Gideli Tam 3 Yıl Oldu... Huysuz Virjin'i Yaratan Seyfi Dursunoğlu'nun İnanılmaz Hayat Hikayesi
Gideli Tam 3 Yıl Oldu... Huysuz Virjin'i Yaratan Seyfi Dursunoğlu'nun İnanılmaz Hayat Hikayesi
Türk eğlence sektörünün duayeni, çocukluğumuzun renkli günlerinin yıldızı oldu. Sahnede ortalığı ateşlere veren Huysuz Virjin, günlük hayatında bir İstanbul Beyefendisi Seyfi Dursunoğlu. Peki bugünlere nasıl geldi?
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Seyfi Dursunoğlu Trabzon'un Yeni Cuma Mahallesi'nde, kalabalık bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Ablaları, abileriyle beraber büyümüş. Babası İstanbul'da çalışıp onlara para gönderiyormuş, bir süre sonra da ailesini yanına almış.
İstanbul'a geldiklerinde ilk önce Vefa'da yaşamaya başlamışlar. Daha sonra Çengelköy'e geçmişler. Yaşadığı ev bugün hala orada duruyor.
Ablası evlilik pratiği yapsın diye ona emanet etmişler. Kız çocuk oyunları oynamış, ablası neye izin verirse onu yapmış.
Annesi ne kadar yumuşak başlıysa babası da o kadar despot bir adammış. O baskı yaptıkça Seyfi Dursunoğlu inat etmiş.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Epey sempatik bir gençmiş. Sinemaya gider, döner dönmez kılıktan kılığa girip hepsinin taklidini yaparmış. Saf yetenek taa o zamanlarda. Tek derdi tiyatro, şöhret.
Ablası bir subayla evlenince onu da subay yapalım diye düşünmüşler. 4 sene Heybeliada Askeri Lisesi'ne zorla gitmiş, en sonunda tazminat ödeyerek ayrılmış.
Zaten hiç istememiş. Sınavda bilerek yalan yanlış cevaplar vermiş ama torpili devreye sokup okula aldırmışlar. Hala da üzülüyormuş birilerinin hakkını yedim diye.
O kadar yetenekliymiş ki, bir hocası ona piyano dersleri vermeye başlamış. Tek bir gün eve ders yüzünden geç kaldı diye notalarını yırtmış babası, ertesi gün din dersine vermiş.
O yüzden de babasını pek bayıla bayıla anlatmıyor. Kendi istediği gibi bir liseye gidince sınıf birincisi olmuş.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Boğaziçi'nde İngiliz Filolojisi okurken babası iflas etmiş. Hemen memuriyete atılmak zorunda kalmış. Tiyatro hayallerini bir kenara bırakmış.
Ama çok hızlı adam tabii:) Geceleri bornozunu kapıp Çengelköy'de denize atladığı, şu iki ağaç arasında seviştiği olmuş:)
Yıllar sonra birebir canlandırdığı o poz:) O sıralarda Beylerbeyi Kültür Ceminyeti'nde de sahne alıyormuş, Klüp 12'ye tavsiye edilmiş.
Ve Haldun Dormen'in isteğiyle orada Marlene Dietrich'i canlandırmış. Seyirci sevmeyince de "Lanet olsun bu Alman karıyla ne uğraşacağım. Ben ne anlarım Marlene Dietrich'den?" diyerek Türkçe şarkılara geçince seyirciler coşmuş.
Bu yollardan geçerken Zeki Müren'le de tanışmış bir dost ortamında. Zeki Müren etrafındaki bir sürü avaneden birisi olsun istemiş ama Seyfi Bey asla olmamış. O yüzden gücünü üzerinde kullanamadığı için hep bir hırslı olduğunu söylüyor.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Kimseden para kabul etmemiş, avanesi olmamış ama boş da durmamış. Geceleri terzi için boncuk işlemiş, arada faizle borç verip tefecilik bile yapmış.
Hatırlatalım, bir sosyal sigortalar memuruymuş hala. Hep para kazanmak, zengin olmak istemiş. O yüzden sahne alırken kadın kılığına girip yanınmaz olmak işine gelmiş.
Fiziğimi kaybettiğimde de hala geçerli olabilecek bir iş yapayım demiş. Alaturka bir şovun içine komedi, kanto taşımak aklına gelmiş.
İlk sahne adı "Bilmem Ne Ufuk". İsmi Ufuk olan bir işgüzar ismine itiraz etmiş. O da hiç evlenmemiş, evde kalmış, histerik, kendini beğenmiş, huysuz bir bakire; Huysuz Virjin olmaya karar vermiş.
Başına bir de talih kuşu konmuş. Usta tiyatrocu Öztürk Serengil onu TRT'nin ilk yetenek yarışmasına jüri almış. Akılda kalmak, tek şansını kullanmak için inanılmaz huysuz davranan, herkese kötü puanlar veren biri olmuş.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Tüm şovlarında da bunu kullanmış. Söylediğine göre memleketinin verdiği bir pratik zeka avantajı var. Ve seyircinin sesi duyulmuyorken kendisinin elinde mikrofon olması avantajı.
Başı bir tek RTÜK ile belaya girmiş. Ama halkın hep onu sevdiğini söylüyor. Çünkü silikon yaptırmamış, kıllarını aldırmamış, komşusuyla pazarcısıyla arası iyi, sahnede başlayıp sahnede biten bir karakteri canlandırdığı için.
Kısacası kendisinin de söylediği gibi; ekmek parası. Ona bu isim, bu yetenek ölene kadar yetecek bir para kazandırmış. O öldükten sonra da çeşitli derneklere gidecek.
Çok yaşlandığını ve artık fiziksel olarak kendini yeterli bulmadığını düşündüğü için sahne alamadı.
Sivri dilli ama hiçbir zaman yalan söylemeyen, doğruyu çekinmeden söyleyebildiği için herkesin korktuğu ama çok da sevdiği Huysuz Virjin olarak tanıdık.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Ona yarım asırlık kariyerinin sonunda "Kadın kılığına giremezsin" diyenler utansın. Biz seni hep çok seveceğiz!
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın