Kahraman İtfaiyecilerin Hikayesini Anlatan Kırmızı Kamyon'un İlk Bölümünde Neler Oldu?
Kahraman itfaiyecilerin ve kızını hayatında tutabilmek için mücadele veren bir babanın hikayesini anlatan Kırmızı Kamyon dizisinin ilk bölümü yayınlandı. İzleyemeyenlere çabucak harika bir özetle anlatıyoruz!
Uzun zamandır beklenen yeni Show TV dizisi 'Kırmızı Kamyon'un ilk bölümü dün akşam yayınlandı.
Kahraman itfaiyecilerin hikayesini ve çocuğu için mücadele veren bir babayı izlediğimiz bu dizinin ilk bölümü çok hızlı başladı.
Bir kaza sonucu araba sıkışmış ve ağır yaralanmış birini kurtarmak da onların görevi...
Uçmak üzere olan bir arabadan anne ve çocuklarını çıkarmak da. Hem de canları pahasına...
Dün akşam bu sahneler çok konuşuldu. Gerçekten canlarını ne kadar tehlikeye attıklarını ve şehitliğin ne demek olduğunu bir kez daha gördük.
Heyecandan, gerginlikten yerimizde duramadığımız bu sahnelerde ölümle ne kadar burun buruna olduğumuzu bir kez daha hissettik.
Neden onlara kahraman denildiğini de. İtfaiye çavuşu Uğur, düşmek üzere olan arabadan bir anne ve çocuklarını kurtardığında gözlerimiz dolu doluydu.
Görkem Sevindik gerçekten şahane bir performans göstermiş, inandık bir itfaiyeci olduğuna.
Ama hikaye bu kadarla kalmıyor. Asıl düğüm noktasını anlatalım size. Uğur ve Cem aynı ekipteki iki eski dost. Kurtarma operasyonu sonrasında kıyafetlerini değiştirip birbirlerine karşı mahkemeye çıkacak kadar da düşmanlar.
Hemen öğreniyoruz. Uğur'un eşi vefat etmiş. Küçük kızı da dayısı, yengesi, anneannesi ve dedesiyle. Dayısı dediğimiz de ekip arkadaşı Cem!
Uğur'un psikolojisinin bozuk, kendini tehlikeye atma yöneliminin yüksek olduğunu iddia ederek, biz Ömrüm'e aile sıcaklığında bakabiliyoruz diyerek vesayetini istiyorlar.
Yenge tam bir yılan. Küçücük çocuğun aklına deli deli şeyler sokuyor. Babanla gidersen annen sana küser, rüyalarına girmez diyor. Çocuğu resmen alıkoymuş ve babası hayattayken kendini ailesi bellemiş durumda.
Uğur'un kendi evi yanmış. Kızını kurtarabilmiş ama tehlikeli olduğu için eve tekrar girip karısını almasına izin vermemişler. Maalesef yanarak ölmüş. Ailesi onun kinini tutsa da, mahkeme Uğur'u aklamış. Şimdi de bir şans vererek şartlarını iyileştirene kadar süre verdi ve vasilik için de adli psikolog atadı hakim.
Şimdi hem adli psikoloğu sağlıklı bir ruh yapısı olduğuna ikna etmesi, hem de kızına sarılmasına bile güç bela izin veren ve zihnini saçmasapan fikirlerle dolduran bu insanlarla uğraşması lazım.
Zaten biz dizinin mikserinden öğrendik. Yenge Zehra tam bir anakondaymış. Kendi çocuğu olmadı diye görümcesinin ölümünü fırsat bilip el kadar sabi sübyana çökmüş.
Uğur mahkeme sonrasında psikolog gelene kadar evi hazır etmek için kolları sıvadı. Badana yapayım, evi toparlayayım diye canını dişine taktı.
Ama baskın basanındır. Adli psikolog onun yanıltıcı, gerçekçi olmayan bir intiba bırakma çabasını engellemek için mahalleye gelmiş bile.
Esas kızımız da hoş geldi. Psikolog Yonca karakterini Nilay Deniz canlandırıyor.
Uğur'un gideceğiniz yere kadar götüreyim dediği kadın, kaderini belirleyecek kadın çıktı. Yonca ise evden tek kelimeyle nefret etti. Eleştiri bombardımanına tutulduğunda Uğur köşeye sıkıştı ve aradığın adam benim demeye korktu.
Gerçek ortaya çıktığında ise Yonca çok sinirlendi. Evi toparlaması ve hazır hale getirmesi için zor da olsa süre verdi.
Kızını da sadece Yonca'nın gözetiminde görebilecek. Yani bu kadın Uğur için kilit noktada artık.
Uğur'un da dediği gibi, artık hayatı Yonca'nın iki dudağının arasında.
İkinci baskın da Ömrüm'ün yaşadığı eve yapıldı. Ama onlar zaten sıcak aile yuvası, Ömrüm'ün odasına ve yaşadığı ortama gösterdikleri özen sebebiyle direkt Yonca'nın kalbini çaldı.
Yonca evi de ortamı da çok beğendi. Tek çekincesi Ömrüm'ün 'fazlaca' bu aileye adapte olmasıydı. Yengesine anne demesi, babasıyla görüşmek konusundaki batıl fikirleri onda şüphe uyandırdı.
Uğur'un hayatına birileri karar veredursun, Uğur bir operasyonda karşılaştığı adamla ne olduğunu şaşırdı.
Aynı adam, evinin yandığı ve karısının hayatını kaybettiği gece de koşarak kaçan o adamdı.
Yandaki evi kundaklamış, yangın Uğur'un evine sıçramış. Uğur eve girip kızını çıkarmış fakat tekrar girmesine ve karısını kurtarmasına izin vermemişler. Eşinin ailesi de onda hata bulmuş ve ölümünden sorumlu tutmuş.
Peşine düştü fakat yakalayamadı.
Ama plakasını almayı başardı. Kim olduğunu, nerede yaşadığını da polis arkadaşı sayesinde öğrendi.
O gün yaşanan olayın haber olmasıyla arkada gözüken kundakçı Nazım, sigorta şirketi patronu Yavuz Bey'in de radarına girdi.
Fatih Al, dizinin kötü adamı Yavuz Bey'i canlandırıyor.
Meğer bizzat kendisi bir çete kurmuş ve kundaklamalar gerçekleştiriyormuş. Nazım da onun çetesinin bir parçasıymış.
Nazım bir başkasıyla anlaşarak 'ek iş' yapmış. Yani arkasından iş çevirmiş. Bu tip hataların bir şekilde ucunu kendisine bağlayacak sonuçlar açabileceğini bildiğinden Nazım'ın biletini kesti.
Hatta dahası, Uğur'un evinin yanındaki binanın kundaklanmasında da bizzat onun parmağı var. Yani Uğur bilmese de hayattaki en büyük düşmanı, ikincil üçüncül derecede de olsa tanıdığı bir adam.
Uğur'un kumandanı Tolga'nın karısı, Yavuz'un evinde çalışmış. Hatta Tolga'nın kızı da, Yavuz'un evinde oğluna fizyoterapi yapıyor.
Yorum Yazın
Nilay deniz'i her gördüğümde Ebru Cündübeyoğlu'nun aklıma gelmesi :( Dizinin yolu açık olsun.