Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Virüs Gizlice Yayıldı! Bir Modern Zaman Hastalığı: Instagram İçin Yaşamak...
Hayat paylaşınca güzel, bu bir gerçek. Ama bir yerde dengeyi kaybettik ve yanlış bir yöne doğru gidiyoruz sanki... Ne dersiniz?
Kimseyi yargılamıyoruz; kendimizi sorguluyoruz. Buyurun içeriğimize.
İnsanlar görülmek, hikayeler anlatılmak, güzellikler de paylaşılmak için var... Buna lafımız yok!
Fotoğraf makinesi icat olduğundan beri tüm ailenin bir araya gelişini, düğünleri, mezuniyetleri ve bebekleri; kısacası tüm güzel anları belgelemek istemedik mi?!
Adeta zamanı dondurmak istermişçesine heyecanla filmi makinemizi ortaya çıkarıp, deklanşöre basılmadan önce de en güzel gülüşümüzü takınarak sevdiklerimize sımsıkı sarılmadık mı?
Elbette yaptık bunları ve çok da güzeldi. Şimdilerde dostlarla buluşunca selfie çekmekten pek de bir farkı yok şöyle bir düşününce... Yani, olmamalı!
Fotoğrafları çekmekle de kalmadık... Evimize gelen misafirlere, fotoğraf albümlerimizi gururla, mutlulukla gösterdik!
Adeta kalbimizin, dünyamızın kapılarını açarcasına...
Şimdilerde Facebook'ta düğün, bebek fotoğrafı gördüğümüzde 'aman ne hava atıyor! Sanki tek çocuk doğuran / evlenen o!' gibi laflar ediyor ve burun kıvırıyoruz. Oysa biri bize fotoğraf albümünü açtığında, içimizden asla 'bana ne bunlardan?!' diye geçirmiyorduk!
Peki ne değişti? Neden eskiden en sevilen şey olan "fotoğraf paylaşımı", şimdilerde bu kadar karışık duygulara sebep olur hale geldi?
Mesele fotoğraf paylaşımının sıklığı mı? Yoksa paylaşılan fotoğrafların -muhtemelen insanların nasıl çıkacaklarını bilmeden ve tek şansları olduğunun farkında olarak çekindikleri- eskisi gibi utangaçlıkla karışık heyecanı içermediğini gördüğümüzden dolayı mı samimiyetsiz buluyoruz?
Geçmiş ve şimdiki zaman fotoğraf paylaşımları arasındaki fark, paylaşım sıklığından ya da kamerayı selfie yapacak şekilde tutan kolumuzdan fazlası...
Değişen şey tam olarak 'ruh'.
Eskiden fotoğraf makinesi ortaya çıktığında en güzel halimize bürünmek ister: Yani gülümserdik!
Ama artık çoğunluğumuz bir selfie çekeceği zaman; suratının en iyi açısını yakalamakla kalmıyor, en sert - şuh bakışını hazırlıyor ve yapay bir özgüvenle karşısındakine göz dağı verircesine bakıyor. Kabul edelim, bu çoğunluk için bir gerçek!
Çünkü artık fotoğraf, evimize alacağımız güvendiğimiz insanlara ve belki de gelecek nesillerimize göstereceğimiz aile albümüne değil; tüm dünyaya sunulacak, yorumlara açık bir platforma, Instagram'a - Facebook'a gidiyor. Bu yüzden geçmişteki fotoğraflar sıcak, dostane yüzler barındırırken; şimdiki zaman selfieleri, dünyaya karşı adeta en sert bakışlarımızı, iddiamızı, hayatta ne kadar başarılı - sağlıklı / güzel - zengin - yenilmez olduğumuzu gösteren savaş maskelerimizden ibaret!
Ayrıca yalan söylüyoruz! Bu bir gerçek!
En güzel mekanlara gittiğimizde onlarca fotoğraf çekiyoruz; bu sadece estetik kaygıdan ve eninde sonunda bir sanat dalı olan fotoğrafın güzel olması için değil - zenginliği, iyi yaşantımızı vurgulaması için!
Bir insan neden sürekli arabasında, hem de uzaklara bakarken, gözlüklerle fotoğraf çeker ki? Eğer maksat sadece 'anı' yaratmaksa?
Bu kadar güzel - yakışıklı olmadığımızı da biliyoruz... Zaten toplumun son derece katı olan güzellik standartlarını, iyice ve anlamsızca yükseltiyoruz!
Son dönemde estetik cerrahlara giden insanların, çektikleri selfieleri göstererek 'selfielerdeki hallerine benzemek istedikleri' haberini bizzat yapmıştık.
Kendimize bunu neden yapıyoruz? Olmayan birini kendimizden yaratıp, sonra ona benzemek istiyoruz! Delilik!
Gösteriş insanların yaradılışlarında daima vardı! Ama gösteriş için böylesine çok fırsat yoktu.
Hristiyanlıkta dahi ölümcül listeye giren 'kibir' günahını düşündüğümüzde; gösterişin ne kadar da eski kökenli olduğunu anlayabiliriz. Adı konulmuş ve kötü bellenmiş bir şekilde en az 2000 yıldır hayatımızda bu 'gösteriş merakı'.
Eskiden insanlar ibadethanelere giderken en güzel kıyafetlerini giyerlermiş zira kısıtlı sosyal etkinliklerden sadece biri buymuş. Yine eskiden insanlar, dilencilere ulu orta yardım ederlermiş. Hadi 'eskiden' kısmını geçelim; Almanya'dan köyüne Mercedes araba ile kasıla kasıla gelen bir gurbetçinin 'gösteriş' dediğimiz hareketi, şu an sosyal medyada paylaşılan binlerce arabalı fotoğraftan farksız!
Sizce gösterişi kabul edilebilir bir hale getirmiş olabilir miyiz?
"Fotoğraf çekebileceğin, check-in yapabileceğin, bir şekilde gösterebileceğin hiçbir imkanın olmasa; yine de o tatile gider miydin?"
Belki de kendimize sormamız gereken soru bu...
"Amacın gerçekten o ilginç hayvanı görmek, incelemek, ona yaklaşmanın ve dokunmanın nasıl bir his olduğunu deneyimlemek mi? Yoksa beraber fotoğraf çekmek mi?"
Biz insanlık olarak, sırf selfie çekeceğiz diye bir yavru yunusu elden ele gezdirerek öldürdük, a dostlar.
O insanların hiçbiri de ruh hastası, psikopat katiller değildi. O insanlar, gösterişi görev bellemiş ve bu hırsla körleşmiş sıradan insanlardı.
Sevgilimizi seviyoruz, çok seviyoruz, tamam... Ama başkalarının da bizi çift olarak sevmesini ve beğenmesini neden istiyoruz?
Aşk elbette ki içte tutulmaz, haykırılmak ister! Ama bunu neden o insana değil de; bir çift olarak başkalarına karşı yapıyoruz?
Ne kadar sevdiğini dünyayla paylaşarak bir insanı onore etmek ayrı; ama neden sürekli 'Ne kadar da mutluyuz' paylaşımlarıyla bunu dünyaya haykırıyoruz?
Yoksa ilişkimiz de o 'mükemmel hayat' tablomuzun içinde sadece bir desen mi? Asla tek bir paylaşım bile yapmayacak olsan, onu asla gösteremeyecek olsan, yine de o insana Instagram fotoğrafının altına yazdığın şeyleri söyler miydin?
Hayranı olduğun ve belki de ömründe sadece bir kere ve birkaç saniyeliğine yakından görebileceğin o sanatçı yanındayken; neden ona bakmak, sarılmak yerine fotoğraf çekiyorsun?
O kalbine değen sanat eserlerini üreten insanın gözlerinin içine bakma şansın varken, ona hala bir ekrandan bakıyorsun! Bu delilik!
Hayati risk dahi taşıyan ekstrem sporların bile vazgeçilmez bir aksesuarı kamera olmuş ve sen o manzaraya değil, kameraya bakıyorsun!
Üstelik de poz veriyorsun!
Bu sonra Instagram hesabında senin o 'cesur, hayatı dolu dolu yaşayan ve zengin' imajını destekleyecek. Ama belki yükseklerden yeryüzüne doğru bakarken farklı bir duygu yakalarsın ve her şeyin ne kadar da küçük olduğunu hissedersin, ha?
O hayvanı zaten Youtube'da defalarca izleyebilirsin! Makineni bırak ve bu tuhaf, nadir bulunan hayvana bak, dokun, deneyimle!
Haksız mıyız?
İyi insanlarız, sadece oyunu kuralına göre oynuyoruz, hem zaten herkes yapıyor...
Ama denge hiç anlamadan şaşıyor ve insan bazen gösteriş merakına kapılabiliyor. O telefonları biraz bıraksak hiç fena olmayacak!
Yorum Yazın
''Instagram kullanıyor musun?'' sorusuna ''hayır'' cevabını verdiğimde insanların bana acıyormuş gibi bakmasına katlanamıyorum. Kusura bakmayın ama gerçeğin ... Devamını Gör
Aynen Aynı durumdayiz
tam sinir olduğum şey. Doğa yürüyüşüne gitmekten vazgeçirmişlerdi beni. Kimsenin doğa, temiz hava umurunda değil. 1 günde 3 kıyafet değişen gördüm. Tabi he... Devamını Gör
Bu içerik çok hoşuma gitti herkese cevap yazıyorum 😂 size sonuna kadar katılıyorum. Instagram a bakilirsa herkes mutlu herkes zengin... aciyorum bu insanlar... Devamını Gör
katılıyorum ve bazı kişilere gerçekten anlam veremiyorum.