Narsisist ve toksik patronların temel özellikleri şunlardır:
1. Genellikle başkalarından onay ve tanınma isterler. Bunun temel nedeni, özgüvenlerinin yüksek ama kırılgan olmasıdır. Sürekli gösteriş yapan patronlar, muhtemelen başkalarının hayranlığını kazanmak için can atarlar.
2. Benmerkezli olma eğilimindedirler. Bu, genellikle başkalarıyla daha az ilgilendikleri ve empatide eksiklikleri olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, kendilerinden başka insanlara karşı gerçek bir ilgi gösterdikleri nadiren görülür.
3. Yüksek düzeyde hak sahibidirler. Narsisistler genellikle belirli ayrıcalıkları hak ediyormuş veya akranlarından daha yüksek statüye sahipmiş gibi davranırlar.
Psikopatiyi sadece aşırı bir kişilik tipi olarak değil de zihinsel bir bozukluk olarak değerlendirilir. Bu bir akıl sağlığı sorunu olarak görülür çünkü çünkü evde, işte, ailede, arkadaşlarla ilgili bozukluklarla ilişkilidir. Hastaneye yatmaya veya hapse atılmaya yol açar. Akıl hastalığıyla ilişkilendirdiğiniz tüm diğer sorunlarla birlikte gelir. Psikopatları farklı kılan tek şey, hayatlarının bir felaket olduğu gerçeğinden dolayı sıkıntılı görünmemeleridir. Davranışlarının diğer insanları nasıl etkilediğine dair içgörüden yoksundurlar.
Psikopatların limbik bölgelerde ve çevresinde yüzde 5 ila 10 oranında azaltılmış gri madde yoğunluğuna sahip olduğunu bulundu [beynin derinliklerinde duygusal işleme için önemli olan bir ağ]. Ve Almanya'daki bir grup benzer bir bulgu yayınladı - limbik sistemi ön loblara bağlayan dokunun bozulduğunu buldular. Ayrıca, duygusal işleme ve ahlaki karar verme sırasında bu devrelerde duyarlılığın azaldığını gösteren birçok çalışma yayınlanmıştır.
Psikopatların, mülkiyet, seks ve uyuşturucu içeren suç faaliyetleri de dahil olmak üzere, ödül aramak için aşırı çaba sarf ettiğini her zaman biliyorduk. Şimdi, bu dürtüsel ve uyarıcı davranışın, ödüllerle ilgili önemli bir beyin alanı olan striatumda genişleme şeklinde nörobiyolojik bir temeli bulundu; tıpkı erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da genişlemiş striatuma. Oysa insan gelişiminde, striatum, çocuk olgunlaştıkça tipik olarak küçülür, bu da psikopatik beynin nasıl geliştiğindeki farklılıklarla ilişkili olabileceğini gösteriyor.
Zira öncü çalışmalardan okuduğum kadarıyla psikopati tedavileri mümkün ve sıklıkla psikopatlarla karşılaştığımda bu çalışmalardan çok cesaret alıyorum. İnsanların, yüksek riskli gençleri [psikopat özellikler geliştirme belirtileri gösteren] alıp onları çeşitli yoğun programlarla tedavi ederek onları tedavi etmeye çalışmaları ve tekrar suç işleme ihtimallerini azalttıkları görülüyor. Büyük bir fark yaratıyor gibi görünen bu tedaviler, cezadan çok olumlu pekiştirmeyi vurgular. Evet, örneğin o sırada hapisteler ve işledikleri suçların cezası bu, ama tesisler onları sadece kötü bir şey yaptıklarında cezalandırmak yerine aslında iyi bir şey yaptıklarında ödüllendiriyor. Personelle olumlu etkileşimde bulunurlarsa, onlara hafta sonu için hücrelerinde bir video oyunu gibi küçük bir ödül verilir. Benzer şekilde, nüfusun bu kesiminde, olumlu pekiştirme kullanırsanız, onlardan yapmalarını istediğiniz şeyi yapmaları çok daha olasıdır.
Benim gözlemime göre şiddete, kavgaya ve savaşa meyilli olan insanlar en korkaklarıdır. Yapıcı düşünme yetisi olmayan ve stratejisini olumluya evriltemeyen, sevgisiz ve eksik insan ancak kaos ve yıkım oluşturup, kendi yıkıcı taktikleriyle güç kazanmaya çalışır. Silahlanma ve savaş, uzun vadeli çözüme ve barışa beyni yetmeyen aptalların uğraşısıdır ve aslında kendini yoketme güdüsünden öteye gitmez. İster doğal olarak psikopatik davranışla ilişkili özelliklere sahip olsunlar, ister, tekrarlanan büyük stres ve travma veya olumsuz olaylara karşı duygusal tepkilerin bir sonucu olarak bu şekilde olsunlar, hepimizin insan ve ister istemez bir şekilde tüm psikolojik tanılarla yoğrulduğumuzu düşündüğümüzde, kendini yıkıcı bir birey olarak devam ettirmek, kendini geliştirmemişliğin bir sonucudur. Statükoyu ve sistemi değiştirmediğimiz sürece de bu böyle sürüp gidecek gibi görünüyor.
İşte bu sebepler dolayısıyla, kavgacı, takımını/çalışanlarını/halkını aşağılayıp, hakaret eden bu yetersiz/berbat kişilikler aslında beyinlerindeki eksiklikler ve yetisizlikleriyle beceriksiz olan bu girişimci (!) / kurumsal / politik liderler, psikopatça eğilimlileri yüzünden çılgınca cesaret ve riskler alabildikleri için bir yere dek şirketler ve devletler tarafından kullanılıp, yıkımları fazlalaştığında şirketten ve toplumdan uzaklaştırılırlar. Yani aslında hiç bir zaman lider olamamış sadece bir süreliğine güce susamış patronlardan ibaretlerdir.
Ve her daim,
bir dahi olarak değil,
psikopat olarak anılırlar.
Instagram
Facebook
Twitter
Yorum Yazın