Görüş Bildir
Haberler
Notaları Dans Ettiren Adam: Tuluyhan Uğurlu

etiket Notaları Dans Ettiren Adam: Tuluyhan Uğurlu

Meral Velibeyoğlu
15.09.2022 - 17:39

Sarı lüleleri ve mavi gözleri ile Rönesans tablolarından fırlamışçasına, yüzündeki gülümsemesi ile Mezopotamya’nın ruhunu yansıtan, muhteşem bir Türkçe’ye hakim, tam bir İstanbul beyefendisi, bana göre başka gezegenden Dünya’ya ışınlanmış, kendisine göre tam bir yurdum insanı… bu toprakların altın çocuğu, piyanist ve besteci Tuluyhan Uğurlu ile sohbetimizde her şeyi konuştuk. 

Çocukluğundan, Nemrut dağındaki konserine, aşktan ahit sandığına, Serdar Ortaç’tan başarıya …. daha neler neler!

Samimi, tutkulu, açık sözlü, iç görü sahibi, hoşgörülü ve büyük tevazu sahibi sevgili Tuluyhan Uğurlu’ya çok teşekkür ediyorum. 

Eğlenceli, ilham verici ve hayat dersi niteliğinde zamansız bir röportajı oldu.  Keyifli okumalar!

İçeriğin Devamı Aşağıda

"DOĞDUĞUNUZ AİLE KADERİNİZDİR!"

"DOĞDUĞUNUZ AİLE KADERİNİZDİR!"

-Nasıl bir ailede büyüdü Tuluyhan Uğurlu? Genelde aileler çocuğunun “iyi” bir meslek edinmesi ister. Piyanist olmaya kim teşvik etti?

Ailem benim çok sıkıntılı bir aileydi, her gün kavga dövüşle geçiyordu. Babam benim şair ve yazardı. Annem ev hanımıydı, ama piyano çalardı. Annem bütün aristokrasinin her türlü kuralını ve kaidesini bilirdi, Trabzonlu bir ailenin kızıydı. Son derece modern, Cumhuriyet kadını, ama aynı zamanda maneviyatı çok yüksekti. Derinleştiği zaman evde tuhaf şeyler olurdu, örneğin rüyaları çıkardı… Çok özel bir kadındı. Annem, babam genç evlenmişler, ama pek iyi olmamış. Zenginlik içinde fakirlik yaşadılar, bir ara ayrıldılar, 8 sene sonra tekrar evlendiler. 

Annem piyano çalardı. 4 yaşında başladım piyanoya, annem keşfetti zaten beni. Hemen konservatuvara kaydetti. Beni fark edince önce Cemal Reşit Rey’e götürüyor beni ve o da “Bu çocuk uluslararası… Yürü” dedi. “Doğru konservatuvara, oradan da mümkün olduğunca yurt dışına gitsin demiş.” Bana bir tema çaldı rahmetli, Serence Bey yokuşundaki evinde, ben onun üzerine birkaç müzikal cümle kurdum. Hemen komşularını çağırdı ve dedi ki “Gelin, gelin, burada uluslararası bir adam var, çok küçük ama müthiş yeteneği var” dedi.  Müthiş bir doğaçlama yeteneği var” demiş. Doğaçlama çalmamda o anın çok büyük etkisi vardır. O an benim dönüm noktam oldu. 

Bugün konserlerimde seyircilerden beş nota isterim ve bunun üzerine süit, sonat yazarım ya da bir senfoninin piyano partisyonlarını çalarım.  Avrupa’da da bunu çok beğendiler. Tema üzerine varyasyonlar jazzda olması gerekendir, ama sıfırdan oturup çalan çok az insan var. O insanlardan biri de Keith Jarrett’tır. Uzun süre onun etkisi altında kaldım. 

Kutsal kitaptan ayetler çıkınca bana Türk Keith Jarrett’ı derlerdi. 

'HİDAYET OLMAYAN HİÇBİR ŞEY SANAT DEĞİLDİR!' 

-Ben sizin bir çok konserinize geldim,  dinlerken sizi izledim. Çalarken sanki başka bir boyutla bağlantıya geçiyor ve oralara akarken mekan ve zamandan kopuyorsunuz.  Gerçekten öyle bir akışa mı geçiyorsunuz yoksa başka bir matematiği mi var? Ne oluyor o anda? Doğaçlama çalarken nasıl geliyor o ilham?

Onun ne olduğunu asla bilemezsiniz. Adlandırmak çok zor. Kelimelere dökemezsiniz. Neye benziyor biliyor musunuz?  Kuran’ı Kerim’in Yusuf suresinin son ayetine benziyor. Kuran’ı Kerim’in zirvelerinden biridir. Kuran’ın bazı ayetleri tüm insanlık içindir, bazı ayetleri uzay, kainat , bilim içindir, bazı noktaları gerçekten çok zirve noktalardır, ona hiçbir öğreti bugüne kadar ulaşamamıştır. 

-Ne diyor o zirve nokta?

Yusuf kıssasını anlatıyor. Hazreti Yusuf kuyunun dibinden çıkıp Mısır’ın maliye bakanı oluyor. Firavun Akhenaton’un arkadaşı, sağ kolu. Akhenaton ilk tek Tanrı'ya inanan firavun. Neferatiti ‘nin eşi. Akhenaton çok farklı bir adam,  Amon tapınağını kapatıyor ve ruhban sınıfını ortadan kaldırıyor. Yusuf suresinde Yusuf’un hayatını anlattıktan sonra, Allah soruyor, “Ya Muhammet biz sana bunları anlatmasaydık, sen bunları nereden bilecektin?” diyor. 

İlham’a gelince; o da evvelki metinlerde doğru ve gerçek o dönemde ne kalmışsa doğruluğa hidayet ve rahmet bahşeden ilahi bir metindir. Yani bu şu demek: “sanatta bir şey yapıyorsanız şayet ondan evvelkini doğrulamıyorsa, yani benim çaldığım piyano Chopin ‘i doğrulamıyorsa unutun” diyor. “Sen o zincirin bir halkası değilsin' diyor. “Senin ilhamına kirli bir sufle düşmüş ” diyor.  Hidayet ve rahmet bahşetmek çok önemli. İnsanlar beste yapıyorlar, hidayet ve rahmet yok. Dinliyorsun parçayı sıfır. Ne akılda kalan bir melodi var. Ya ritim ağırlıklı, teknoloji ağırlıklı, rahmet yok, kin ve nefret ağırlıklı, nefret geliyor. Bazı besteciler var, onlarda öyle, hidayet olmayan hiç şey sanat değildir.  

'SİZ BİR YERE BAĞLANIYORSUNUZ.... ORADAN DOWLAND EDİYORSUNUZ.' 

-Hidayet ve rahmet size nasıl geliyor?

Sen O'nu bilemezsin, ancak biz sana onu lütfederiz diyor. O bir ham bir nokta. Siz çalışıyorsunuz, beste piyano, devamlı çalışıyorsunuz… bir kanal açılıyor. O sırada yukarıdan geçen bir şeyler var, oradan bazı şeylere temas ediyorsunuz…. Ama o sizin değil. DaVinci ve Michelangelo’da bunu söylüyorlar. Var olanı yontuyoruz, diyorlar. Siz bir yere bağlanıyorsunuz, oradan download ediyorsunuz.

Nörobilimsel olarak biz onu beynin plastisitesine dayandırıyoruz. Beyin neyle meşgul olursa o alan gelişiyor, akışa geçiliyor ve ilham geliyor.

Yaptığın bir şey piyano geleneklerine uygun olacak, onun sınırları içinde kalarak, yeni bir şey yaratacaksın. Eskiden getirdiğin değerleri harmanlıyorsun. “İlhamın ne olduğunu kimse bilemez“, diyor. O ancak Allah’ın emri ile olur. 

'TİPİK ANADOLU ADAMIYIM!'

-Tuluyhan kendini bir cümle ile nasıl tanımlar?

Yurdum insanıyım. Tipik bir Anadolu adamı.

Hiç de tipik değilsiniz?

Anadolu’nun hakkını verelim. Anadolu’da bağlamasını alan köy kahvesine girip çalınca, çıt çıkmaz. Pür dikkat dinler. Anadolu her şeyin beşiği, Mezopotamya’dır.

-Batı müziği eğitimi aldınız ama?

Bir tane de böyle adamınız olsun.

'MÜZİSYENLİK BİR MESLEK DEĞİL, BİR YAŞAM TARZIDIR.'

-Piyanist olmasaydınız, Tuluyhan Uğurlu ne olmak isterdi?

Piyanist olmasaydım, bilmiyorum ne olurdum… Ama astronot olmak isterdim, her erkek çocuğu gibi. Bin defa dünyaya gelsem müzisyen olurum. Müzisyen bir meslek erbabı değildir. Müzisyenlik bir meslek değil, bir yaşam tarzıdır. Sanatçı adam insanlardan farklı yaşar. 

-Bir gününüz nasıl geçer?

Büyük bir ayrıcalık, cennetin yeryüzünde temsili... Trafikte zaman harcamadan, sevmediğim bir iş yerine gitmeden, kimseye hesap vermeden yaşıyorum.

İnsanları sadece konserlerde görüyorum. Dışarı çıktığımda sevdiğim bir sohbet olursa çeker sandalyeye otururum tanımadığım insanların yanına. “İştirak edebilir miyim?” derim, bugüne kadar otuma diyen olmadı. Bu Anadolu’nun erdemleri, sütunlara dayanıp, birbirine laf söyleyerek düşünce aktarımı yapan o bizim canımız İyonyalılardan kalan bir şeydir. O oradan laf atar, o diğer taraftan soru sorar, o da cevap verir.  Bu sokaklarda yaşanıyor. 

'İKİ DEFA DİBİ GÖRDÜM, SIFIRDIM!'

-Çok güzel bir tablo çizdiniz sanatçı hayatının özgürlüğü üzerine. Ben çalışmıyorum, ben bir hayat tarzı yaşıyorum diyorsunuz. Ama ay sonu ödenecek faturalar var, bununla para kazanılabiliyor mu?

İki defa dibi gördüm, sıfırdım. Üç gün sonra kiram vardı ev sahibi atacaktı beni. Bir şey oldu, ideallerinizden taviz vermezseniz Yaradan size yardımcı oluyor.

-Fazla romantik değil mi bu?

Mutlaka bir yerden bir şey olur. Bakın ezan okunuyor, doğru lafın üzerine. (fonda ezan sesi)

"PARA ALAN EMİR ALIR!"

"PARA ALAN EMİR ALIR!"

-Sanatla uğraşmak isteyen gençlere ne tavsiye ederisiniz?

Tuluyhan Uğurlu‘yu kaybetmeyin. O devamlı sizin radarınızda olsun. Beni izlesinler, bana sorsunlar, 24 saat telefonum açık. 

-Şu anda öyle iletişim kuranlar var mı?

Çok var gece 3’te telefon ediyor çocuk, “Abi sana bir şey yaptık sana dinletecektik” diyor. “Heyecanlandık seni aradık” diyor, “Kusura bakma gece üç olmuş“ diyor. Ben ancak varlığımla destek oluyorum. Sahnede onlar için bir sembolüm. Ne sembolü derseniz? Sponsor asla kullanmıyorum. Para alan emir alan diyen biriyim. 

-Mutlaka konservatuar şart ama, değil mi?  

Kesinlikle, piyano keman gitar çalıyorsan, Telemann’ı, Bach’ı bilmeden olmaz. Zaten bir yol ayrımı var, yaşarken o gelince hissediyorsun. Mümkün olduğu kadar çoksesli ve klasik müziği çok iyi öğreneceksin. Hatta Türkiye’de öğrendiğin hiçbir şey; yurtdışına da gideceksin. Orada eğitimi alırken karar vereceksin. 'Ben ne yapacağım?' Avrupa’da yaşıyorsan ve kendi müziğini yapmaya karar verdiysen, Avrupa‘da asla durmayacaksın.  Durmayacaksın, yok çünkü. Anlamazlar. İlla onların bildiği bir şey çalacaksınız. O zaman iyi bir piyanist olup olmadığınızı anlar. Ama Amerika ve Rusya tuşa dokunduğunuzda sizin nasıl bir piyanist olduğunuzu anlar. Sizden Mozart dinlemesi gerekmiyor, tuşa basışınızdan iyi bir piyanist olup olmadığınızı anlarlar. 

'HER GÜN AYNI SAATTE BAŞLAYAN ÇALIŞMADIR BAŞARIYA GİDEN YOL!' 

