onedio
Görüş Bildir
Kansere Karşı Medikal Sanayi Hamlesi
ANKARA (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye'nin Orta Doğu'ya açılan kapısı Gaziantep'te kanser hastalarına şifa olacak bir tesis inşa ettiklerini belirterek 'Proton Hızlandırma ve Radyofarmasötik Tesisi'nde üreteceğimiz moleküllerle hem ithalatın önüne geçecek hem de yenilikçi bilimsel çalışmaları destekleyeceğiz.' ifadelerini kullandı.Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, güçlü sanayisi ve eşsiz kültürüyle meşhur Gaziantep, sağlık alanında da önemli bir hamleye hazırlanıyor. Proton Hızlandırma ve Radyofarmasötik Tesisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğünün en büyük bütçeli projesi olacak. Tesiste kullanılacak TR 19 model proton hızlandırıcı montajının ardından 2021'de radyoaktif ilaç üretimine geçilecek. Tesiste Ar-Ge faaliyetleri de yürütülecek.Kanser tedavisinde kullanılacak ilaçların üretileceği tesisin kurulum projesi için martta Gaziantep Üniversitesi ile İpekyolu Kalkınma Ajansı tarafından imzalar atıldı.Yaklaşık 47 milyon lira ile kalkınma ajanslarının bir seferde verdiği en yüksek destekle yapımına başlanacak tesis, Gaziantep Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde kurulacak. Tesiste, özellikle kanserli hastalarda hastalığın teşhisi, hangi evrede olduğu, metastazları gibi yapılacak kritik değerlendirmelerde güvenilir sonuçlar alacak radyoaktif malzemeler üretilecek. Proton hızlandırıcı üreticisi olan Kanadalı bir firma, TR 19 model cihaz üretimine başlarken tesis, 2021'de hizmete girecek. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, çalışmayı sosyal medya hesabından duyurdu. Varank, 'Türkiye'nin Orta Doğu'ya açılan kapısı Gaziantep'te kanser hastalarına şifa olacak bir tesis inşa ediyoruz. Proton Hızlandırma ve Radyofarmasötik Tesisi'nde üreteceğimiz moleküllerle hem ithalatın önüne geçecek hem de yenilikçi bilimsel çalışmaları destekleyeceğiz.' değerlendirmesinde bulundu.'3-4 yılda amorti edecek'Gaziantep Üniversitesi Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Elboğa da kanser tanı ve tedavisinde rutin olarak kullandıkları radyoaktif ilaçlar için yurt dışına ciddi miktarda döviz verdiklerini belirterek 'Bu giderlerden kurtulacağız. Sonrasında ürettiğimiz farklı molekülleri çevre, komşu ülkelere ihraç etmeyi planlıyoruz. Bu hedefler tuttuğunda tesisimiz 3-4 yılda kendini amorti edecek.' ifadelerini kullandı.Bu tip ilaçların bir ömrü olduğunu, İstanbul'dan bir ürünün 4-5 saatte Gaziantep'e geldiğini vurgulayan Elboğa, şunları kaydetti: 'İlacın yarı ömrünün 110 dakika olduğunu dikkate alırsak 2 ya da 3 kere yarılanma ömrü demektir. Yani İstanbul'dan bana ilaç gönderilirken burada kullanacağım ilacın yaklaşık 3 misli yüklenip öyle gönderilmesi gerekiyordu. Bu da ister istemez maliyetlere yansıyordu. Bu maliyetler artık ürün Gaziantep'te üretildiğinde yansımayacak.'Elboğa, Türkiye'de üretilmeyen farklı moleküllerden yola çıkarak bakır, zirkonyum gibi elementlerin üretimine odaklanmayı temel amaç edindikleri bilgisini vererek, işin bir de akademik boyutunun olduğunu kaydetti. Farklı elementler kullanarak yeni bilimsel çalışmalar da yapacaklarını dile getiren Elboğa, 'Herkesin kullandığı ürünleri kullanıp onunla ilgili yayınlar yapabiliyorduk. Şimdi hiç kimsenin elinde olmayanları elde edip, kimsenin yapamadığı araştırmaları yapıp dünya bilim literatürüne kazandırmak istiyoruz.' değerlendirmesinde bulundu.'Teknolojik ve stratejik dönüşüm'İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Burhan Akyılmaz da tesisin 2 bin metrekarelik bu alanda kurulacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:'Bu yatırımla Gaziantep'e yenilikçi, katma değerli, yüksek teknolojili, yerli ve milli üretim esasına dayanan, nitelikli istihdam yaratan bir tesis kuracağız. Burada üretilen ilaçlar iç piyasaya arz edilirken bir yandan da özellikle Orta Doğu ülkelerine ihraç edilebilecek. İpekyolu Kalkınma Ajansı olarak Gaziantep sanayisinin küresel rekabet koşulları içinde ihtiyaç duyduğu teknolojik ve stratejik dönüşüm sürecinin başlangıcını yapmış olacağız. Bu yatırımla Türkiye'nin ilaç endüstrisindeki cari açığının azaltılmasını hedefliyoruz. Kanser ilaçlarının üretimine verdiğimiz bu destekle Gaziantep artık küresel ekosistem içinde nitelikli yüksek teknolojili ürünlerde rekabet edebildiğini dünyaya göstermiş olacak.'Medikal sanayi ve sağlık turizmiJeopolitik olarak önemli bir noktada bulunan Gaziantep'ten, 4 saatlik bir uçuşla 1,8 milyar kişiye ulaşılabiliyor. Bu özelliğiyle Orta Doğu, Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa'yı hinterlandına alan şehirde sanayi ve ticaret en önemli iş kolları olarak dikkati çekiyor. Kurulacak tesisin sağlık endüstrisi ve sağlık turizmi alanlarında da Gaziantep'e artı değer katması amaçlanıyor.
