Selda Terek Yazio: Emoji Çılgınlığı! Ne Onunla Ne de Onsuz...
Emojilerin, ilk olarak 1999 yılında, Shigetaka Kurita isimli bir Japon arayüz tasarımcısı tarafından oluşturulduğunu biliyor muydunuz? Kurita bu ikonları arkadaşlarının yüz ifadelerinden ilham alarak Japonya merkezli bir telefon operatörü olan DoCoMo’nun mobil platformu için üretmiş. Dijital ortamda yüzlerce ikon tasarlamış. Bu ikonlar başta arkadaşları arasında popüler olmuş, daha sonra da tüm Japonya’ya yayılmış. Sonrası malum; yaygın kullanımı, yazılım şirketlerinin bu ikonları telefonlarla beraber yaymasıyla gerçekleşti ve neredeyse emojisiz iletişim kuramaz olduk. Apple bu konuda da bir dünya markası oldu.
Her gün kullandığımız, onlarca mesaja rahatlıkla bıraktığımız bu ifadeler sayesinde aslında işimiz kolaylaştı. Önceden belki basit bir hoşluk, bir hobi gibiydi bu ikonların kullanımı ama artık dijital ortamı mekaniklikten kurtarıp şirin kılan ve iletişimi kolaylaştıran bir özellik.
Yalnız, hep söylerim; her şey dozunda güzel! İfrat kötü şey.
Emojiler hayatımıza girdi gireli yazışmalar tadından yenmiyor, iyi güzel. Seneler önce, iletişim dersleri verdiğim yıllarda, “Aman ha, yazışarak anlaşmaya çalışmayın; vücut dili, yüz ifadesi olmadığı için yanlış anlaşılmanız kaçınılmaz olur, kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Üstelik sizi anlayacak kişinin hangi ruh halinde olduğunu bilmiyorsanız, yazılı iletişimden kaçının, herkes başkasını kendi filtresinden süzerek anlıyor.” derdim. Oysa şimdi diyorum ki “Emojiyi doğru kullan, satırlarca mesaj yazmaktan kurtul.”
Ancaaak sadede gelecek olursak, ifrata kaçmış olan bu emoji kullanımı bazı kişileri çıldırmanın eşiğine getirmiş durumda. Ben de onlardan biriyim. Örneğin aşağıdaki emojiye tahammülüm yok. Psikolojik bir durumum olabilir, tamam kabul ama var mı var.
Yakın dostlarım bunu kullanmazlar benimle yazışırlarken.
Bir de bu var. Yazışmalar kalpli öpücük olmadan bitmez, bitemez oldu.
Tek kaşını kaldırmış, söylenene inanmaz, külyutmaz ifadesi ise ayrı bir vaka. Sırf bu emojiyi eşine gönderdi diye “Vay sen bana inanmıyor musun, güvenmiyor musun?” diye kavga çıkaran insanlar tanıyorum.
Ya bu dil çıkaran deli? Kendi esprilerinizle dalga geçmek için ideal. Hatta en zararsız emojilerden ama patronunuza yanlışlıkla göndermeyin derim. Eli kayıp patronuna bunu gönderen birinin fırça yemesi ihtimal dahilinde. Nitekim böyle bir vaka biliyorum. Çocukcağız lakaytlıkla suçlanmıştı, oysa sadece parmakları kalındı.
Bu gülmekten kırılan emojiyi arkadaşının eşinin vefatı üzerine bir taziye mesajının sonuna ekleyen kişi, gözleri iyi görmeyen yaşlı biriydi. Uyarıldığında çok üzülmüştü kadıncağız.
İşte en sevdiklerimden ikisi... Şaşırmayı seviyorum galiba. Genelde ikisini beraber kullanırım.
Bir roman yazarı olarak diyorum ki, romanlarda bu emojileri kullansak işimiz kolaylaşırdı. Hem de nasıl. Böyle bir deneme yapsam mı acaba?
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın