kadroya alınmayan ve İtalya Serie A 'da sadece 7 karşılaşmada forma giyebilen Essien birçok kulübün radarına girdi. Özellikle Yunanistan Ligi şampiyonu Olympiakos ile Beşiktaş'ın kadrosuna katmak istediği Essien için İspanyol teknik direktör Michel'in devreye girdiği iddia edildi. Ganalı yıldız 2005 yılında 33 milyon sterline transfer olurken dünyanın en pahalı transferlerinden biri olmui ve kulübü Chelsea ile birçok başarıya imza atmıştı. Son dönemlerde yaşadığı sakatlık problemleri Essien transferinde iki kulübü de düşündürürken, Beşiktaş'ın yeni açılacak olan stadında Ganalı yıldıza forma giydirmek için büyük uğraş verildiği belirtildi.Eurosport
Sporun Manşetleri | 31 Mayıs 2014
Spor gazetelerinin manşetlerinde ve gazetelerin spor sayfalarında bugün hangi haberler var? Spor manşetlerine 1 dakikada göz atın. İşte sporun gündemi..
Hafızalardan Silinmesi İmkansız 30 Tarihi An
Türkiye'nin siyasi, spor, tv gibi bir çok alanında meydana gelmiş ilginç olayların hafızalara kazınmış fotoğrafları paylaşıldı. Ben de içlerinden ' Aaa, ne günlerdi' diyebileceğiniz ve tebessüm edebileceğiniz olanları topladım ve keyifli bir çalışma oldu, umarım beğenirsiniz...
Reklam
İngiltere'den Farklı Başlangıç: 3-0
Dünya Kupası hazırlıklarını sürdüren İngiltere, Brezilya seyehati öncesi Peru ile oynadığı maçı Sturridge, Cahill ve Jagielka'nın golleriyle mağlup etti. 2014 Brezilya Dünya Kupası hazırlıkları kapsamında İngiltere Milli Takımı , Wembley'de Peru 'yu ağırladı. Roy Hodgson'ın öğrencileri sahadan 3-0'lık net bir skorla galip ayrılmayı başardı. 22- dakikada Sturridge, İngiltere adına ilk tehlikeli atağı gerçekleştirdi. Ceza sahası içine kateden Lallana kalabalık savunmanın arasında yer kaldı. Penaltı için gözler hakeme dönerken, boşta kalan topu kapan Sturridge, yakın mesafeden sert vurdu ancak top farklı şekilde dışarı çıktı. 32'de Liverpoollu golcü ağları havalandırmayı başardı. Sağ kanattan kullanılan taç atışında şık bir çalımla önünü boşaltan Sturridge, sol ayağıyla uzak köşeye iyi vurdu ve takımını 1-0 öne geçirdi. İlk devrenin uzatma dakikalarında Peru beraberliğe çok yaklaştı. Carillo'nun akıl dolu pasında Ramirez, sağ çaprazdan içeriye girdi. Perulu futbolcu bekletmeden vuruşunu yaptı ancak Joe Hart ayaklarıyla son anda müdahale ederek kalesinde gole izin vermedi ve ilk yarı İngiltere'nin 1-0'lık üstünlüğüyle tamamlandı. İNGİLİZ STOPERLER FARKI AÇTI 65- dakikada İngiltere farkı 2'ye çıkardı. Baines'in kullandığı kornerde ceza sahası içinde iyi yükselen Gary Cahill, Fernandez'in üzerinden kafayı vurdu ve topu ağlarla buluşturdu: 2-0 70'de Jagielka durumu 3-0'a taşıdı. Savunmada Fernandez'in uzaklaştıramadığı topu kale alanı önünde filelerle buluşturmakta zorlanmayan Phil Jagielka farkı 3'e çıkardı: 3-0 Kalan dakikalarda başka gol olmazken, İngiltere rakibini net bir skorla mağlup ederek Brezilya öncesi moral depoladı.Goal.com
Galatasaray'ın Gomis Kararı
Transfer döneminin hız kazanmasıyla birlikte Galatasaray'da taraftarın beklentisi de arttı. Ancak sarı kırmızılı kulüpte 2 yıldır süren yıldız transfer dönemi kapanacak gibi gözüküyor. Transfer döneminin hız kazanmasıyla birlikte Galatasaray'da taraftarın beklentisi de arttı. Ancak sarı kırmızılı kulüpte 2 yıldır süren yıldız transfer dönemi kapanacak gibi gözüküyor. UEFA'nın, kulüplerin hesaplarını artık büyük bir titizlikle takip etmesi ve riskli borçlu konumundaki kulüplere yaptırımlar uygulaması, Galatasaray'a zorunlu fren yaptırıyor. Başkan Ünal Aysal'ın kurmaylarına yüksek maliyetli transfer harcamalarından kesinlikle kaçınmaları talimatını vererek, sarı kırmızılı kulüpteki 'Çilek Transfer' döneminin kapandığını ima ettiği öğrenildi. Kadrosunda şu an 11 yabancı futbolcusu bulunan sarı kırmızılı kulüpte öncelikli amaç almak değil satmak olarak değerlendiriliyor. GÖRÜLMEMİŞ STRATEJİ Galatasaray'ın transfer politikasının bu sezon geleceğe yönelik yerli oyunculara olacağı ve ayrıca gurbetçi Türk oyuncular ile de bugüne kadar görülmemiş geniş kapsamlı bir oyuncu profili çıkarıldığı öğrenildi. Sarı kırmızılı kulübün önümüzdeki günlerde peş peşe genç yerli oyuncularla sözleşme imzalayacağı ve eldeki yabancı oyuncuları satmadan yabancı transferinin yapılmayacağı öğrenildi. Bu yüzden bonservisi elinde olan ve imza parası isteyen Gomis'ten vazgeçildiği bildirildi. Maraton
Reklam
Ünal Aysal'dan 'Çilek'li Mesaj
Galatasaray'ın Banvit'i yenerek finale çıktı mücadele sonrasında açıklamalarda bulunan Ünal Aysal, 'Her şeyin mevsimi var, çileğin mevsimi başkaydı. Şimdi başka meyveleri deneyeceğiz.' dedi.Bu sezon “çilek” transferi yapmayacaklarını söyleyen Aysal “Her şeyin mevsimi var, çileğin mevsimi başkaydı. Şimdi başka meyveleri deneyeceğiz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe eşleşmesi hakkında da konuşan Ünal Aysal, “Fenerbahçe ile bütün maçlarımız son derece heyecanlı ve güzel geçiyor. İnşallah fair play bazında bir mücadele olur. Taraftar faktörü çok önemli, her yerde taraftarın çok büyük rolü var” diye konuştu. AMK Spor
Kartal İshak Doğan'a Pençe Attı
Transfer çalışmalarını sürdüren Beşiktaş bir yandan Karabükspor'dan Ahmet İlhan Özek transferi için uğraşırken diğer yandan da takım arkadaşı İshak Dogan için nabız yokluyor. Beşiktaş yeni sezon için eksik ve zayıf bölgelerine transfer takviyesi için çalışmalarını sürdürüyor. Sezon ortasında Gaziantepspor'un golcüsü Cenk Tosun'a imza attıran Kartal, Türkiye'de bir başka golcünün de işini hemen hemen bitirdi. Milli takımda attığı gollerle teknik direktör Fatih Terim'in prensi haline gelen Ahmet İlhan Özek için Karabüksporlu yöneticilerle kıyasıya bir yarışa giren Beşiktaş'ta ikinci hedef ise bir başka yıldız adayı İshak Dogan.Galatasaray'ın da radarında olan 24 yaşındaki sol kanat oyuncuyu özellikle Hırvat teknik adam Slaven Bilic çok istiyor. Honduras maçında Mevlüt'ün golüne nefis bir asist yapan genç futbolcu için girişimlere başlayan siyah-beyazlı yönetim, Brezilyalı Motta'nın önüne İshak'ı alarak sol kanat sorununu tamamen ortadan kaldırmak istiyor. Aslında Beşiktaş'ın O'nu istemesinin bir nedeni daha var. Stoper mevkiine de sağlam bir isim arayan Kartal İshak transferi ile bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Zira milli futbolcu sol kanat ve sol bekin yanısıra stoper mevkiinde de rahatlıkla oynuyor, Adı bu sıralar Galatasaray ile sık sık anılıyor İshak'ın. Ancak 2012-2013 sezonun başında Karabükspor ile 3 yıllık sözleşme imzalayan İshak Doğan için yönetimin önceki gün 'Galatasaray'dan İshak için bize gelen resmi bir teklif yok' açıklaması Kartal'ı hareketlendirmeye yetti. Bu gelişmenin ardından Kartal devreye girdi ve transfer için düğmeye bastı. ALİ ESER - GAZETESPORT
Radwasnka Roland Garros'dan Elendi
Sezonun ikinci 'grand slam' tenis turnuvası olan Fransa Açık'ın (Roland Garros) altıncı gününde tek kadınlarda 3 numaralı seribaşı Agnieszka Radwanska, üçüncü turda elendi.Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen turnuvanın 6. gün maçları tamamlandı. Tek erkeklerde Novak Djokovic, Roger Federer, Tomas Berdych gibi favori tenisçiler yollarına devam etti. Dünya sıralamasının 2 numarası Sırp Novak Djokovic, 25 numaralı seribaşı Marin Cilic'i 6-3, 6-2, 6-7 ve 6-4 setlerle 3-1 yenerek adını 4. tura yazdırdı. İsviçreli 4 numaralı seribaşı Roger Federer, 3 saat 7 dakika süren mücadelenin ardından 31 numaralı seribaşı Rus Dmitry Tursunov'u 7-5, 6-7, 6-2 ve 6-4'lük setlerle 3-1 geçerek, üst tura yükseldi. Turnuvanın 6 numaralı seribaşı Tomas Berdych ise İspanyol Roberto Bautista Agut'u 6-1, 6-2, 6-7 ve 6-4'lük setlerle yine 3-1 mağlup etti. Tek kadınlarda sürpriz yaşandı Tek kadınlarda dünya sıralamasının 72. sırasında yer alan 22 yaşındaki Hırvat Ajla Tomljanovic, Polonyalı 3 numaralı seribaşı Agnieszka Radwanska'yı 6-4 ve 6-4'lük setlerle 2-0 yenerek, günün sürprizine imza attı. Turnuvanın 9 numaralı seribaşı Slovak Dominika Cibulkova ise dünya sıralamasında 19. sırada yer alan Avustralyalı tenisçi Samantha Stosur'a 6-4 ve 6-4'lük setlerle 2-0 yenilerek, elenen diğer favori tenisçi oldu. 7 numaralı seribaşı Rus Maria Sharapova, Arjantinli Paula Ormaechea'yı zorlanmadan 6-0 ve 6-0'lık setlerle 2-0 yenerek üst tura çıktı. Alman Angelique Kerber ile Slovak Daniela Hantuchova arasındaki mücadelenin galibi ise 7-5 ve 6-3'lük setlerle Alman tenisçi oldu. Yedinci günün programı Fransa Açık'ta yarın tek erkeklerde dünyanın 1 numarası İspanyol Rafael Nadal, Arjantinli Leonardo Mayer ile, vatandaşı 5 numaralı seribaşı David Ferrer ise İtalyan Andreas Seppi ile mücadele edecek. Kadınlarda ise dünya sıralamasının 4 numarasındaki Rumen Simona Halep ile İspanyol Maria-Teresa Torro-Flor karşılaşacak. Günün sonuçları Seribaşı tenisçilerin korta çıktığı altıncı gün maçları şöyle sonuçlandı Erkekler Novak Djokovic (Sırbistan) (2) - Marin Cilic (Hırvatistan) (25): 3-1 (6-3, 6-2, 6-7, 6-4) Roger Federer (İsviçre) (4) - Dmitry Tursunov (Rusya) (31): 3-1 (7-5, 6-7, 6-2, 6-4) Tomas Berdych (Çek Cumhuriyeti) (6) - Roberto Bautista Agut (İspanya) (27): 3-1 (6-1, 6-2, 6-7, 6-4) Milos Raonic (Kanada) (8) - Gilles Simon (Fransa) (29): 3-2 (4-6, 6-3, 2-6, 6-2, 7-5) John Isner (ABD) (10) - Tommy Robredo (ESP) (17): 3-1 (7-6, 7-6, 6-7, 7-5) Jo-Wilfried Tsonga (Fransa) (13) - Jerzy Janowicz (Polonya) (22): 3-0 (6-4, 6-4, 6-3) Ernests Gulbis (Letonya) (18) - Radek Stepanek (Çek Cumhuriyeti): 3-0 (6-3, 6-2, 7-5) Kadınlar Ajla Tomljanovic (Hırvatistan) - Agnieszka Radwanska (Polonya) (3): 2-0 (6-4, 6-4) Maria Sharapova (Rusya) (7) - Paula Ormaechea (Arjantin): 2-0 (6-0, 6-0) Angelique Kerber (Almanya) (8) - Daniela Hantuchova (Slovakya) (31): 2-0 (7-5, 6-3) Samantha Stosur (Avustralya) (19) - Dominika Cibulkova (Slovakya) (9): 2-0 (6-4, 6-4) Carla Suarez Navarro (İspanya) (14) - Taylor Townsend (ABD): 2-0 (6-2, 6-2) Eugenie Bouchard (Kanada) (18) - Johanna Larsson (İsveç): 2-0 (7-5, 6-4)Maraton
Ataman Oyundan Memnun
Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman, Beko Basketbol Ligi play-off final serisinin son maçında Banvit karşısında ikinci yarıda sonuca gittiklerini söyledi. Ataman, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, play-off’a kötü bir sıralamadan girdiklerini belirterek, “İyi ve tecrübeli bir takımız. Beşiktaş ile ilk yaptığımız maç dışında bütün karşılaşmalarda tam takım gibi oynadık. Banvit, ilk yarı alan savunmasıyla bizi durdurdu. Hücum edemedik. Dışarıdan şut atamadığımız için kilidi açamadık. Bu bizi moral açısından aşağı çekti” dedi. İkinci yarıda dış atışlarla sorunu çözmeye karar verdiklerini vurgulayan tecrübeli çalıştırıcı, “Markoishvili müthiş bir başlangıç yaptı. Taraftarları ve takımı coşturdu. Arroyo da bu oyuncuya ayak uydurunca savunma sertliğini istediğimiz seviyeye getirdik” diye konuştu. Yine finale çıktıklarını hatırlatan Ataman, Fenerbahçe Ülker ile yapacakları final mücadelesi konusunda, “Türk basketbolunu finale çıkaracak final olabilir. Fenerbahçe-Galatasaray finali, centilmence, herkesin sahadaki mücadeleye odaklandığı, birbirine saygı duyduğu bir seri olsun. Gerek Türk sporuna gerek Avrupa’daki derbilere yakışacak final olmasını diliyorum. Şampiyonluk unvanımızı korumaya çalışacağız” ifadelerini kullandı. Itoudis’ten hakem eleştirisi Banvit Başantrenörü Dimitrios Itoudis ise serideki hakem yönetimlerini eleştirdi. Galatasaray Liv Hospital ile yaptıkları serinin son maçında ikinci yarıda sadece bir serbest atış kullandıklarına dikkati çeken Yunan çalıştırıcı, “Banvit’in saygıyı hak ettiğini düşünüyorum. Böylesine çekişmeli geçen maçta bir takımın ikinci yarı sadece bir serbest atış kullanması mümkün mü?” diye konuştu. Rakipleri karşısında ilk yarıda çok iyi oynadıklarını ve hücumda istediklerini yaptıklarını kaydeden Itoudis, ikinci yarıda her şeyin tersine döndüğünü dile getirdi. Ergin Ataman’ın final başarısı Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman, Beko Basketbol Ligi’nde üst üste 3. kez final heyecanı yaşayacak. 2011-2012′de Beşiktaş’ın başında şampiyonluk sevinci yaşayan tecrübeli çalıştırıcı, geçen sezon da sarı-kırmızılı ekibi mutlu sona taşımıştı. Ergin Ataman, Fenerbahçe Ülker karşısında üst üste 3. şampiyonluk kupasını almaya çalışacak. Banvit’i eleyerek finale yükselen Galatasaray Liv Hospital ise son 4 sezonda 3. kez finale yükselme başarısı gösterdi.AMK Spor
Reklam