Sağlıkta Akıllı Mineral Dönemi Başlıyor! 10 Maddede Vücudumuz İçin Minerallerin Önemi ve Akıllı Mineraller
Özellikle hastalıkların ve salgınların yoğun olduğu şu günlerde bağışıklık sistemimizi korumak önemli. Bunun için vücudumuza en büyük gücü sağlayacak etmen ise vitamin ve mineraller. Peki bu mineralleri nasıl ve nereden alabiliriz? Yeterli miktarda aldığımızda vücudumuz için direkt fayda sağlar mı? Akıllı minerallerin ne gibi avantajları var? Gelin hep birlikte içeriğimizde bunların cevabını öğrenelim... 🍊🥝🍗🐟
İdare Mahkemesinden Kanser Hastası Lehine Karar
ANKARA (AA) - BARIŞ KILIÇ - Ankara 3. İdare Mahkemesi, bir kanser hastasının, 'bedeli ödenecek ilaçlar listesinde' yer almayan ilacının SGK tarafından karşılanmamasının yürütmesini durdurdu. Kararda, iptali istenen uygulamanın sürmesi halinde, hasta bakımından telafisi güç veya imkansız zararlar oluşabileceği belirtildi.Dava dosyasına göre Ankara'da ikamet eden 67 yaşındaki S.A. adlı kanser hastasına, doktorları tarafından Tecentriq adlı ilaç reçete edildi. Eczaneye giden S.A'ya, SGK'nin 'bedeli ödenecek ilaçlar listesinde' bulunmadığı gerekçesiyle ilacı kendisinin karşılaması gerektiği söylendi.Bunun üzerine S.A, avukatı Can Tatar aracılığıyla ilacın bedelinin SGK tarafından karşılanması için kuruma Ankara 3. İdare Mahkemesinde dava açtı.Dava dilekçesinde, bahse konu ilacın akciğer kanseri tedavisinde önemli yer tuttuğu vurgulandı. Emekli olan davacının bu ilacı düzenli olarak kullanmasının mümkün olmadığı ifade edilen dilekçede, 'Yaşam hakkının kutsallığı, hastanın maddi durumu ve sosyal devlet ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, SGK'nin uygulaması, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir.' denildi.Dilekçede, söz konusu ilacın bedelinin ödenmesi talep edilirken, S.A'nın ilacı temin edemediği halde tedavisinin ve yaşamının tehlikeye gireceği ifade edilerek yürütmeyi durdurma kararı verilmesi de istendi.Mahkeme, SGK'nin cevabını beklemeden, davacının yürütmeyi durdurma talebini kabul etti. Kararda, iptali istenen uygulamanın sürmesi halinde, S.A. bakımından telafisi güç veya imkansız zararlar oluşabileceği belirtildi.Bu sebeple davalı idarenin savunması alınıncaya veya savunma süresi geçtikten sonra yeni bir karar verilinceye kadar yürütmenin geçici olarak durdurulmasının kararlaştırıldığı bildirildi.Avukat Can Tatar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yürütmeyi durdurma kararı kaldırılmadığı sürece veya bu kararla uyumlu yeni bir karar tesis edilip karar kesinleşinceye kadar dava konusu ilacın bedelinin kamu tarafından karşılanacağını bildirdi.Tatar, kararın ardından SGK'nin ilaç bedelini kendilerine ödediğini belirterek, 'Bu haliyle çok önemli etki ve sonuçları olan bir karar olduğu kanaatindeyiz. Yaşam hakkını korumak için gerekli tedbirlerin alınması adına son derece faydalı ve doğru bir karar.' diye konuştu.
Kilis'in İhracatlık "Hicaz Narı"Nda Hasat Zamanı
KİLİS (AA) - Kilis'te, ihracatta da önemli yer tutan Hicaz cinsi nar yetiştiren üreticilerin, hasat telaşı başladı.Merkeze bağlı Yavuzlu köyünde sabahın erken saatlerinde tarlanın yolunu tutan işçiler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine dikkat ederek, ağaçlardan olgunlaşmış narları topluyor. Sıcak havaya rağmen gün boyu devam eden hasat, akşam saatlerinde sona eriyor. Hasat yapan çiftçileri ziyaret eden Kilis Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir, gazetecilere yaptığı açıklamada, kent genelinde yaklaşık 10 bin dekarda nar üretimi yapıldığını söyledi.Özdemir, Kilis'te yetişen Hicaz cinsi narı başta Avrupa ülkelerine, Irak ve Kanada'ya ihraç ettiklerini belirtti.Özdemir, gün geçtikçe nar üretim alanının genişlediğini ifade ederek, 'Hicaz cinsi nar tadı mayhoş, yani ne tatlı ne ekşi olduğu için daha çok tutuluyor. Eskiden Kilis'te sadece bahçe kenarlarında yetiştirilen narın gün geçtikçe üretim alanı artıyor. Nar ilimizin iklim şartlarına uygundur.' dedi.Narın sağlığa da faydalı olduğunu dile getiren Özdemir, 'Narın içerisindeki oksidan, antioksidan, polifenol ve C vitamininden dolayı kanser, tansiyon ve kalp damar hastalıklarını önlemede önemli rol oynadığı bilinmektedir. Bunun için nar hem ülkemiz hem de ilimiz için önemli üretim alanına sahiptir.' değerlendirmesinde bulundu.Çiftçilerin her koşulda üretime devam ettiğine değinen Özdemir, narın bahçede kilogramının 2,5 ile 3 lira arasında satıldığını kaydetti.Üretici Mehmet Sakar da 4 yıl önce 40 dönümde nar yetiştirmeye başladığını anlatarak, şöyle konuştu:'Her sene ekim ayında nar hasadına başlıyoruz. Topladığımız narları soğuk hava deposuna koyuyoruz. Aralık veya ocakta ihracatçılara veriyoruz. Avrupa ülkelerine, Irak ve Kanada'ya ihraç ediyoruz. Verim çok şükür iyi. Bu sene yaklaşık 150 ton mahsul bekliyoruz.'
Reklam
Gazeteci Yazar Bekir Coşkun Hayatını Kaybetti
ANKARA (AA) - Gazeteci yazar Bekir Coşkun yaşamını yitirdi.Uzun süredir kanser tedavisi gören 75 yaşındaki Coşkun, akşam saatlerinde solunum durması nedeniyle getirildiği Ankara Şehir Hastanesinde yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Ankara Şehir Hastanesi Başhekimliğinden Bekir Coşkun'un vefatına ilişkin yapılan açıklamada, şu ifadeye yer verildi:'Ülkemiz basın camiasının kıymetli mensuplarından Sayın Bekir Coşkun, akşam saatlerinde aspirasyon ve buna bağlı solunum durması sebebiyle Ankara Şehir Hastanesi Acil Servisi'ne getirilmiştir. Nöbetçi uzman ekibin yoğun müdahalesine rağmen hayati fonksiyonları geri dönmeyen Sayın Bekir Coşkun hayatını kaybetmiştir. Kıymetli ailesine ve basın camiasına başsağlığı dileriz.' Kılıçdaroğlu'ndan taziye mesajıCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaşamını yitiren Bekir Coşkun'a Allah'tan rahmet diledi.Kılıçdaroğlu, yayımladığı mesajda, Türkiye'nin basın camiasının duayen isimlerinden Coşkun'u kaybettiğini belirtti.Bekir Coşkun'a Allah'tan rahmet, başta ailesi olmak üzere sevenlerine ve Türk halkına başsağlığı dileyen Kemal Kılıçdaroğlu, Coşkun'un hayatını adadığı gazetecilik mesleğini, ömrünün sonuna kadar ilkelerine bağlı kalarak sürdürdüğünü ifade etti. Kılıçdaroğlu, mesajında şunları kaydetti:'Kalemini satmadı, eğilip, bükülmedi. Onu hep bu dik duruşuyla hatırlayacağız. Bekir Coşkun, gazeteci ve sanatçı kimliğinin yanı sıra aynı zamanda bir hayvan hakları savunucusuydu. 4 Ekim 2020 tarihli son yazısını da onlara ayırmıştı. Ama belki de bize vedası, 30 Eylül 2020 tarihli köşe yazısında saklıydı. O gün, 'Yazı bilmem. Yazarım yazı bilmem. Bu yaz böyle geçti. Gelecek yazı bilmem…' demişti. Gazetecilik mesleğine, demokrasimize kattıkların için binlerce kez teşekkürler. Seni hiç unutmayacağız Sevgili Bekir Coşkun.'
Reklam
İzmir'de Kanser Tedavisi Gören Çocuklar, "Vosvos'larla" Doğal Yaşam Parkı'nı Ziyaret Etti
İZMİR (AA) - İzmir'de farklı hastanelerde kanser tedavisi gören çocuklar, Hasta Çocuk Evleri Derneği ve 'Vosvos İzmir Fun Club' üyelerinin organizasyonuyla Doğal Yaşam Parkı'nı gezdi. Bornova'daki Aşık Veysel Rekreasyon Alanı'nda bir araya gelen çocuklar, 'Vosvos' ve 'kaplumbağa' olarak da anılan Volkswagen marka klasik otomobillerin oluşturduğu konvoyla Doğal Yaşam Parkı'na gitti.Elektrikli araçlarla parkı gezen çocuklar, hayvanları yakından görme fırsatı buldu. İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sevil Ozan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanser tedavisi gören çocukların yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle çok fazla dışarıya çıkma şansı bulamadığını dile getirdi. Onlara moral vermek için bu organizasyonu düzenlediklerini aktaran Ozan, 'Amacımız onları ve ailelerin mutlu etmek. Çocuklarımızdan bazıları ilk kez Doğal Yaşam Parkı'na gelerek hayvanları gördü. Ben burayı gezerken onların mutluluğuna şahitlik ettim. Umarım hepsi en kısa sürede hastalıklarını yener.' dedi.
Geri Ödeme Listesine 1'İ Kanser, 5'İ Diyabet İlacı Olmak Üzere 65 İlaç Daha Alındı
ANKARA (AA) - Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 1'i kanser, 8'i solunum hastalıkları, 5'i diyabet ilacı olmak üzere 65 ilacı daha geri ödeme listesine aldıklarını bildirdi.Bakan Selçuk, yaptığı yazılı açıklamada, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) gelir ödeme listesine yeni ilaçlar aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:'1'i kanser, 8'i solunum hastalıkları ve 5'i diyabet ilacı olmak üzere 65 ilacı daha geri ödeme listesine aldık. Bu ilaçlardan 63'ü yerli üretim niteliğine sahip. Son alınan ilaçlarla birlikte SGK tarafından bedeli ödenen ilaç sayısı toplam 8 bin 862'ye ulaştı.'Vatandaşların ilaçları SGK ile sözleşmeli eczanelerden temin edebileceğini belirten Selçuk, 'İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim.' ifadelerini kullandı.
Reklam
Tekirdağ Şehir Hastanesi, Kapılarını Açmak İçin Gün Sayıyor
İSTANBUL (AA) - Son dönemde hayata geçirilen projelerle öne çıkan Tekirdağ, Akfen İnşaat tarafından yapımı gerçekleştirilen Şehir Hastanesi'ne kavuşmak üzere gün sayıyor. Akfen İnşaat'tan yapılan açıklamaya göre, Türkiye'de son yıllarda her alanda gelişme göstererek gözde yerleşimler arasına giren Tekirdağ, Akfen İnşaat tarafından Kamu-Özel İşbirliği (PPP-Public Private Partnership) modeliyle yapımı üstlenilen Şehir Hastanesi'ne kavuşmak için gün sayıyor. Tekirdağ Şehir Hastanesi ile uzun yıllardan bu yana faaliyet gösteren eski hastanede muayene ve ameliyat için sıra beklemek artık tarih olurken, vatandaş ücretsiz olarak beş yıldızlı otel standartlarında sağlık hizmeti ile buluşacak.Sağlık alanında vatandaşları en son teknolojik hizmetlerle buluşturacak şehir hastanelerinin önemli ayağı olacak Tekirdağ Şehir Hastanesi, 158 bin metrekarelik inşaat alanına sahip dev bir yatırım olarak öne çıkıyor. 1 milyar 500 milyon liraya mal olan proje, sahip olduğu 486 yatakla bölgenin en önemli hastanesi olarak Tekirdağ'ı sağlıkta da bir çekim merkezi haline getiriyor.Tekirdağ Şehir Hastanesi, Bulgaristan ve Yunanistan'ı da içine alacak şekilde Trakya'nın en gelişmiş entegre sağlık tesisi olarak öne çıkıyor. Hastanenin, gelecekte sağlık turizmi ile bu ülkelerden de ziyaretçi hasta çekmesi bekleniyor.Tekirdağ Şehir Hastanesi'nin 486 yatağının 374'ü genel hastane yatak kapasitesine ayrıldı. Hastanedeki 162 tek kişilik odanın 80'inin altyapısı çift kişilik odaya göre hazırlandı. Böylelikle Tekirdağ Şehir Hastanesi, gereken şartlarda 80 yatak daha ilave edilip yatak kapasitesi 566'ya kadar yükseltilebilecek özelliğe sahip olacak.'Projenin içinde yer almaktan büyük gurur duyuyoruz'Açıklamada görüşlerine yer verilen Akfen İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Selim Akın, projenin sözleşmede taahhüt edilen şekliyle 24 aylık kısa sürede tamamlanarak vatandaşın hizmetine sunulacak aşamaya geldiğini belirtti. Akın, Tekirdağ'a sağlık sisteminin en son teknoloji ve donanımını kazandıran bir projenin içinde yer almaktan büyük gurur duyduklarını aktararak, 'Türkiye ve dünyada dev projelere imza atmış bir grup olarak 2017 yılında Isparta, önceki yıl da Eskişehir Şehir Hastaneleri'ni tamamlayıp sağlık sektöründe de uzmanlığımızı göstermiş olduk. Şimdi büyük bir gururla Tekirdağ Şehir Hastanesi'nin hizmete girmesini bekliyoruz.' değerlendirmesinde bulundu.Akın, tamamlanan 3 şehir hastanesi ile 2 bin 322 yatağı hayata geçirmiş olduklarını bildirdi.Alanında dünyanın en ileri teknolojileri ile donatılmış şehir hastanelerinin, bulundukları bölgelerdeki sağlık imkanlarını onlarca yıl ileriye taşıdığına işaret eden Akın, şunları kaydetti:'Isparta ve Eskişehir'de gördüğümüz, hastanelerin tamamlanmalarının ardından vatandaşlarımızın yanı sıra yurt dışından yabancılar da buralarda tedavi almaya başlıyorlar. Şu anda pandemi nedeniyle bu kesintiye uğrasa da Tekirdağ'ı merkez olarak kabul ettiğinizde hayata geçirilen Şehir Hastanesi, Kırklareli ve Edirne'nin ötesinde Bulgaristan ve Yunanistan'dan bile hasta kabul edebilecek hale gelebilecek.' Akın, Tekirdağ Şehir Hastanesi'nin hem bölgenin hem de Tekirdağ'ın en büyük ve en modern hastanesi olacağını belirterek, 'Eskiden kanser hastaları tedavi görmek için birden fazla hastaneye giderdi. Artık şehir hastanesiyle bu tanıdan tedaviye kadar tek bir çatı altında olabilecek. Bu hastane tamamen ücretsiz olacak. Herhangi bir devlet hastanesinden farkı yok. Önümüzdeki hafta artık hasta almaya başlayacağız. 13 Kasım Tekirdağ'ın Kurtuluş Günü'nde hastanenin resmi açılışının yapılmasını planlıyoruz.' ifadelerini kullandı. 700 kişi hizmet personeli olarak tam zamanlı görev yapacakKamu hastanesi statüsünde vatandaşlara ücretsiz sağlık hizmet verecek Tekirdağ Şehir Hastanesi'nde, Sağlık Bakanlığı 25 yıl boyunca kiracı olarak yer alacak. Sistemde tüm tıbbi hizmetlerin sorumluluğu Sağlık Bakanlığı'nca, bilgi işlem, güvenlik, temizlik, yemekhane ve otopark gibi bütün hizmetler, hastanenin yapım ve işletmesini üstlenen Akfen İnşaat tarafından karşılanacak. İnşaat süresince 1.250 kişilik istihdamın yaratıldığı hastanenin tamamlanmasıyla 700 kişi, hizmet personeli olarak tam zamanlı görev yapacak.102 yoğun bakım yatağı ile Kovid-19 mücadelesinde öne çıkacakTekirdağ Şehir Hastanesi, son dönemde dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle yoğun bakım kapasitesi bakımından da öne çıkacak. Hastanede yer alan 102 yoğun bakım yatağının 46'sı genel yoğun bakım olarak ayrılırken, 27 yeni doğan, 16 pediatrik, 5 KVC ve 8 de koroner yoğun bakım yatağı yer alıyor. 124 poliklinik ve uluslararası standartlarda 18 ameliyathanenin yer aldığı Tekirdağ Şehir Hastanesi, içerdiği özellikler bakımından ilklerin merkezi de olacak. Hastanede Trakya bölgesinde ilk olacak tek kişilik anne-bebek uyumu odalarından 4 adet, anne otelinde ise 14 adet özel yatak yer alacak. Bölge için bir yenilik olacak tüp bebek merkezi de hastanede yer alacak.Hastane, özellikle kanser hastaları için bölgede yenilikleri beraberinde getirecek. Tekirdağ Şehir Hastanesi'nde kanser hastaları için tanı koyma aşamasında süreci hızlandırıp hayat kurtaran Pet-CT ünitesi de bulunacak. Tamamen ücretsiz olacak bu hizmet için yöre halkı artık il dışına çıkmaktan kurtulacak. Bununla birlikte 7 yataklı radyoaktif iyot tedavi ünitesi de hizmet verecek. Hastanede ayrıca radyasyon onkolojisi bölümünde en ileri teknolojiye sahip 1 adet Lineer Accelerator cihazı da bulunacak.Dünya standartlarındaki ileri teknoloji medikal ekipmanları ile bölgesinin sayılı hastaneleri arasında yer alacak Tekirdağ Şehir Hastanesi, biyokimya-mikrobiyoloji-patoloji-genetik alanlarında tüm testlerin aynı yerde yapılabileceği cihaz parkuruna sahip bulunuyor.Hastanede 18 anestezi cihazı, 22 diyaliz cihazı, 50 EKG cihazı, 2 efor, 6 uyku yatağı, 8 EKO cihazı, 1 ESWL taş kırma cihazı, 1 göz fako cihazı, 27 Holter EKG, 255 hasta başı monitörü, 105 ventilatör, 15 Transport ventilatör, 5 USG doppler, 1 mamografi, 1 kemik dansitometri, 1 puva cihazı, 6 x-ray, 1 MR ve 2 tomografi cihazı bulunuyor.Deprem anında izolatörler sarsıntının etkisini azaltacakTekirdağ'da kapılarını açacak dev tesis aynı zamanda Türkiye'nin öncelikli deprem izolatörlü şehir hastanelerinden birisi olacak. Hastanenin taşıyıcı kolonlarının her birine yerleştirilen tam 651 deprem izolatörü yer alıyor. Uygulanan bu sistem sayesinde olası büyük deprem riski taşıyan Tekirdağ'da olası bir sarsıntı anında etki azaltılarak hastanedeki çalışmalar aksamadan devam edecek.Akıllı bina konsepti ile inşa edilen Tekirdağ Şehir Hastanesi'nde, trijenerasyon ile tasarruflu ısıtma ve soğutma hayata geçirildi. Binanın 6 bin metrekarelik yeşil çatısındaki güneş enerji panelleri sayesinde hastanenin sıcak suyu güneşten karşılanıyor. 35 bin metrekarelik özel peyzaj ve yeşil alana sahip hastanede 2 adet açık hava çocuk oyun alanı yer alıyor. Tekirdağ Şehir Hastanesi'nde 1.054'ü açık, 297'si kapalı toplam 1.351 araçlık otoparkın yanı sıra 1 kilometrelik bisiklet yolu, helikopter pisti ve ücretsiz vale servisi de yer alıyor.
Uzmanından "Meme Kanserine Karşı Spor Ve Akdeniz Usulü Beslenme" Önerisi
EDİRNE (AA) - Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atakan Sezer, düzenli spor ve bitkisel kaynaklı yağlarla Akdeniz usulü beslenmenin kadınlarda meme kanseri riskini yüzde 30-40'lara varan oranda azalttığını söyledi.Prof. Dr. Sezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin kadınlarda en çok görülen kanser türü olduğunu ve kansere bağlı kadın ölümlerinin en sık nedeni olduğunu ifade etti.Meme kanserinin memenin süt kanalları ve keseciklerinde gelişen bir hastalık olduğunu anlatan Sezer, 'En önemli bilinen sebebi kalıtımsal yatkınlıktır. Ailesinde meme kanseri olan, göğüs duvarına ışın tedavi almış, daha önce meme veya yumurtalık kanseri geçirmiş, hiç doğum yapmamış, erken adet ve geç menopoza girmiş, obez, dışarıdan östrojen hormon tedavisi almış kadınlarda meme kanseri gelişme riski artar.' diye konuştu.Görülme sıklığı yaş ile doğru orantılıSezer, obezite, hareketsiz yaşam ve östrojen içeren doğum kontrol haplarının kanser görülme riskini artırdığına dikkati çekti.Hastalığın görülme sıklığının yaş ile doğru orantılı olduğunu vurgulayan Sezer, ortalama görülme yaşının 60'lardan sonra arttığını, 70’li yaşlarda yüzde 12, 30’lu yaşlarda ise yüzde 3 olduğunu dile getirdi.Meme kanseri belirtileri gösteren kadınların zaman kaybetmeden uzmanlara danışması gerektiğinin altını çizen Sezer, 'Memede kitle, meme başından kanlı akıntı, meme ucunun içeri çekilmesi, meme cildinde damarlarda artış, portakal kabuğu görünümü, meme başında pullanma ve yara gelişimi, koltuk altında kitle gibi şikayetler en sık görülen bulgularıdır.' dedi.'20 dakika spor yapan kadınlarda yüzde 25 risk azalıyor'Kadınların yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarını değiştirerek meme kanserine yakalanma riskini azaltabileceğini belirten Sezer, şu tavsiyelerde bulundu:'Günde bir miktar alkol alan kadınlarda yüzde 10 meme kanserine yakalanma riski artarken, günde 20 dakika spor yapan kadınlarda yüzde 25 risk azalmaktadır. Kilo verilmesi, bitkisel kaynaklı yağlarla ve Akdeniz usulü beslenme, alkol alımının kısıtlanması, spor yapılması meme kanseri gelişme riskini yüzde 30-40’lara varan oranda azaltabilmektedir. Düzenli spor ve Akdeniz usulü beslenme meme kanseri riskini azaltıyor.Her ay kendi kendine meme muayenesi, 40 yaş sonrası yıllık mamografi ve meme cerrahının muayenesi ile erken tanı konabilir. Erken tanının hayat kurtardığını unutmamalıyız. Meme sağlığı kendi elimizde, farkında olmak sağlıklı olmamızı sağlayacaktır.'
Reklam
Fetö'nün İş Dünyası Yapılanması Davasında Zenginer Kardeşler Hakkında Karar
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik TUSKON davasından dosyaları ayrılan tutuksuz sanıklar Mustafa ve Salih Zenginer kardeşler ile kuzenleri Mehmet Zenginer'in yargılandığı dava karara bağlandı.İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuksuz 3 sanık ile avukatları katıldı. Müşteki Cumhurbaşkanlığını temsilen avukat Mehmet Alagöz de duruşmada hazır bulundu.Duruşmada, önceki celsede açıklanan mütalaaya karşı sanıkların savunmaları alındı.Sanıklardan Mustafa Zenginer, iddianamenin ardından hiç savunma yapmamışlar gibi aynı iddiaların mütalaada yer aldığını söyleyerek, 'Hakkımda, olmayan şeyler varmış gibi gösterilmiş, niyet okuma yapılmıştır. Hiçbir zaman bir terör örgütü üyesi olmadım, bu kasıtla herhangi bir davranışta bulunmadım. Bu haksızlığa son verileceğini düşünüyor, beraatimi istiyorum.' dedi.Sanık Salih Zenginer de 3 yıldır yargılamanın sürdüğünü ve hakkında işadamı derneğine üye olmak, derneğin genel kurul toplantısına dair 74. sırada adının bulunması ve Bank Asya kredi kartı sahibi olmak şeklinde 3 iddiananın bulunduğu belirtti. Söz konusu dernekten KHK ile kapatılmadan önce noter aracılığıyla istifa ettiğini kaydeden Salih Zenginer, 'Adımın geçtiği genel kurula katılmadım. Bank Asya kredi kartını ise, banka TMSF’ye devredildikten sonra almışım. Dava dosyasınızda benimle ilgili hiçbir FETÖ özelliği bulunmamaktadır. Yasaya aykırı hiçbir işlem yapmadım. Vatanını, milletini seven bir insanım. 19 yıldır AK Parti üyesiyim, FETÖ iltisaklı herkes partiden atıldı, ben atılmadım. Sağlık durumumdan dolayı tahliye edildim, ameliyat oldum. Kızım bu süreçten etkilenip kanser oldu. Vereceğiniz en ufak ceza üzerime yapışacaktır. Benim gibi bir insan ceza alacaksa, ülkenin yarısına ceza verilmesi gerekir. Geçmiş tarihli hatta darbe girişiminden önce bu yapıyı yeren onlarca tweetim vardır. Beraatimi istiyorum.' diye konuştu.Sanık Mehmet Zenginer de, suçsuz olduğunu, bunu gerek savunmaları gerekse dosyaya sunduğu belgelerle ispat ettiğini düşündüğünü, 17-25 Aralık akabinde FETÖ'ye karşı olan duruşunun delillerle açık olduğunu ifade ederek beraatini istedi.Müşteki cumhurbaşkanlığı avukatı Alagöz ise sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarını talep etti.Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıklar Mehmet Zenginer ve Mustafa Zenginer'i 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan önce 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanıkların duruşmalardaki davranışı, sabıkasız kişilik özellikleri ve cezanın gelecekleri üzerindeki etkilerini dikkate alan heyet, her iki sanığın da hapis cezasını 8 yıl 1 ay 15'er güne düşürdü.Sanıklardan Salih Zenginer'e ise 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme' suçundan 4 yıl 6 ay ceza verilmesini kararlaştıran heyet, sanığın duruşmalardaki davranışı, sabıkasız kişilik özellikleri ve cezanın geleceği üzerindeki etkilerini indirim nedeni sayarak sanığın cezasını 3 yıl 9 aya indirdi. MütalaadanDavanın 30 Haziran tarihli duruşmasında açıklanan mütalaada sanık Mustafa Zenginer'den elde edilen harddiskte FETÖ elebaşının, Zaman TV üzerinden BBC'ye verdiği röportaj kaydı videosu ile silinmiş klasörlerde FETÖ'ye ait başkaca sohbet video ve görüntü kalıntıları, FETÖ iltisaklı sitelere ilişkin log kaydı ve kırıntılara rastlandığı ifade edilmişti.TUSKON'da asıl üye olan ve denetim kurulunda yer alan Mustafa Zenginer'in, FETÖ ile irtibatı ve iltisakı sebebiyle KHK kapsamında kapanan kuruluşlar ve derneklerde üst düzey pozisyonlarda çalıştığı, kullandığı cep telefonunda ByLock tespit edildiği belirtilen mütalaada, sanığın 2012 yılında konut kredisi için Bank Asya hesabı açtığı ve 2014 yılında bankanın 'batıyor' denilmesi üzerine kredisini kapatıp Halkbank'ta yeni kredi açtığı anlatılmıştı. Bu eylemin, FETÖ bünyesinde talimatla yapıldığı değerlendirilen mütalaada, sanığın, Bank Asya'nın dağıttığı mevcut krediyi vadesinden önce kapatarak bankaya nakit geri dönüşümü hızlandırma kapsamında hareket ettiğine vurgu yapılmıştı.Mütalaada sanığın, TUSKON 5. Olağan Genel Kuruluna katıldığı ve savunmasında örgütsel konuşma akabinde alkışlama hususunu hatırlamadığını iddia ettiği belirtilerek, şunlar kaydedilmişti:'Sanığın TUSKON yedek denetim kuruluna üye olarak yazıldığı, akabinde her ne kadar sanık sözlü olarak TUSKON'dan ayrıldığını iddia etmişse de sanığın İŞHAD'da dernek başkanlığı da yaptığı dikkate alındığında sözlü olarak dernekten ayrılmanın olamayacağı, sanığın 2014-2016'da aktif üyeliğinin devam ettiği, zira dava dosyasındaki başkaca delillerle de sanığın örgüt üyeliği ve suç işleme kastının TUSKON üyeliği gibi devam ettiğinin, bu doğrultuda sanığın adının 6. Olağan Genel kurul için 114. sırada delege listesine yazıldığı anlaşılmıştır.'Sanığın, Bank Asya'nın ayağa kaldırılması adı altında verilen talimat dönemlerinde ayrı ayrı hesap işlemleri ile örgütsel eylemde bulunduğunun anlaşıldığı bilgisine yer verilen mütalaada, sanığın TUSKON toplantısı sonrası TUSKON'dan ayrıldığı şeklindeki beyanının çelişkili ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu aktarılmıştı. Mütalaada, sanıklardan Salih Zenginer'den elde edilen dijital verilerde de diğer sanık Mustafa Zenginer'e hitaben yazılmış 29 Haziran 2016 tarihli 1 milyon 462 bin lira tutarında bir çek fotoğrafı ile yine Mustafa Zenginer'e hitaben yazılmış 604 bin 500 lira tutarında başka çekin daha bulunduğu belirtilmişti. Söz konusu parasal işlemlerin darbe teşebbüsünden çok kısa süre önce olduğuna işaret edilen mütalaada, 'Sanıklar arası para transferinin çek üzerinden değil de basit eft-havale işlemi ile de gerçekleşebileceği, işlemin çek ile olmasının, tarihi ve paranın büyüklüğü ile sanıklar arasında olması ve çekin fotoğrafının çekilmesinin şüphe arz ettiği' ifade edilmişti.15 yıla kadar hapis cezası istendiMütalaada, tüm dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde Mustafa, Mehmet ve Salih Zenginer'in 'FETÖ silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilmişti.
Reklam
50 Yaşından Önce Kalp Krizi Geçiren Kadınların Sonraki 10 Yılda Ölme Olasılığı Erkeklerden Yüksek
ANKARA (AA) - Kalp krizi geçiren 50 yaşın altındaki kadınların, krizden sonraki 10 yılda ölme olasılıklarının erkeklerden daha yüksek olduğu bildirildi. Independent'ın haberine göre, Harvard Tıp Okulu'ndan Profesör Ron Blankstein liderliğinde yapılan çalışmada, yaş ortalaması 45 olan ve ilk kalp krizini 2000-2016'da geçiren 400'den fazla kadın ve 1700 kadar erkek izlendi.Kadın ve erkeklerde, hastanede ölüm veya krizi izleyen 11 yıllık sürede kalple bağlantılı ölüm oranları neredeyse aynı olurken; bu dönemde kardiyovasküler rahatsızlıkların dışındaki sebeplerden yaşamını yitirme olasılığının kadınlarda erkeklerden 1,6 kat daha fazla olduğu gözlendi. Uzmanlar, bunun altında sigara kullanımı, diyabet, depresyon ve diğer psiko sosyal risk faktörlerinin yatıyor olabileceğini vurguladı. Bu faktörlerin, kadınlarda östrojen hormonunun koruyucu etkilerini bastırıyor olabileceği ifade edildi. Blankstein, 'Hastanedeki ölümleri çıkardığımızda takip edilen dönemde erkeklerde 157, kadınlarda 54 ölüm gerçekleşti. Sırasıyla yüzde 9,5'e yüzde 13,5. Bu önemli bir fark. Genç yaşta kalp krizi geçiren kadınlar sıklıkla erkeklerle benzer semptomlara sahip oluyor. Ancak diyabet ve daha düşük sosyo ekonomik statü olasılıkları erkeklerden yüksek.' değerlendirmesinde bulundu.
Tepki Çeken Uygulama Sürüyor: Çocuklar Anneden İcra Yoluyla Alındı
Ümraniye'de 4 çocuğu ile birlikte yaşayan Lübnanlı kadın, velayeti kendisinde olan çocuklarının boşanma aşamasında olduğu yine Lübnan vatandaşı eşi tarafından icra yoluyla apar topar elinden alındığını söyleyerek, çocukların kendisine verilmesini istedi. Çocuklarının ayakkabıları olmaksızın aşağı indirildiğini, diyabet hastası bir çocuğunun da heyecandan bayıldığını öne süren kadın, karara itiraz edeceğini söyledi.
Dikey Bahçeler Havadaki Kirleticileri Filtreliyor, Sera Gazı Salınımını Azaltıyor
İSTANBUL (AA) - ZEYNEP RAKİPOĞLU - Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, dikey bahçe sistemlerinin havadaki kirleticileri filtre ettiğini belirterek, 'Aynı zamanda karbondioksit dediğimiz sera gazı salınımının azalmasına neden oluyor. Ayrıca bulunduğu bölgenin iklimini pozitif etkiliyor.' değerlendirmesini yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) şehir genelinde kara yolu kenarındaki duvarlarda bulunan dikey bahçeleri kaldırarak, yerine 'Konuşan Duvarlar Projesi' kapsamında grafiti çalışması başlatması tartışmalara yol açtı. Daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığı ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Çevre Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcılığı, İBB Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı görevlerinde bulunan Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, dikey bahçelerin kaldırılmasına ilişkin, AA muhabirine değerlendirmede bulundu. İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alanın kent genelinde yaklaşık 5 metrekare olduğunu, Avrupa ülkelerinde kişi başına 15 ile 50 metrekare arasında yeşil alan düştüğünü dile getiren Öztürk, Dünya Sağlık Örgütü'nün şehirlerde kişi başına düşen yeşil alanın asgari 9 metrekare olmasını istediğini aktardı. Yaklaşık 15 milyonu barındıran İstanbul'un yeşil alan fakiri bir şehir olduğunu, bunun insan sağlığı ve ekolojik denge üzerinde olumsuz etkiler meydana getirdiğini ifade eden Öztürk, kentteki yeşil alan miktarının artırılması için Millet Bahçeleri gibi yeni park alanları yapılması, dere yataklarının ve yolların yeşil koridorlara dönüştürülmesi, sahillerin ağaçlandırılması ve yeşil olmayan dokuları yeşil alana dönüştürücü planların uygulamaya konulması gerektiğini belirtti. Bu önemli projelerden birinin de Avrupa ve Amerika'nın birçok şehri ile dünyadaki pek çek ülkede yaygın olarak uygulanan dikey bahçe ve yaşanabilir duvar sistemi olduğuna işaret eden Öztürk, çoğu şehirde ekolojik hayatı yaşatmak ve kişi başına düşen yeşil alanı artırmak için dikey bahçeler yapıldığını anlattı. İstanbul'da bugüne kadar yapılan yeşil duvarların 45 bin metrekare, Berlin'de ise bu değerin yaklaşık 250 bin metrekare olduğunu kaydeden Öztürk, şöyle konuştu:'Dikey bahçelerde amaç, şehrin havasını kaliteli hale getirmek, egzozdan çıkan kirlilikleri azaltmak. Egzozdan çıkan kirleticiler insan sağlığı ve çevre için çok zararlı. Buradan da en fazla çıkan kirleticilerden bir tanesi azot oksitler, diğeri de PM2.5 ve PM10 dediğimiz ince partikül maddeler. Bu partiküller solunum yoluyla ciğerlere kadar ulaşıyor ve sağlık üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler meydana getiriyor. Hava kirliliği ölçümünün insan sağlığı üzerindeki bağlantısını kurarken 2 kirleticiye bakarız. Birincisi azat oksit, ikincisi de PM2.5 kirleticileri. Bu iki kirletici artarsa o şehirde ölüm ve hastalık oranları da artar. Bu kirleticileri durdurmak için yeşil koridorlar, yeni park alanları ve yeşil duvarlar yapılmalı.''60 metrekarelik dikey bahçe yılda 40 ton hava kirleticisini filtreliyor' Dikey bahçelerin sadece Türkiye'de değil, dünyanın değişik ülkelerinde de uygulanan bir metot olduğunu dile getiren Öztürk, 'Bu gelecekte ülkelerin daha fazla yayınlaştıracağı ve uygulayacağı bir teknoloji. Türkiye de bu teknolojiye uzak kalmamalı. Yıkarak değil de yaparak, daha kaliteli hale getirerek, şebeke suyu yerine yağmur suyunu kullanarak ve sistemi iyileştirerek bu yapı daha iyi noktaya taşınabilir.' değerlendirmesinde bulundu. Prof. Dr. Öztürk, dikey bahçe sistemlerinin sağladığı yararlara ilişkin şu bilgileri verdi:'Bu yapılar havadaki kirleticileri filtre ediyor. Aynı zamanda karbondioksit dediğimiz sera gazı salınımının azalmasına neden oluyor. Ayrıca, bulunduğu bölgenin iklimini pozitif etkiliyor. Mesela, 60 metrekarelik bir alandaki dikey bahçe uygulaması, bulunduğu ortamda yılda 40 ton hava kirleticisini filtre ediyor. Egzozlardan çıkan ağır metalleri önemli oranda filtre ediyor. Yani 60 metrekare bir alanda 15 kilogram ağır metali filtre edebiliyor. Ağır metaller de solunum yoluyla ciğerlere kadar ulaştığında kanser etkisi yapıyor. Öte yandan, 1 metrekare alanda 2,3 kilogram karbondioksiti yutuyor, yani emiyor. Yerine de yine 1 metrekarede 1,7 kilogram oksijen yani taze hava salımlıyor. Böylece bulunduğu yerde denge sağlanıyor.' 'İnsanların yoğun olduğu yerlerde canlıyı kaldırıp da cansıza dönülmez'Dikey bahçeler konusunda İBB'nin çözüm odaklı davranması, sistemi ekonomik olarak işletecek modeli araştırarak, iyileştirme yapması gerektiğini dile getiren Öztürk, 'Bir yerde can var, hava kirliliğini ve sera gazını azaltıyor, yeşil alanı artırıyor. İnsanların daha mutlu ve huzurlu olmasına katkı sağlıyor, stresini ve asabiyetini azaltıyor, moralini düzeltiyor. Böyle olumlu ve pozitif etkisi var. Siz bunların hepsini kaldırıyorsunuz. Çevre profesörü olarak diyorum ki bunu iyileştirseydiniz, canlandırsaydınız, cansız bir şeye yönelmeseydiniz. İnsanların yoğun olarak geçtiği yerlerde cansız bir yapı yapılmaz, canlıyı kaldırıp da cansıza dönülmez. İtirazım buna. Zaten İstanbul beton yığını, beton yığınının içinde yine bir beton yapıyı göze alıp bu şekle dönülmez. Park ve Bahçeler Daire Başkanı da bunu savunamaz. O da bir profesör, orada öyle bir fotoğraf veremez. Çünkü o, şehrini canlandırmak ve yaşatmak için uğraşmalı, betonlaşmak için uğraşmamalı.' ifadelerini kullandı. Öztürk, beton üzerine grafiti uygulamalarının yağış rejiminden etkilenmeyen, tren ve metroların geçtiği yer altlarındaki galerilere yapılabileceğini söyledi. Dikey bahçe sistemlerinin insan trafiğinin yoğun olduğu, ağaçla, çalı ve bitkilerin olmadığı, toprağın minimum seviyede olduğu ya da hiç olmadığı cadde, yol ve meydanlarda uygulanabileceğini belirten Öztürk, şunları kaydetti:'Dikey bahçe sistemi 2 şekilde uygulanabilir. Birincisi, etrafında hiç toprak olmayan duvarların yeşil alana dönüştürülmesi. Duvarda yeşilliklerin yerleştirilmesi için alt yapı hazırlanıyor. Sonra çeşitli bitki türleri saksılarla yerleştiriliyor ve bu alanlar canlı hale getiriliyor. İkincisi de üst kısmı toprak olan duvarların yeşillendirilmesi. Bu konuda İBB'deyken sarmaşık türünü çok önemsedik ve yoğunlaştırdık. Üst kısmında toprak olan duvarlara sarmaşıklar ektik ve onu yola saldık. Böylece yoldaki o çirkin görüntüyü yok edip, sarmaşıklarla bu doğal örtüyü korumak mümkün.''Keşke yeşil alandan değil de başka alanlardan tasarruf edilse'Prof. Dr. Öztürk, dikey bahçelerin ve yeşil koridorların artırılmasının önemini vurgulayarak, 'Yurt dışındaki örnek incelenmeli ve geliştirilmeli. İstanbul'da yeşil alan bakımından yapılacak birçok iş var. Yıkarak değil, yaparak geliştirmek gerek. 'Tasarruf edeceğiz.' deniliyor. Keşke yeşil alandan değil de başka alanlardan tasarruf edilse. Pahalılığa devam edilmesini de kesinlikle kabul etmiyorum. Bunun ekonomik hale getirilerek, geliştirilmesini öneriyorum. Betonları boyayarak İstanbullunun havasına nefes verilmez. İstanbul'un yeşil alana ihtiyacı var.' diye konuştu. Meksika'da dikey bahçe ve yeşil koridor uygulamalarında şebeke suyu yerine yağmur suyu kullanıldığını, akıllı sulama, gübreleme ve ilaçlama tekniğiyle bitkilere can verildiğini anlatan Öztürk, dikey bahçelerde bulunulan yerin iklim şartlarına uygun bitki ekiminin önemine dikkati çekti. 'Yeşil alan candır, kelebektir, kuştur, arıdır, börtü böcektir.' diyen Öztürk, yeşil alanların sadece insanlar değil bütün canlılar için gerekli olduğunu sözlerine ekledi.
Reklam