Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Tarihin Tanık Olduğu En Gizemli Seri Katil Hikayesi: Heilbronn Hayaleti
Tarih birçok seri katile ve cinayet hikayelerine tanıklık etti. Her seri katil hikayesinin kendine özgü ilginç yanları vardı; ancak Heilbronn Hayaleti'nin hikayesi hepsinden çok daha şaşırtıcı.
Hemen 'Filmi çekilse efsaneler arasına girer' diyeceğiniz türden olan bu uzun soluklu hikayenin detaylarına geçelim.
Hikayemizin baş kahramanı olan seri katil "Heilbronn Hayaleti", bir diğer adıyla "Yüzü Olmayan Kadın" olarak biliniyor.
Burada tam 16 yıllık bir süreçten ve cinayetten soygunculuğa kadar uzanan geniş bir suç yelpazesinden bahsediyoruz.
Üstelik bu kadarla da sınırlı değil, katil tüm bunları tek bir ülkede yapmıyor: İzlerine Avusturya, Fransa ve Almanya'daki bir çok suç olayında rastlanıyor.
Yani karşımızda yıllarca yakalanamayan, her türlü suçu işleyen, ülke ülke gezen bir kadın seri katil bulunuyor. Varın yarattığı dehşeti siz tahmin edin.
Hikayeyin detaylarına girmeye başlayalım: Katile dair ilk izlere 2001 yılında rastlanıyor.
Öncelikle, 1993'ün Mayıs ayında Almanya'da 62 yaşındaki bir kadın boğularak öldürülüyor. Bu cinayet sonrasında katille ilgili uzun bir soruşturma dönemi başlatılıyor; fakat hiçbir sonuç alınamıyor ve dava kapatılıyor. 2001 yılına gelindiğinde ise Almanya'nın Freiburg şehrinde yine boğularak öldürülen 61 yaşındaki bir adamın evinden alınan DNA örnekleri, benzer olmalarından dolayı 8 yıl önce işlenen cinayet mahallinden alınan nesnelerin üzerindeki DNA örnekleriyle karşılaştırılıyor. DNA'ların uyuştuğu fark edilince polisler ortada 8 yıldır dolaşan bir katilin var olduğunu anlıyorlar.
Yine aynı sene içerisinde bu sefer bir soygun olayı sonrasında toplanan DNA örneklerinin katilinkiyle uyuştuğu fark ediliyor. Aynı zamanda o bölgedeki bir çöp konteynırında eroin içeren bir şırınga tespit ediliyor; üzerindeki izlerin katile ait olduğu anlaşılıyor. Tüm bu kanıtlar sonrasında polis ekipleri, uyuşturucu problemi olan, hırsızlık ve soyguna bulaşan ve yaşlı insanları öldüren bir suçluyla karşı karşıya kaldıklarını anlıyor.
Takip eden süreç içerisinde hayalet katile dair kanıtlar artmaya devam ediyor.
2004 yılında bir soygunda kullanılan oyuncak silahın üzerinde, 2006 yılında bir soygun esnasında camı kırmak için kullanılan bir taşın üzerinde ve yine 2006'da soyulan bir dişçinin camında her defasında katilin izlerine rastlanıyor.
Olay bunlarla da sınırlı kalmıyor, 2003-2007 yılları arasında tam 20 araba hırsızlığı olayında hayalet suçlunun DNA izlerine ulaşılıyor. Hal böyle olunca polisler suçlunun zaman içerisinde önce cinayetten soygunculuğa, sonra da araba hırsızlığına kaydığını düşünüyor. Olaylar iyice ciddiye binince tüm Avrupa genelinde birçok suçlu profili oluşturma uzmanı tam 16 bin saat ekstra mesai yaparak suçluyu bulmaya çalışmak zorunda kalıyor.
2007-2008 yıllarında "Yüzü Olmayan Kadın"ın suç yönelimi bir kere daha değişiyor.
Bu yıllarda suçlu, tekrar soygunculuğa dönüyor. 5 farklı ev soygununda katilin DNA izlerine rastlanıyor. Sonrasında yönelimi tekrar değişiyor ve tekrar daha fazla şiddete başvurmaya başladığı fark ediliyor. İlk olarak bir kadının dövülüp soyulduğu bir olayda, sonrasında ise ölü bir hemşirenin arabasında katilin izleri bulunuyor.
