Üstünden Yıllar Geçmesine Rağmen Yaprak Dökümü'nü Tekrar Tekrar İzlememizin Asıl Sebebi Ne?
Üstünden Yıllar Geçmesine Rağmen Yaprak Dökümü'nü Tekrar Tekrar İzlememizin Asıl Sebebi Ne?
Türk dizi tarihinin efsaneleri arasında yer alan Yaprak Dökümü, her bir karakteriyle hafızalarımıza kazınan bambaşka bir başyapıt olmayı başardı. Prime time'da yayınlandığı dönem olduğu kadar, üstünden yıllar geçmesine rağmen hala her izlediğimizde aynı etkiyi yaratabilen bir dizi bulmak çok da kolay değil. Tüm repliklerini ezberlememize rağmen izlemeye doyamamak ayrı bir seviye elbette.
Peki ama biz neden aynı diziyi, Yaprak Dökümü'nü tekrar tekrar izliyoruz? Buyurun birlikte düşünelim...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Reşat Nuri Güntekin'in aynı adlı eserinden ekrana uyarlanan Yaprak Dökümü, 2006-2010 yılları arası toplam 5 sezon ekrana gelmişti.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Ali Rıza Bey'inden tutun da Ayşe'ye kadar her bir karakter hafızamızda fazlasıyla yer etti. Bu izlediğimiz aile hepimizin ailesi gibi oldu olmasına ama bu kadar kaos, entrika ve ihanet hepimiz için fazla elbette.
Necla ve Leyla'nın çatışmalı ama birbirlerinden vazgeçemedikleri kardeş ilişkisi, Ali Rıza Bey'in her daim içinde bir yerlerde hazır tuttuğu tribi, Hayriye Hanım'ın "Ağzımızın tadı kaçmasın" diye diye tat tuz bırakmadığı karakteri, Ferhunde'nin lugatımıza "Ferhunde gibi gelin" tabirini kazandırdığı tüm tavırları tek bir ailede kolay kolay bulunabilecek şeyler değil aslında.
Ama finalinin üstünden 14 yıl geçen bu diziyi hemen her fırsatta tekrar tekrar izliyoruz. Hem de bunu izleyecek başka bir şey bulamamaktan değil, sırf canımız tekrar izlemek istediği için yapıyoruz.
Reytinglerini birer birer ezberlediğimiz bu diziyi ısrarla tekrar izlemek istememizdeki motivasyon tam olarak ne? Buyurun birlikte karar verelim!
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Öncelikle şunu belirtelim, hepsi tek bir seferde bir ailede bulunamaz gibi gelen tüm bu felaketler, toplu halde olmasa da birer birer hayatlarımızda yer alıyor.
Ayrıca burada yaşananlar gerçek... Yani başka dizilerde izlediğimiz o ütopik hayatlar değil, hayatın içinde karşımıza çıkan pek çok durumla da bu dizide karşılaşıyoruz.
Aşk demişken, hayatınızda Oğuz ve Leyla'nın ilişkisi kadar toksik kaç ilişki gördünüz? Hepimiz izlerken Leyla'ya deli gibi kızsak da belki hayatımızın bir döneminde benzer hataları yapmışızdır.
Hadi biraz da itiraf edelim... Her sahnesinde ayrı kızsak da zaman zaman Ferhunde'ye hak verdiğimiz anlar da mutlaka olmuştur. Hatta üstünden geçen 14 yılın ardından şimdilerde yapılan editlerde Ferhunde'nin bazı konularda haklılığı ısrarla gün yüzüne çıkarılıyor.
Kızılıyor, küsülüyor, terk ediliyor ama sonunda bir şekilde bir araya geliniyor. Ne kadar tanıdık değil mi? Bu hikaye hepimiz için biraz da bu, bizim geçmişe duyduğumuz özlemin de bir yansıması aynı zamanda.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Hatta belki de biraz şükür sebebi. Yani "Böyle hayatlar var da biz en azından daha mutlusunu yaşıyoruz" hissi de veriyor bir şekilde. Sizin düşünceniz ne, repliklerini ezberlemenize rağmen neden ısrarla izlemeyi tercih ediyorsunuz?
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın