Görüş Bildir
Nicolas Cage'den 'Benim Filmimi İzlemeyin' Çağrısı
AKTÖR Nicolas Cage kendi filmini protesto ederek ilginç bir kampanya başlattı.Nicolas Cage sinamaseverlerden yönetmenliğini ve senaryosunu Paul Schrader'in üstlendiği 'The Dying of the Light' filminin izlenmemesini ve protesto edilmesini istedi. Ünlü Amerikalı aktör gerilim-dram türündeki bu filmin yapımcı şirketinin senaryodaki bazı bölümleri kendilerine danışmadan değiştirildiğini öne sürerek, 'Benim filmime gitmeyin' çağrısı yaptı.Sanatçıların sözleşmede yer alan bir madde nedeniyle bu film hakkında sözlü olarak kötü açıklamalar yapamayacaklarını bilen Nicolas Cage bu duruma da bir çare bularak arkadaşları ile birlikte üzerlerine siyah bir tişört geçirip bunu sosyal medyada paylaştı. Yönetmen Paul Schrader de bu protestolara katılarak, 'Ne ben ne de filmin bir sanatçısı bu fotoğraflar da dahil bu konuda açıklama yapabiliriz' dedi. 5 Kasım tarihinde ABD'de vizyona girecek olan gerilim türündeki 'The Dying of the Light' filminde Nicolas Cage CIA ajanı olan Even Lake'in sırlarla örülü hayatını canlandırıyor.DHA
Akıllı Telefona İhtiyaç Duymayan Akıllı Saat
Ödüllü müzisyen ve teknoloji girişimcisi Will.i.am, geçen hafta Çarşamba günü San Francisco’da düzenlenen Salesforce Dreamforce konferansında sahneye çıkarak Puls isimli akıllı saati tanıtmıştı. Will.i.am bu saat ile teknoloji sektöründe kredibilite kazanmayı da umuyor.Cihaz iki inç genişliğinde ve saatten çok bir kelepçeye benziyor. Diğer akıllı saatlerin aksine bu akıllı saat bir akıllı telefona ihtiyaç duymuyor. Kendi içerisinde hücresel ağa sahip olan saat ile arama yapılabiliyor, yazılı mesaj yazılabiliyor, sosyal ağlara bağlanılabiliyor, haritada konum bulunabiliyor ve tabi ki müzik dinlenebiliyor. Android işletim sisteminin güç verdiği dokunmatik ekrana sahip saatin, Android Wear ve Apple Watch gibi sesle aktive edilen Aneeda isimli dijital asistanı da bulunuyor.Will.i.am cihazın donanımsal detaylarını şimdilik vermese de akıllı saat içerisinde Qualcomm Snapdragon çip barındırıyor ve yaklaşık 5 saate kadar pil ömrü sunuyor. Bu da saatin günde en az bir kez şarj edilmesi gerektiği anlamına geliyor. Saatin fiyatı ve ne zaman piyasaya sürüleceği de henüz belli değil. Ancak Will.i.am The Wall Street Journal’a verdiği demeçte saatin ABD’de AT&T ve İngiltere’de O2 operatörleri üzerinden satışa sunulacağını söyledi.Konu kredibiliteye geldiğinde ise Will.i.am Silikon Vadisi’nde dikkat çekmiyor ya da birlikte çalışabileceği yetenekli kişiler ve şirketler bulmuyor değil. Kendisi Intel’in yaratıcı inovasyon direktörü olarak zaten birkaç yıldır teknoloji sahnesinde yer alıyor. i.am.plus isimli bir teknoloji şirketi de kurmuş olan Will.i.am bu şirket üzerinden 300 dolarlık iPhone kılıfları satıyordu. Will.i.am kendisinin teknoloji sektöründe kredibilite istemesinin nedeni olarak da eskiden yaşadığı mahallenin çocuklarının saygısını kazanmayı istemesini gösteriyor.Evet, Los Angeles’taki Boyle Heights mahallesinde bulunan okulları ziyaret ettiğinde will.i.am öğrencilere ünlü bir repçi ya da atlet olmayı hayal etmeleri yerine sonraki Bill Gates olabileceklerini hayal etmeleri tavsiyesinde bulunuyor. Will.i.am çocukların genellikle kendilerini ciddiye almadıklarını da sözlerine ekliyor. Özellikle kendisinin servetini kotlama yerine sahne sanatından elde ettiği düşünüldüğünde.Will.i.am röportajda şunları da söyledi: “Şehirlerdeki çocukları bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi dallara ilgili duymaları için cesaretlendiriyoruz. Ancak bu zor bir durum çünkü çocukları bu alanlarda kendilerine gerçekten örnek alabilecekleri bir model göremiyor. Ya da bu dallarda eğitim gördüklerinde nereye ulaşacaklarını bilmiyorlar. Bu nedenle çocuklara bilgisayar bilimlerine ilgi duymaları tavsiyesinde bulunduğumda ve kendimde bu alanda olmadığımda durum da daha zorlaşıyor.”Ancak Will.i.am, akıllı saat Puls’un bu duruma yardımcı olacağını savunuyor.Will.i.am sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu benim için başlangıç ve daha da önemlisi bunun arkasında bir amaç var. Böylece aynı yerden geldiğim çocuklara bu girişimi göstererek bir kanıt gösterebileceğim. Sadece vizyonunuz olmalı ve etrafınızda bu tarz işleri yapabilecek hayret verici yeteneklere sahip kişiler olmalı.”WSJ
Banksy'den Yakalandığı Yönündeki Haberlere Yanıt Geldi
Dünyaca ünlü sokak sanatçısı Banksy, yakalandığına dair yalan haberlerin hemen ardından yeni çalışması ‘İnci kulak zarlı kız‘ çalışmasıyla ortaya çıktı.Banksy, evi olarak bilinen İngiltere’nin Bristol şehrinde yaptığı yeni eserinde, Johannes Vermeer’in ünlü tablosu ‘ İnci küpeli kız’ ı yeniden yorumladı. Tablodaki inci küpenin duvardaki alarm kutusuyla değiştirildiği çalışmanın Banksy’ye ait olduğu, sanatçının websitesinden doğrulandı.Ancak Banksy’nin eseri yine birkaç saat içinde tahrip edildi. Twitter’da paylaşılan fotoğraflarda çalışmanın üzerine siyah bir boya fırlatıldığı görüldü.Bazı sokak sanatçıları ve graffiticiler, Banksy’nin stencil (kalıp) yöntemi kullandığı için gerçek bir sokak sanatçısı olmadığını ve eserlerini n ‘sanat’ olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtip birçok eserini tahrip etmişti.Diken
Ünlü Fotoğrafçı Rene Burri Hayatını Kaybetti
20. yüzyılın siyasal ve kültürel tarihinin en önemli figür ve olaylarını görsel belleğimize kazandırmış olan fotoğrafçı Rene Burri 81 yaşında hayatını kaybetti.20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından biri olan İsviçreli Rene Burri 81 yaşında İsviçre'nin Zürih kentinde hayatını kaybetti. Magnum fotoğraf ajansı üyesi olan Rene Burri; Che Guevera, Fidel Castro, Picasso gibi kişilerin fotoğraflarını dünya kültürüne kazandırmıştı. Burri uzun süredir kanser hastasıydı.İlk fotoğrafını, 1946’da 13 yaşındayken çeken Burri’nin objektifine takılan ilk ünlü isim İngiltere Başbakanı Winston Churchill’di. Burri, Churchill’i Zürih’te üstü açık arabayla gezerken fotoğrafladı. Zürih’te Güzel Sanatlar okuyan Burri bir süre Walt Disney’de asistan kameramanlık yaptı. Burri, 1956’dan itibaren Magnum için çalışmaya başladı ve dünyanın her yerindeki önemli siyasi gelişmeleri takip etti.Burri’nin meşhur çalışmaları arasında Che Guevara, Fidel Castro, Pablo Picasso, Mimar Le Corbusier gibi isimlerin portreleri vardı. Burri 1963 yılında gittiği Küba'da Che Guevera'nın, içlerinde dünyaca ünlü purolu fotoğrafının da olduğu pek çok fotoğrafını çekmişti.Burri, Guevara için yaptığı açıklamada “Kibirli ama etkileyici bir insandı. Kafesteki bir kaplan gibiydi” demişti. Burri’nin Picasso’yu fotoğraflayabilmek için 4 yıl çaba harcadığı arkadaşları tarafından aktarılmıştı.Magnum Foto Ajansı’nın Başkanı Martin Parr “2. Dünya Savaşı sonrası dönemin en büyük fotoğrafçılarındandı ve tanışma ayrıcalığına eriştiğim en yüce gönüllü insanlardan biriydi” dediği, sanatçı son olarak 2006 yılında fotoğraf sanatına olan katkılarıyla nedeniyle İngiltere Royal Photographic Society özel fahri kardeşlik ödülünü almıştı.Usta fotoğrafçının 30 bin fotoğraflık arşivini Lozan’daki Elize Müzesi’ne bağışladığını açıklandı.soL
22 Maddeyle Dünyanın En Çalkantılı ve En Zengin Ailelerinden Hilton'lar
Hilton'lardan olmanın güzel bir şey olduğu yıllar içerisindeyiz. Geçen sene şirket, 2006 yılında satıldığı Blackstone adlı yatırım şirketi tarafından halka arz edildi ve 2.35 milyar dolarlık gelirle tarihin en değerli oteli oldu.Bu ay içerisinde şirket New York'taki Waldorf Astoria Oteli'ni Çinli bir sigorta şirketine göz kamaştırıcı bir bedelle 1.95 milyar dolara sattı.Ek olarak da Paris Hilton artık bir DJ olarak anılmaya başlanıyor. Bu çok büyük bir başarı öyküsü fakat tabi ki birden ortaya çıkmış bir durum değil. Hilton ailesinin bir marka olması yıllar içerisindeki hanedanlığın bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Gelin bu masalsı başarı öyküsüne beraber bakalım.
Reklam
Ünlü Filmlere Giren Basketbol Topu | 87 Bounces
Fransız grafik tasarım şirketi Collectif Hotu stüdyolarında yapılan bu videoda 24 adet kült filme basketbol topu montajı yapılmış. Gerçeğini aratmayan görüntüler mükemmel bir uyumla özenle hazırlanmış.
Kültür Bakanlığı Fazıl Say'ı CSO Programından Çıkardı
sanattanyansimalar.com sitesinde yer alan habere göre, CSO'nun programı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından incelendi, Say'ın eserlerinin seslendirileceği iki haftanın programı değiştirildi.Türkiye’nin uluslararası besteci-piyanisti Fazıl Say’a Kültür Bakanlığı’ndan ambargo geldi. Kültür Bakanlığı, ünlü bestecinin eserlerinin seslendirileceği konseri Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) programından çıkarttırdı. Böylece, son olarak Devlet Tiyatroları’ndaki sansür olayının açığa çıkmasının ardından, bakanlığın orkestraların programlarına da karışmaya başladığı ortaya çıktı.'Bilindiği gibi Devlet Orkestraları’nın yönetim kurulları yıllık sezon programlarını hazırlayarak Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne gönderiyorlar. Programlar “bakan onayı” ile resmen uygulanır hale geliyor. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 2014-2015 sezonu için Bakanlığa gönderdiği programda iki ayrı haftada Fazıl Say’a ait eserler yer alıyordu. Kasım ayında şef Rengim Gökmen’in yöneteceği bir konserde “İstanbul Senfonisi” çalınacak, Mayıs ayında da 3000 kişilik ATO Congresium’da verilecek konserde şef Naci Özgüç yönetiminde bestecinin “Su” başlıklı piyano konçertosuyla, “Yunus’un Sırtındaki Çocuk-Hermiyas” başlıklı eseri seslendirilecekti. CSO’ya sözlü olarak Fazıl Say’ın solist olarak yer alacağı ve eserlerinin çalınacağı programların değiştirilmesi, aksi takdirde yıllık programın bakan tarafından onaylanmayacağı bildirildi. Tam açılış konseri öncesi yapılan bu bildirim üzerine, CSO programda istenen değişikliği yaptı ve bakan onayı çıktı. Açılış konseri de böylece resmi prosedür içinde gerçekleşebildi.'Milliyet Sanat
Reklam
Altın Portakal Törenine Ünlü Yönetmenin 'Küfrü' Damga Vurdu
