Görüş Bildir
Haberler
Marcus Graf Yazio: Parçalanmış Bir Dünyada Hibrit Figürler

etiket Marcus Graf Yazio: Parçalanmış Bir Dünyada Hibrit Figürler

Prof.Dr.Marcus Graf
29.09.2021 - 15:11 Son Güncelleme: 30.09.2021 - 09:22

RAMAZAN CAN 

I AM NEITHER ON THE EARTH NOR IN THE SKY

Anna Laudel Gallery

September 9 – November 18, 2021

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Çağdaş sanat, sanatçının dünyayı günümüzün mevcut tüm iletişim araçlarını ve estetik unsurlarını kullanarak gözden geçirdiği çok katmanlı ve karmaşık bir alandır.

Çağdaş sanat, sanatçının dünyayı günümüzün mevcut tüm iletişim araçlarını ve estetik unsurlarını kullanarak gözden geçirdiği çok katmanlı ve karmaşık bir alandır.

Paul Feyerabend'in “Anything Goes” (Her Şey Uyar) manifestosundan sonra sanat üretimi eklektik, çoğulcu ve heterojen hale geldi. Bu nedenle günümüzde sanatçılar, fikirlerini karşı tarafa en iyi şekilde aktaracağını düşündükleri disiplinler ve teknikler arasında seçimler ve geçişler yapabilmektedirler.

Ramazan Can, farklı disiplinler ve üsluplarla çalışan işte böyle bir sanatçı.

Ramazan Can, farklı disiplinler ve üsluplarla çalışan işte böyle bir sanatçı.

Çok yönlü eserleri, neon işler ve heykeller de dahil olmak üzere resimden kolaja

kadar uzanır. Sıklıkla sanatsal yaklaşımları harmanlayan eserlerinin çoğu, disiplinler arası olarak kabul edilebilir. Yine de sayısız sanat eserini birbiri ile ilişkilendiren ortak temalar ve estetik fikirler söz konusudur. Ham neo-ekspresyonist tarzda çalıştığı figüratif resimlerinin yanı sıra, çoğu zaman geleneksel el yapımı eşyalar ve eski halılar veya kumaşlar gibi malzemeler kırmızı neon ışıklarla birleşir.

Bir diğer seride neon ışık, betondan yapılmış minimal heykelsi formlarla bütünleşir.

Bir diğer seride neon ışık, betondan yapılmış minimal heykelsi formlarla bütünleşir.

Heterojen malzemelerin çatışması, kültürler ve toplumlar içindeki gerilime işaret eden biçimsel bir dinamizm yaratır.

Can, günümüz dünyası hakkında eleştirel bir yorumda bulunmak için sıklıkla tarihi ve bugünü birleştirir.

Can, günümüz dünyası hakkında eleştirel bir yorumda bulunmak için sıklıkla tarihi ve bugünü birleştirir.

Kullandığı Anadolu motifleri ve Şamanizm referansları ile, nostalji veya kitsch tuzağına düşmeden modern dönem öncesi bir mistisizme atıfta bulunur. Tam tersine, geçmişi yorumlaması, bugün hala faydalı olan bazı değerleri ortaya çıkarmayı amaçlar. Bu anlamda onun tarihi ele alışı, çağdaş bir geçmiş nosyonuna işaret eder. Cazip bir bakış açısıyla sanatçı, özel ile umuma açık olanı ve geçmiş ile bugünü birbirine bağlamak için bireysel ve kişisel hikayeleri kültürel tarihle birleştiriyor.

Anna Laudel Gallery'deki Ne Yerdeyim Ne Gökte sergisi, Ramazan Can'ın son yedi yılda ürettiği farklı eser gruplarını izleyici ile buluşturması bakımından retrospektif bir karaktere sahip.

Anna Laudel Gallery'deki Ne Yerdeyim Ne Gökte sergisi, Ramazan Can'ın son yedi yılda ürettiği farklı eser gruplarını izleyici ile buluşturması bakımından retrospektif bir karaktere sahip.

Anadolu göçebe kültürü ve Şamanizm geleneği ile ilgili serilerin yanı sıra, serginin bir bölümünde sergilenen ve sanatçının çeşitli otoportrelerinden oluşan eserler, kimlik kavramını ele alıyor. Bu tür, yapıtlarında önemli bir yere sahip olduğundan, sergide Can'ın kendisi hakkındaki kişisel gerçekleri ele aldığı çok sayıda resim yer alıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Son olarak, Ne Yerdeyim Ne Gökte sergisinde, temellük (kendine mal etme) sanatı üzerine de birçok eser yer alıyor.

Son olarak, Ne Yerdeyim Ne Gökte sergisinde, temellük (kendine mal etme) sanatı üzerine de birçok eser yer alıyor.

Serginin bu bölümünde sergilenen kolaj benzeri işlerde sanatçı, da Vinci ve Manet gibi büyük ustaların mevcut eserlerinin fotoğraf reprodüksiyonlarını kullanarak, resmedilen figürlerin yüzlerinin üzerini boyuyor.

Serginin ilk bölümünde göçebelik ve Şamanizm kültürünü konu alan heykelsi parçalar yer alıyor. Bu eser grubunda genel olarak iki biçimsel ayrım göze çarpıyor: Ne Yerdeyim ne Gökte'de betonun ana malzeme olarak kullanıldığı heykellerin yanı sıra neon ışıklı eserler de görülüyor. Her iki seride de kullanılan eski halılar, Anadolu kültürüne ve geleneksel el sanatlarına gönderme yapma amacını taşıyor.

Ramazan Can, bu eserinde gelenek ve modernliği bir araya getirerek onlara aynı çerçeve içinde bir buluşma yeri sağlıyor.

Ramazan Can, bu eserinde gelenek ve modernliği bir araya getirerek onlara aynı çerçeve içinde bir buluşma yeri sağlıyor.

İzleyicinin aklına, kırsal kesimden kente göç eden göçebelerin hikâyeleri gelebilir. Nitekim sanatçı, tarih ve günümüz arasındaki güncel çatışmaya etkileyici bir yorum getiriyor. Can, geleneksel kültür ile modern yaşam tarzı arasında günümüzde var olan çekişmeyi yansıtan bir imge bulmuş. Eser, günümüz metropolünde ezici bir toplumsal baskı karşısında bireysel bir kişiliği ifade etmeye yönelik varoluşsal mücadelemizi ortaya koyuyor. Sonuçta eser bize nereye gidersek gidelim ve nerede olursak olalım hep yabancı kaldığımızı hatırlatıyor.

Sanatçının çok sayıda otoportresinin yer aldığı serginin ikinci bölümü, kimlik nosyonunu ele alıyor.

Sanatçının çok sayıda otoportresinin yer aldığı serginin ikinci bölümü, kimlik nosyonunu ele alıyor.

Gerçi resimler asla natüralist veya gerçekçi değiller. Sanatçının etkileyici üslubu, koyu renk boya kullanımı ve radikal tek kat boya ile boyama tekniği ile eserler, genel olarak modern insanın psikolojik durumunu yansıtıyor. Aslında bunlar hepimizin portreleri. İzleyicinin kendini kalın boya katmanları arasında bulması da bundandır. Daha Güzel Olma Arzusu (2021) çalışmasında olduğu gibi, Can bazen kolaj benzeri bir üslupla çalışıyor. Bu Zamana En Yakın (2021) gibi diğer portrelerde ise, sanatçı neo-dışavurumcu bir tarzda resim yapıyor.

Serginin üçüncü ve son bölümü, sanatı kendine mal etme (temellük) bağlamında resimsel kolajları ele alıyor.

Serginin üçüncü ve son bölümü, sanatı kendine mal etme (temellük) bağlamında resimsel kolajları ele alıyor.

Ramazan Can bu seride, tarihin tanınmış ustalarının eserlerinin üzerini kısmi olarak boya ile kaplıyor. Da Vinci, Raphael, Dürer ya da Manet gibi dev ustaların yarattığı ikonik tablolarda, portrelerdeki bireylerin yüzlerinin yerini Can'ın yaptığı alternatif kafalar alıyor.

Ramazan Can sanat tarihi hakkında yorumda bulunmaktansa, tasvir edilen kişinin ruhsal durumunu ortaya koymaya çalışıyor.

Ramazan Can sanat tarihi hakkında yorumda bulunmaktansa, tasvir edilen kişinin ruhsal durumunu ortaya koymaya çalışıyor.

Umutsuzca dünyamızda bir yer bulmayı hedefleyen hibrit figürler ortaya çıkıyor. Elbette seçilen orijinaller geçmişin güzel ve idealize edilmiş fikirlerini içeriyor. Yine de Can'ın yorumları, bu eski tablolara yeni bir hayat ve yeni bir anlam kazandırıyor. Sanatçı, bugüne dair güçlü eleştirel yaklaşımlarda bulunmak için geçmişi remiks yaparcasına bir üslupla yeniden canlandırıyor. Can’ın resimlerinin olağanüstü estetik anlamının nedeni budur.

Ramazan Can, geçmişle bugünü nasıl harmanlayacağını ve dünyevi olanı ilahi olanla nasıl ilişkilendireceğini bilen çağdaş sanatçılar için müthiş bir örnektir. Can, geçmişi bugünle bağdaştırarak, pop kültürü elitist kültürle birleştirerek, kitsch'i sanatla karıştırarak ve halk sanatı ile güzel sanatlar arasında bağlantı kurarak, günümüzün çılgın dünyasını polemik yaratmadan veya didaktik olmadan cazibeli bir şekilde eleştirmenin yolunu buluyor. Ürettiği tüm büyüleyici eserlerinde, kişisel olan politik olanla buluşuyor ve özel olan umuma açılıyor ve böylece hepimizin ilişki kurabileceği sanat eserleri ortaya çıkıyor. Daha ne isteyebiliriz ki…

Instagram

Facebook

Linkedln

Twitter

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
10
5
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın