Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yeni İşin İlk Haftasında Karşılaştığımız, Hevesimizi Kursağımızda Bırakan 21 Talihsizlik
Yeni iş iyilik güzellik demek. Hayırlı olsun tabii ama bir de yeni iş ortamında karşılaştığımız alışma döneminin cilveleri var ki evlerden ırak! Sizin için yeni işin ilk haftasında başınıza gelebilecek 21 talihsizliği derledik...
1. Getirmeniz gereken tek belgeyi unutmuş olmak.
2. Çantanızdan abuk subuk bir şeyin düşmesi.
Özellikle açık ofislerde tamir olunmaz bir utanca sebebiyet veren durum. Saç maşasından kondoma kadar yolu var; kaç kere dedik taşımayın şöyle saçma sapan şeyleri yanınızda!
3. Yanlışlıkla başkasının kahve kupasını kullanmak.
Elinizde bardağınız çay içerken birinin size doğru yaklaşıp 'Yalnız o benim kupam!' dediğini duyar gibiyim... Kalorifer peteğinin arasına saklanma hissi verir vallahi.
4. Yanlışlıkla başkasının yerine oturmak.
Herhalde kendinizi en son üniversiteye hazırlanırken dershanede böyle hissettiniz. Siz siz olun, boş gördüğünüz hiçbir yere gerekli ve kapsamlı araştırmayı yapmadan oturmayın!
5. Yaş ortalamasının aşşırı yüksek olması!
Siz kendiniz gibi gençlerle, cıvıl cıvıl bir iş ortamı beklerken; kendinizi emekliler lokalinde bulursunuz. İşin kötüsü, bu sefer hakkaten yapacak hiçbir şey yok...
6. Etrafı şöyle bir süzdüğünüzde, gereksiz abartılı giyindiğinizi fark etmek.
Kaç kaç kaç... Kurumsal dediniz, ofis dediniz, dar etekleri topukluları çektiniz tabii ama kazın ayağı maalesef öyle değil. Mecbur bütün gün İsveç prensesi gibi dolaşacaksınız ortalarda.
7. Kıdemli olduğunu henüz bilmediğiniz kişilerle laubali olma girişimleri.
Birkaç saat sonra insanların malum kişiye bey veya hanım diye hitap ettiğini fark ettiğiniz an mazi gözünüzde acımasızca canlanır. Ne gerek vardı koskoca insanla 'Naber canım yeaa' ya bağlamaya. Ah ki ne ah.
8. Babil'in Asma Bahçeleri dururken sefil gibi kapı önünde sigara içmek.
Kimse göstermemiş ki mis gibi sigara alanlarının olduğunu, siz de edebinizden adabınızdan kapı önüne inmişsiniz. İnip çıktığınız katlara yazık ne diyelim...
9. Sempatik görüneceğim diye histerik gülücükler saçmak.
Her gördüğünüzle selamlaşıp, farkında olmadan samimiyetsiz ve abartılı gülücükler saçarsınız. Anlıyorum tabii insanlar sizi sevsin istiyorsunuz ama zaman, biraz zaman...
10. Ciddi görüneceğim diye somurttukça somurtmak.
Herkes ister, sorumluluk sahibi, ciddi, nerede nasıl davranacağını bilen insan gibi gözükmeyi. Ama böyle surat asarak da olmaz, hadi gülümseyin biraz.
11. Verilen işi tam anlamayıp, sormaya utanmak.
Gelip biri size kısaca anlatır bir şeyler, hı hı dersiniz, aslında o an anladığınızı da düşünürsünüz ama o kişi yanınızdan uzaklaşır uzaklaşmaz kafanızda deli sorular! Ne yapmalı, ne etmeli, bir oyunbazlık bir şeytanlık...
12. Yakınlarınızın insan gibi çiçek yollamak yerine çelenk göndermesi.
Hani ilkokulda anneniz gelip gelip yakanızı düzeltir ya, aynı o durum gibi işte! İyi niyet var ortada kızamıyorsun da ama o utançtan da nasıl kurtulunur ki?
13. Tanıştığınız herkesin ismini birbirine karıştırmak.
İnsanlar sıcakkanlı davranıp gelip kendilerini tanıştırıyorlar güzel güzel, iyi hoş da nasıl hatırlayacağım bu kadar ismi? Ahmet'e Ayşe, Sinan'a Sine demek an meselesi. Tavsiye; bir süre kimseye ismiyle hitap etmeyin.
14. Şirket programından çok önemli bir datayı silmek.
Ay bu çok fena, o an ofisten koşarak uzaklaşıp bir daha dönmeseniz yeri yani. Geçmiş olsun, bir bardak su için.
15. What's App grubuna yollamak üzere "Yeni işim ve ben" temalı selfie çekerken iş arkadaşlarına yakalanmak.
O yargılayıcı bakışlar, o küçükseyici göz devirmeler. Rüyanıza girse korkup uyanırsınız vallahi.
16. Ofise çok daha yakın bir metro ya da otobüs istasyonu olduğunu bilmeden it gibi yürümek.
İlk tarifi alırken birinden öyle duymuşsunuz, her gün tabana kuvvet yürüyorsunuz. Genellikle edindiğiniz ilk arkadaşın verdiği tılsımlı bilgidir; 'Hemen şurda durak var yea. Oha bilmiyor musun?'
17. Siz molaya çıktığınızda herkesin içeri girmesi.
Bunca yıldır sosyalleşmenin en büyük yardımcısı, yalnızlığının en büyük dert ortağı oldu kahve yahut sigara. Ama aksilik bu ya, sen ne zaman bir mola vereyim desen az önce kahkahaları gelen grup içeri yönelir. Boynu büküklük böyle bir şey olsa gerek...
18. Kulaklık takılı zannedip ofise bangır bangır müzik yayını yapmak.
Ya işte Allah kesince kesiyor biliyor musunuz? Kulaklık kulağında, müzik de geliyor, nerden bilesin kulaklığın bağlı olmadığını; sen sanıyorsun ki bir tek sen duyuyorsun.
19. Öğretilen şirket programında sürekli yanlış bir şeylere basıp sistemi kitlemek.
Mecbur deneye yanıla öğreneceksin ama öğrenene kadar çektiklerinden kimse sorumlu değil maalesef. Utana sıkıla bir üstüne gitmek, 'Ben galiba yanlış bir şey yaptım' diye ezilip büzülmek. Çok üzücü ya.
20. Tuvaletin kilidini bir türlü öğrenemeyip sürekli iş görürken basılmak.
Normal kilit, yapabiliyor olmam lazım aslında ama olmuyor! Millete de gidip, 'Ya şu tuvaletin kapısını kitlemeyi öğretir misin?' denmez ki! Hofff, ne çekilmemiş çilem varmış.
21. Ve en acısı: Mesai bitimindeki "İyi akşamlar" nidasınızın boşlukta yankılanışı, gelmeyen cevaplar.
Olmaz olsun böyle kader; bir kişi bile mi cevap vermez! Boynun bükük çıkarsın kapıdan. Ama iyi tarafı neyse ki bugün de bitti ve kesin bir şey varsa o da yarının bugünden kötü olamayacağı.
Yorum Yazın
#11 kabus gibi :D
Sürekli emeklilik muhabbetinin döndüğü bir ortam hayal edin, "Ben şu yıl girişliyim emekli ikramiyesi şu kadar gelecek, vakfa üye olmasaydık sıçtıydık" vs...... Devamını Gör
Bu işin bir tık ilerisi oğlum benim yiyenim var çok hanımefendi, çok güzel :D Hayattan soğuturlar bu emekli psikolojisine girmiş insanlar :D
içim daraldı bana bi şeyler oluyooo