Görüş Bildir
Haberler
Kanımız Dondu! Herkesin Hafızasına Kazınan Dünyanın En Büyük Gemi Enkazı Titanik ile İlgili 10 Gerçek

etiket Kanımız Dondu! Herkesin Hafızasına Kazınan Dünyanın En Büyük Gemi Enkazı Titanik ile İlgili 10 Gerçek

Mert Akol
13.02.2019 - 12:31 Son Güncelleme: 14.02.2019 - 17:59

Şüphesiz dünyanın en meşhur gemi enkazı olan Titanik, 107 yıl sonra bile her yaştan insanı etkilemeyi başaran bir trajedi. O gece yaşananları düşünmek bile insanın kanını dondurmaya yeterliyken, insanların başlarından geçenler ise hiçbir kitaba sığmaz.

Titanik'in trajik sonu bugün bile tam anlayamadığımız, dehşet verici ve gizemli bir olay. O korkunç geceyle ilgili bütün bilgiye sahipmişiz gibi görünse de Titanik ile ilgili yeni keşifler yapılmaya devam ediliyor. İşte Titanik ile ilgili 10 tüyler ürpetici gerçek...

Kaynak: http://listverse.com/2019/01/23/10-ee...
İçeriğin Devamı Aşağıda

10. Bir ayakkabı mezarlığı:

10. Bir ayakkabı mezarlığı:

Kazanın 100. yılında yayınlanan bu fotoğraf Titanik'in yattığı derinliklerde, okyanus tabanında çekildi. Ayakkabıların birbirine bu kadar yakın bulunması bir zamanlar birinin üstünde olduklarını ama kalıntıların yok olduğunu gösteriyor.

Kaza yerini defalarca gören film yapımcısı James Cameron, bu derinliklerde kemiklerin çok hızlı çözündüğünü ve bu nedenle hiç insan kalıntısı bulunamadığını söylüyor.

Kaza yerini defalarca gören film yapımcısı James Cameron, bu derinliklerde kemiklerin çok hızlı çözündüğünü ve bu nedenle hiç insan kalıntısı bulunamadığını söylüyor.

Gemiyle birlikte okyanusun derinliklerine gömülen yolculardan geriye sadece giydikleri giysiler veya yanlarındaki eşyalar kaldı. Birbirine bu kadar yakın duran ayakkabıların bulunduğu yerlerin ise yolcuların bedenlerinin en son yattığı yerler olması oldukça mümkün.

9. İkiye bölündüğünün kanıtı:

9. İkiye bölündüğünün kanıtı:

Enkaz, Robert Ballard'ın yol gösterdiği bir ekip tarafından 1985 yılında bulunmasıyla gemi yola çıktığından beri ilk kez görülmüştü. Bu, geminin ikiye bölünüp bölünmediğiyle ilgili 73 yıllık bir tartışmanın da sonu demekti. Gemi iki parça halinde bulundu ve o süre boyunca göz ardı edilen yargıyı doğru çıkardı.

Enkaz bulunana kadar geminin tek parça halinde battığına inanılıyordu.

Enkaz bulunana kadar geminin tek parça halinde battığına inanılıyordu.

Hatta Amerika tarafından gerçekleştirilen soruşturmada da bu şekilde belirtilmişti. Bu şekilde düşünülmesinin sebebiyse White Star Line'ın adını korumaya çalışan üçüncü kaptan Lightoller'ın 'tek parça halinde' battığını söylemesiydi. Buna rağmen bazı yolcular patlamalar duyduklarına ve nasıl olduğunu bilmeseler de geminin ikiye bölündüğüne yemin ettiler.

8. Titanik'in batmadan önce yazılan hikayesi:

8. Titanik'in batmadan önce yazılan hikayesi:

1898 yılında, yazar Morgan Robertson 'Titan Kazası/ Nafile' isimli romanını yazdı. Hikaye tanıdık gelebilir, Titan isimli bir gemi Atlantik üzerinde ilk yolculuğuna çıkıyor ve bir buz dağına çarparak batıyor. Gemide yeterince filika bulunmuyor ve hikayede aynı zamanda 'batması imkansız bir gemi' olarak tanımlanıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bu hikaye Titanik batmadan 14 yıl önce yazıldı.

Bu hikaye Titanik batmadan 14 yıl önce yazıldı.

Bunun üzerine pek çok insan Robertson'ın geleceği görüp göremediğini merak etti, başkalarıysa genelde denizle ilgili yazdığı için neler olabileceğini tahmin edebildiğini ileri sürdü. Belki de gemilerin gün geçtikçe ne kadar büyüdüğünü görünce bu değişimin beraberinde getirdiği tehlikeleri düşündü, buz dağları da bunlardan biriydi. Olaydan sonra ona geleceği görüp göremediği sorulduğundaysa 'Hayır, sadece yazdığım konulara hakimim' dedi.

7. Öylece duran bir melon şapka ve yarısı dolu bir bardak:

7. Öylece duran bir melon şapka ve yarısı dolu bir bardak:

Enkazı ziyaret edenlere göre enkazla ilgili en tüyler ürperten şeylerden biri de bir zamanlar birileri tarafından kullanılan ve şimdiye kadar sahipleri nasıl bıraktıysa öyle duran eşyalardı. Birinci sınıf yolcusu Henry Harper'ın, Titanik'in battığı gece dolabında paltolarının yanında duran melon şapkası gibi. Bu şapkayla ilgili en rahatsızlık veren noktaysa şapkanın bütün olup bitene rağmen tam da Harper'ın bıraktığı yerde duruyor olması.

Başka bir odadaysa lavabonun yanında ait olduğu yeri hiç terk etmemiş bir bardak ve sürahi bulunuyor.

Başka bir odadaysa lavabonun yanında ait olduğu yeri hiç terk etmemiş bir bardak ve sürahi bulunuyor.

Başka bir odadaysa lavabonun yanında ait olduğu yeri hiç terk etmemiş bir bardak ve sürahi bulunuyor. Bardak boş olsaydı odanın suyla dolduğu esnada yüzebilir ve kaybolabilirdi, tam da olması gereken yerde duruyor olması birinin bu bardaktan birkaç yudum aldığı ve dolu haliyle bırakarak odayı terk ettiği anlamına geliyor.

6. Küçük bir anahtar Titanik'i kurtarabilirdi.

6. Küçük bir anahtar Titanik'i kurtarabilirdi.

2007 yılında, yani Titanik battıktan 95 yıl sonra, dışarıdan bakıldığında sıradan görünen bir anahtar açık artırmayla satışa sunuldu. Bu anahtarla ilgili ilginç olan şeyse anahtarın aslında gözcü yerinde bulunan ve içinde dürbün gibi bu çarpışmayı önleyebilecek ekipmanları barındıran dolabı açıyor olmasıydı.

O günlerde dürbünler, gemilerin tehditleri önceden fark etmesi için özellikle önem taşıyordu.

O günlerde dürbünler, gemilerin tehditleri önceden fark etmesi için özellikle önem taşıyordu.

Anahtarın sahibi David Blair Titanik yola çıkmadan kısa zaman önce işten çıkarılmıştı ve hazırlık telaşlarından dolayı anahtarı yerini alan Charles Lightoller'a vermeyi unuttu. Gözlemciler dürbün kullanamadıkları için gözlerine güvenmek zorundaydı, belki de anahtar onlarda olsaydı buz dağını daha önce fark ederek kazayı önleyebilirlerdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

5. Titanik ile ilgili ilk film o battıktan 29 gün sonra çıktı.

5. Titanik ile ilgili ilk film o battıktan 29 gün sonra çıktı.

Zamanın ünlü aktrislerinden olan Dorothy Gibson, henüz okyanus gemisinin batmasının üzerinden bir ay geçmeden Titanik'in batmasıyla ilgili bir filmde oynadı. Bu yeterince tuhaf değilmiş gibi Dorothy Gibson o gece Titanik'teydi ve olup biten her şeyi gördü. Başta aktris olayların çok yeni olmasından dolayı filmde yer almak istememiş olsa da yapımcıları peşini bırakmadı ve Gibson'ı bu filmin çok başarılı olacağını söyleyerek ikna etti.

Film, Gibson'ın çekimler sırasında yaşadığı sinir bozuklukları ve gözyaşlarına rağmen bir haftada tamamlandı.

Film, Gibson'ın çekimler sırasında yaşadığı sinir bozuklukları ve gözyaşlarına rağmen bir haftada tamamlandı.

Yayınlandığındaysa da film hiç hoş karşılanmadı, eleştirmenler stüdyoyu tarihin en trajik olaylarından biriyle ilgili bir filmi olaydan yalnızca bir ay sonra yayınlamaları yüzünden ayıpladı ve herkes Gibson'ın bu olayın kurbanlarından biri olmasına rağmen böyle bir yapımda yer almasını inanılmaz buldu.

4. Ve orkestra çalmaya devam etti.

4. Ve orkestra çalmaya devam etti.

Müzisyenlerin gemi batarken çalmaya devam etmeleri oldukça meşhur bir hikayedir. Bu 8 müzisyenin şefi olan Wallace Hartley, yolcuların sakin kalmalarına yardım etmek için keman çalmaya devam etti. Geminin ve üzerindeki insanların son dakikalarında küçük orkestrayı 'Nearer My God To Thee (Sana Daha Yakınım Tanrı'm)' isimli ezgiyi çalmaları için yönetti. Hartley'nin bedeni iki hafta sonra bulundu, kemanı hala yanındaydı.

Bu keman Hartley'ye nişanlısından bir nişan hediyesiydi.

Bu keman Hartley'ye nişanlısından bir nişan hediyesiydi.

'Wallace'a Maria'dan, nişanlanmamızın şerefine' kelimeleri kazınmıştı. Keman 2006 yılında bir kadının oğlu tarafından bir tavan arasında tekrar ortaya çıkarıldı. Üzerinde W.H.H. yazılı bir kutuda bulunan keman yıllar boyunca evden eve geçmişti. 2013 yılı Mart ayında kemanın aslında Wallace Hartley tarafından Titanik batarken çalınan keman olduğu keşfedildi. Yolculuğu Hartley'nin bedeninin yanında bulunmasıyla başlayan keman yıllar sonra nişanlısına, bunca yıl boyunca başkasıyla evlenmemiş Maria'ya iade edildi.

3. Olaydan sonra buz dağının bir fotoğrafı çekildi.

3. Olaydan sonra buz dağının bir fotoğrafı çekildi.

15 Nisan 1912 tarihinde yola çıkan SMS Prinz Adalbert isimli bir okyanus gemisinin idare memuru güneşin doğmasıyla bir buz dağının üzerinde ilginç bir şey fark etti. Buz dağının üzerinde sanki bir geminin gövdesinin içinden geçmiş gibi devasa kırmızı bir leke vardı. İdare memuru fotoğrafını çekti, bu esnada Prinz Adalbert mürettebatı Titanik faciasından habersizdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Fotoğrafla birlikte şu notu da yazdı:

Fotoğrafla birlikte şu notu da yazdı:

Titanik'in battığı gecenin sabahı Prinz Adalbert fotoğrafta görülen buz dağının yanından geçti. O sırada Titanik'in başına gelenlerden haberimiz yoktu. Dağın bir tarafında kırmızı boya oldukça bariz bir şekilde görülüyordu, bir gemiden kazınmış gibiydi.

2. Zamanın bile donduğu soğuk bir gece:

2. Zamanın bile donduğu soğuk bir gece:

Gemide balayı yapan 13 çift arasında Amerika'daki yeni hayatlarına doğru yol alan 37 yaşındaki John Chapman ve 29 yaşındaki eşi Lizzie de bulunuyordu. Filikalar dolmaya başladığında 4 numaralı filikaya binen Lizzie eşinin onunla birlikte gelmesine izin verilmeyeceğini duymasıyla 'O zaman ben de gitmiyorum!' diyerek eşinin yanında kalmak için filikadan inmesi bir oldu. Her ikisi de boğuldu. John Chapman'in bedeninin yanında bulunan köstekli saat ise çiftin Atlantik Okyanusu'nun soğuk sularına düştükleri zamanı yani 15 Nisan 1912, saat 1:45'i gösteriyordu. Lizzie'nin bedeni ne yazık ki bulunamadı.

1. İptal edilen bir tatbikat:

1. İptal edilen bir tatbikat:

İlk başta kulağa biraz ironik gelecek ama Titanik'in buz dağına çarptığı gün olan 14 Nisan'da yapılması planlanan bir acil durum tatbikatı Kaptan Smith tarafından bilinmeyen sebeplerle iptal edildi. Belki de bu tatbikat yapılabilmiş olsaydı yolcular filikalara binmekle ilgili doğru protokol ve süreçleri takip edebilir ve birçok hayat kurtulabilirdi.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1184
515
211
58
55
48
44
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın