Görüş Bildir
Öğrenciler "#Haydarpaşayıkoru"maya Kararlı
 Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi'nde öğrenim gören öğrenciler soruyor: 'Yerleşkede eğitim almakta olan öğrencilerin akıbeti nedir? Düzenlemeden sonra tasarıda belirtilenin dışına çıkılması halinde bu alanın özelleştirilmesi söz konusu olursa üniversitenin tutumu ne olacaktır?'Kasım ayında TBMM’den geçen Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) yasası tarihi binasıyla ünlü Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi için tehlike yaratıyor. Eczacılık ve Hukuk fakültelerinin bulunduğu Haydarpaşa Yerleşkesi'nde öğrenciler, geçen hafta '#haydarpaşayıkoru' ismiyle imza kampanyası başlattı.TÜSEB'e bağlı kurulacak Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi'yle ilgili olan ve Meclis'te bekletilen yasa tasarısının 35. Maddesinde, 'Mekteb-i Tıbbıyye-i Şâhâne adıyla hizmet vermek üzere inşa edilen ve halen Marmara Üniversitesi adına tahsisli olan Haydarpaşa Kampüsü, Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi'ne tahsis edilmiştir' deniyor.soL Portal'dan Serdar Nazım Yüce'nin haberine göre ne Sağlık Bakanlığı, ne de Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'nden, şimdiye kadar konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Bu da yerleşkede öğrenim gören yaklaşık 10 bin öğrencinin bir anda okulsuz kalması anlamına geliyor. Çünkü Haydarpaşa'ya en yakın kampus olan Göztepe'nin de kapasite sorunu var ve Haydarpaşa'daki öğrencilerinin buraya taşınması olanaksız. Birkaç sene öncesine kadar kışla olarak faaliyet gösteren ve Marmara Üniversitesi'ne devredilen Maltepe'deki arazideki inşaatsa sürüyor. Ayrıca Haydarpaşa'nın Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi uzun yıllara yayılsa bile bu durum, 10 bin öğrenci için Kadıköy'den taşınıp Maltepe'ye yerleşmek gibi bir külfet çıkartıyor. Rektörlüğün kendilerine bilgi vermesi gerektiğini savunan öğrenciler, hazırladıkları dilekçelerle Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'ne ve kampüste bulunan dekanlıklara başvuruda bulundu. Bilgi edinme hakkının ihlal edilmemesini isteyen, konu hakkında kendilerine ve akademisyenlere bütünlüklü bir açıklama yapılması gerektiğini vurgulayan öğrenciler, dilekçelerinde 'Bu düzenleme hangi vadede yapılacak ve uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracaktır? Düzenleme sonucunda yerleşkede eğitim almakta olan öğrencilerin akıbeti nedir? Düzenlemeden sonra tasarıda belirtilenin dışına çıkılması halinde bu alanın özelleştirilmesi söz konusu olursa üniversitenin tutumu ne olacaktır?' diye sordu.
2014'e Damga Vurmuş, Mutlaka İzlemeniz Gereken En İyi 18 Film
Chefhttp://www.imdb.com/title/tt2883512/Carl Casper şık bir restoranda çalışan bir baş aşçıdır. Kendi mutfağına ait yemekleri nefistir ama lokantanın menüsüne bağımlı çalıştıkça yaratıcılığı ve ona bağlı olarak da yemeklerinin lezzeti düşüşe geçer. Üstelik önemli bir gurmenin yemekleri hakkında yaptığı olumsuz eleştiriler Carl için bardağı taşıran son damla olur.
Arınç: 'Büyükşehir Sayısı En Az 40 Olacak'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye’de büyükşehir sayısının daha da artacağını söyledi.Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye’de büyükşehir sayısının daha da artacağını söyleyerek 'Mevcut 30 büyükşehirimiz nüfusun yüzde 72’sini taşıyor. Milyonlarca insanın büyükşehirler içerisinde yaşadığını düşünüyoruz. Herhalde ilk düzenleme ile bu oran 80’leri 85’leri bulacak, ilerisini ben bilemem. Ama 2019 seçimlerinde en az 40 olacağını söyleyebilirim' dedi.Arınç, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaretinde yaptığı konuşmada, parlamentodan sanayi ve ticareti ilgilendiren konularda çıkan kanunların hepsinin iş adamlarının lehine olduğunu söyledi. Meclis Başkanı olduğu dönemden beri Perakendecilik Yasası'nı takip ettiğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu:'Ben bir tek şey için kendimi sorumlu tutuyorum. Perakendecilik veya Marketler Yasası'nı çıkaramadık. Allah şahidim olsun her yerde de hükumetin kafasına vururcasına söylüyorum bunu çıkarmamız lazım. Esnafı ezdirmemek lazım. Evet marketler de olacak, olmalı ama Avrupa'da nasılsa öyle olmalı. Büyüklüğü öyle olmalı, şehir merkezlerinden çıkarmalıyız, çalışma şartlarını değiştirmeliyiz. Nedir gece 10, 11'lere kadar, cumartesi pazar tam mesai. Bunlar esnaf için iyi şeyler değil. Sonra bağıra çağıra bir şey hazırlattık. Hayati beyin döneminde o da komisyonda takıldı.Evet AVM olsun bir şey demiyoruz ama yan yana AVM, üst üste AVM neyin nesi be kardeşim. Bu kadar da olmaz, olmamalı. Bir şehrin omurgası, iskeleti esnaf ve sanatkardır, tacirlerdir. Onlar kazanabiliyorsa, evine ekmek götürebiliyorsa, yanında işçi çalıştırabiliyorsa, dürüst, namuslu, ahlaklı, çalışkan pazarcılar da dahil onlarla bir memleket ayakta durur, AVM patronlarıyla değil.'Bülent Arınç, ziyarette TBMM Plan, Bütçe Komisyonu Başkanı Recai Berber'in de olduğunu anımsatarak, 'Meclisimizin kralı burada. 471 katrilyonluk bütçeyi o çıkaracak. Kulağına küpe olsun başkan. Bu alkışlardan anlıyorum ki Perakendecilik Yasası'nı bütçenin arkasından getirelim, kavgasını verelim ve mahcubiyetten kurtulalım artık. Biz Manisa'ya her geldiğimizde Hasan Geriter'i görüp de başımız yere mi eğdireceğiz? Yaşar Coşkun'u görüp de 'Gene çıkaramadık kusura bakma, AVM'nin vergileri tatlı geldi' diyecek halimiz yok. Esnafın duası daha güzel. Biz hacı dedeyi unutmalayım, onun duasını alalım yoksa o patronlar bugün dua eder yarın başka birşey söyler. Allah onlara selamet versin de esnaf da ölmesin, yaşasın. İnşallah bu yolda çalışacağız' diye konuştu.'AKŞAM DÜŞÜNDÜĞÜ SABAH YAPACAK KADAR GÜÇLÜ BİR SİYASİ İSTİKRARI TÜRKİYE TANIDI'Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, koalisyonlar döneminde yaşanan sıkıntıları anlatarak, 'Akşam düşündüğünü sabah yapacak kadar güçlü bir siyasi istikrarı Türkiye tanıdı' dedi.Arınç, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyarette yaptığı konuşmada, odanın yeni hizmet binasının güzel işlere vesile olmasını diledi.Manisa'da asgari bin kişilik kongre merkezine, konferans salonlarına ihtiyaç olduğunu belirten Arınç, belediyenin bir an önce bunu hayata geçirmesi gerektiğini belirtti.Manisa'nın marka kent olması için yöneticilere, meslek kuruluşlarına, sokaktaki vatandaşa da sorumluluk düştüğünü ama asıl sorumluluğun şehri yönetenler ve şehir hakkında söz sahibi olanlarda bulunduğunu dile getiren Arınç, Ülker markasını çok takdir ettiğini, genişleyip büyüyüp karını artırıp dünya markası haline geldiğini anlattı.Bu markanın Ortadoğu'da, Avrupa'da, Japonya, ABD'de ürünlerinin bulunabildiğini, dünyaca ünlü bir markayı satın alarak daha da büyüdüğünü dile getiren Arınç, 'Onun yanında 2 milyar dolara başka marka aldılar. 'Bu paralar buraya yatırılır mı?' diyorsunuz, 2 senede çıkıyor başka marka alıyorsunuz. Bütün ürünleri markayla satılan, tanınan metalar var, şehirler de böyledir. Bursa için ne ise Manisa için de odur, Amasya için de odur' dedi.Manisa'nın zeytinyağından, üzüm şırasına kadar markalarının olması gerektiğine işaret eden Arınç, bu konuda kendilerine düşen bir şey olmadığını, bunu iş adamlarının yapması gerektiğini kaydetti.İktidara gelmeden 1 yıl önce 'Türkiye'de bütün ekonomik faaliyetleri hür teşebbüs yapacak, biz devletin el attığı her yerden çekileceğiz' dediklerini, hem serbest piyasa ekonomisinin bunu gerektirdiğini hem de özel sektöre güvendikleri için bunu yaptıklarını anlatan Arınç, merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ülkeye çok büyük hizmetleri olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:'Ben onu Ankara'ya Meclis'e gittikten sonra kıymetini daha iyi anladım. Onun 3 sözü bugün kulaklarımıza küpe olması lazım. 'Bir ülkede din ve vicdan özgürlüğü olacak, fikir ve düşünce özgürlüğü olacak, teşebbüs özgürlüğü olacak. Bu 3 özgürlük bir yerde olursa o ülke kalkınır, istikrarlı olur, zenginleşir, insanlar mutlu yaşarlar' demişti. O zaman belki anlaşılmadı ama anlayan anlamış. Yanına 3-5 tüccarı alıp dünyaya tanıttığı zaman 'Ya uçağına da şunu alıp götürüyor, ne lüzumu var, bir başbakan, cumhurbaşkanı iş adamıyla gezer mi, ne ayıp' diyenler oldu. Bugün Uganda'ya, Moğalistan'a gidiyorum karşıma Türk iş adamları çıkıyor. Hepsi bir şey yapmışlar. Siz ne zaman geldiniz buralara? 10-15-20 sene evvel. Özal'ın açtığı yoldan bizim insanımız dünyayı, dünya Türkiye'yi tanıdı. Bu Demirel'le olmadı, Özal'la oldu, birilerinin kulağına gitsin diye söylüyorum. Sayın Demirel'inde, Allah uzun ömürler versin ülkeye mutlaka büyük katkıları olmuştur ama yatırım, iş adamı, ticaret, alışveriş bunların yolunu 1980'lerden sonra rahmetli Özal açtı.Türk parasının koruma kanunu vardı. Avrupa'ya giderken 200 doları bulurduk, çoraplarımızın altına veya pabucun dibine koyardık ki arama sırasında çıkmasın diye. Dışarı 1 dolar götüremezdiniz. Böyle şey olur mu? Bunları kaldırdı, bizim 6 sıfırı kaldırdığımız gibi.'Marka olmanın hür teşebbüsün işi olduğunu, hükümetin ise engel olmayıp yol göstereceğini, destek olacağını, teşvik vereceğini ifade eden Arınç, Bursa'nın Marmara Birlik sayesinde markaya kavuştuğunu, Akhisar'ın daha iyi olabileceğini belirterek, 'Akhisar'ın zeytini Gemlik zeytininden belki daha kaliteli hatta bazı yerlerde Akhisar zeytini Gemlik zeytini diye satılıyormuş. Ben onların yalancısıyım. 'Üzümümüz var ama şıra fabrikamız yok, filanımız yok ama falanımız var'. Biz yapacağız bunu. Bu bir cesaret ister, bu alanda çalışma iyi bir pazarlama, iyi bir fizibilite ister' dedi.Bunların yapılabilmesi için siyasi istikrarın önemine işaret eden Arınç, eskiden kapının ötesinin görülemediğini, döviz kurunun dışarıdan bir şey ithal edileceği zaman farklı, malın limana geldiğinde farklı, malın teslim alındığında farklı olduğuna işaret ederek, '3 kuruşa anlaştığın şey 13 lira maliyeti olurdu, eskiden böyleydi' ifadesini kullandı. Merhum iş adamı Sakıp Sabancı'nın iş adamlarının pencereden baktığı zaman en az 10 sene sonrasını görmesi gerektiğiyle ilgili sözünü anımsatan Arınç, 2000-2001 krizlerinde Sabancı'nın 'Penceremden bakıyorum karşı sokağı ancak görebiliyorum', 1996-1997 Refahyol hükümeti döneminde 6 ayda ekonomide bir ümit, bahar havasının doğduğunu ve Sabancı'nın 'Şimdi 10 yıl sonrasını görüyorum' dediğini anlatarak şöyle devam etti:'2004-2005 iktidarımızın ilk yılları. Rahmetli çok gelirdi. Bazen TÜSİAD ile bazen yalnız gelirdi. Derdi 'Şimdi 30 yıl sonrasını görüyorum.' Şimdi yaşasaydı '50 yıl sonrasını görebiliyorum' derdi. Para yatıracaksınız sonra ne olacak, herkes bunu düşünür, bütün riskleri hesaba katarsınız. Geçmişte 3-5 partili koalisyonlar, birinin yaptığını öbürü bozar, biri sağa gidecek öbürü soldan çekecek, biri gözünü kapatacak biri sırtına yumruk vuracak... Koalisyonlar böyleydi. Şimdi öyle değiliz. Şimdi bana söylüyorsunuz ben düşünüyorum, bu doğru. Pazartesi Bakanlar Kurulu'nda açıklıyorum, 'doğru' diyorlar, salı günü hemen bu işe başlıyoruz. Akşam düşündüğünü sabah yapacak kadar güçlü bir siyasi istikrarı Türkiye tanıdı. 40 yıldır siyasetin içindeyim. Böyle bir istikrarlı dönemde Türkiye çağ atladı. Esnafın faizi, çiftçinin faizleri yüzde 50'lerdeydi. Hükümetlerin maaş ödemesi dışarıdan aldıkları borç ve tahvilden sattıkları parayla yapılıyordu. Yüz liranın 80 lirasının faizlere gittiği dönemleri, 24 Ocak kararlarını, nisan kararlarını unutmayalım. Bunları hep beraber yaşadık. Şimdi öyle değil. Faizler tek haneli rakama düştü, işsizlikte ne kadar iyiyiz. 