Mizahın Huysuz Babaannesi! Tüm Mal Varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine Bağışlayan Seyfi Dursunoğlu
Biz o kadar şanslısıyız ki, onun şovlarını televizyon ekranlarından seyredebildik. O kadar şanslıyız ki, onun gibi güzel yürekli bir insanı tanıyabildik. Fakat onun hayat hikayesini çoğu kişi bilmez... Koşun, Huysuz'a misafirliğe gidiyoruz!
O bizim hayatımızda gördüğümüz en enerjik, en komik, en hazırcevap insan olabilir. Bir karakterden öte sanki evimizde yaşayan bir birey ya da kapısını çalınca yüzünü göreceğimiz komşumuz kadar yakın bulduk kendimize yıllarca.
Kimsenin daha önce yapmadığı bir tarzı denemek ve kendine özgü bir üslup oluşturup bunun kanıksanmasını sağlamak, sadece Huysuz Virjin'e ait bir başarı şimdiye kadar.
Fakat bir de bu ruhun içindeki gerçek adam var. Tüm bu cesaretin ve yaratıcılığın mimarı olan müthiş kişilik: Seyfi Dursunoğlu
Ordan bakınca gayet eğlenceli ve kolay bir hayat gibi görenler olabilir; hiç de öyle değil. Onun hayatı başlı başına bir mücadele, adeta bir film senaryosu.
Trabzonlu bir ailenin 7 çocuğundan biri Seyfi Dursunoğlu. Üstelik babası da oldukça mutaassıp bir adam olan Hafız Mehmet Efendi. Hal böyle olunca kendi seçimlerini yaparak yaşamak, onun için mücadelenin başlangıcı olmuş.
Babasının ısrarıyla Heybeliada Askeri Lisesi'ne gidip çakı gibi Deniz Subayı olacakken, okulu bitirmek hiç de içinden gelmemiş ve tazminatını ödeyerek askeri liseden ayrılmış.
Sonra Boğaziçi Lisesi'nin yatılı günleri başlamış. Lise hayatı bitince de İngiliz Filolojisi bölümünde üniversite hayatı başlamış ama o da tam istediği şey değil; onu da yarım bırakmış.
Kim der ki o aslında SSK'ya 18 yılını vermiş bir devlet memuru diye? 18 yıl bir ömür demek! Fakat onun için yeni bir doğuş, yeni bir başlangıç.
Memuriyet yılları aslında büyük bir yoksullukla geçiyor. Bir binanın bodrum katında sıkışık bir hayat yaşayıp evden işe, işten eve giderek karnını doyurmaya çalışıyor. Ev sahibinin evden atmak üzere olduğu bir zaman el açıp duaya başlıyor 'Yarabbim, bu hayat böyle devam edemez. Sen yardım et bana' diye.
Para olmayınca, olmayan bir şey işte, yok! Başlıyor sağa sola sanatçı olarak başvurmaya. Herkes kapı duvar, iş yok!
Memuriyetten gelen para yetmeyince başka bir şeyler daha yapmak için uğraşıyor. Kimse Seyfi Dursunoğlu'na iş vermiyor ama Huysuz Virjin'le tanıştıkları zaman işler baştan aşağı değişiyor.
Rutubetten ciğerlerini solduran memuriyet hayatından istifa ediyor; parıltılı sanat hayatına Huysuz Virjin olarak başlıyor.
Tabii öyle 'Ben geldim' diyip hemen kabul görmüyor. Önce Ramazan eğlencelerinde sahne alıyor, seyirciler tüm koltukları dolduruyor. Sonra İzmir Fuarı'nda sahne almaya başlıyor, her yerde izdiham oluşuyor. Daha işin içinde televizyon yokken koca bir memleket bir şehir efsanesi gibi ondan bahsetmeye başlıyor.
Tek kanal döneminde Öztürk Serengil'in TRT'deki şov programına davet etmesiyle yer yerinden oynuyor.
Yaptığı espriler ve verdiği hazır cevaplar herkesin çok hoşuna gidiyor ve o zamandan itibaren büyük bir hayran kitlesi oluşmaya başlıyor.
80'li yıllarda artık "Huysuz" denildiği zaman yüzü akla gelen bir isim oluyor ve kantolardan oluşan bir plak yapıyor.
Katina'nın Elinde Makası...
O tarihten sonra televizyon kanalları program yapması için birbirleriyle kapışıyor. Hiç haksız değiller çünkü Türkiye'de herkesin sevdiği bir isim olmak o kadar da kolay değil...
Bugüne kadar Huysuz Virjin dışında hiç kimse, birlikte yaşadığı insanları bu kadar iyi tanıyarak ve tamamen kendi üslubunu kullanarak insanları bu kadar eğlendirmemiştir. O kadar ki, kendi verdiği bir röportajda bir izleyicisinin 'Kanserim ve bunu unuttuğum tek yer senin şovun” diye mesaj gönderdiğini bile söylüyor.
Lakin herkes aynı fikirde olmayacak ki, Huysuz Virjin'in televizyon serüveni RTÜK tarafından sonlandırılıyor. Ne kadar üzücü değil mi?
Bu yüzden ekranlarda hep Seyfi Dursunoğlu olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bir kanadı kırık... Söyleyecek şeyleri henüz bitmemişken, insanlar onu sevmelere henüz doyamamışken ve kimsenin ruh sağlığı Huysuz yüzünden zarar görmemişken.
Hem kırgınlığı hem de 86 yaşında olması sebebiyle artık inzivaya çekiliyor. Zaten her zaman evini çok seven bir insan olarak daha da bağlanıyor evine...
Ve bugüne kadar kazandığı tüm parayı, tam tamına 15 Milyon TL'yi gözünü hiç kırpmadan Türkan Saylan'ın kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne miras bırakacağını açıklıyor.
'40 yıldır tek başıma yaşıyorum ve 40 yıldır tek başıma bu parayı kazanıyorum. Paramı ne yapacağım benim bileceğim bir iş. Kimsenin alınmaya gücenmeye hakkı yok” diyor. Daha önce yıllardır yanında çalışan yardımcısına emeklerinin karşılığı olarak lüks bir cip, ev ve arsa alan bir insan o.
Bize yıllardır verdiğin yaşama sevincin, samimiyetin ve çağdaş Türkiye adına yapmış olduğun katkıların için sana ne kadar teşekkür etsek az.
Seni çok ama çok seviyoruz Huysuz Virjin ve sana kocaman sarılıyor, ellerinden öpüyoruz Seyfi Dursunoğlu... Sen bir neslin ruh sağlığını o kadar güzel iyileştirdin ki, hepimiz sana çok şey borçluyuz. Hep bizimle ol!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Bu başlığı görseydi "hoşt köpek babaanne senin anandır" derdi :D
Muhteşem insan..Çağdaşlığı Atatürkcülüğü her zaman savunmuş, Cumhuriyetin ne kadar değerli olduğunu her zaman dile getirmiştir. Bu konu altında yorum yapan ş... Devamını Gör
Her döneme hitap edebilmiş, kendine has bir tarzı olan sanatçı. Büyük hayranıyım yaptığı işin de, bildiğim kadarıyla kişiliğinin de.