Hüseyin Çelik: 'İşler Ters Gitmeye Başlayınca Gelsin Dış Güçler, Gelsin Faiz Lobisi'
Daha önce AK Parti'de bakanlık ve parti sözcülüğü görevlerinde bulunan eski milletvekili Hüseyin Çelik, internet sitesinden paylaştığı yazısında, hükümetin dış politikasını eleştirerek, 'Ülkemizde ekonomik kalkınma, birçok alanda gelişme ve bir başarı sözkonusu olunca bunu biz yapmış, biz başarmış oluyoruz. Ancak ayağımız kaymaya başladı mı, işler ters gitmeye başladı mı, gelsin 'dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri', gelsin 'üst akıl', gelsin 'faiz lobisi'. Gökten başımıza meteor taşı düşse, 'dış güçler bunu kasıtlı düşürmüştür' diyoruz' ifadelerini kullandı.
Hüseyin Çelik, “Dış Güçler ve Onların Yerli İşbirlikçileri” başlıklı yazı yayımladı. Hükümetin dış politikalarını eleştiren Çelik'in yazısının bir bölümü şöyle:
'Üçüncü dünya ülkelerinin kronik bir hastalığı vardır: Başlarına bir felaket, bir musibet geldiği zaman veya bir başarısızlık, bir olumsuzluk yaşadıkları zaman çoğunlukla sebebi kendi dışlarındaki unsurlara havale ederek kendilerini sorumluluktan kurtarmayı tercih ederler.
Hani öğrencilik yıllarımızdan hatırlarız, sınavdan iyi not aldığımız zaman biz almış olurduk; ama not kötü ise onu öğretmen verirdi.
Türkiye, çok zor bir coğrafyada yer almaktadır. Tarih boyunca bu topraklar, bir çok yıkılış ve yükselişe; birçok hesaplaşma ve kapışmaya sahne olmuştur. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. Filin dişi çok kıymetli olduğu için fili öldürüyorlar. İstiridyenin karnını, içinde inci barındırdığı için deşiyorlar. Bülbülün sesi çok güzel olduğu için onu kafese kapatıyorlar. Değerli ve güzel şeylerin elbette çok talibi ve düşmanı vardır.
Gelgelelim sahip olduğu değerli ve güzel şeyleri, olması gerektiği gibi muhafaza etmediği için kaybedenlerin suçu başka yerlerde aramalarına.
Mahşer günü, işlediği günahlardan dolayı hesaba çekilen bir kul, Allah’a ” Ya Rabbi, ne yapayım, sen şeytanı yarattın, başımıza musallat ettin, o dürttü, ben de bu günahı işledim.” derse, sorumluluktan kurtulabilir mi? Şeytanın vazifesi şeytanlık yapmaktır. İnsanların görevi ise ona uymamaktır. İşlediği günahtan dolayı Allah’ı veya şeytanı sorumlu tutup kendisini masumlaştırmaya çalışana akıllı denir mi? Öğretmene, “bana çok bilinmeyenli denklemler yerine çarpım tablosunu sorsaydın, ben başarılı olurdum.” diyen öğrencinin itirazı ne kadar anlamsızsa; bu dünyadaki imtihanın zor sorularından biri olan şeytanı hatalarının mazereti olarak sunana da akıllı denmez. Sabah akşam şeytana lanet okuyup sonrasında onun gösterdiği yoldan gidenler ise sadece kendilerini kandırıyorlar.
Hijyenik şartlar sağlamadığı için hasta olan kimsenin mikroplara küfretmesi, hakaretler yağdırmasının pratikte bir faydası yoktur.
Sürüsüne köpek katmayan, yardımcı çoban almayan, yanına silah almayan, hayvanlarına göz kulak olmayan bir çoban, koyunlarını ” saldım çayıra, Mevlam kayıra” mantığıyla kendi haline bırakırsa o sürüye kurt dalar. Kurtlar sürüyü telef ettikten sonra çobanın avazı çıktığı kadar “kahrolsun kurtlar” diye bağırması, kendi suçluluğunu tescil ettirmekten başka bir işe yaramaz. Şeytan şeytanlığını, mikrop mikropluğunu, kurt kurtluğunun gereğini yapacaktır. Adam olanlar da adamlığının gereğini yapacaktır.
Unutmayalım ki, aşıları yapılmış, bağışıklık sistemi güçlü olan sağlam bir vücuda mikroplar giremez. Girse bile tahribat yapamaz.
Dış güçler var mıdır? Elbette vardır. Onlarla içerden işbirliği yapanlar var mıdır? Elbette vardır. Oldum olası hakim güçlerin Türkiye için uyguladığı politikanın “uzadıkça budanan, kurudukça sulanan” bir politika olduğunu biliyor muyuz? Evet biliyoruz. O zaman bile bile aynı hatalara düşüyorsak suçu dışarıda mı kendimizde mi arayacağız.
Kendilerini yeryüzünün efendileri kabul eden güçlüler grubunun, Üçüncü dünyaya yaptıkları tabii ki ciltlere sığmaz. Üçüncü Dünya tabirinin bir anlamda isim babası olan Sartre‘nin, Fanon‘un Yeryüzünün Lanetlileri isimli eserini “Bu zencinin yazdığı sadece bir kitap değil, medeniyetimizin kalbine bıraktığı saat ayarlı bir bombadır.” şeklinde nitelendirmesinin izahı budur.
'Gökten başımıza meteor taşı düşse, dış güçler bunu kasıtlı düşürmüştür diyoruz'
Yıllardır, üçüncü dünya ülkesi olmaktan çıkmak ve böyle anılmamak için çaba sarfediyoruz. Ak Parti iktidarının “yozlaşmadan dünya ile uzlaşmak “gayreti, yönlendirilen ve yönetilen bir ülke değil, yöneten ve yönlendiren iradenin bir parçası olma çabası, Türkiye’yi dünyaya, dünyayı ise Türkiye’ye taşıma vizyonu şüphesiz ki, takdire şayandır. Ancak üzülerek müşahade ediyoruz ki son yıllarda, daha önce kurtulmaya çalıştığımız, komplocu üçüncü dünya hastalığı bizde yine nüksetmeye başlamış.
Ülkemizde ekonomik kalkınma, birçok alanda gelişme ve bir başarı sözkonusu olunca bunu biz yapmış, biz başarmış oluyoruz. Ancak ayağımız kaymaya başladı mı, işler ters gitmeye başladı mı, gelsin “dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri“, gelsin “üst akıl“, gelsin “faiz lobisi” gelsin ” yabancı istihbarat servisleri” Vesselam. Muz kabuğuna basıp düşsek, bunu ya Amerkalılar ya da İngilizler yapmıştır! Gökten başımıza meteor taşı düşse, “dış güçler bunu kasıtlı düşürmüştür” diyoruz.'
Yazının tamamı için buraya tıklayınız.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
akp'den ayrılanın kafası çalışmaya başlıyor. Enteresan...
o kafa hep çalışıyordu ama kendi cebine
İşin garip tarafı siyasetçilerimizin doğruları siyasetten çekilince dillendirmeye başlaması bu akp,chp,mhp farketmez hepsinde aynı eleştirel bir bakış açısın... Devamını Gör
Çok doğru ama dikkat et paralelci gezici yahudi ermeni olarak yaftalanabilirsin