2005'den bu yana Türkiye'de 7 milyon insan iş başı yaptı. Sadece yılda 1,5 milyon insana istihdam sağladık. Allah'a hamdolsun. Bunu devlet kadrolarına alarak değil 3'de biri devlet kadrosuyla 3'de biri özel sektör. Özel sektör işini büyüttü, kapasiteyi arttırdı yeni yatırımlara girdi.'Arınç, Manisa'dan marka ürünlerin çıkması adına 2-3 iş adamının bir araya gelip sermayelerini birleştirebileceğini, el ele verip yeni marka firmaların ortaya çıkabileceğini kaydederek, 'Ekonomik faaliyetlerin ana dinamosu sizsiniz. Sermayenizi birleştirin, yüzde 1'in altında krediler veriliyor. Yeri geliyor KOSGEB sıfır faizli şeyler yapıyor' dedi. Manisa Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Yaşar Coşkun ise ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi, Başbakan Yardımcısı Arınç'a hediye verdi. Coşkun, Arınç ve protokol üyeleri daha sonra pasta kesti.'BÜYÜKŞEHİRLER NÜFUSUN YÜZDE 72'SİNİ TAŞIYOR'Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye’de büyükşehir sayısının daha da artacağını söyleyerek 'Mevcut 30 büyükşehirimiz nüfusun yüzde 72’sini taşıyor. Milyonlarca insanın büyükşehirler içerisinde yaşadığını düşünüyoruz. Herhalde ilk düzenleme ile bu oran 80’leri 85’leri bulacak, ilerisini ben bilemem. Ama 2019 seçimlerinde en az 40 olacağını söyleyebilirim' dedi.Bülent Arınç, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ü makamında ziyaret etti.Ergün'den kentte yapılan yatırımlar ve çalışmalar hakkında bilgi alan Arınç, MHP adayı Ergün'ü Manisalılardan onay olarak Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini, başarı dileklerini iletmek için makamında da ziyaret ettiğini söyledi.Manisa'nın büyükşehir statüsüne kavuşmasında hükümetin büyük katkısının bulunduğunu, itirazlara, bir takım farklı düşüncelere rağmen 16 olan büyükşehir belediyesi sayısının 30’a çıktığını kaydeden Arınç, 'Eskiden belli sınırların içinde bu hizmetler görülüyordu, hamdolsun ki doğru olan yapıldı Büyükşehirleri bütünşehir olarak, büyükşehirin de yetkilerini imkanlarını daha arttırmak suretiyle, bir taraftan beldeleri kaldırarak, köyleri mahalle yaparak yeni bir düzenleme hayata geçirildi' dedi.Bazı illerin büyükşehir olmasına karşı çıkılmasına rağmen, şehirlerin güzelleştirilmesi, imkanlarının arttırılması amacıyla konunun o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından ısrarla savunulduğunu bildiren Arınç, 'Oralarda belki kaybettik seçimleri ama halkın kazandığını düşünüyorum. Çünkü merkezi bir planlama ile imkanların daha akıllıca kullanılması açından köylere, mahallerle çok daha iyi hizmet verilebilecekti' diye konuştu.Başbakan Yardımcısı Arınç, Yasanın uygulanmasında bazı noktalarda eksiklikler, uygulamadan doğan sıkıntılar bulunduğunu, 18 belediye başkanının konuyu Bursa'da Başbakan'a aktardığını, 8-10 noktada yapılması gereken değişikliklerin görüldüğünü, bütçe görüşmelerini takiben Belediye Gelirleri ve büyükşehir belediyesi ile ilgili kanunda bazı düzenlemeler olabileceğini kaydetti. 'BÜYÜKŞEHİR SAYISI 2019'DA EN AZ 40 OLACAK'Büyükşehir sayısını daha da arttırmak istediklerini kaydeden Arınç, 'Mevcut 30 büyükşehirimiz nüfusun yüzde 72’sini taşıyor. Milyorlarca insanın büyükşehirler içerisinde yaşadığını düşünüyoruz. Herhalde ilk düzenleme ile bu oran 80’leri 85’leri bulacak, ilerisini ben bilemem. Ama 2019 seçimlerinde en az 40 olacağını söyleyebilirim. İlçeler içinde farklı düzenleme belki gündeme gelebilir. Büyükşehir yasası ile iyi bir iş yaptığımıza inanıyoruz' ifadelerini kullandı. Hizmetin, merkezden köylere daha iyi şekilde yayılabileceğini düşündüğünü ifade eden Arınç, şöyle devam etti:'Asıl stratejimiz yerel yönetimlerin güçlendirilmesidir. Yerel kararların kendi muhitinde süratle alınması, imkanlarının ve kaynaklarının arttırılmasıdır. Eskiden bütün izinler, bütün yetkiler, bütün projeler hepsi Ankara’dan, zaman içerisinde sirayet eden bir şekilde yapılır, çok masraflı bir şekilde ihale edilir, pek çoğunu da uygulama imkanı olmazdı. Büyükşehir belediye meclisleri ve yeni kurduğu birimlerde bu iş çok daha iyi olacak diye düşünüyorum.'Doğaya, çevreye ve insana yönelik hizmetlerde belediye hizmetlerinin daha ağırlıklı olduğunu düşündüğünü belirten Arınç, Manisa çöp depolama alanını örnek göstererek, bu alanda zaman zaman yangınlar, patlamalar yaşandığını çevreye zararlar verildiği kaydetti.'Kendilerini çevreci zanneden bazı grupların politik amaçlarla atık tesislerini engellemeye çalıştığını, 2004-2009 yılları arasında Develi-Heybeli civarında yapılmak istenen tesislerin, foyası sonradan meydana çıkan kişilerin sokak gösterilerinden nasıl etkilendiğini, bazı meslek kuruluşlarının da bunlara alet olarak nasıl yargı yoluna gittiklerini bildiklerini' söyleyen Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:'Çok şükür Uzunburun konusunda bütün meseleler aşıldı. Kula Başkanının şansı var, AK Partili belediye başkanı olsaydı yine o nevzuhur adamlar ortaya çıkar, yine ellerinde süpürgelerle meydanlarda çırılçıplak dolaşırken, yine gösteri yaparlardı. Cengiz Ergün’ü daha çok seviyor onlar, onu üzmek istememişler. Şanslı bir belediye başkanı. Kadir gecesi doğmuş. İnşallah Uzunburun Köyü’nde bunu yapmak zorundayız. Bu tesis hayati bir tesis, uzaya yapacak halimiz yok. Artık bu tesisler o kadar modern ki çevreye bir zarar vermiyor. Belki gittiği yere de değer katacak tesisler. İstihdamıyla, değer katmasıyla inşallah bunların takipçisi oluruz.'Hizmetlerle ilgili çıkarılan bazı dedikodularla insanların tedirgin edildiğini, 'elimizde bu var, bu da mı gidecek' diye düşündürüldüğünü, zaman zaman politikacıları da etkileyerek bazı işler yapıldığını vurgulayan Arınç, halkla bire bir kurulacak ilişkinin önemine dikkati çekerek, doğru bilgilendirilmesi, bazen küçük pilot uygulamalarda iknaya çalışılması ve güven arttırıcı işler yapılması gerektiğini belirtti. Manisalıların tercihine