Altın Portakal ödül törenine yönetmen Ertem Görenç'in 'Türk sinemasını rahat bırakın, yoksa festivalin formatına uyarak ananızı ... ederim' sözleri damga vurdu.51. Altın Portakal Film Festivali Kapanış Töreni'ne yönetmen Ertem Göreç'in konuşması damgasını vurdu.Bu yıl 51'ncisi düzenlenen Altın Portakal Film Festivali'nin kapanış töreni gerçekleşti. Çeşitli dallarda ödüller sahibini buldu. Törende ise bir konuşma özellikle dikkat çekti.Ödül töreninde konuşma yapan yönetmen ve senarist Ertem Göreç 'Türk sinemasına Türkiye sineması diyorlar. Birinin adı Ahmet ise ona Mehmet diyebilir misiniz? Sinemamıza artık küfür edebiyatı hakim. Bana Türk sinemasına tecavüz etmeyin demek düşüyor. Bu küfür edebiyatıyla ilgili lafımı bağlayayım; Türk sinemasını rahat bırakın, yoksa festivalin formatına uyarak ananızı ... ederim' diye konuştu.İKİ KERE ALTIN PORTAKAL KAZANDI1950 yılında 'Kanlı Sevda'yı çekerek yönetmenlik kariyerine başlayan Göreç, 'Otobüs Yolcuları' ve 'Karanlıkta Uyananlar' filmleriyle sinemaya damgasını vurdu. 'Karanlıkta Uyananlar' ile 1965 Antalya Altın Portakal Film Festivali'inde En İyi 3. Film Ödülü'nü, 1971 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ise yine En İyi 3. Film Ödülü'nü Pamuk Prenses ve 7 Cüceler ile kazandı.18. İstanbul Film Festivali'nde de 1999 yılında Onur Ödülü alan Göreç'in pek çok filmi bulunuyor.
Hakan Çalhanoğlu: 'Yanlış Zamanda Yanlış Yerdeydik'
Hakan Çalhanoğlu, Gökhan Töre ile arasında geçtiği iddia edilen silah olayını Almanya'nın ünlü kanalı ZDF'ye anlattı.Medyayı 1,5 yıldır meşgul eden Beşiktaşllı Gökhan Töre'nin, Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak'a silah göstermesi hatta bir gece kulübün de Çalhanoğlu'nun ağızına silah dayadığı olayı ile ilgili yankılar devam ediyor.Bayern Leverkusenli Hakan'ın babası Hüseyin Çalhanoğlu ,Almanya'nın en yüksek tirajlı gazetelerinden olan Bild'de yaptığı açıklamalardan sonra kendisi de ülkenin en çok izlenen ünlü kanalı ZDF'ye çıkarak bu konuyu detaylandırdı.Hakan Çalhanoğlu olay ile ilgili olarak 'Hollanda maçından sonra ben, Ömer Toprak ve Ömer'in bir arkadaşı birlikte bir şeyler içiyorduk. Gökhan Töre, eski kız arkadaşına sulandığı için Ömer'in arkadaşına gıcıkmış. Bizim bulunduğumuz mekanı öğrenince, Gökhan da arkadaşı ile O mekana geldi. Biz, Gökhan Töre'yi görünce arkadaşı alıp odaya çıkarttık. Daha sonra Gökhan Töre bizim odanın kapısına dayandı ama biz açmadık. Gökhan aşağıya inip odanın yedek kartını almış. Sonra yeniden Gökhan ve arkadaşı bizim kapıya dayanınca ben kapıyı açtım. Kapıyı açtığım gibi Gökhan Töre hızla içeri girip Ömer'in arkadaşının üzerine yürüdü. Bu arada Gökhan'ın arkasından odaya giren kişi ceketinin altından tabanca çıkarıp, beni ve Ömer'e yere yatıp kımıldamamızı söyledi. Gökhan Töre, Ömer'in arkadaşını dövdü ve odadan çıktılar. Biz Gökhan Töre ile yaşadığımız bu olayı büyütmek, dillendirmek istemedik, Gökhan'ın kariyerine zarar vermemek için' şeklinde konuşarak olayı ilk defa anlatmış oldu.'RUDİ VOLLER TERİM'İ ARAYIP BİLGİ VERDİ'A Milli Takım kampına da sakat olduğu için katılmadığını söyleyen Hakan bu konu ile alakalı olarak da 'Paderborn maçında baldırımdan sakatlandım ve oyundan çıktım. Maçtan sonra Rudi Völler, Fatih Terim'i arayarak sakat olduğumu söyledi. Milli Takım kampına katılmamamın Gökhan Töre olayı ile bir ilgisi yok' ifadelerini kullandı.skorer
Reklam
51. Altın Portakal Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu
Yaşlı bir kadın ve küçük torunu bir masanın etrafında eski aile fotoğraflarına bakarlar. Yaşlı kadın, bu fotoğraflara bakmaya ve geçmişe dönmeye önceleri dirense de, geçmişin uyandırdıklarına direnemez. Küçük yaşta evlendirilen bir kız çocuğunun hayata tutunuş hikâyesine bir fincan Türk kahvesi içimi boyunca şahit oluruz.
Şivan Perwer, Kobanê İçin BM'den Yardım İstedi
'Birleşmiş Milletler, savaş mağduru Kürtlere sahip çıkmalı ve Kürtlerin haklarını korumalıdır'.Ünlü Kürt sanatçı Şivan Perwer, ve bir grup Kürt sanatçıdan oluşan heyet, Suriye'nin Kobanê ilçesiyle , Irak'ın Sincar bölgesinin terör örgütü IŞİD'in saldırılarından korunması için Birleşmiş Milletler'in (BM) devreye girmesini istedi.'Kürtlere sahip çıkılmalı'Iraklı Kürt sanatçılarla BM'nin Erbil'deki ofisi önüne bir araya gelen Perwer, yaptığı açıklamada, BM'nin, diğer milletler gibi Kürtlerin de örgütü olduğunu belirterek, 'BM'nin, bizi de temsil etmesini istiyoruz. Onun için buraya geldik. Amacımız protesto değildir. Birleşmiş Milletler, savaş mağduru Kürtlere sahip çıkmalı ve Kürtlerin haklarını korumalıdır' dedi.T24
Reklam
İzleyeni Hayal Dünyalarına Sürükleyecek 10 Şahane Film
Kuşkusuz ki hepimiz hayatımız boyunca bir çok film izliyoruz. İzlediğimiz zaman bizi içine alan, etkileyen, masalsı ve uzun zaman hatırlanan hatta bir defa daha izleme isteği uyandıran masalsı ve muhteşem görüntülere sahip filmleri sizin için derledim.
Bose Ürünlerine Apple Yasağı Geldi
Ses teknolojileri konusunda uzun yıllardır çalışmaları bulunan kulaklık üreticisi Bose'a Apple'dan veto geldi. Firmanın ürünleri artık Apple mağazalarında satılmayacak.Ünlü ses teknolojileri firması Bose ile Apple arasındaki gerilim giderek tırmanıyor. Gerilimin ana sebebi ise Apple'ın kulaklık üreticisi Beats'i satın almasıyla beraber Bose'a rakip olması.Apple ve Bose arasındaki gerilim firmanın kulaklıklarının Apple mağazalarından çıkarılmasına kadar vardı. Apple bu konuda resmi bir açıklama yapmasa da artık mağazalarında Bose ürünleri satılmıyor. Bose ürünleri sadece fiziksel mağazalardan değil aynı zamanda firmanın online satış kanalı Apple Store'dan da kaldırıldı. Firmanın ABD merkezli satış sitesinde artık Bose ürünleri yer almıyor. Apple'ın Türkiye online mağazasında ise yapılan aramada 2 Bose ürünü bulunuyor.Firmalar arasındaki gerilim Apple kulaklık üreticisi Beats'i satın aldıktan sonra ortaya çıktı. Bose, satın alımın hemen ardından Beats'i kendi teknolojilerini kullanmakla suçlayıp mahkemeye verdi. Ancak patent anlaşmazlığı mahkemede görülmeye başlamadan önce firmalar anlaştı ve konu tatlıya bağlandı.Ancak geçtiğimiz günlerde Amerikan Futbol Ligi NFL'e sponsor olan Bose, bu konuda bazı engellemeler de getirdi. NFL oyuncularından Colin Kaepernick, Beats marka bir kulaklık kullandığı için 10 bin dolar ceza almıştı. Bose'un bu sponsorluğunun ve şartlarının da Apple'ı kızdırmış olma ihtimali bulunuyor.Kaynak: 9to5Mac
Reklam
Faşizmin 14 Karakteristik Özelliği
etiket
Siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt, 20. yüzyılın gördüğü en tipik faşist rejimleri (Hitler’in Almanya’sı, Mussolini’nin İtalya’sı, Franco’nun İspanya’sı, Suharto’nun Endonezya’sı, Pinochet’nin Şili’si) inceleyerek faşizmin 14 karakteristik özelliğini tespit etmiş.Britt’in çok tartışılan, hatta Umberto Eco’nun bir yazısından fazlaca esinlendiği söylenen ünlü makalesi, ‘yeni başlayanlar için 14 derste faşizm’i anlatıyor; Biz de bianet'in çevirisini Pawel Kuczynsk'in müthiş illustrasyonları ile birleştirdik* Bu yazı siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt’in Free Inquiry dergisinin bahar 2003 tarihli 23/2 sayısında yayınlanan makalesinden kısaltılarak çevrildi. (bianet)
'Abanoz'u Müstehcen Bulup Sokağın Adını 'Asım' Yaptılar
Bir dönem Beyoğlu’nda genelevlerin bulunduğu ‘ Abanoz Sokağı ’yla aynı ismi taşıyan Şile’deki bir sokağın ismi, ‘ çirkin ve müstehcen bir anlam anımsattığı ’ gerekçesiyle değiştirildi. Sokağın yeni ismi ‘ Asım ‘ oldu.DHA’dan Ezgi Çapa’nın haberine göre Şile Belediye Başkanlığı, 18 Ağustos 2014 tarihinde, Abdullah Yılmazçetin’e ait dilekçeyi bir üst yazı ile, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na gönderdi. Dilekçede “Şile ilçesi Sahilköy Mahallesinde bulunan ‘Abanoz Sokağı’nın isminin çirkin ve müstehcen bir anlam anımsatmasından dolayı bu sokağın isminin ‘Okul Sokağı’ olarak değiştirilmesi talep edilmektedir” ifadelerine yer verildi.‘Okul’ olmayınca ‘Asım’ olduKonuyu inceleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harita Müdürlüğü, teklifi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne iletti. Harita Müdürlüğü’nün görüşünde aynı ilçede ‘ Okul Sokağı ‘nın bulunması nedeniyle ‘ Abanoz Sokağı ‘nın ismi ‘ Asım Sokağı ‘ olarak değiştirildi.Aslında bir ağaçSağlamlığı nedeniyle genellikle müzik aleti yapımında kullanılan ‘ abanoz ağacı ‘, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ‘ sıcak ülkelerde yetişen, kerestesinden yararlanılan birçok ağacın ortak adı ‘ olarak geçiyor.Beyoğlu’ndaki Abanoz, şiir ve şarkılara konu olmuştuÖte yandan Attila İlhan’ın ‘Serüven’in Sonu’, Necati Cumalı’nın ‘ Emine ‘, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ‘Abanoz Sokağı’ şiirine konu olan ‘Abanoz Sokağı’ Beyoğlu’nda bulunan ve 1970’lere kadar genelevleriyle ünlü olan sokağın da ismi. Necati Cumalı’nın şiiri daha sonra Sezen Aksu tarafından bestelenmiş, Levent Yüksel’in ikinci albümünde yer almıştı.Diken
U2'nin Solisti Bono'dan İtiraf
Ünlü yıldızın hiç çıkarmadığı güneş gözlüğünün nedeni glokom hastalığıymış.İrlandalı rock grubu U2'nin solisti Bono, 20 yıldır glokom hastası olduğunu, bu nedenle sürekli güneş gözlüğü taktığını söyledi. Bono, BBC'de yayımlanan 'Graham Norton Show'da yaptığı açıklamada, neredeyse hiç çıkarmadığı güneş gözlüğünü 'imaj' için değil, 20 yıldır çektiği glokom hastalığı nedeniyle taktığını itiraf etti.Ünlü şarkıcı hastalığıyla ilgili tedavi gördüğünü, itirafından sonra insanların kendisine acıyarak bakabileceğini belirtti. Göz içi sıvısının iyi boşalmaması yüzünden göz tansiyonunun yükselmesi olan glokomun, gözleri ışığa karşı duyarlı hale getirebileceği biliniyor.Haberler
Reklam