-Sanatçıların üretkenliği bir noktada duruyor mu? Yaratıcılık devam ediyor mu? Bir süre sonra duruyor sanki.

Ben yeteneklerimin farkındayım ama zafiyetlerimin de farkındayım. İşleyen demir ışıldar. Ağzınızla kuş tutun, dünyanın en kabiliyetli insanı olun hiçbir şey fark etmez. Çalışmadığınız sürece hiçbir şey olmaz. 

-Çok çalışmak üretimde devamlılığı ve başarıyı sağlar mı?

Gençler çok iyi bilsinler, siz başarıya ulaştıracak olan şey günde 8-10 saat deli gibi piyano çalışmak değil, çok çalışmayla başarının bir alakası yok. Çöp, geri dönüşüm kutusu, Yallah….

Her gün aynı saatte başlayan çalışmadır başarıya giden yol! Her gün aynı saatte oturun. İster 8 saat, ister 80 dakika, ister 10 dakika çalışın. Her gün aynı saatte başlamak insanı başarıya götürür. 

'NEMRUT DAĞI'NDAKİ KONSERİMDEN SONRA ŞOK VE DEHŞET!'

-Klasik konser salonları dışında çok farklı mekanlarda konserler veriyorsunuz. En ilginç mekan neresiydi sizin için? Ve başınıza gelen en garip olay neydi?

Bir konserimde elektrikler kesildi, ben çalmaya devam ettim. Doğaçlama çalıyorum, notaya ihtiyacım yok.

İlgisiz alakasız yere sahne kuruyoruz. Benim için en etkilendiğim Afyon Kocatepe’de verdiğim konser oldu, Büyük Taarruzun başladığı yer ve başladığı saatte. 

Dünya için Nemrut Dağı’ydı. Dünya için çok önemliydi, çünkü ben oradan Mezopotamya halklarının barış ve  kardeşliğini anlattım. Onun için çaldım, sınırlar kalksın istiyorum. Birçok uluslararası televizyon kanalı canlı bağlandı konsere. Üç gün sonra şok ve dehşet oldu, Bağdat bombalandı. 

'SERDAR ORTAÇ DÜNYANIN EN BEYEFENDİ İNSANIDIR!' 

-Türkçe pop müziği dinler misiniz? Tarkan’ı dinler misiniz mesela?

Tanju Okan dinlemişken, Tarkan’ı dinlemem. Öyle şahane sesi falan yok. Ama yıllarca Sertaç Ortaç’ı eleştirdim ben, müziğini dikkatle dinlememişim. Hatta yıllarca o tayfa (popçular) Serdar Ortaç’la dalga geçtiler. Yalnız Sertaç Ortaç dünyanın en beyefendi insanıdır. Bir dinlemeye gidin. Bir kere bir kız arkadaşı grubu ile bir mekana gittim, girişte beni gördü. Hemen parçasını kesti, benimle ilgili birkaç kelam etti ve sahnesine devam etti. Bu bir erdemdir. 

'ANNEMİ DE, BABAMI DA KONSSER GÜNÜNDE KAYBETTİM.' 

-Hayatınızda yaşadığınız en etkileyici tecrübe nedir? 

Annemi de, babamı da konser gününde kaybettim. Bu kadar konser verince bir insan, illa ki bir şeylere denk gelir. Annemi kaybettiğimde Akdeniz albümün tanıtımı olacaktı Aya İrini’de. 

Annem babam hep şunu derdi: “Ölsek dünya yıkılsa çıkıp çalacaksın. Kıyamet kopuyor… Çalacaksın! Çünkü zaten kopacak.”

Babamın ölüm anında İzmir’deydim. Çaldıktan sonra ”Farklı bir ruh halindeyim babamı kaybettim” dedim.

-“The Show must go on.” diyorsunuz.

Evet …. Misyon devam ediyor. Her insanın bir misyonu var. Misyon nedir? İnsanları düşünmeye ve daha iyi algılamaya yöneltmek. 

-Türkiye’de çok sesli müziğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de çok kabiliyetli çocuklar var. Konserlerimde onları çaldırıyorum. Gittiğim şehirlerde bu genç yeteneklere mutlaka çalmak fırsat veriyorum. 

'KAİNAT ÜÇ SÜTUN ÜZERİNDE DURUYOR!' 

-Dijitalleşme müziği nasıl etkiliyor. Yaratıcılığı insanın elinden alıyor mu? 

Müthiş bir şey. Kainat üç sütun üzerinde duruyor. Akıl, (hikmetli akıl), güzellik ve kuvvet. Dördüncü sütun da sizsiniz. Dünya’daki bütün bilgiler bu sütunlar üzerinde yükseliyor. Siz bu dört sütunun üzerinde bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.  Üzerine bir şeyler ilave etmeye çalışıyorsunuz. Yorumcu ilave edemiyor, besteci var. Bütün bilim böyle ilerliyor. 

-Ben size hayranım. Konserlerinize defalarca geldim. Tuluyhan Uğurlu kimi dinler? Beğendiğiniz veya hayran olduğunuz sanatçı var mı?

Bach, Itri, modern anlayışta müzik yapan Pat Metheny, Keith Jarrett, Chick Corea, Art Tatum. Pat Metheny gitaristtir, ama çok farklı anlayış getirmiştir. Andreas Vollenweider arpe çok farklı bir sound getirmiştir ve tonlamalar çok başkadır. Yeni piyanist adaylara hep şunu söylüyorum: “Kendi tonunuzu bulun!” Bunu çalışmıyor insanlar. Ali mi, Veli mi, kim çalıyor? Kadın mı erkek mi? En önemli nokta bu, size ait bir ton yoksa siz yoksunuz. Yıllarca ben bunu aradım. Yıllarca Keith Jarrett’e benzettiler, çünkü aynı tonda çalardık. Bir müddet sonra kendi yolunuzu buluyorsunuz.

-“Fake it till you make it” yani :)

Evet aynen öyle. Ama tarihte buna historismus deniyor. Kuran’ı Kerim’in tam da bahsettiği şey. Sen kendinden evvelkileri doğrulayacaksın. Gördünüz mü?

'YERYÜZÜNDEKİ EN BÜYÜK GİZEM AHİT SANDIĞININ NEREDE OLDUĞUDUR.' 

-Sizce yeryüzündeki en büyük gizem nedir?

Çok güzel bir soru. Yeryüzündeki en büyük gizem, ahit sandığının nerede olduğudur. 

-Var mı öyle bir sandık? Kimin elindedir? Ne vardır bu sandıkta?

Biz İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bütün hermetik öğretilerin düğümlendiği, buluştuğu nokta. Oluştuğu nokta demiyorum, buluştuğu nokta.

-Belki de Ahit Sandığı İstanbul’da?

İstanbul’da olabilir. Ayasofya çok önemli. 

Sır yoktur, sır gerçektir. Bu dünyaya ait gerçek sır bence Ahit Sandığıdır. 

STANDARTIMI DÜŞÜK BULDU, BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTI! 

-Tuluyhan Uğurlu hiç aşık oldu mu?

Tuluyhan Uğurlu’nun bir tane aşkı var. 6 yaşında aşık oldum, çocukluk aşkım ama ondan bile şu cümleyi duyabiliyorsunuz… Ve orda bitti. “Ya ben burada yaşayamam, ben daha güzel bir yerde, sana daha çok ilham verecek bir manzaralı bir evde yaşamak istiyorum.” dedi. Standardımı düşük buldu. Bu beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı... Ya sanatçının standardı olur mu? Gerçek sanatçı zengin olabilir mi? 

'HER AN KIYAMDAYIZ!'

-Hayatınızda ne eksilmesin?

Her şey ayağa kalktı, kıyamdır. Kıyamet ayağa kalkmadır. Yeni bir şey yaptığınızda ayağa kalmaktır. Yeni bir eser, albüm , konser,  ben aslında sürekli ayağa kalkan bir insanım  Hayatınızda ne eksilmesin diye sorulsa, bu eksilmesin. Her an kıyamdayız. Sanatın kıyam olduğu yerler ve anlar benim için çok önemlidir. 

Tuluyhan Uğurlu iletişim bilgileri:

Instagram

Web

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
9
6
4
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Furkan Aras

mesut Can tomay lan bu bizi mi zikiyonuz

ömer

Hahahaha harbiden o 😅😅

sütlü minüv

İlk Mesut can tomay sandım

V for Valkyr

Din bir akıl hastalığıdır. Dine bulaşırsanız aha böyle kafayı kırarsınız.