saygı duyduklarını, merkezdeki iki ilçe belediyesini AK Partili adayın kazanmasının büyükşehir belediyesi açısından da şans olduğunu, vatandaşa birlikte hizmet götüreceklerini dile getiren Bülent Arınç, şunları söyledi:'Birbirimize sırtımızı dönerek değil samimi kucaklaşarak ve yan yana durarak bu hizmetleri yapabiliriz. Medeni ilişkiler bakımında da ben başkanlarımız arasında bir sorun çıkacağına inanmıyorum. Manisa’ya hizmet konusunda herkes kendi alanında yarışma içinde olmalıdır ama birbirinin ayağına da basmamalıdır. Bu uyumun başka yerlerde olmayabilir belki, ama şüphesiz Manisa’da fazlasıyla olacağını düşünüyorum. Mesela Van merkezinde Tuşva Belediyemiz var. Orayı biz kazandık, ama Büyükşehir ve diğer ilçeleri başkaları kazandı. Olabilir, bu da halkın bir tercihidir. Ama maalesef medeni ilişkiler yok. Partizanlık veya birilerine düşman olarak görme zihniyeti hamdolsun ki Manisa’da yok.' HaberTürk
Arda Turan'dan UEFA'da Oy Kullananlara Teşekkür
İspanya’nın Atletico Madrid kulübünde top koşturan milli futbolcu Arda Turan, UEFA’nın düzenlediği 'Yılın en iyi 11’i aday listesinde orta sahada 12 kişiyle yarışıyor..Arda Turan, UEFA'nın düzenlediği 2014 Yılının En İyi 11'i yarışmasında aday gösterilmesinden dolayı mutlu olduğunu belirterek, 'Oy kullanan, destekleyen herkese çok teşekkür ederim.' dedi.İspanya Ligi'nde çok iyi gittiklerini belirten Arda Turan, 'Ligde Allah'a çok şükür iyi diyoruz. Her şey yolunda. İyi mücadele ediyoruz. İnşallah daha iyi oluruz. İlk yarının bitimine kadar dört tane daha maçımız var. O yüzden elimizden gelenin en iyisini yapıp, maç maç ilerlemeye çalışıyoruz. Bugün de iyi mücadele ile, iyi bir futbol ile kazandık. İnşallah daha iyi olur.' dedi.EN İYİ ORTA SAHA OYUNCUSU OLMAK İÇİN 12 KİŞİYLE YARIŞIYORUEFA'nın resmi internet sitesinden yılın 11'i oylamasında aday gösterilen milli futbolcu Arda Turan, orta sahadaki 12 aday futbolcu arasında yer alıyor. Bu sezon Atletico Madrid ile başarılı bir performans sergileyen Arda Turan, UEFA'nın jestine çok sevindiğini belirterek, 'Oy kullanan, destekleyen herkese çok teşekkür ederim. Benim için güzel bir onur. Umarım seçiliriz. Seçilmesek de çok önemli değil yani. Ben elimden geldiği kadar takıma fayda sağlamaya çalışıyorum. Ödüller, başka şeyler tabii bunun güzelliği, hoşnutluğu. Ama benim işim sahada en iyisini vermek. İnşallah sakatlıksız, kazasız belasız böyle devam ederiz.' diye konuştu.Arda Turan, bu kategoride Arjen Robben, Ivan Rakitic ve James Rodriguez gibi ünlü isimlerle yarışacak.Bu arada Atletico Madrid kulüp başkanının, 'Arda'nın takımdan emekli olmasını istiyorum.' sözünün hatırlatılması üzerine ise yıldız oyuncu, 'Hayırlısı. Çok mutlu eden bir şey. Burada Atletico Madrid ailesinin bir parçası olmaktan çok mutluyum. Her şey yolunda. Çok iyi gidiyor çok şükür.' diye cevapladı.Arda Turan, 2015 yılından beklentileri ve temennileriyle ilgili olarak ise 'Herkes için hayırlı, sağlıklı, güzel, iyi niyetli bir sene olur.' dileğinde bulundu.UEFA'NIN YILIN EN İYİ 11'İ YARIŞMASINA 6 OCAK 2015'E KADAR OY KULLANILABİLECEKBu arada UEFA’nın yılın en iyi 11’i aday listesinde yarış devam ediyor. Orta saha kategorisindeki Arda Turan’ın 2014’te 14’üncüsü düzenlenen yarışmadaki rakiplerinden bazıları: Real Madrid’den Toni Kroos, Modric, James Kodriguez; kendi takımından Koke, Bayern Münih’ten Xabi Alonso, Arjen Robben; Barcelona’dan Rakitic, Juventus’tan Pogba, Borussia Dortmun’tan Marco Reus, Manchester Onuted’ten Di Maria ve Manchester City’den Yaya Toure.Oylamaya katılmak isteyenler 6 Ocak 2015’e dek uefa.com üzerinden (http://en.toty.uefa.com/) adresine girerek oy kullanabilecek. Listedeki 40 aday farklı 19 ülkeden ve 14 kulüpten. Bayern Münih, 9 futbolcuyla listede en fazla oyuncusu bulunan ekip.UEFA, resmi internet sitesinden yılın 11'i oylamasına aday gösterilen isimler ve mevkileri ise şöyle:Orta saha kategorisindeki tüm adaylar:Xabi Alonso, Arda Turan, Angel Di Maria, James Rodriguez, Koke, Toni Kroos, Luka Modric, Paul Pogba, Ivan Rakitic, Marco Reus, Arjen Robben, Yaya ToureKaledeki tüm adaylar:Manuel Neuer, Beto, Gianluigi Buffon, Thibaut CourtoisDefanstaki tüm adaylar:David Alaba, Medhi Benaita, Jerome Boateng, Daniel Carvajal, Ezequel Garay, Diego Godin, Mats Hummels, Vincent Kompany, Philipp Lahm, Miranda, Sergio Ramos, Pablo ZabaletaForvetteki tüm adalya:Alexis Sanchez, Gareth Bale, Karim Benzema, Diego Costa, Zlatan Ibrahimovic, Robert Lewandowski, Lionel Messi, Thomas Müller, Neymar, Cristiano Ronaldo, Jonatan Soriano, Carlos Tevez.CİHAN
Truva'nın Yönetmeni, King David Dizisini Türkiye'de Çekecek
Dünya sinemasının yenilik arayışı devam ederken, hızla yükselen Türk film sektörü gün geçtikçe dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir saha olmaya başladı. Truva’nın yönetmeni Wolfgang Petersen, yeni projesi ‘King David’ için Maya Film'e ortaklık teklif etti. Geçtiğimiz haftalarda TRT’nin başlayacak olan ‘Filinta’ dizisinin danışmanlığı için Türkiye’ye gelen Lost, Prison Break, Revenge gibi dizilerin önemli yönetmeni Bobby Roth’un ardından şimdi de uluslararası proje için Maya TV - Sinema ile irtibata geçen ve teklif sunan Wolfgang Petersen ‘King David’ projesi için yakın bir zamanda Türkiye’de olacak.Ünlü yönetmen başta Kocaeli’de kurulması planlanan dekorlar ve Türkiye ve Avrupa'da çeşitli reel mekanlarda çekimleri gerçekleştirecek. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı, senaryosu Ron Parker imzası taşıyan ‘King David’ projesinde Roger Young ile birlikte kamera arkasına geçecek olan Wolfgang Petersen, dizinin ilk sezonunu 10 bölüm olarak tasarlıyor.İngilizce çekilecek ve çoğunluğu ABD’den gelecek uluslararası oyuncu kadrosu ile şekillenecek olan dizide Türk oyuncular da yer alacak. 2015 Şubat ayında yapım hazırlıkları başlayacak proje için ekipler yoğun bir çalışma içine girdi. Kocaeli’de kurulan dekorlardan ve yapılan işlerin teknik kalitesinden etkilenen Wolfgang Petersen ve ekibi kısa bir süre sonra Türkiye’de olacak.Yapımcı Bülent Turgut yaptığı açıklamada, “Bildiğiniz gibi Lost ve Prison Break gibi dizilerin yönetmenlerinden Bobby Roth geçtiğimiz günlerde Türkiye’deydi. Oldukça olumlu bir süreç yaşadık. Kendisi ile yine uluslararası bir film için çalışıyoruz. Bu çalışmaların ardından gelen direkt teklif bizim için oldukça heyecan verici.Öncelikle Türkiye’de yapım kalitesi konusunda geldiğimiz noktanın olumlu bir yansımasıdır bu durum. Bize, bugüne kadar yaptıklarımızı inceleyerek ulaştılar. Görüşmelerimiz olumlu bir biçimde sürüyor. Projede uygulayıcı yapımcı değil, ortak yapımcı olarak yer alacağız. Yayın ve dağıtımın ABD ayağı onlar, Avrupa ve Asya dağıtımını da biz üstleneceğiz” dedi.İHA
Polonya'ya Vize Kaldırılıyor (Polonyalılara)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Polonya'ya vizeleri kaldırma kararı aldık' dedi. Davutoğlu buna karşılık Polonya'dan THY seferlerinin arttırılması ve AB'nin Şengen vize uygulamasının kaldırılmasına destek konusunda söz aldıklarını söyledi.Polonya temaslarına Polonya Başbakanı Ewa Kopacz ile başbaşa ve heyetler arası görüşme ile başlayan Davutoğlu görüşmelerde alınan vize kararını akşam açıkladı. Türkiye-Polonya ilişkilerinin 600. Yılı Kapanış Etkinliği kapsamında Varşova'daki Ulusal Opera Binası'nda gerçekleştirilen 600.Yıl Konseri ve Resepsiyonu öncesi iki başbakan buluştu. Türkiye'nin evsahipliğinde gerçekleşen Konser ve Resepsiyon öncesi Başbakan Ahmet Davutoğlu Polonya Başbakanı Ewa Kopacz'ı kapıda karşıladı. Türkiye'nin Varşova Büyükelçisi Yusuf Ziya Özcan'ın da eşlik ettiği iki başbakan konukları selamladıktan sonra kürsüye çıktı. NAZIM'IN DEDESİ POLONYALIYDIOsmanlı ile Lehistan, Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya arasındaki tarihi dostluk ilişkisini örnekleriyle anlatan Başbakan Davutoğlu ünlü Türk şair Nazım Hikmet'in dedesi Mustafa Celaleddin Paşa'nın Konstantin Borzecki adında bir Polonyalı olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Varşova büyükelçisinin yine bir şair olan Yahya Kemal Beyatlı olduğunu hatırlatan Davutoğlu, Polonya'nın ünlü milli şairi Adam Mickiewicz hayata gözlerini İstanbul'da yumdu. Onun şanı bugün Polonezköy'de yaşıyor ' dedi.POLONYA'YA VİZELERİ KALDIRMA KARARI ALDIK'Vefakar Polonya 1923'te Türkiye'yi tanıyan ilk Avrupa ülkesi oldu' diyen Davutoğlu, 'Bütün Türk milleti adına söylüyorum. Polonya'nın bağımsızlığı bizim bağımsızlığımızdır. 600. yıl kutlamaları bitmiş olabilir ama Türkiye - Polonya dostluğu kıyamete kadar sürecek, tarihteki yerini her zaman alacaktır. Burada size bir hediyem olacak. 600. yıl hediyesi olarak Polonya'ya vizeleri kaldırma kararı aldık' dedi. Davutoğlu'nun bu sözleri salonda bulunan Polonyalılar tarafından sevinçle karşılandı. Davutoğlu buna karşılık Polonya'dan THY seferlerinin arttırılması ve AB'nin Şengen vize uygulamasının kaldırılmasına destek konusunda söz aldıklarını belirtti.TÜRKİYE'NİN BÜYÜKELÇİSİYİZPolonya Başbakanı Eva Kopacz da Polonyalı turistler için Türkiye'nin sadece yaz turizmi için değil Kış turizmi için de iyi bir tercih olacağını söyleyerek. Giden vatandaşlarımız ülkenize para bırakacak dedi. Polonya Başbakanı Kopacz Türkiye'nin AB üyeliğine destek vermeyi sürdüreceklerini ve Türkiye'nin AB'deki Büyükelçisi olacaklarını sözlerine ekledi. İKİ BAŞBAKANDAN LEHÇE- TÜRKÇE JESTİKonuşmasını Lehçe Dziekuje (Teşekkür Ederim ) diye bitiren Başbakan Ahmet Davutoğlu başta Polonya Başbakanı Ewa Kopacz olmak üzere salondakilerden büyük alkış aldı. Polonya Başbakanı da bu jeste benzer bir jestle karşılık vererek konuşmasını Türkçe 'Teşekkür Ederim ' diyerek tamamladı. İki Başbakanın konuşmalarının ardından Devlet Opera ve Balesi Sanatçıları tarafından 600.Yıl Konseri gerçekleştirildi.DHA
Reklam
İnsanlığın Geleceğine Tesla'nın Yıkılan 'Wardenclyfee' Kulesi mi Yön Verecek?
Enerjinin kablosuz olarak aktarımı 200 yıla aşkın bir süredir üzerinde kafa yorulan bir düşünce olmasına rağmen hala hazırda çözümünü etkin olarak yaşama geçiremediğimiz en önemli sorunlarımızdan birisi. Tesla ile başlayan bu serüven, teknolojinin çok disiplinli bir alan olarak yön almasıyla önemini giderek artırmış, farklı disiplinlerin ortak bir çalışma alanı haline gelmiştir. Dahası ileride yaşanabilecek muhtemel sorunların çözümü olarak gösterilen bir takım önerilerin hayata geçirilmesinde kablosuz enerji aktarımı önemli rol oynamaktadır. Örneğin yaşanan enerji darboğazıyla birlikte elektrikli araçlar geleceğimiz için olmazsa olmaz hale gelirken, beraberinde şöyle bir soru da getiriyor: Kim aracını prize takıp şarj etmek ister ki? Bu yüzden enerjinin kablosuz aktarımı sadece kendi içinde değil, diğer birçok alanla birlikte değerlendirilmesi gereken bir olgu. İnsanoğlunun bu zorlu olguyla mücadelesi Tesla’nın büyük gayretine rağmen sonuçlanmamış, aradan geçen uzun yıllar sonra Intel ve Sony ile devam etmiş, nihayetinde ilk somut başarı 2007 yılında MIT profesörlerinden oluşan bir takım tarafından elde edilmiştir.  Çalışmaların sonuçları şu anda küçük ölçekli olsa da kablosuz enerjinin geleceği için büyük umutlar vaat ediyor.Neden Elektriği Kablosuz İletemiyoruzKablosuz elektrik enerji iletiminin hayata geçirilememesinin sebepleri araştırıldığında en önemli iki faktör: enerjinin iletimi sırasında ortamda bulunan canlılara zarar verme olasılığının yüksek olması ve iletimdeki ortam koşulları sebebiyle verimin çok çok düşük olmasıdır. Bu faktörler tüm çalışmalara rağmen kabul edilebilir seviyelere indirgenememiştir. Bu durum bilim insanlarını daha küçük boyuttaki enerjinin iletimi konusunda çalışmaya yöneltmiştir.
Tarihseverlerin Okumadan Geçmemesi Gereken 10 İlginç Bilgi
Osmanlı ile Macaristan arasında yapılan savaşta, Macaristan ordusunun tamamı yok edilmiştir ve aynı zamanda dünyanın en kısa süren savaşı niteliğini de taşır. Osmanlının ünlü stratejisi olan Turan taktiği kullanılan savaş 2 saat sürmüştür.
Reklam
'Grumpy Cat' Hollywood Yıldızlarına Fark Attı
Sosyal medyada on binlerce takipçisi bulunan internet fenomeni 'Grumpy Cat' isimli kedi, sahibine iki yılda yaklaşık 100 milyon dolar kazandırdı.Dünya 'Grumpy' (Somurtkan) adlı kediyi konuşuyor. Huysuz suratıyla YouTube'da 15 milyon kişinin izlediği videoyla bir anda şöhret olan internet yıldızı kedi, sahibine iki yılda yaklaşık 100 milyon dolarlık bir servet kazandırdı.
Cem Yılmaz ile Ayşe Hatun Önal'ın Sürpriz Aşkı
Cem Yılmaz ve Ayşe Hatun Önal’ın aşk yaşadığı ortaya çıktı. Bir haftadır görüşen ikili, “The Water Diviner” filminin galası ile after party’sine de birlikte katıldı.Hürriyet'te yer alan habere göre, oğlu Kemal’in annesi Ahu Yağtu’dan 2013’ün son günü boşanan ve bir süre Avustralyalı kostüm tasarımcısı Melanie Shepherd ile ilişki yaşayan ünlü komedyenin, manken-şarkıcı Ayşe Hatun Önal’la yeni bir aşka yelken açtığı ortaya çıktı.İkili, ilk kez Yılmaz’ın da rol aldığı “The Water Diviner” (Son Umut) filminin galasında birlikte görüldü.Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen galaya katılan Cem Yılmaz ve Ayşe Hatun Önal, gösterimin ardından Bebeköy Backyard’da yapılan after party’ye geçti.Zaman zaman el ele tutuşup öpüşen çift, gecenin sonunda mekândan aynı araçla ayrıldı.Yılmaz ile Önal’ın bir haftadır hemen her gün görüştüğü ve görüntülenmemek için genellikle evde buluşmayı tercih ettikleri öğrenildi.Ayşe Hatun Önal ile Cem Yılmaz, birbirlerini sosyal medya hesaplarında da takip etmeye başladı.Kaynak: T24
Reklam
Derrick Rose'dan "Nefes Alamıyorum" Tişörtlü Protesto
Chicago Bulls formasını giyen ünlü basketbolcu Derrick Rose Golden State Warriors maçında ısınma hareketlerini üzerinde 'Nefes alamıyorum' yazan tişörtle yaparak Eric Garner'ın polis tarafından boğularak öldürülmesini sessizce protesto etti.ABD'nin Ferguson kentinde, 18 yaşındaki silahsız siyah genç Michael Brown'ı öldüren polis memuru Darren Wilson'ın ardından, New York'un Staten Island bölgesinde, gözaltı işlemi sırasında 43 yaşındaki Eric Garner'ın boğazını sıkarak ölümüne yol açan polis memuru Daniel Panteleo hakkında da takipsizlik kararı verilmesi ABD'lileri sokaklara dökmüştü.Jüri karlarını protesto eden binlerce ABD 'li, ülkenin değişik kentlerinden protesto gösterileri düzenledi. Karmaşaların ve polisle arbedenin yaşandığı gösteriler sırasında yalnızca New York'ta 50'den fazla kişi gözaltına alınmıştı.Astım hastası olan Garner boğularak ölmüştü. Garner’ın gözaltına alındığı görüntüler internete düşerken, videoda adamın birkaç defa “Nefes alamıyorum” dediği duyuluyor. Ancak polis Daniel Pantaleo, Garner’ın yüzünü yere bastırmaya devam ediyor. New York adli tıp yetkilisi Garner’ın ölümüne “göğsüne yapılan baskının ve kelepçeleme sırasında yüzüstü yatırılmasının neden olduğunu” söylemişti. Ayrıca, boyna kol dolayarak etkisiz hale getirme şekli, New York Polis Departmanı tarafından yasaklanmıştı. Gösteriler üzerine Adalet Bakanı Eric Holder açıklama yaparak, Bakanlığın “Garner’ın sivil haklarının ihlal edilip edilmediğine dair federal soruşturma başlatacağını” söyledi. Ferguson eylemlerinde “Ellerim havada, ateş etme” sloganı simge hale gelirken, Garner için yapılan gösterilerde ise “Nefes alamıyorum” sloganı kullanılıyor.Chicago Bulls formasını giyen ünlü basketbolcu Derrick Rose da, Golden State Warriors'la oynanan maç öncesi ısınma hareketlerine üzerinde 'Nefes alamıyorum' yazan tişörtle çıktı ve mahkemenin kararını sessizce protesto etti.CNN Türk
Russell Crowe: 'Avustralya'yı Müslümanlar Keşfetmiş Olabilir'
'The Water Diviner' filmi için Türkiye gelen Russell Crowe ilginç bir iddia ortaya attı!'The Water Diviner' filmi için Türkiye'ye gelen Hollywood'un ünlü aktörlerinden Russell Crowe , son dönemde Amerika kıtasını Müslümanların keşfettiği yönündeki tartışmalara farklı bir bakış açısı getirdi. Crowe, Yeni Zelanda ve Avustralya'yı da Müslümanların keşfettiği konusunda 'Bazı haritalar görmüştüm ben de... Tarih ilginç bir konu değil mi?' dedi.Hürriyet gazetesinden Savaş Özbey , 26 Aralık'ta vizyona girecek 'The Water Diviner' filminin yönetmeni Russell Crowe ve Cem Yılmaz , Yılmaz Erdoğan ve Olga Kurylenko ile konuştu. Esprili sorulara, aynı şekilde karşılıkla verilen cevaplar ile farklı bir söyleşi ortaya çıktı. Özbey'in 'Aralarında bir seçim yapmam gerekseydi bu üç erkeğin üçünü birden isterdim' başlığıyla yayımlanan (7 Aralık 2014) söyleşisi şöyle:Birlikte çok eğlenen dört yakın arkadaş Russell, Olga, Cem ve Yılmaz’la basın gösterimi-gala arasında, bir sinema fuayesinin keyifli koltuklarında, bir kahkaha bin ayıp örter kıvamında...Başrol oyuncuları Russell Crowe, Olga Kurylenko, Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz arasında paslaşmalar gırla, o pasları mükemmel tekniklerle gole çevirmelerse, yılların dostluğu kıvamında. Her şey Russell Crowe’un, yeni filminin tanıtımına gelenleri Türkçe ‘merhaba’ sempatisiyle avlaması... Ve Cem Yılmaz’ın da bu pası, kalabalığa ‘Hello’ deme kurnazlığıyla karşılayıp, topu 90’dan en gıdıklanan yerlerimize takmasıyla başladı. Kararını Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’da kıldı ama belli ki İstanbul’da 50’den fazla oyuncuyla görüşen Russell Crowe, sadece ekibine cast değil, sonradan iyi dost olabileceği, elektriğinin tutup, gerçekten eğlenebileceği arkadaşlar da arıyormuş. Bulmuş da. Mevzuunun özeti bizzat Crowe’dan: “Öyle iyi anlaşıyoruz ki arkadaş değil, kabile gibiyiz.” Ve işte sonuç...Endişeli yüreklere sular, ulusal kaygılara müsekkinler serpilsin: Russell Crowe’un Çanakkale Savaşı için çektiği ‘The Water Diviner-Son Umut’, sağ gösterip sol vuran James Bond’lardan, ters köşeye yatıran ‘Taken’lardan fersah fersah uzakta, karış karış Anadolu’da; hatta şaşırtacak kadar bizden/içimizden. Hatta Crowe’un Kuvayı Milliyecilerle öyle bir kader yolculuğu, öyle bir silah arkadaşlığı var ki, Yunanistan ayağa kalkacak, lobiler hop oturup hop kalkacak! Onu artık Meriç’in batısı düşünsün; biz dönelim suyun bu yakasına...Peki filmin Türk kahramanları için “Artık Batı’ya açıldılar, Hollywood’dan aşağısı kurtarmaz” öngörüleri ne kadar doğru? Cem Yılmaz’a sorsanız, hiiç de sanmıyor: “Beraber seti paylaştığınız insanların kimler olduğu önemli tabii ama benim için, bir film setinde olmaktan daha büyük bir hayal yok. O da zaten gerçekleşmiş bir hayal.”Böyle diyor ama Avustralya Akademisi’nin onu değil de Yılmaz Erdoğan’ı ‘En iyi yardımcı erkek oyuncu’luğa aday göstermesi mevzuuna pek bozuluyor, konu açılınca ortamları terk ediyor. O terk ettikçe, Yılmaz Erdoğan arkasından röveşatayı çakıyor: “Yahu bir türlü içselleştiremedi bu konuyu bu çocuk!”Filminiz için iki Türk yıldız seçtiniz: Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan. Birinin isminin diğerinin soyadı olması biraz tuhaf gelmedi mi?Russell : Bak bunu iki yıldır hiç fark edememişim. Vay canına! Ne kadar şanslı bir adamım ki hayatımda senin gibi biri var Savaş. (Olga kahkaha atıp Cem’in kucağına yıkılıyor)Biz Türkler tarihimizle ilgili iyi filmler izlemeye pek alışık değilizdir. Ya Türk seyircisi bu alışkanlığından vazgeçemez de filme gitmezse?Russell : Bana yansıyanlar onu göstermiyor. Bugün görüştüğüm gazeteciler, Avustralya’da yaşayan Türkler, iş ortaklarımız... Hepsi filmdeki bu ‘Türk perspektifi’nden etkilenmiş durumda.Bir gün siz de bir Yılmaz Erdoğan ya da Cem Yılmaz filminde oynar mısınız?Cem : İnanmazsınız, Russell da bayılır küçük bütçeli prodüksiyonlarda oynamaya!Russell : Ben bu tür gelişmelere hep açığımdır... Ama ben sadece bütün kararları kendim aldığım zaman keyfim yerinde hissediyorum.Cem : E o zaman ver kararını Russell!Casting için yeterince araştırma yaptığınıza gerçekten inanıyor musunuz? Mesela Olga yerine Nurella daha çok yakışmaz mıydı ‘The Water Diviner’a?Olga : Nurella kim ki?Bizim ulusal bir yeteneğimiz ve aynı zamanda eski bir Metallica üyesi...Cem : Hahhahha şaka yapıyor Russell, sakın cevap verme buna.Russell : Sanırım casting tercihlerimden son derece memnunum. Dedim ya denge iyi kuruldu ve Türk sinemasının efsaneleriyle çalıştım bu filmde.Tamam son bir soru: Türk siyasetiyle ilgileniyor musunuz? Mesela Yeni Zelanda ve Avustralya’yı Müslümanların keşfettiğini biliyor muydunuz?Cem : Ne? Yok artık!Russell : Evet, olabilir. Bazı haritalar görmüştüm ben de... Tarih ilginç bir konu değil mi?Şimdi Olga’ya birkaç sorum olacak...Russell : Duymak için sabırsızlanıyoruz. Baksana Olga da çok heyecanlı senin tuhaf soruların için!Olga sen çok güzel bir kadınsın. Bu konuda otorite sayılırsın. Sence üçü arasında en yakışıklısı hangisi?Olga : Yılmaz, Melbourne’den İstanbul’a uçuşumuz boyunca bunu Türkiye’de söylemem için şu cümleyi ezberletti: “Yilmaz, Cem’dan dahha yakijikli...”Cem : İteleye iteleye ancak bu kadar!Olga : Biliyor musun bence üçü de tepedeki adamlar ve eğer bir seçim yapmak zorunda kalsaydım, üçüne de yürürdüm.Cem, Yılmaz ve Russell : Öhöööööö... Dur orada! Bir sonraki soru lütfen!Olga : Ya niye öyle diyorsunuz? Birden çok erkeği olan kadınlar var. Hindistan’da galiba. Üçünü de isterdim.Güzel olduğun kadar akıllısın da. Peki sence üçünün arasında para kimde?Olga : Cevap çok açık değil mi? (Gözünü Russell Crowe’a deviriyor)Kadınların kendilerini güldürebilen erkekleri seksi bulduğu söylenir. Ya bu Cem, bize mi komik geliyor, yoksa yabancı gözüyle sen de eğlenceli buluyor musun?Cem : Ne sorup duruyorsun, birbirimizi seksi bulduğumuz çok açık değil mi işte?Olga : Bazen Türkçe konuştuğu, tek kelime anlamadığım zamanlarda bile gülmekten öldürüyor beni. Şu surata baksana!Ailenin fala, senin de Türk kahvesine düşkün olduğunu biliyoruz. Kahve falı bakmayı öğrenecek misin?Olga : Tabii tabii araştırmalarım devam ediyor. O şekillerin ne manaya geldiğini tek tek çözmem lâzım.Cem : Hatırlasanıza İstanbul’a ilk gelen ekipte Anna ve Janett diye iki makyöz vardı. Kahvenin telvesini de dikmişlerdi kafaya. Dur n’apıyorsun diyemeden, istikbalini içti kadın!Olga : İstikbalini içti! Hahhahah... Aslında biz Ukraynalılara Türk kahvesi yabancı bir şey değil. Evlerde herkes yapar. Hatta özel bir pişirme aleti de vardır, cezve.Cem : E ‘cezve’ bizde de cezve!Olga : Aaa siz de mi cezve diyorsunuz! Şimdi anladım nereden geldiğini.Russell : Gördün mü Savaş? Osmanlı...Olga, film için Türkçe dersleri aldığını biliyoruz. Ama burası Türkiye. Hiç ayıp kelime öğretmediler mi sana?Cem : Biz hiç öyle şeyler yapar mıyız?Olga : Aslında hep güzel şeyler öğrettiler: Çok guzeel, lisanı münaysip...Russell : Pek de alışıldık bir durum değil. İnandın mı bu cevaba?Yılmaz : Aslında ben öğrettim ama hatırlamıyor.Filmin bir sahnesinde “Kavga arıyorsan, git, Kuvayı Milliye’ye katıl!” diyorsun. Bu replik, oradaki halin o kadar Cem Yılmaz ki... Acaba o dönemde yaşasan Kuvayı Miiliye’ye katılır mıydın?Cem : İşte bu yüzden beni filmine aldı adam. Hissettiii benim ruhumun tam Kuvayı Milliye olduğunu.Filmde söylediğin ‘Hey Onbeşli’ türküsünü kendin seçmişsin...Cem : Birkaç alternatif vardı ama bazıları daha önce çok kullanılmıştı. ‘Onbeşli’ içlerinde hem en güçlüsü hem de çok kullanılmamış olandı.Dün gece 28 sayfa Cem Yılmaz-Russell Crowe’ google’ladım. Yarısından çoğu Twitter’da birbirinizi unfollow (takibi bırakma) ettiğinizle alakalıydı. Nedir bu Twitter meselesi? Şimdi asayiş berkemal mi, herkes birbirini takip ediyor mu?Olga : Tabii ki biz bir aileyiz.Russell : Takip, aşk demektir...Cem : Bunu bize daha ilk başta tembihlediler: Eğer birini yürekten seviyorsan, onu takip edersin Twitter’da.Yılmaz : Birbirinizi retweet’leyin dediler.Russell, Hollywood’daki bütün güzel kadınları tanıyor değil mi? Seni de tanıştıracak mı Nicole Kidman falan hepsiyle?Cem : Çoktan tanıştırdı bile. Ama sanatsal açıdan. Biz Russell’la kadınlar söz konusu olduğunda yetenek açısından ele alırız konuyu. Güzellik mi, yetenek mi sorusu söz konusu olduğunda benim için akan sular durur: Yetenek! Russell da öyledir. Hep yetenek konuşup durur.Yılmaz : Benim bu röportajın nereye gittiğine dair ciddi endişelerim var çocuklar!Abi sen başrolsün ama sana dönücem... Önce Olga’ya bir sorum var.Yılmaz: Tabii keyfine bak Savaş.(...)Abi dönüyorum hemen sana. Cem’e şu Twitter’daki unfollow mevzuunu bir sorayım...Yılmaz : Tabii tabii, buyur...(...)Şahane bir röportajdı, vakit ayırdığınız için dördünüze de çok teşekkür ederim.Konu : Çocuklarını Çanakkale’ye savaşa gönderen bir babanın, haber alamayınca onları bulmak için geldiği Türkiye’de yaşadığı maceralarSüre : 111 dakikaTür : Savaş-dramaT24
Reklam
İlişkileri Yetmezmiş Gibi Bir de Tarzlarıyla İmrendiren 21 Hollywood Çifti
etiket
Her ne kadar sıradışı romantizmleri bizlere çok hitap etmese de, hepimizin aklında en az bir tane ilişkileri kadar havalı ve şık tarzlarına da imrendiğimiz, gönlümüzde taht kurmayı çoktan başarmış ünlü bir çift vardır. Var tabi var olmasına ama oldukça etkilendiğimiz bu çiftlerin, partner seçiminde bizleri daha seçici yapmaya başladığı da ayrı bir gerçek.İşte tarzlarıyla uyum tablosu çizen o çiftler;
Rolleri Uğruna Tanınmayacak Hallere Bürünen 25 Başarılı Oyuncu
Bir oyuncunun rolü için onlarca kilo alıp vermesi, saatlerce süren makyajlara katlanması ve bunların yanında harika bir oyunculuk sergilemesi beraberinde bol bol ödül de getiriyor görüldüğü üzere. İzleyiciye ise şaşkınlıkla izlemek düşüyor.Voldemort, Gollum gibi değişimlerde bilgisayar efekti olduğu için dahil edilmedi. Johnny Depp makyajlarıysa apayrı bir kategoride sayılmaktadır.
Reklam
İbrahim Tatlıses'ten Cumhurbaşkanlığı Sarayı İsyanı
Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses, Cumhurbaşkanlığı Sarayı hakkında sürekli olumsuz eleştirilerin çıkmasına adeta isyan etti.Ak-Saray'ı ziyaret eden Hülya Avşar'ın sözlerinin ardından İbrahim Tatlıses'te tartışmaya dahil oldu.Türkiye İş Kadınları Derneği heyetiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret eden Hülya Avşar, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili, 'Hiç tahmin ettiğimiz kadar ihtişamlı değil, ben çok ihtişamlı görmedim. Abartıldığı kadar yok' demişti.İbrahim Tatlıses Instagram hesabından şu mesajı paylaştı:'Sanki Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışmadı gibi bir algı oluşturdunuz. Bu ne Allah aşkına! Şunu söyleyebilirsiniz; 'bugüne kadar kimsenin aklına gelmedi, neden bu hükümetin aklına geldi' deyin anlarım. Ama 'kendilerine saray yaptırdılar' cümlesini anlayamam. Efendiler, ben kendimi bildim bileli Amerika'nın BEYAZ SARAY'I vardı. Ne yani, onların Beyaz Saray'ı varsa bizim de AK SARAY'ımız olmasın. Yoksa yakıştırmıyor musunuz? Unutmayalım ki burası da Türkiye Cumhuriyeti. Bence yakışır. Hem de çok yakışır...'
Peter Jackson: 'Yeni Tolkien Filmi Yok'
Kariyerinin önemli bir bölümünü Tolkien uyarlamalarına adayan Yeni Zelandalı yönetmen, yazarın mirasçılarının izni olmadan yeni bir uyarlama yapılamayacağını belirtti. Tolkien'ın oğlu da yeni uyarlamalara sıcak bakmıyor.J.R.R. Tolkien’dan önce ‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesini sonra da ‘Hobbit’i sinemaya uyarlayan Yeni Zelandalı yönetmen Peter Jackson, son Hobbit filmi “Hobbit: Beş Ordunun Savaşı” vesilesiyle basın toplantısı yaptı. Kariyerinin önemli yıllarını Tolkien uyarlayarak geçiren Jackson, Tolkien’in mirasçılarının izni olmadan yazarın yeni bir uyarlamasının mümkün olmadığını söyledi: “Profesör Tolkien’ın yazılarının hakları mirasçılarının elinde. Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’nin uyarlama hakları 1960 sonlarında Tolkien tarafından satılmıştı. Bu yüzden de Tolkien mirasçılarının izni olmadan yeni bir Tolkien uyarlaması olamaz.” Ünlü yazarın oğlu Christopher Tolkien, 2012’de Le Monde’a verdiği bir söyleşi babasının eserlerinin ‘ürünleştirilmesi’nden duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği için diğer kitaplarının haklarının satılacağı düşünülmüyor. Jackson ise yeni film projeleriyle ilgili bir soruya, 10 yılını Orta Dünya’yı sinemaya aktarmakla geçirdiğini ve şimdi plaja gitmek istediğini söyleyerek yanıt verdi.Üçe bölünen ‘Hobbit’in son filmi Türkiye’de “Hobbit: Beş Ordunun Savaşı” 17 Aralık’ta gösterime girecek.Milliyet Sanat
James Bond'un Yeni Filmi: Spectre
James Bond'un yeni macerasının çekimleri 8 Aralık'ta başlıyor. 2015 yılının Kasım ayında vizyona girmesi beklenen yeni James Bond filminin yapımcıları, yeni serinin ismini ve oyuncuları İngiltere'de düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı.Radikal'deki habere göre, James Bond serisinin 24'üncü filmini çekecek olan Sam Mendes, 'James Bond' karakterine eşlik edecek oyuncuların isimlerini açıkladı. James Bond filminde Daniel Craig'e karşı kötü karekter için kameranın karşısına geçecek isim Zincirsiz ve Soysuzlar Çetesi'ndeki oyunculuğuyla tanıdığımız Alman aktör Christoph Waltz olacak.Ünlü Fransız oyuncu Monica Bellucci ile Mavi En Sıcak Renktir filmindeki performansıyla Altın Palmiye kazanan Lea Seydoux ise yeni Bond kızları oldu.
Reklam