Katil hiç hız kesmeden suçlarına devam etmiş olacak ki, kısa bir süre sonra da 22 yaşındayken öldürülen Alman bir polis memurunun cinayetinde rastlanılan izler yine ta kendisini işaret ediyor. Tüm bunlara ek olarak da içerisinde 3 ceset bulunan bir araçta da bu kadının DNA izleri tespit ediliyor.
16 yıllık bir süreç, 40'tan fazla suç, 6 cinayet... DNA izleri haricinde en ufak bir ipucu yok!
Bu noktada işleri ilginçleştiren bir gelişme ise olayların görgü tanıklarından bazılarının, suçu işleyen kişinin erkeğe benzediğini söylemeleri oluyor. Polis DNA sonuçlarına daha çok güvendiği için, görgü tanıklarının da yanılma ihtimallerinin yüksek olmasını hesaba katarak bu ifadeleri çok önemsemiyor.
Olay tüm Avrupa'da duyuluyor. Medya tarafından 'Yüz yılın en gizemli seri katili' ilan edilen bu kadın, beraberinde bir çok soruyu sorduruyor: 'Tek bir kadın, onlarca farklı yöntem kullanarak ve her defasında arkasında sadece DNA izi bırakmayı başararak tüm bu suçları nasıl işliyor?'
2009 yılında kadının peşine düşmesi için en iyi görevlilerden oluşan özel bir tim oluşturuluyor, ancak 3 ay sonra hiçbir ipucu bulunamayınca tim dağıtılıyor. Daha sonrasında katilin yeriyle ilgili bir bilgisi olanlara, haber vermeleri ve sonrasında katilin yakalanması durumunda 300,000 euro ödül vaat ediliyor. Yine hiçbir sonuç çıkmıyor.
Ve tüm bu karanlık süreç sonrasında, olayın sürpriz bir şekilde çözüme kavuşturulduğu döneme geliyoruz.
2009'un Mart ayında, polisler Fransa'da bir yangında ölen bir adamın kimliğini belirlemek için DNA örnekleri topluyor. Adamdan alınan DNA örnekleri analiz edildiğinde, oldukça şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkıyor. Çünkü sonuçlar sonrasında gelen profil bir kadına ait, üstelik yıllardır aranılan o hayalet kadına.
Şimdi kafada şimşekler çaktı mı, bilmiyoruz. Ancak çakmadıysa, olayı iyice aydınlatalım:
Polisler bu sonuçlar sonrasında hemen yeni bir ekipman kullanarak tekrar adamdan DNA örnekleri topluyor, ve bu sefer doğruya ulaşıyor; gelen profil bir erkeğe ait. Tüm bu durumlar sonucu polisler, DNA örneklerini toplamaya yarayan papix, yani daha iyi bildiğimiz adıyla kulak temizleme çubuklarının, muhtemelen üretildikleri fabrikadaki bir kadın nedeniyle kontamine olduğunu anlıyor.
Yani özetle; kullanılan bu çubukların hepsine kadının DNA'sının bulaşmış olduğu anlaşılıyor.
Olay araştırılınca gerçekten de tüm bu DNA'ların, çubuklar üzerine Avusturya'daki üretici fabrikada çalışan bir kadından geçtiği tespit ediliyor. Fabrika durumu 'Ürünlerimiz son derece sterildir, ancak sterilizasyon işlemi bakteri ve virüsleri yok etmesine rağmen DNA'ları silemiyor. Zaten ürünlerimizin DNA toplanmasında kullanılabileceklerine dair resmi bir belgemiz de yok.' diyerek açıklıyor.
Firmanın birçok farklı polis karakoluna bu çubuklardan göndermesi de farklı farklı ülkelerde aynı izlere rastlanmasını açıklıyor. Özetle yıllar alan, 40 farklı dava için, on binlerce saat fazladan mesai yapılarak verilen tüm emekler, hayalet katilin gerçekten de bir hayalden ibaret olduğunun anlaşılmasıyla boşa gidiyor.
Böylece de tarihin gördüğü en ilginç suçlulardan biri olan, aslında var bile olmayan 'Yüzü Olmayan Kadın' da adını tarihe yazdırıyor.
Yorum Yazın
ben tekbir DNA'yı kopyalayan ve hedef şaşırtmak için olay yerlerine bırakan bir suç örgütü olarak düşünmüştüm.
nefret ettim onca emek yazık salaklık işte