Görüş Bildir
Ara Güler'in Yayımlanmamış Fotoğrafları Seul Yolcusu
Ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in 1950'li yıllarda karanlık odada kendi eliyle bastığı ve bugüne kadar yayımlanmamış vintage baskıların bulunduğu 110 fotoğrafın yer alacağı sergi, 22 Kasım'da Güney Kore'nin başkenti Seul'de açılacak.Ünlü fotoğrafçı Ara Güler bugüne kadar yayınlanmamış fotoğraflarının yer alacağı Seul sergisi için açıklama yaptı. 86 yaşındaki usta fotoğrafçı Güler, 16 Ekim'de Berlin'de açılan 'İstanbul’un Gözü Retrospektif 1950-2005' sergisinin yoğun ilgi görmesinin hatırlatılması üzerine, 'Çektiğim fotoğrafların dünya tarafından ilgi görmesi hoşuma gidiyor. Onlar istiyor, başkaları istiyor, dünyanın her yerinden istiyorlar. Bu durum ülke için de güzel' dedi. Berlin'de 200 fotoğrafının yer aldığı sergiyi günde 2 bine yakın kişinin ziyaret ettiğini aktaran Güler, Seul'de açılacak serginin tüm hazırlıklarının tamamlandığını söyledi.'İNŞALLAH SATILMAZ'Güler, sergilenecek eserlerin, etkinliği düzenleyenler tarafından Ara Güler Müzesi'nden seçildiğini kaydederek, bu sergide ayrıca daha önce hiç yayımlanmamış vintage baskıların yer alacağını söyledi. Vintage baskıların, çekildikten sonra 1-2 ay içerisinde basılan fotoğraflar olduğunu belirten Güler, bunların büyük kıymet taşıdığını vurguladı. 'Bu adamlar vintage baskının ne kadar değerli olduğunu biliyor. Müzede bütün duvarlar boşaldı neredeyse. Vintage kalmadı. İnşallah satılmaz' diyen Güler, sergilenecek fotoğrafların 1950'liler başta olmak üzere çok farklı yıllara ait olduğunu dile getirdi.'İSTANBUL'U BENİM KİTAPLARIMDAN ÖĞRENİYORSUN'Sergi açılışına gidemeyeceğini, Seul'un çok uzak olduğunu belirten Güler, 'Kendi fotoğrafımı göreceğim diye 16 saat havada gidemem. Yaş olmuş 86' dedi. Ara Güler, dünyanın her yerinden kendisine ve sanatına büyük saygı duyulduğunun hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:  'İyi ki var. Demek ki bir işe yarıyoruz. Adamların işine geliyoruz. Dünyanın çok farklı yerlerine giderek, çok farklı yer görmüş ve kayda geçirmişim. Fotoğraf makinesi çok güzel bir kayıt makinesidir ve bütün bir devri öteki devre taşır. 20. asırda çekilen fotoğraflar bir asır sonra tarih olur. Bizler aslında 'hiçbir şey değiliz' gibi görülürüz ama aslında en mühim şeyi yapıyoruz. Yaşayan hayatı kaydedip öteki devre taşıyoruz. Bunları bilmeyenler orada öğreniyor. Bugün sen İstanbul'u benim kitaplarımdan öğreniyorsun. Biz İstanbul'u çekmeye başladığımız zaman İstanbul zaten bitmişti, ölmüştü. Büyük bir kadavranın ve kokmak üzere olan bir leşin üzerinde İstanbul diye yaşıyoruz.''ŞİMDİKİ FOTOĞRAFÇILAR EĞİTİMLİ DEĞİL'Yeni fotoğrafçıların dünyada eskileri kadar tanınmış olmadığı şeklinde değerlendirme yapılması üzerine Ara Güler, 'Eğitimleri yetmiyor. Neyin ne olduğunun farkında değiller. Fotoğrafı manzara diye çekiyorlar. Manzara başka, fotoğraf başka. Şimdi bizlerin dışında kalan herifler aslında fotoğraf çekmiyor bana kalırsa instagram çekiyor. Fotoğraf çektiğini zannediyor, aslında güneş batması, manzara gibi tabiat olaylarını çekiyor. Zaten dünyanın her yerinde tabiat olayı var. Güneş her yerde batıyor' diye konuştu.İlerihaber
Halilhodzic Her An İmza Atabilir
Trabzonspor’dan ayrılan Vahid Halilhodzic, Bosna Hersek Milli Takımı teknik direktörlüğü için en güçlü aday durumunda.Saffet Susiç ile yolların ayrılmasından sonra teknik adam arayışlarına giren Bosna Hersek Federasyonu'nun listesinde ünlü teknik adam Vahid Halilhodzic de bulunuyor.Konuyla ilgili Bosna basınına konuşan Halilhodziç 'Şu an için net bir bir cevap veremem. Taraftarın benim yanımda olması, istemesi ve beni unutmaması çok güzel' dedi.Ünlü teknik adam, başta Fransa olmak üzere uzun yıllardır çeşitli ülkelerde görev yapmış ve ülkesinden uzak kalmıştı.Ülke Haber
Oktoberfest Artık Yok
ANTALYA’da CHP’li belediye döneminde 5 yıldır düzenlenen ve AK Parti’li Menderes Türel’in seçim öncesi, ’başkan seçilmesi halinde iptal edeceğini’ duyurduğu Almanların hasat bayramı Oktoberfest Bira Festivali artık yapılmayacak.Antalya’da CHP’li Mustafa Akaydın’ın başkanlığı döneminde Büyükşehir Belediyesi’nin izniyle 5 yıldır belediyeye ait Cam Piramit alanında sonbahar aylarında düzenlenen Almanların dünyaca ünlü hasat bayramı ve bira festivali Oktoberfest, bu yıl Eylül sonunda yapılması gerekirken, belediye yönetiminin değişmesi nedeniyle yapılmadı.Belediyenin CHP’de olduğu dönemde düzenlenirken başta dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Mart seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Menderes Türel ve Ak Parti’nin üst kadroları tarafından büyük eleştiriler yöneltilen Oktoberfest, artık düzenlenmeyecek.BAŞKANIN TAVRI NETOktoberfest’in düzenleyicisi Turset Project Management firması sahibi Özgür Emeklioğlu, seçimden önce ve sonrasında Başkan Menderes Türel’in bu konudaki kararlılığı ve tavrının net olduğunu belirterek, 'Bizler kendisinin kararlarına ve uygulamalarına saygılıyız. Kendilerinin ve diğer devlet büyüklerinin manevi destekleri olmadan uluslararası bir boyutta organizasyonun gerçekleşmesi çok zor' dedi.SÜRDÜRMEK İSTİYORLARDIOrganizasyon firması, Büyükşehir yönetiminin değişmesi sonrası yapılıp yapılmayacağı merak konusu olan Oktobefest’in, yerli ve yabancı turistler açısından ses getirdiğini, sürmesini istediklerini duyurmuştu. Emeklioğlu daha önceki açıklamasında, 'Tabii ki uygun bir zamanda randevu talep ederek, kendilerinin düşüncelerini öğrenmek ve olasılıkları görüşmek isteriz. Eğer mümkünse festivalimizi devam ettirelim, verdiğimiz emek ve çaba ziyan olmasın' diye konuşmuştu.’ANTALYA’NIN MARKALAŞMASINDA ETKİSİ VARDI’Oktobefest’in Antalya’ya faydalarının başında kentin imajını gösteren Emeklioğlu, dünyanın 30’dan fazla marka şehrinde Oktoberfest’in yapıldığını, Antalya’da da yapılabiliyor olmasının kentin markalaşma sürecine etkisi bulunduğu ve çok kültürlü olduğunu gösterdiğini kaydetti. Özgür Emeklioğlu, bu festivalin yaklaşık 50 bin kişilik bir hareket oluşturduğu, yüzlerce sektöre gelir yarattığı, toplum açısından moral sağlama, farklı bir şehirde üniversiteye başlayan gençlerin kaynaşması gibi yararları olduğu yönünde açıklamalarda bulundu.DHA
Godfather'ın Çekildiği Ev Satılıyor
Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul edilen Godfather’ın (Baba) çekildiği ev yaklaşık 3 milyon dolara satışa çıkarıldı.Kazandığı üç Oscar ve sayısız ödülle Hollywood’un tarihe geçen yapımı Godfather’ın 1972’de çekildiği ev satışa çıkarıldı. Newyork’un Staten Island bölgesinde yer alan ev için 2 milyon 895 bin dolar isteniyor.580 metrekare genişliğindeki evin beş yatak odası, yedi banyosu, bir spor salonu, bir oyun odası, bir kayıt odası ve dört arabalık bir garajı bulunuyor.1930 yılında inşa edilen ev, filmin açılış sahnesinde ana karakter Don Corleone’un kızının düğününün de çekildiği 2 bin 230 metrekarelik bir alana yayılıyor.Milyon dolarlık başyapıtNew York'ta yaşayan güçlü bir İtalyan mafya ailesinin hikâyesinin anlatıldığı ve üçleme olarak çekilen Godfather serisi, İtalyan yazar Mario Puzo'nun yazdığı aynı adlı romandan uyarlandı.Francis Ford Coppola'nın yönettiği, Marlon Brando ve Al Pacino'nun başrollerini paylaştığı film; üç Oscar, beş Altın Küre ve sayısız ödül aldı.Gişe hasılatı dünya çapında yaklaşık 245 milyon dolar olan filmde ayrıca James Caan, Robert Duvall, Diane Keaton, John Cazale gibi ünlü isimler yardımcı rollerde yer aldı.1990 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından 'kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli' filmler arasına seçilen Godfather serisi, Amerikan Film Enstitüsü’nün en iyi 100 film listesinde ikinci sırada yer alıyor.Washington Post
Yıldızlar, Ebola'ya Karşı Birleşti
Ünlü futbolcular FIFA'nın organize ettiği 'Ebola'ya karşı 11' kampanyasına destek verdi.Futbolcular kamera karşısına geçerek, uzmanların hazırladığı Ebola'dan korunma yollarını 11 basit sağlık kuralı şeklinde anlattılar.
Contemporary İstanbul Rekor Satış ve Ziyaretçiyle Sona Erdi
9. Contemporary Istanbul 16 Kasım Pazar günü sona erdi! 17 bin metrekarelik alanda gerçekleşen Contemporary Istanbul’u 77 bin sanatsever ziyaret etti. Fuarda yer alan eserlerin toplam değeri ise 190 Milyon TL.Türkiye’nin uluslararası en geniş çağdaş sanat fuarına 23 ülkeden, 520 sanatçı, 108 çağdaş sanat galerisi katıldı. 340’ı Contemporary Istanbul tarafından davet edilen toplam 1000’e yakın yabancı koleksiyoner, profesyonel, akademisyen ve 8 ayrı uluslararası müze grubu fuarı ziyaret etti. Sergilenen eserler 2014 yılında gerçekleşen uluslararası fuarların ortalama satış değerlerinin % 30 üzerine çıkarak % 72 olarak gerçekleşti. Bu oran 9.cu yaşında Contemporary İstanbul’un vardığı en yüksek seviye oldu.Alex Katz’ın 62.000 € değerindeki “red hat sunrise” adlı tablosu, Yayoi Kusama’nın 70.000€ değerindeki “dots obsession” tablosu ve Ergin İnan’ın 180.000 usd değerindeki “öte dünya kapıları” adlı eserleri satılan önde gelen eserler arasında yer aldı. Emmanuel Fremin Gallery tarafından sergilenen Melissa Mızraklı’nın 20 eseri, Andipa Gallery’de sergilenen Slinkachu’nun tüm eserleri, Nuri Bilge Ceylan’ın 20 fotoğrafı alıcı buldu. NoHLab/Musion ’İn 35.000 € değerindeki In-ter-sec-tion Rules isimli hologram işi Türkiye’de satılan en yüksek bedelli yeni medya işi oldu.Fuarın ön izleme gününe katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İstanbul’un Contemporary Istanbul sayesinde giderek çağdaş sanata yön veren bir şehir haline geldiğini, Contemporary İstanbul’un bir global marka olduğu ve özellikle İstanbul’un tanıtımı yönünden büyük önem taşıdığını ve fuara verilen önemi göstermek için özellikle ön izleme gününde ziyaret etmek istediklerini belirtti.Contemporary Istanbul ‘un Gala davetinde 350 uluslararası davetliye hitaben yaptığı konuşmasında Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, İstanbul’un çok yakın bir zamanda dünyanın önde gelen sanat ve kültür merkezleri olan New York, Londra, Paris ve Berlin ile beraber anılacağını belirterek dünyayı saran globalleşmenin, ancak yerel değerlerin korunması ile mümkün olabileceğini ve dolayısı ile Türk Çağdaş Sanatının giderek öneminin artacağına dikkat çekti.Contemporary Istanbul’un yeni girişim ve insiyatifi CI Editions sınırlı sayıda üretilen özel edisyonları sundu. Hale Tenger’in Ayyy yıldız.’ı heykeli, Buğra Erol’un Evinde gibi Hisset 1’i, Fırat Engin’in Untitled objeleri, Orhan Cem Çetin’in fotoğrafları, Ali Emir Tapan, Ardan Özmenoğlu’nun One &Only isimli ipek baskısı, Ahmet Polat ve Sıtkı Kösemen’in fotoğrafları, Erdoğan Zümrütoğlu’nun triptiği özel edisyonlu eserler olarak sergileniyor. Mustafa Horasan, Gözde Türkkan, Book Lab, Seçkin Pirim, Ahmet Duru, Selçuk Ceylan, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, CI Editions’a özel edisyon üreten sanatçılar arasında dikkat çekti. CI Editions, fuar sonrasında müze mağazalarında, konsept mağazalarda ve online olarak sunulmaya devam edecek. Fuar alanında gördüğü ilgiden sonra CI Editions, önemli sanat fuarlarına şimdiden katılım için davet aldı.Plugin Istanbul Yeni Medya Bölümünde ses ve ışık enstalasyonları, etkileşimli ve jeneratif sanat projeleri, iç mekan mapping projeleri, hologram işleri ve video sanatı özel bir seçki ile sergilendi. Dikkat çeken işler arasında Ouchhh’un dijital görselli odası, NOHlab ve Musion’ın hologram görüntüleri, MOCC’un gerçekleştirdiği ve küratörlüğünü Lanfranco’nun yaptığı “National Panties” isimli sergi, Paul Myoda’nın mekanik enstalasyonları ve Zimoun’un ses enstalasyonu yer aldı. Plugin Stage’de konuşma ve gösterimler yer aldı. Candaş Şişman, Deniz Kader, Ozan Türkkan’ın sanatçı konuşmaları ile beraber Mimarlık ve yeni medya, sanat olarak video oyunları, yeni medya işlerini saklamak ve korumak gibi yeni medya ve yardımcı öğelerinin masaya yatırıldığı bir konuşma programı yer aldı. Yeni medya koleksiyonerliği oturumunda Borusan Holding CEO’su Agah Uğur konuştu.Çin çağdaş sanatına farklı bir bakış ile Dr. Michael I. Jacobs ’ın gözünden Çin video ve projeksiyon sanatı seçkisine yer verilen “Now You See” sergisine 10 genç Çinli sanatçının işlerine ver verildi. Whitney Müzesi küratörü Chrissie Iles’ın kürasyonunu yaptığı sergi fuar alanını ziyaret edenler tarafından yoğun bir ilgi gördü.CI Dialogues konferans programı kapsamında “Yeni Medya Galerisi Yönetimi”, “Gelecek bugündür- Çin’den Çağdaş Sanat”, “Çağdaş Sanatın Bugünü ve Yarını”, “Gelecek Nasıl Biriktirilir?” gibi konular tartışıldı. 2. Istanbul Tasarım Bienali Kapsamında Yarının Tasarım ve Mimarisi, Venedik Bienali 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi / Hafıza Mekanları başlıklı konuşmada Mimar Murat Tabanlıoğlu Türkiye Pavyonu deneyimini aktardı. Canlı yayınlanan “Bugünün Sanat Ekonomisi Yarının Sanat Ekonomisine karşı” isimli Bloomberg HT Panelinde konuşan Sotheby’s International Yönetim Kurulu Başkanı Robin Woodhead konuşmasında koleksiyonların yatırım boyutuyla ilgili önemli noktalara değindi. Genç sanat severleri hedefleyen ve bu sene ilki gerçekleştirilen “Pazar Seminerleri” yoğun ilgi gördü.Contemporary Istanbul Program Direktörü Marcus Graf ’ın küratörlüğünü yaptığı CI 90 Minute Shows her 90 dakikada bir, bir sanatçının solo şovuna yer verdi. Charlie Stein, Ali Emir Tapan, Mehmet Ali Uysal, Lukas Ulmi, Fani Zguro, Ansen, Liu Dao, Orhan Cem Çetin, Voldemars Johansons katılan sanatçılar arasında yer aldı.Contemporary Istanbul’un Ana sponsorluğunu Akbank Private Banking, ortak sponsorluğunu ise Yıldız Holding ve 42 Maslak üstledi . Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer : “Başlangıcından itibaren kesintisiz yer alan sponsorluğumuzdan gurur duyuyoruz. Sanat gitgide önemini artırıyor ve bu kadar önemli bir işi herkesten önce keşfetmiş olmaktan dolayı memnunuz.”Yıldız Holding Kurumsal İletişim Müdürü Zuhal Şeker: “Contemporary İstanbul ile işbirliğimizin üçüncü yılı. Yıldız Holding olarak destek verdiğimiz sanat platformlarında çocuklar için de bir pencere açmaya özen gösteriyoruz. Bu yıl Contemporary İstanbul’da dört günde 1500’den fazla çocuğu sanat ile buluşturduk. Fuarın kapılarını küçük sanatseverlerimize açarak destek veren Contemporary istanbul’a çok teşekkür ederiz.”Bay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erol Özmandıracı: “Artful Living felsefemiz 42 Maslak projrmizinde ruhunu oluşturuyor. Ortak sponsor olarak Contemporary İstanbul'a destek vermekten, modern sanatın bu muhteşem buluşmasına katkı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz.'Contemporary Istanbul fuara paralel olarak düzenlediği özel koleksiyoner programı uluslararası koleksiyonerleri bir araya getirdi ve koleksiyonerler arasında etkin bir ilişki ağı kurulmasını sağladı. Bu sene 11 Kasım Salı günü ilki düzenlenen Gala Yemeği gelenekselleşerek her sene düzenlenmeye devam edecek. Yabancı koleksiyonerler fuardan ve fuarın koleksiyoner programından çok etkilendiklerini bildirdiler. Barut Koleksiyonu, Papko/Öner Kocabeyoğlu Koleksiyonu ve Ünlü & Co Çağdaş Sanat Koleksiyonlarına düzenlenen ziyaretlerin ve özel davetlerin zenginliğinden memnuniyetlerini belirttiler. Fuardaki uluslararası çapta genç ve yeni sanatın zenginliği özellikle dikkatlerini çekti.Art Brussels’dan Belçikalı koleksiyonerler Chris & Lieven Declerck “Istanbul’da geçirdiğimiz bu muhteşem zamanı bize sunduğunuz için tekrardan teşekkür etmek isterim. CI sayesinde ilgi alanlarımızın aynı olduğu birçok kişiyle tanıştık. Sanat, hayatı daha fazla yaşanır kılıyor ve bu organizasyonda gerçekleştirdiğiniz başarıyı kutlamak isterim.”Hint asıllı koleksiyoner Sunita Shankar , “Genel olarak eserlerin seçkisini başarılı buldum ama özellikle zaten ilgi duyduğum Türk çağdaş sanatına daha yoğunlaşmaya karar verdim. Contemporary Istanbul’da gördüğüm seçki sayesinde özellikle genç sanatçılara yatırım yapmaya başlayacağım.”Fransız koleksiyoner ve Palais De Tokyo’nun koleksiyoner grubu Tokyo Art Club’ın kurucusu Susanne van Hagen “Mükemmel bir VIP program, şimdiye kadar katıldığım uluslararası fuarlar arasında yer aldığım en iyi program diyebilirim. Tokyo Art Club üyeleri, organize edilen geceler ve ziyaretlerden çok memnun kaldı.”Thierry Forien , SIPLEC Direktörü “Contemporary Istanbul VIP programı büyüleyiciydi. Birçok ilginç kişiyle tanışma fırsatına sahip oldum ve organizasyonun kalitesinden çok etkilendim.”Fuarın katılımcı galerilerinden Mark Hashem Gallery kurucusu Mark Hashem “En iyi şekilde bilgi akışının sağlandığı koleksiyonerleri ile uluslararası standartlarda muhteşem bir fuar.”Emre Kurttepeli – C24 Gallery: “Çok ayrıcalıklı bir fuar oldu. Birçok uluslararası koleksiyoner tarafından dikkatle takip edildi. 3 yıldır fuara katılıyorum ve ziyaretçilerin, sergilenen eserlerin kalitesi her yıl katlanarak artıyor. Tebrikler!”Daryo Beskinazi – X-ist Galeri: “Koleksiyoner grubu olarak özellikle yabancı koleksiyonerlerden büyük ilgi vardı.”Hazer Özil – Dirimart: “Geçen senelere göre daha yoğunduk ve daha kalabalık uluslararası koleksiyoner gruplarıyla karşılaştık, bu yıl sinemanın 100.yılı nedeni ile davet ettiğimiz Sayın Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğraf çalışmaları inanılmaz ilgi gördü ”Melkan Tabanlıoğlu, – Galerist : ”Geçen seneye göre çok daha fazla katılım olduğunu gözlemledik. Gelen ziyaretçi ve koleksiyonerlerin artık galerileri ve sanatçıları yakından tanımaya başladıklarını gördük ve fuarda gerçekleşen Plugin ve CI Editions bölümleri, ziyaretçileri en çok besleyen eklemeler oldu.”Mary Nguyen – Emmanuel Fremin Gallery: “Bu seneki fuar, koleksiyonerlerden galerilere kadar kesinlikle mükemmel. Muhteşem bir başarı sağladık ve bunun bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz, 2015’de daha geniş alanda yer alacağız.”Valentina Ragozzino - Barbara Paci: “CI, her sene daha güzel ve daha ilginç oluyor. Türk koleksiyonerler, özellikle benim galerimde Italyan sanatına ve heykeline olan ilgilerini sürekli gösteriyorlar. Ayrıca Italya’dan gelen önemli koleksiyonerleri de Istanbul gibi güzel bir şehirde görmek bizi çok mutlu etti.”Sven Purrmann - Galeri Edition Purrmann: “Tabii ki seneye tekrar katılacağım. Fuar, sadece katılımcılar ile değil, birçok ülkeden fuara gelen ziyaretçiler ile de uluslararası olarak yayılmaya devam ediyor. 7 yıldır sürdürdüğümüz katılımcılık için söyleyebilirim ki her defasında bizim için bir zevkti.”Anna Wallace Thompson - Kashya Hildebrand “Fuar organizasyonunun profesyonelliğinden ve fuara gelen ziyaretçilerin yoğunlundan çok memnun kaldık, Istanbul geleceğin sanat başkenti, mutluyuz.”Cumhuriyet
Reklam
Miki Fare 86 Yaşında!
1928'de Walt Disney tarafından yaratılan çizgi karakter Miki Fare | Mickey Mouse 18 Kasım yani bugün 86. yaşını kutluyor.İnsan özellikleri taşıyan ve 1928 yılında, ilk sesli çizgi film 'Steamboat Willie ile ünlü olan Miki Fare karakteri, sonraları kısa metraj çizgi filmin yıldızı haline dönüştü.Walt Disney'in kendisi tarafından tasarlanan ve seslendirilen Miki Fare karakteri, Disney'in, küçük bir otel odasında gördüğü, yuvasından çıkan sevimli fındık faresinden aldığı ilhamla ortaya çıktı. Karakter, şirketin resmi tarih kayıtlarına göre, 1928 yılında yapılan tren seyahatleri sırasında geliştirildi.Üne kavuşmadan önceki ismi ''Mortimer'' olan karakterin adı, Walt Disney'in eşi Lillian'ın isteğiyle ''Mickey'' olarak değiştirildi. Karakter, ilk olarak, Disney'in şef animatörü Ub Iwerks tarafından çizildi.Walt Disney ve Iwerks, Miki Fare için ''Zırdeli'' ve ''Dörtnala Gauço'' adında iki sessiz çizgi film yarattı. Disney, daha sonra, Al Jolson'un 1927'de yarattığı caz şarkıcısının büyük bir başarı kazanması üzerine, karakterin yer aldığı filmleri şarkı, müzik ve ses efektleriyle süslemeye karar verdi.Miki Fare, 1930'ların sonlarına kadar 100'den fazla çizgi filmde yıldızlaştı. Popülaritesi 1940'larda azalan Miki Fare, 1950'lerde yeni bir hayata başladı ve ''Miki Fare Kulübü''nün televizyonda yayımlanması ve eğlence merkezi Disneyland'ın açılmasıyla tekrar herkesin sevgilisi oldu.-MİKİ FARE VE AİLESİ-İlk 5 yıl yaratılan çeşitli çizgi karakterlerle pek bir yere varılamadıysa da 1928'de Walt Disney'in ürettiği Miki Fare büyük yankı uyandırdı.Walt Disney Company'nin şöhretini de artıran Miki Fare'yi, kız arkadaşı ''Mini Fare'' izledi. Ardından köpek Pluto, Goofy ve Donald Duck geldi. Yaratılan her karakter beğeni toplarken, şirket milyonlarca dolarlık dev yatırım projeleriyle masal kahramanlarını da animasyon haline getirmeye başladı. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Pinokyo, Define Adası ve Davy Crockett ile devam eden seriler, Walt Disney Company'yi giderek büyüyen dev bir endüstri haline getirdi.AA
Reklam
Petroldeki Düşüşün Sebebi, Rusya'yı Cezalandırmak
Uluslararası finans piyasalarında emtia gurusu bilinen ABD'li yatırımcı Jim Rogers, petrol fiyatlarının enerji gelirlerine ihtiyaç duyan Rusya ve İran’ı cezalandırmak için kasıtlı olarak düşürüldüğünü ileri sürdü. Ünlü yatırımcı Rogers, brent petrolün haziran ayında gördüğü 115,67 dolar seviyesinden yaklaşık 40 dolar değer kaybederek 76.74 dolara kadar gerilemesinin rastlantı olmadığını, ABD ve Suudi Arabistan’ın, Rusya ve İran üzerinde baskı oluşturmak için fiyatları aşağıya çektiğini öne sürdü. Rogers, “ABD ve Suudi Arabistan, Rusya ve İran üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyor. Bu bazılarını, özellikle Rusya ve İran’ı cezalandırmak için hazırlanmış yapay bir oyun. Bu şekilde istediklerini yaptırabileceklerini düşünüyorlar” dedi. Rublenin, ABD Doları karşısında hızla değer kaybetmesine, Ukrayna’da artan jeopolitik gerilime ve yatırım ortamının olumsuz şekilde etkilenmesine karşın Rusya’nın halen cazip bir yatırım ortamı olduğunu belirten Rogers, geçen hafta Rusya’nın en büyük fosfat bazlı gübre üreticilerinden Phosagro’nun hisselerinden bir kısmını satın aldığını anlattı. Jim Rogers, 'Şu anda Rus hisselerinden satın alıyorum. Japonya ve Çin gibi baskılanmış piyasalardan hisse alıyorum. Örneğin Rusya’nın önde gelen şirketlerinde biri olan Phosagro’dan geçen hafta hisse aldım. Şu an bu şirketin yönetim kurulundayım. Rusya’yla ilgili son derece iyimserim” şeklinde konuştu.ÇİN'DE KUR SAVAŞINA GİRMEK ZORUNDA KALABİLİRUluslararası finans piyasalarında kur savaşının giderek daha da hız kazandığını ifade eden Jim Rogers, “Bilerek ya da değil sonuçta ortada bir kur karışıklığı var. Japon Yeni aşağı doğru hareket ediyor. Diğer para birimleri de bu karışıklığın içinde yer alıyor. Kore ve Çin gibi rakip para birimlerine sahip ülkeler bu kur savaşından olumsuz yönde etkileniyor” değerlendirmesinde bulundu. Kur savaşının kaçınılmaz olarak farklı ülkeleri içine sürüklediğinin altını çizen Rogers, “Kur savaşı aynı zamanda ekonomik bir karışıklığa da neden oluyor. Bazıları bu işten çok kazanırken, bazıları kaybediyor. Çin de bu kur savaşında dahil olmak zorunda kalabilir, buna zorlanabilir. Giderek birçok ülke bu savaşa dahil olacak” dedi.DOLAR GÜVENLİ LİMAN DEĞİLABD Doları'nın neredeyse diğer bütün para birimlerine oranla değer kazandığına dikkati çeken Rogers, doların tercih edilmesinin en büyük sebebinin kurda yaşanan karmaşa olduğunu belirterek, 'Bundan korktukları için dolara doğru hareketleniyorlar. İnsanların güvenli liman arayışları var ve doların güvenli liman olduğunu düşünüyorlar ama değil” dedi. ABD’nin kamu borç yükünün giderek arttığını, borçların daha iyi durumda değil olmadığını dile getiren Rogers, 'Şu an insanlar ne olacağını bilmedikleri için dolara yatırım yapıyor ve bu yüzden de diğer para birimlerinde düşüş var” dedi. Küresel finansal krizin başlamasından bu yana geçen 6 yılda gerekli adımların atılmadığını vurgulayarak, küresel ekonomide önümüzdeki dönemde yeni bir finansal krizinin yaşanabileceği tahmininde bulunan Rogers, “Olası bir finansal kriz belki 2015’in sonunda olmayacak. Fakat neticede ortada çoktan gecikmiş yeni bir finansal kriz var. 2015 ya da 2016 bunu bir şekilde yaşayacağız. Çünkü halen çok büyük miktarda borç var” diye konuştu. Gelişmiş ülkelerin para politikalarını eleştiren Rogers, “Bu zamana kadar çok fazla para basılması ekonomiyi yapay hale getirdi. Bu sistemde sorunlar oluşmaya başladığında, yeni finansal kriz öncekilerden daha kötü olacaktır” dedi.YENİDEN PARASAL GENİŞLEMEYE GİDEBİLİRLERYakın zamana kadar küresel ekonomik büyümenin dinamosu olarak görünen gelişmekte olan ekonomilerin hız kesmesinin asıl sebebinin, bu zamana kadar bu ekonomilere giriş yapan sıcak sermayenin artık azalması olduğunu belirten Jim Rogers, şunları kaydetti: “Gelişmiş ekonomiler yapay bir para havuzu oluşturmuşlardı. Bazı gelişmekte olan ekonomiler bu sıcak paradan büyük oranda faydalandı. Fakat şimdi bu sermaye geri çekilince, ciddi sorunlar yaşayamaya başladılar. ABD, piyasanın yüzde 13-19 arasında bir düşüş yaşaması halinde önümüzdeki dönemde yeniden parasal genişlemeye gidebilir. ABD’de piyasaların olumsuz etkilenmesi durumunda insanlar panikleyecek ve Fed yeniden para basma yoluna gidecektir. Çünkü daha fazlasını bilmiyorlar. En iyi bildikleri şey piyasaya para basmak...” 72 yaşındaki ABD'li yatırımcı Rogers, ilk kez George Soros ile Quantum Hedge Fund'u kurarak adını duyurdu. Daha sonra Soros ile yollarını ayırdı. 1998'de kendi adını taşıyan Uluslararası Emtia Endeksi'ni kurdu. Halen Rogers Holding'in yönetim kurulu başkanı olan ünlü fon yöneticisinin 28 ülkede yatırımları bulunuyor. Rogers, eski ortağı Soros gibi dünya piyasalarına yön veren ilk 5 isim arasında gösteriliyor.PariteHaber
Ünlüler Korosu Ebola İçin El Ele
Band Aid projesi kapsamında Bono, Rita Ora ve Chris Martin gibi müzisyenler biraraya gelerek, ebola kurbanları için şarkılar seslendirdiler.İlk olarak, 1984’de Etyopya’daki açlık için bir araya gelen Britanyalı ve İrlandalı müzisyenler, 30 yılın ardından bu defa ebola kurbanları için söylüyor. Band Aid ismiyle bilinen ünlüler korosu’nda yer alan müzsiyenler arasında, One Direction, Bono, Emeli Sandé, Rita Ora, Ed Sheeran, Ellie Goulding, Sam Smith ve Chris Martin bulunuyor. Aynı stüdyo, 30 yıl önce de Afrika’daki açlar için bir araya gelen ünlüler korosunun kayıtlarını yapmıştı. Do They Know It’s Christmas single, ünlü prodüktör Bob Geldof öncülüğündeki ünlüler yeni ve eski korosu tarafından, 30 yıl önceki sözleri değiştirilerek günümüze uyarlanıp 2014 versiyonu olarak yeniden yorumlanıyor.G8 SÖZLERİ TUTULSA...İrlandalı müzisyen Bono da, bu proje sayesinde Band Aid’i yeniden canlandırmak istediklerini belirtti. Ünlü müzisyen, “Her ülke Büyük Britanya gibi değerlerini korusa ve G8 toplantılarında verdiği sözleri tutsa, burada olmamıza gerek kalmayacaktı“ dedi. Genç müzisyenlerden oluşan Britanyalı pop müzik grubu One Direction’dan Niall Horan da, plak satışlarının bir numaraya fırlamasını ve yeteri kadar yardım toplanmasını ümit ettiğini belirtti.MARGARET THATCHER DESTEK VERMEMİŞTİBundan 30 yıl önce düzenlenen kampanya sayesinde 8 milyon pound bağışın yapıldığı projenin tıpkı 80’li yıllarda olduğu gibi bir fenomene dönüşebileceğini umut ettiğini belirten Geldof, ayrıca konuyla ilgili Britanya Hükümetinin de kendilerine yardımcı olduğunun altını çizdi. Britanya Maliye Bakanı George Osborne ile de görüştüğünü dile getiren ünlü prodüktör, Britanya hükümetinin, 99 penny’e satılan plağın satışlarından vergi almayacağını müjdeledi. Ne var ki, 1984’te Margaret Thatcher hükümeti, Band Aid satışından vergi alınmaması talebini reddetmişti.GUARDIAN
Tony Hawk Uçan Kaykayı Test Etti
Son zamanların en heyecan verici teknolojik gelişmelerinden biri olan uçan kaykay, önümüzdeki sene satışa çıkmaya hazırlanıyor. Hendo imzalı uçan kaykayı test eden dünyaca ünlü kaykaycı Tony Hawk, oldukça keyifli bir cihazın bizi beklediğini gözler önüne serdi.“Bildiğiniz her şeyi unutun” diyen Tony Hawk , uçan kaykayda da marifetlerini çekinmeden sergiledi. Şu anda uçan kaykayın kullanılabildiği tek alan olan Los Gatos’taki parkurda çekilen videoda Hendo’nun nasıl hareket ettiği detaylı bir şekilde görülebiliyor. Bu arada tüm yüzeylerde kullanılamadığı Hendo’nun yalnızca kendi özel zemininde hareket ettiğini belirtelim.Kickstarter’da beklediği desteği alarak çıkışı kesinleşen cihaza destek vermeye devam edebilirsiniz. Ancak üretilen ilk 10 uçan kaykayın tükendiğini hatırlatmakta fayda var. Yine de Hendo’nun geliştirici sürümlerine sahip olabilmek mümkün.LOG
Reklam
Elvis'in 18 Yaşındaki Ses Kaydı Bulundu
“Rock’n Roll’un Kralı” Elvis Presley’nin 18 yaşındaki ses kaydı ortaya çıktı. Sesinin kayıtta neye benzeyeceğini görmek isteyen ünlü müzisyen, 1953’te My Happiness ve That’s When Your Heartaches Begin parçaları için kayıt yaptı. Efsane müzisyenin yaptığı bu kayıt Presley’nin, 80’inci doğum gününde düzenlenecek olan bir müzayedede açık artırmaya sunulacak. Rock’n Roll tarihinin “kutsal kâsesi” olarak tanımlanan kayıt, açık artırmaya sunulacak 68 üründen sadece biri.BBC
Deniz Seki Nasıl Yakalandı?
Hapis cezasına çarptırılan şarkıcı Deniz Seki, aylarca aranmasının ardından geçtiğimiz günlerde yakalandı. Deniz Seki nerede, nasıl yakalandı?Önceki gün yakalanan şarkıcı Deniz Seki, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ne gönderildi. Avukatı, ünlü şarkıcının teslim olmamasını sağlık problemlerine bağlarken, “Kanser riski vardır ve hayati risk oluşturmaktadır” dedi.Uyuşturucu madde bulundurma ve başkalarına temin etme suçlarından 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Deniz Seki, kararın Yargıtay tarafından onanmasının ardından kayıplara karışmıştı. Bir dönem tekneyle yurtdışına çıktığı da konuşulan Seki’yi önceki gün nişanlısının Büyükçekmece Alkant 2000 Sitesi’ndeki villasında narkotik polisi buldu. Şarkıcı, kaçmaya çalışsa da gözaltına alınmaktan kurtulamadı. Geceyi Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde geçiren Deniz Seki, dün saat 09.00’da elleri kelepçeli olarak emniyetten çıkarıldı. İlk olarak Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık raporu alınan Seki, daha sonra İstanbul Adalet Sarayı’na götürüldü.‘Ülkemde adalet varsa...’Özge Eğrikar’ın Hürriyet’teki haberine göre, elleri önden kelepçeli olarak polis aracından indirilen Deniz Seki, gazetecilere “Arkadaşlar bu ülkede, benim ülkemde zerre kadar adalet varsa, ki ben olduğuna inanıyorum, benim suçsuzluğum er ya da geç anlaşılacak” dedi. “İkinci kez cezaevine gideceksiniz, ne hissediyorsunuz?” sorusuna ellerindeki kelepçeyi göstererek “Böyle ne hissedebilirim? Ahh ahh! Anlatabiliyor muyum” yanıtını veren Seki, o sırada polislerin arasından uzanarak adliye önünde kendisini bekleyen kardeşi Serkan Seki’nin elini tuttu.Cezası yüzüne okunduSeki adliye içindeki polis karakolunda bir süre bekletildikten sonra infaz savcılığına çıkarıldı. İnfaz savcısı, cezasını Seki’nin yüzüne okudu. Şarkıcı, adliyeden çıkarılırken gözyaşlarına hakim olamadı. Hiç konuşmadan polis aracına bindi, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ne götürüldü.Hastalığı ilerlediDeniz Seki’nin avukatı Naim Karakaya, ünlü şarkıcının bugüne kadar teslim olmamasının iki nedeni olduğunu söyledi. Karakaya, şöyle konuştu:“Birincisi, suçsuz olduğunu düşündüğü ve bunun bir gün yargı kararıyla test edileceğine inandığı için beklemiştir. İkinci gerekçesi ise kanser riski vardır ve hayati tehlike oluşturmaktadır. Buna ilişkin raporlarımızı savcılığa sunduk. Ancak Adli Tıp Kurumu bu konuda olumsuz bir yanıt verdi. Bu hastalık ilerlemiştir. Bu süreçte kendisi daha iyi koşullarda sağlık engelini aşmak istemiş, bir anlamda ameliyat olmak istemiştir. Ama bu konudaki başvurumuz reddedildiği için ve yakalamalı konumu gereğiyle sağlanamamıştır.”Sürekli adres değiştirmişPolisin tespitine göre Deniz Seki aranmaya başlandığı ilk günlerde Sarıyer’de gizlendi. Ardından Faruk Salman’la Tekirdağ’a geçti. Sonra yeni adres Beylikdüzü’nde bir ev oldu. Salman daha sonra Bahçelievler’de bir ev tuttu ve Seki’yi buraya getirdi. Son olarak da 1.5 ay önce Alkent 2000 Sitesi’nden villa kiralandı.Sabaha kadar ağladıDeniz Seki, önceki gün Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirildiğinde yorgun ve bitkindi. İlk olarak ifade işlemlerine geçildi. Şarkıcı, sık sık ağlama krizine girerek yarıda bıraktığı ifadesinde polislere şunları söyledi:“Ben bu cezayı hak etmedim. Ben uyuşturucu satmadım, kimseye temin etmedim. Sadece kullandım. Bundan da bin pişmanım. Ben 2 yıl cezaevinde, demir parmaklıklar arkasında nasıl kalacağım? Cezaevinde kalmayı kendime yediremiyorum. Bu kadar ceza bana çok fazla. Orada kalmak kolay mı? Çok büyük haksızlığa maruz kaldım. Ben bunu hak etmedim. Ben polisten kaçmadım, cezaevine girmekten kaçtım. Bu kadar ceza alacak ne yaptım? Ben sadece kullandım. Bunun karşılığı bu kadar ceza olmamalıydı.”Cezaevine girmesine katlanamazdımDeniz Seki’nin kaçmasına yardımcı olan sevgilisi Faruk Salman da geceyi nezarette geçirdi. Şüpheli olarak ifadesi alınan Salman, polislere, “Ben bu kadar ceza almasına ve cezaevine girecek olmasına çok üzüldüm. Deniz Seki’yi seviyorum, ona aşığım. Sevdiğim kadının cezaevine girecek olmasını istemedim. Buna katlanmam mümkün değildi. Üzüntüden hastanede tansiyonum fırladı. Rahatsızlandım” dedi. Salman, ifadesinin ardından emniyetten serbest bırakıldı.Battaniyenin üzerinde uyuduİfade işleminin ardından nezarethaneye alınan Deniz Seki’ye polisler battaniye verdi. İfadesinde olduğu gibi zaman zaman ağlama krizine giren Seki, polislerden peçete istedi.Bir polis, sabaha kadar Seki’nin kaldığı nezarethanenin girişinde nöbet tuttu. Şarkıcı, akşam yemeğinde polislerin karavanasından yedi. Tuvalete de bir kadın polisin nezaretinde gitti. Deniz Seki zaman zaman oturdu, zaman zaman da küçük adımlarla nezarethanenin içinde volta attı. Sabaha karşı battaniyenin üzerinde uyuyakaldı. Seki’ye sabah kahvaltısında zeytin, peynir, yumurta, reçel, bal ve çaydan oluşan mönü ikram edildi. Nezarethaneden çıkarılırken polislerin ellerine kelepçe takmasına itiraz etmedi. Geldiği gibi üzgün ve bitkin olarak emniyetten çıkarıldı.Kardeşi isyan etti: Yetmez taşlanarak öldürünDeniz Seki’nin kardeşi Serkan Seki, ses getirecek açıklamalarda bulundu:“Karar verdim, artık susmayacağım. Çünkü vatandaş anlamıyor. Anlayacakları şekilde açıklayacağım artık. Türkiye’nin en büyük baronları firarda, Deniz Seki içerde. Aşağı yukarı aynı ithamlarla, neredeyse aynı davalarla yargılanan ünlüler dışarıda, ablam içeride. Ablamın şu an dışarıda gezen ünlülerden hiçbir farkı yok. Hatta diğerlerinin fazlası bile var. Bazıları çete üyeliği ile itham ediliyor. Ablam, şüpheli olduğu zamanları bile tutuklu olarak geçirdi. Çünkü günah keçisi ilan edildi. Bu konuda biraz hakkaniyet ve hassasiyet olmalı. Kız içeri girmiş, 8 senedir her türlü iftira hakarete maruz kalmış. Diğerlerine bakıyoruz, ödül törenlerinde boy gösterip ödüller alıyor. Her şeye eyvallah. Ama bundan sonra bari rahat bırakılsın ablam. Lütfen. Artık kız içeride. Lütfen. Biz adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz. Ülkenin büyük bir sorunu çözüldü tebrik ediyorum. Yetmez gerçi, taşlanarak öldürülmesi lazım.” ‘Ben ihbar etmedim’Serkan Seki, ablası Deniz Seki’nin yerini polise ihbar ettiği iddiasına tepki gösterdi. “Kendisinden bihaberken, nerede olduğunu bilmezken onu nasıl ihbar edebilirim ki?” diyen Seki, ablasının yakalanma süreciyle herhangi bir bağlantısının olmadığını söyledi.‘Benim çektiklerimi çekseler ne içeceklerdi?’Arnavutköy’de görüntülenen Bülent Ersoy, Deniz Seki için üzüldüğünü belirterek “Starlığı taşımak çok zordur. Benim çektiklerimi çekseler acaba ne içeceklerdi, merak ediyorum. Hayatımda böyle şeylere tenezzül etmedim” dedi.‘Satıcılara ceza şart’Gani Müjde, tartışmaya Twitter’da katıldı:“Uyuşturucu yasaları yanlış kurgulanmış. Kullanıcı olanın zararı kendine ama arkadaşına ‘al iç’ diyeni de satıcı olarak değerlendirmek doğru mu bilemiyorum. Bunun yaptırımı olmalı ama şikayete bağlı olmalı. Satıcılara ceza şart. Okul önünde bonzai satanlara en ağır cezalar verilmeli. Devletin odaklanması gereken konu bu.”T24
Volkan Demirel Olayı Dünya Basınında
Türkiye A Milli Futbol Takımı'nın Kazakistan'ı 3-1 mağlup ettiği 2016 Avrupa Şampiyonası Elemeleri A Grubu maçı öncesi kaleci Volkan Demirel'in kendisine edilen küfürlerden dolayı maça çıkmayıp sahayı terk etmesi, dünya basınında da büyük yankı buldu.Dünya'nın tanınmış haber ajansları ve spor basını, Volkan Demirel'in sahayı terk etmesini birinci haber olarak gündemlerine taşıdı. Milli kalecinin maç öncesi ısınma hareketleri sırasında sahayı terk etmesi olayına en değişik bakış ise İspanya'nın ünlü gazetesi AS'tan geldi.AS: 'VOLKAN DEMİREL'E IRKÇI SALDIRI'Gazetenin internet sitesinde manşette yer alan haber, 'Volkan Demirel'e ırkçı saldırı' başlığıyla verildi.MARCA: 'VOLKAN DEMİREL SAHAYI TERK ETTİ'İspanya'nın Marca gazetesi de, 'Kendi taraftarı tarafından kendisine küfür edilen Volkan Demirel sahayı terk etti' ifadesini kullandı.REUTERS: 'TÜRK MİLLİ TAKIMI KALECİSİ MAÇTAN ÖNCE SAHAYI TERK ETTİ'Reuters Haber Ajansı ise Fenerbahçeli Volkan Demirel'in yaşadığı olayın, sarı-lacivertli takımın en büyük rakibi olan Galatasaray'ın stadyumunda gerçekleştiğini haberinde vurguladı.DHA
Reklam
Say: 'Laik ve Hür Bir Ülkede Öleceğim'
Piyanist Fazıl Say, Cumhuriyet Gazetesi'nden Esra Açıkgöz ile yaptığı röportajda yeni albümünü ve planlarını anlattı. Say kendisine yönelik yapılan eleştirilere cevap verirken “Ben laik bir ülkede doğdum. Laik ve hür bir ülkede de öleceğime inanıyorum” dedi.Farklı ülkelerde dünya prömiyerlerini gerçekleştirdiği ve yıllar boyunca hazırlıklarını sürdürdüğü besteciliğinin ilk ürünü olan eserlerini 'Say Plays Say' adlı yeni albümünde bir araya getiren dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtladı. Yakın zamanda 2 yeni albümünün çıkacağını söyleyen Say Haziran Direnişi'nde yaptığı eserler için “ Gezi Parkı konusu sanat eserleriyle kalıcı olmalıdır. Ben de üç ayrı eserde toplamı bir saatlik bir müzikle kendimce anlattım yaşananları... Umutlarımız eksik olmasın... Karanlık ise her taraf, aydınlatalım” ifadelerini kullandı. Laik bir ülkede doğdunu, laik ve hür bir ülkede öleceğine inandığını söyleyen piyanist Fazıl Say kendisine yöneltilen 'elitist' eleştirileri için de “ Zehir gibi akan, durmadan akan, önyargılar, hazımsızlık ve kıskançlıklar” dedi.- Müzik hayatınız boyunca verdiğiniz konserlerde seslendirdiğiniz parçalar var bu albümde. Dile kolay 30 yıldır bestelediğiniz onlarca parça arasından bunları nasıl, neye göre seçtiniz? Neden bu 19 parçayla çıkıyorsunuz karşımıza?Bu CD’de Opus 1 dediğim, 1990 yılında, 20 yaşımdayken bestelediğim eserim “Nasreddin Hoca’nın Dansları”ndan itibaren yıllarca konserlerimde çaldığım solo piyano müziğimden örnekleri derledim. Beni dinleyen takip eden sanatseverler, “Kara Toprak” bestemi, kızım Kumru için yazdığım parçayı, baladlarımı bilirler, konserlerimde de çok çaldım. Sıkça memleketimden ezgilerin, ritimlerin yer aldığı baladlar, çağdaş eserler ve tabii ki konserlerde insanların çok zevkle dinlediği caz fantezilerim de var içinde…- Aziz Nesin, Âşık Veysel, Nâzım, Nasreddin Hoca, İsmail Dede Efendi... Albümde, esinlendiğiniz, ithaf ettiğiniz, içine kattığınız sanatçılar olarak yerlerini alıyor. Türkiye kültür ve sanat tarihinde bir yolculuğa çıkarıyorsunuz albümle bizi. Nedir bu isimlerin, toprakların sizdeki etkisi?Sanatçı ait olduğu toprağın çiçeğidir. Tabii ki bu saydıklarınız var, gayet doğal bunların olması. Benim geldiğim ailenin anlayışı da budur. Bu topraklara sahip çıkmak, bu toprakları insanlığın geleceği için çağdaş bir noktaya getirmek için uğraşanlardan biri olmak, bu bizim geleneğimizdir. Belki de ruhumuza işlenmiş, bizi biz yapan özelliğimizdir. Saydığınız isimler hiç tanımamış olsam da benim hocalarımdır, dostlarımdır aynı zamanda... - Say Plays Say, aslında bir albümden ötesi, bir nevi sizin hayat anlatınız. Ben albümü dinlerken iniş-çıkışlara rağmen daha çok umut ve aydınlık hissettim. Siz hayatınıza baktığınızda ağır basan duygular bunlar mı yoksa?- Ben yaşamaktan mutluluk duyan, ümitler taşıyan bir insanım. “O ümitler nedir?” diye soracak olursanız, “özgür ruh”, “özgür bir dünya”, “ hür bir insanlık” diye tanımlamak elimden gelir belki... Hür olalım, gerisi gelecektir.- 40’ınızdan sonrası için hedef ne?- Üretmeye ve daha iyi şeylere ulaşmaya devam etmek. 2015’de mesela altı CD’lik Mozart’ın tüm sonatları kaydım çıkacak. SAİT FAİK eserimi DVD yaptık o çıkacak. Bunun yanında ilki çok sevilen, büyük bir satış rakamı yakalayan şarkılarıma devam, İlk Şarkılar 2 çıkacak.- Müziğinizde Türkiye ve Anadolu esintisini de taşıyorsunuz. Köylerde konserler vermeye önem veriyorsunuz. Buna rağmen “burnu büyüklük”, “elitistlik” eleştirilerinden kurtulamıyorsunuz. Neden kaynaklanıyor sizce bu?- Zehir gibi akan, durmadan akan, önyargılar, hazımsızlık ve kıskançlıklar… Bunların önüne geçilemiyor maalesef. En iyisi onları görmemek, onlar yüzünden çok çektik hakikaten. En kötüsü de, dost zannettiğin insanların ihaneti...- Gezi Parkı için de üç beste yaptınız. Neydi Gezi Parkı’nın size öğrettiği, hissettirdiği?- Milyonlarca insan “hür bir insan hayatı” için el ele verdi. Bir nevi Rönesans, bir nevi 68 devrimi… Önemli olan gaz sıkılması değil, önemli olan hür bir hayat, hür bir millet, özgürlük ve demokrasi için milyonlarca insanın sokağa dökülmesi. Kendilerine baskı yapanlara, her şeye rağmen zeytin dalı uzatması… Uzatılan zeytin dalını tutup tutmamak artık karşı tarafa kalır. Bu insanlar hem Türkiye’ye, hem tüm dünyaya çok mühim bir mesaj verdiler. Öncülük ettiler. Gezi Parkı konusu sanat eserleriyle kalıcı olmalıdır. Ben de üç ayrı eserde toplamı bir saatlik bir müzikle kendimce anlattım yaşananları... Umutlarımız eksik olmasın... Karanlık ise her taraf, aydınlatalım...- Kültür ve Turizm Bakanlığı iki konserinizi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın programından çıkartınca, geçen ay hükümete çok samimi, tane tane ve sakince her şeyi anlattığınız bir açık mektup yolladınız. Ancak ne yazık ki yine anlamayı denemediler. Gerçekten bir umudunuz var mıydı buna dair?- Evet yazdım, “bari, artık eserlerimi sansürlemeyin” dedim... “Biz zaten sansürlemedik” dediler, şaka gibi... Her şey aynı yerde kaldı, eserler programda yok, eserlerim henüz programa geri alınmadı yani. Ankara’da üç eser, Antalya’da da Nâzım oratoryosu programdan çıkartıldı... Öyle kaldı durum. Sanatçılar da çok fazla direnemiyor...- Başka ülkelerde yaşama şansınız var. Nereye gitseniz kapılar size sonuna kadar açık. Zaman zaman üzüntü ve sinirden, bu ülkeden gideceğim dediğiniz de oldu. Ancak ayrılamadınız. Niye bırakamıyorsunuz bu ülkeyi?- Yok, ben on beş yıl Türkiye’den ayrı yaşadım. Sekiz yıl Almanya’da, yedi yıl da ABD’de, New York’ta yaşadım. 2002 yılında memleketime geri dönmüştüm. Ben burada, laik bir ülkede doğdum. Laik ve hür bir ülkede de öleceğime inanıyorum. Umutlar yüreğimizdedir...İlerihaber.org
Reklam
Geçtiğimiz Haftanın Mutlaka İzlemeniz Gereken 10 Videosu
Geçtiğimiz haftanın en çok izlenilen, tartışılan ve dikkat çeken videoları karşınızda. İyi seyirler...  Daha fazla eğlenceli video için Videolar butonunu ve her videonun üzerine gelince solunda açılan paylaş kısmını kullanabilirsiniz!
Dizi ve Film Setlerinde Mutlaka Göreceğiniz 9 Karakter
Gel gelelim yönetmen yardımcıları her zaman setlerdeki en gergin ve sorumluluğu yüklenen insanlar olmuşlardır. Yönetmen yardımcısını tanımak çok zor olmamakla birlikte gerekmedikçe fazla soru sorulması da önerilmez. Yoğun bir ses tonları vardır ve normal zamanlarda da (geri sayımlar hariç) bağırarak konuşurlar. Genellikle havanın kaç derece olduğunu önemsemeden üstlerinde mutlaka bir yağmurluk görürsünüz (kahverengi çoğu zaman). Bunun yanı sıra kıç cepte arkaya doğru sarkan bir kağıt öbeği görürsünüz. Sakın ola bu kağıtlar zarar görmesin! Ayrıca yağmurluklarının ceplerinde mutlaka sarı, mavi, turuncu fosforlu kalemler vardır. Sigara içerler (tercihen kısa winston). Genellikle bayanları yönetmen yardımcısı olarak görürüz ve yoğun tempodan dolayı ise kendilerine bakmaya fırsat bulamazlar ve set içinde yağlı saçlarla hatta ve hatta yarım kalmış ojelerle bile gezeler. Son olarak, yönetmenin dediklerini yüksek sesle tekrarlamaksa bir diğer gizli görevleridir. Çok kıymetli bir rol'dür. En çok kullandıkları kelimeler: (SESSIZLIK / PROVA ALIYORUZ /YEMEK MOLASI / PAYDOS)
İsminden Bir Harf Çıkarıldığı Zaman Tamamen Değişen 23 Film
Yazar ve çizer Austin Light, geçtiğimiz günlerde kendi çizimlerinden oluşan eğlenceli çizim taslaklarını yayınladı. Taslakların içeriği ise, ünlü filmlerin isimlerinden bir harfi düşürerek, yeni ve kısa bir senaryo oluşturarak ona uygun çizimlerdi. Bu fikir reddit'de, 'bir film seç, bir harfini at ve kısa bir özetini yap' şeklinde yankı buldu.Kısa süreli olarak düşünülen bu proje popüler hale gelince Light işi bir adım öteye taşıdı ve filmlerden sahneleri çizerek hayalindeki sahneyi yarattı.
İrem Derici: Evlat Olsa Eldivenle Sevilmez
Kendisinin birbirinden farklı fotoğrafını gören ünlü şarkıcı İrem Derici, kendisiyle dalga geçerek ' evlat olsa eldivenle sevilir. Nereden buldunuz bu fotoğraflar rezalet resmen' diyerek espiri yaptı.
Reklam