onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
İskandinavya’da Bulunan 6 Bin Yıllık Sakızdaki DNA'dan Yola Çıkarak Çizilen Yüzü Görmelisiniz!

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

İskandinavya’da Bulunan 6 Bin Yıllık Sakızdaki DNA'dan Yola Çıkarak Çizilen Yüzü Görmelisiniz!

Bilim insanları, tarih öncesi dönemlere ışık tutan bir buluşa imza attı. İskandinavya'da bir arkeolojik kazı alanında, 6 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edilen eski bir sakız parçası bulundu. Detaylara gelin beraber bakalım!

Kaynak: 1

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İşte karşınızda, tam 6 bin yıl öncesine ait bir yüzün tasviri.

İşte karşınızda, tam 6 bin yıl öncesine ait bir yüzün tasviri.

Bu yüz, İskandinavya'nın derinliklerinde yaşam sürmüş huş ağacı katranından elde edilmiş sakızı çiğneyen bir kadına ait. Lola ismi verilen bu kadının canlandırılması ise bir sanatçı tarafından gerçekleştirildi.

Bilim dünyasında bir ilk yaşandı ve araştırmacılar, bir kadına ait 6 bin yıllık sakızda bulunan diş izlerinden DNA elde etmeyi başardılar.

Bilim dünyasında bir ilk yaşandı ve araştırmacılar, bir kadına ait 6 bin yıllık sakızda bulunan diş izlerinden DNA elde etmeyi başardılar.

Bu durum, antik bir insan genomunun ilk kez insan kemiği dışında bir materyalden elde edilmesi anlamına geliyor.

Az önceki resimde gördüğünüz kadının hikayesi, MÖ 3700 yıllarına, Baltık Denizi'ndeki bir adaya dayanıyor.

Az önceki resimde gördüğünüz kadının hikayesi, MÖ 3700 yıllarına, Baltık Denizi'ndeki bir adaya dayanıyor.

Laktoz intoleransı olan bu kadın, dişeti hastalığı ile mücadele ediyordu. Son tüketiminde ördek ve fındık bulunan bir öğün olduğu tespit edildi. Kadının o dönemde bulunan birçok avcı-toplayıcı gibi koyu ten rengine ve mavi gözlere sahip olduğu düşünülüyor.

Lola ismi verilen bu kişi hakkında bilgilerimiz oldukça sınırlı. Ne yazık ki onun yaşam süresi ya da ölüm zamanı gibi detaylar hakkında bilgi sahibi değiliz.

Lola ismi verilen bu kişi hakkında bilgilerimiz oldukça sınırlı. Ne yazık ki onun yaşam süresi ya da ölüm zamanı gibi detaylar hakkında bilgi sahibi değiliz.

Lola hakkında edindiğimiz tek bilgi, onun çiğnediği ve tükettiği minik bir ağaç katranından elde edilen DNA.

Kopenhag Üniversitesi'nde görevli Dr. Hannes Schroeder, antik DNA kaynakları üzerine yaptığı bir araştırmada, özellikle insan kalıntılarının bulunmadığı dönemlerde, ağaç katranından elde edilen sakızın büyük bir önem taşıdığını belirtiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde görevli Dr. Hannes Schroeder, antik DNA kaynakları üzerine yaptığı bir araştırmada, özellikle insan kalıntılarının bulunmadığı dönemlerde, ağaç katranından elde edilen sakızın büyük bir önem taşıdığını belirtiyor.

Bu durumun DNA biliminin ilerlemesinde yeni bir dönüm noktası olabileceği ve tarihin derinliklerine dair daha fazla bilgi edinme potansiyeli sunabileceği düşünülüyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Lola'nın genetik mirası, yani genomu, tamamen deşifre edildi ve görünüşünün nasıl olduğunu anlamak için kullanıldı.

Lola'nın genetik mirası, yani genomu, tamamen deşifre edildi ve görünüşünün nasıl olduğunu anlamak için kullanıldı.

Lola, genetik bağlamda o dönemde orta İskandinavya'da yaşayanlardan daha çok anakara Avrupa'daki avcı-toplayıcılarla benzerlik gösteriyordu. Koyu tenli, koyu kahverengi saçlı ve mavi gözlü bir görünüme sahipti. Bu da o dönemin Avrupalılarına özgü bir özellikti. Büyük ihtimalle, buzulların çekilmesinin ardından batı Avrupa'dan gelen göçmenlerin soyundan geliyordu.

"Burası, Danimarka'nın en geniş Taş Devri alanıdır ve arkeolojik bulgular, bölgenin yerleşimcilerinin, tarım ve evcil hayvanların Güney İskandinavya'ya ulaştığı Neolitik çağda vahşi kaynakları yoğun bir şekilde kullandıklarını göstermektedir." diye belirtiyor Theis Jensen.

"Burası, Danimarka'nın en geniş Taş Devri alanıdır ve arkeolojik bulgular, bölgenin yerleşimcilerinin, tarım ve evcil hayvanların Güney İskandinavya'ya ulaştığı Neolitik çağda vahşi kaynakları yoğun bir şekilde kullandıklarını göstermektedir." diye belirtiyor Theis Jensen.

Araştırmacılar, ayrıca, 'sakız' olarak adlandırılan materyal içinde hapsolmuş mikroorganizmalardan da DNA izole etmeyi başardılar. Bu mikroorganizmalar arasında, glandüler ateş ve zatürreeye sebep olan patojenlerin yanı sıra normalde ağızda bulunan ancak hastalığa yol açmayan bir dizi virüs ve bakteri de bulunur. Bu bulgular, tarih öncesi toplulukların yaşam koşulları ve sağlık durumları hakkında bilgiler sunar.

Bilim insanları, sakızda saklanan bilgilerin insanların yaşam öykülerini yansıttığını ve kişinin etnik kökeni, yaşam tarzı ve sağlık durumu hakkında değerli bilgiler sunduğunu belirtiyor.

Bilim insanları, sakızda saklanan bilgilerin insanların yaşam öykülerini yansıttığını ve kişinin etnik kökeni, yaşam tarzı ve sağlık durumu hakkında değerli bilgiler sunduğunu belirtiyor.

Bu sakızdan elde edilen DNA, ayrıca insan patojenlerinin tarihsel evrimine dair önemli ipuçları sağlar.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Lisans Bölümü mezunu, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü Yüksek Lisans öğrencisiyim. Bugüne kadar öğretmenlik ve editörlük görevinde bulundum. 2022 yılından bu yana Onedio bünyesinde çalışıyor ve magazin kategorisinde içerik üreterek biraz dedikodu seven herkes için magazin gündeminin nabzını tutuyor, sizleri ucu bucağı olmayan magazin dünyası ile buluşturuyorum.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
23
3
2
2
1
1
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Friedrich Nietzsche

Ben olsam bedava sakız diye ağzıma atar çiğnerim

Böyle Diom

kadın mı? niye çocuk gibi yaptınız o zaman?